Delil Hukuk Bürosu
Bu çalışmamızda ülkemizde sıkça karşılaşılmakta olan ancak hakkında oldukça az kaynak bulabildiğimiz anneliğin tespiti davasını inceleyeceğiz. Ülkemizde hastanede çocukların karıştırılması, resmi nikahlı olan kocanın resmi nikah olmaksızın ikinci bir eşle evlenmesi halinde ikinci eşten doğan çocuğun resmi nikahlı olan eş üzerine kaydettirilmesi, evlat edinilen çocuğun nüfus kaydının evlat edinen aile adına kaydettirilmesi vs. sebeplerden dolayı nüfus kayıtları biyolojik anne adına tescil edilmemektedir. Bu gibi durumlarda çocuk ile biyolojik annenin nüfus kayıtlarında nüfus bağının kurulmamış olması ileride miras vs. gibi konularda sıkıntı yaratabilmektedir. İlgili makalede; anneliğin tespiti nedir, hangi durumlarda bu davaya başvurulur, öncesinde idareye başvurmak zorunlu mudur, anneliğin tespiti davası kime karşı açılır, anneliğin tespiti davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir, anneliğin tespiti davasında delil unsurları nelerdir gibi hususlar incelenecektir.
Anneliğin tespiti davası esasen farklı prosedürleri içeren ve üzerinde çok fazla çalışma bulunmayan bir husustur. Bu konuda mutlaka uzman bir avukattan yardım alınması gerekmektedir.
Makale İçindekiler:
Anneliğin Tespiti Davası Nedir?
Anneliğin tespiti davası, halk arasında bilinen adıyla analık davası; soy bağında biyolojik anne yerine farklı bir kadının nüfusuna kaydedilen çocuğun biyolojik annesinin nüfusuna kaydettirilmesi konusunu oluşturur. Evlatlık edinme prosedüründen kaçınmak isteme, resmi nikahlı bir eşi olmakta iken gayri resmi ilişkilerden olan çocuğunu resmi nikahlı eşinin nüfusuna kaydettirme, nüfus kayıtlarındaki hata sebebiyle başka birinin nüfusuna kaydedilme, hastanede yapılan doğumda çocuğun bilerek veyahut yanlışlıkla karıştırılması sonucunda başkasının nüfusuna kaydettirilme vs. gibi durumlardan doğan bu hatalı nüfus tescili işlemi sebebiyle bu dava açılabilmektedir. Anneliğin tespiti davası esasen bir nüfus sicilinin düzeltilmesi davasıdır. Bu davayı biyolojik anne açabileceği gibi çocuk da açabilir.
Çocuk erginliğe girmesinin akabinde anneliğin tespiti davasını açabilecektir.
Anneliğin Tespiti Davasının Tarafları Kimlerdir?
En çok karşılaşılan sorulardan biri anneliğin tespiti davasında tarafların kim olacaklarıdır. Anneliğin tespiti davasının tarafları; çocuğun anne ve/veya babası haricindeki kişilerin nüfus siciline kaydedilmesi halinde nüfus sicilinin düzeltilmesi davasında:
DAVACI
İlgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları,
Nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları,
Biyolojik anne veya bu kişinin mirasçıları,
Nüfusta anne olarak kayıtlı bulunan kişiler veya bunların mirasçıları davacı olabilmektedir.
DAVALI
Nüfus Müdürlüğü,
Nüfusta anne olarak kayıtlı bulunan kişiler ile onların mirasçıları,
Biyolojik anne veya onların mirasçıları,
Nüfusa yanlış kaydedilen çocuk veya mirasçıları olabilir.
Uygulamada kimi zaman biyolojik anne ile birlikte onun mirasçılarının da davalı olarak gösterildiği görülmektedir. Bunun sebebi, anneliğin tespiti davasının miras hukukunu da yakından ilgilendiriyor olmasıdır diye düşünüyoruz. Ancak anneliğin tespiti, aynı babalığın tespitinde olduğu gibi bir çeşit tespit davasıdır ve salt miras hukukuna etkileri düşünülerek biyolojik anne henüz ölmemişken mirasçıların davalı gösterilmesi hatalıdır. Dolayısıyla biyolojik anne henüz sağ iken yalnızca biyolojik annenin davalı olarak gösterilmesi ve mirasçılarına husumet yöneltilmemesi gerekmektedir. Zaten mantıken düşünüldüğünde, bu davalarda DNA testi şart koşulmakta olduğu için mirasçılar durumu kabul de etse, ret de etseler sonuç değişmeyecektir.
