Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Babalık Davası Nedir?
Evlilik dışında doğmuş olan çocuk ile baba arasındaki soybağının kurulabilmesi için babanın çocuğu tanıması ya da babalık davası açılması gerekmektedir. Babalık davası, evlilik birliği dışında doğmuş olan çocuğun, baba tarafından tanınmaması halinde gündeme gelen ve baba ile evlilik dışında doğmuş olan çocuk arasındaki soybağının, mahkeme kararı ile kurulması amacıyla açılan davadır. "Babalığın hükmen tespiti davası" şeklinde de nitelendirildiği görülmektedir.
Babalık davası, soybağına ilişkin bir çeşit nüfus kaydının düzeltilmesi davası niteliğindedir denilebilir. Soybağına ilişkin bir dava olmasından dolayı, Türk Medeni Kanunumuzun 284. vd. maddeleri uyarınca bazı özel hükümler ihtiva etmektedir. Bu nedenle teknik hususlar önemle dikkate alınmalı ve zaman kaybı yaşanmaması adına süreç son derece titizlikle yürütülmelidir.
Babalık Davası Nasıl Açılır?
Babalık davası, kimi zaman vatandaşlara mantıklı gelmeyen bazı şartların sağlanmasına bağlıdır. Her ne kadar bu şartlar ilk duyulduğunda hukuk eğitimi ve özellikle medeni hukuk ile Roma hukuku alanında eğitim almamış kişilere mantıksız geliyor olsa da, temelleri Roma Hukuku'na dayanan, soybağına ve nesebin belirli olmasına ilişkin bir hukuki temellendirmeye tabiidir. Bu nedenle babalık davasının açılabilmesi için öncelikle aşağıda belirtecek olduğumuz şartların varlığı aranmaktadır.
Babalık davası açılmasının şartları:
Çocuk ile herhangi bir kişi arasında hukuki statü itibariyle baba-oğul ilişkisi meydana getirecek bir şekilde soybağının mevcut olmaması,
Çocuk ile biyolojik baba haricinde herhangi biri arasında soybağı ilişkisi mevcut ise, soybağının reddi davası açılması suretiyle önceden mevcut olan bu soybağının mahkeme tarafından kaldırılmış olması,
Babalık davası açmak isteyen tarafın, bu durumu Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar etmiş olması,
Babalık davasının anne tarafından açılmış olması halinde kayyıma, kayyım tarafından açılmış olması halinde ise anneye ihbar edilmesi
Babalık davası, görevli ve yetkili mahkemeye verilecek olan bir dava dilekçesi ile açılmaktadır. Bu davanın usule ve esasa ilişkin oldukça teknik detaylar içermesinden dolayı, hak ve zaman kaybına uğranılmaması için mutlaka alanında uzman bir avukatın hukuki desteğinden faydalanılarak açılmasını tavsiye etmekteyiz.
Babalık Davasını Kimler Açabilir?
Babalık davası, Türk Medeni Kanunumuzun 301. maddesinin 1. fıkrasındaki açık hüküm gereği yalnızca anne veya çocuk tarafından açılabilmektedir. Ancak çocuğun üstün yararı ve tarafsızlık ilkesi gereği bu iki halde farklı uygulamalar söz konusu olmaktadır. Bunların en başında, çocuğun babalık davası nezdinde temsilinin anne tarafından değil, kayyım tarafından gerçekleştirilmesi gelmektedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 301/1. Maddesine Göre: "Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler."
Baba ise evlilik dışı çocuğunu kendi nüfusuna almak için babalık davası açmak durumunda değildir, çünkü kanunkoyucu tarafından kendisine, evlilik dışında doğmuş olan çocuğunu tanıma imkanı verilmiştir. Zaten anne veya çocuk tarafından açılacak olan babalık davası, babanın çocuğunu tanımayı reddetmesi halinde söz konusu olmakta dır, bu nedenle babalık davasını açma hakkı anne ile çocuğa verilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, çocuğun biyolojik babası tarafından tanınması da, aynı babalık davasında olduğu gibi başka bir erkek ile çocuk arasında soybağının bulunması halinde söz konusu olamayacaktır; bu halde de öncelikle soybağının reddinin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Soybağının reddi davası hakkında detaylı bilgi edinmek için, konuya ilişkin yayınlamış olduğumuz makalemizi okuyabilirsiniz: Soybağının Reddi Davası
Babalık Davası Kime Karşı Açılır?