Anneliğin Tespiti Davasında Dava Açmadan Önce İdareye Başvuru Zorunlu Mudur?
İdareye karşı açılan davalarda genellikle öncesinde idareye başvuru zorunluluğu aransa da anneliğin tespiti davasında bu şart aranmamaktadır. Nitekim bu bir idari işlemin iptalini içermemekte olup, nüfus sicilinin düzeltilmesi niteliği taşımaktadır.
Bazı ilk derece mahkemeleri, özellikle yabancı vatandaşların bu davayı açması durumunda vatandaşlık konusu sebebiyle bu davanın niteliğinde ve görev yerinde yanılgıya düşmekte ve idareye başvuru olmadığında veyahut davanın idare mahkemesinde açılması gerekeceği görüşüyle red kararı verebilmektedir. Ancak bu hususa dair Yargıtay içtihatları sabit olup, Yargıtay idareye başvurulmadan açılan davayı reddeden ilk derece mahkemesi kararlarına karşı bozma kararı vermiştir.
Anneliğin Tespiti Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?
Anneliğin tespiti davası esasen bir nüfus sicilinin düzeltilmesi davasıdır ve tespit davası niteliğindedir. Bu sebeple anneliğin tespiti davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise davacının yerleşim yeri mahkemesidir.
Anneliğin Tespiti Davasında Zamanaşımı Süresi Nedir?
Anneliğin tespiti davasında bir zamanaşımı söz konusu değildir. Anne veya çocuk bu davayı herhangi bir zamanaşımı süresine tabi olmaksızın açabilirler.
Anneliğin Tespiti Davasında Delil Unsurları Nelerdir?
Analık davasında çeşitli deliller sunulabilir. Burada hakim karinelerden de yola çıkabilmektedir. Örneğin nüfusta kayıtlı anne çocuğu çok geç bir yaşta doğurmuş görünüyorsa bunun imkansızlığı söz konusu olduğu için nüfusta kayıtlı annenin çocuğu doğurmadığına karine teşkil edecektir.
Anneliğin tespiti davasında esasen DNA testi delil olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde DNA testleri ile taraflar arasındaki ilişki kesine yakın bir oranda karşımıza çıkmakta olup, DNA testi sonucu mahkemeler için kesin delil niteliği taşımaktadır. Yargıtay içtihatlarında da görüleceği üzere; Yargıtay, DNA testi yapılmaksızın yapılan anneliğin tespitinin kabul edilemez olduğunu ve DNA testinin kesin olarak yapılması gerektiğini belirtmekte ve DNA testi yapılmaksızın verilen kararları bozmaktadır.
Bu durumda; her türlü delilin yanında DNA testinin de yapılarak sonuçlarının dosyaya sunulması gerekmektedir. Kişi bu tür durumlarda vücudundan doku alınmasına izin vermek zorundadır.
Anneliğin Tespiti Davası Ne Kadar Sürmektedir?
Müvekkiller tarafından hangi dava olursa olsun en çok sorulan soru şüphesiz davanın ne zaman sonuçlanacağıdır. Mahkemelerin iş yoğunluğuna ve davanın taraflarının itirazlarına göre bu süre değişebilmekle birlikte ortalama olarak 1 ile 3 yıl arasında sürmektedir.
Anneliğin Tespiti Davasının Sonuçları
Anneliğin tespiti davası sonucunda nüfus kaydı değişmektedir. Bu sebeple çocuk ile nüfusta kayıtlı anne arasındaki soybağı kalkmakta ve çocuk ile biyolojik anne arasında bir soybağı kurulmaktadır. Bu davanın esasen etkileri miras hukuku açısından görülmektedir. Çocuğun nüfus kayıtlarında görünen annesi ile arasındaki soybağı ilişkisi kesileceği için aralarındaki miras ilişkisi de ortadan kalkmakta ve biyolojik annesi ile arasında yeni bir soybağı kurulduğu için birbirlerine mirasçı olabilmektedirler. Bu sebeple anneliğin tespiti davası bazı durumlarda miras davalarının da sonuçlarına etki edebilmektedir.
Anneliğin tespiti davasında avukat zorunluluğu bulunmamaktadır. Yani davanın ilgilisi davayı kendisi açabilmektedir. Ancak davanın delil durumu, davanın tarafları ve niteliği gibi hususların karışıklığı göz önüne alınınca mutlaka Ankara hukuk büroları ile iletişime geçip alanında uzman bir avukattan yardım alınması gerektiğini tavsiye ederiz.
Anneliğin Tespiti Davasında İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/1636 E. ve 2020/658 K. sayılı 03.02.2020 tarihli ilamı: "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Suruç Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.11.2016 tarihli ve 2015/54 Esas, 2016/537 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun gerekçesi düzeltilmek suretiyle kabulü ile yeniden kararla davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ...'in, davalılar ..., ... ve ...'in annesi olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki anne evlat ilişkisinin tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, vatandaşlık tesisi gibi bir idari işleme esas teşkil edebilecek nitelikte nüfus tespit kararının adli yargı mahkemelerince verilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi istinaf başvurusunun kabulü ile verdiği kararla, idari makamlara başvurmadan eldeki davayı açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu son karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemi şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Davanın vekil eliyle açıldığı hallerde vekile bu konuda özel yetki verilmiş olması şarttır (HMK mad. 74). Buna göre, davacı adına nüfus kayıtlarının düzeltilmesi başvurusunda bulunan Av. ...'ye özel yetki içeren vekaletname ibraz etmesi için uygun süre verilmesi gerekirken, eksiklik ikmal edilmeden işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
2. Kabule göre de, dava dilekçesinde davacı ...'in, davalılar Mohammed, Kadir ve Hüseyin'in annesi olduğu ileri sürüldüğüne göre, dava vatandaşlığın tespitine yönelik olmayıp, anneliğin tespiti istemine ilişkindir ve anne olduğunu iddia eden davacının talebe ilişkin hukuki yararı vardır. Davacının eldeki davayı açmadan önce herhangi bir idari makama başvuru zorunluluğu da bulunmadığına göre; Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenmesi gerekirken, davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın HMK'nin 373/2 maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesine, karardan bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2019/4496 E. ve 2019/10117 K. sayılı 11.11.2019 tarihli ilamı: "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün Yargıtayca incelenmesi duruşmalı olarak davacı ... vekili tarafından istenilmiştir. Duruşma istemi davanın niteliği itibariyle reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KA R A R
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacıların nüfus kayıtlarında anne baba bir kardeşleri görünen ..., ... ve ...'un gerçekte davacıların babası ... ...'un ilk eşi ...'dan doğma çocukları olduklarını, yersel yazım nedeniyle gerçeğe aykırı olarak davacıların annesi, ... ...'un ikinci eşi ... çocuğuymuş gibi nüfusa kaydedildiklerini ileri sürerek, ...'un nüfus kütüğünde bulunan ..., ... ve ...'un kayıtlarının silinmesine ve nüfus kayıtlarının gerçeğe uygun olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiş, Mahkemece, ... ...'un ilk eşi ... ile ... ve ...'un mezar yerlerinin tespit edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır.
Mahkemece ..., ... ve ...'un annesinin davacıların babası ... ...'un ilk eşi ... olduğu iddiasına yönelik davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava dilekçesinde davacıların annesi ve ... ...'un ikinci eşi ...'un ..., ... ve ...'un annesi olmadığı da iddia edildiğine ve Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 06/09/2017 tarihli raporda ...'un, ... için biyolojik anneliğinin reddedildiği bildirildiğine göre; ... ve ... çocukları ile anne olmadığı iddia edilen ... arasında, aynı annesel soydan gelip gelmediklerine ilişkin DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor ile toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile ...'un ..., ... ve ...'un annesi olmadığı iddiası yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/1786 E. ve 2019/5993 K. sayılı 17.06.2019 tarihli ilamı: "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nüfus Kayıtlarının Düzeltilmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanında, babasının annesinin adının "..." olmasına karşın nüfus kayıtlarında "..." olarak göründüğünü ileri sürerek, babası ...'in annesinin ... ... olduğunun tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Bu bakımdan hakim re'sen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir.
1.Dava sonucu itibariyle miras hukukunu yakından ilgilendirdiğinden; anne olduğu iddia edilen ... ...'in bütün mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya katılmaları gerekirken, mahkemece re'sen gözetilmesi gereken bu durum nazara alınmadan ve taraf teşkili de sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesi,
2.Kamu düzeni ile yakından ilgili olan nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, Türk Medeni Kanunu'nun 284. maddesinde belirtilen koşullar saklı kalmak kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 292/1. maddesinde, uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak ve ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkesin soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorunda olduğu, haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması halinde hâkimin incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar vereceği hükmü bağlandığından; Mahkemece açıklanan kanun hükmü çerçevesinde, somut olaydaki iddia ile ilgili olarak, annelik indeksi için DNA araştırması yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile davanın kabulü,
3.Kabule göre de, anneliği tespit edilen ...'nın açık kimlik bilgilerinin hüküm fıkrasında gösterilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 17.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.