Babalık davasında davalı, baba olduğu iddia edilen kişinin kendisidir. Ancak bu kişi ölmüşse, babalık davası baba olduğu iddia edilen kişinin mirasçılarına karşı açılır. Baba olduğu iddia edilen kişinin hiç mirasçısı bulunmuyorsa, bu kişinin mirası devlete kalacağından dolayı bu durumda babalık davası devlete karşı da açılabilecektir.
Dolayısıyla sırasıyla bu davanın kimlere karşı açılabileceğini sayacak olursak:
Öncelikle babaya karşı açılır,
Baba ölmüşse, babanın mirasçılarına karşı açılır,
Babanın mirasçıları yoksa, devlete karşı açılır.
Babalık Davasında Babalığın Hükmen Tespiti Yanında İleri Sürülebilecek Diğer Talepler
Babalık davasının anne tarafından açılması halinde, baba olduğu iddia edilen kişi ile çocuk arasında soybağının kurulmasının yanında, annenin bazı mali haklarını babadan talep etme hakkı söz konusudur. Ancak annenin mali hak talepleri, aşağıda değinecek olduğumuz üzere yalnızca Türk Medeni Kanunumuzun aşağıda alıntılayacağımız 304. maddesinde yer alan istemlere ilişkin olabilecektir, bunun yanında manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için genel mahkemeler nezdinde ayrıca dava açılması gerekir(Yargıtay'ın yerleşik içtihatları da bu görüşü doğrulamaktadır, Bakınız: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/4770 E., 2019/3562 K. sayılı kararı). Eğer ki açılmış olan babalık davasında manevi tazminat talebinde bulunulmuşsa, manevi tazminat yönünden eksik nispi harç tamamlattırılıp dosyanın tefrik edilmesiyle birlikte görevsizlik kararı verilmelidir.
Türk Medeni Kanunumuzun "Ananın Mali Hakları" Başlıklı 304. Maddesine Göre: "Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir: 1. Doğum giderleri, 2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, 3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler. Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir."
Ayrıca babalık davasını çocuk da açmış olsa, anne de açmış olsa; çocuk için babadan nafaka talebinde bulunulabilmektedir. Söz konusu nafaka, iştirak nafakası niteliğinde olup çocuğun ergin olduğu yaşa kadar devam edecektir. İhtiyaç halinde çocuğun erginliğe ulaşması akabinde yardım nafakası talep etmesi de mümkündür, yardım nafakasına ilişkin bu davayı erginliğe erişmiş olan çocuk açacaktır.
Babalık Davasında Deliller ve İspat
Babalık davasının, soybağına ilişkin bir dava olması nedeniyle, Türk Medeni Kanunumuzun 284. maddesi gereğince maddi olgular hakim tarafından resen araştırılır ve deliller de serbestçe takdir edilir. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrası hükmü gereği tarafların soybağının belirlenmesi için zorunlu olan ve sağlık açısından tehlike yaratmatan araştırma ve incelemelere rıza göstermeleri yükümlülüğü söz konusudur. Tarafların bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, durum ve koşullara göre söz konusu edilen araştırma ve incelemelerden beklenen sonuç, o kişinin aleyhine doğmuş sayılabilir. Dolayısıyla bu davaya ilişkin olarak: Yargılama sürecinin yönetilmesi, deliller ve ispat konusunda hakime çok büyük yetki alanı tanınmıştır.
Türk Medeni Kanunumuzun 284. Maddesine Göre: "Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır: 1. Hâkim maddî olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. 2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir."
Babalık davasında babalığın hükmen tespiti ile bu talebin yanında ileri sürülen maddi tazminat ve nafaka taleplerine ilişkin olarak her somut olayın gereklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmek üzere nüfus kayıtları, tanık beyanı, DNA testi, doğum kayıtları, hastane kayıtları, çocuğun doğumu ve hayatını sürdürmesi için gerekli olan masraflara ilişkin her türlü kayıt ve evrak, mesajlaşma ekran görüntüleri vb. bir çok delil ileri sürülebilmektedir. Ancak Türk Medeni Kanunumuzun yukarıda alıntılamış olduğumuz 284. maddesi uyarınca taraflarca ileri sürülmemiş olsa dahi hakimin maddi olguları resen araştırma ve delilleri serbestçe takdir etme yetkisi söz konusudur.
a) Babalık Davasında DNA Testinin Rolü
Babalık davasında DNA testinin rolü son derece önemlidir. Çünkü işin uzmanları tarafından bilimsel ve teknik inceleme yöntemleri kullanılarak gerçekleştirilen DNA testlerinde, çocuğun baba olduğu iddia edilen kişiye ait olup olmadığının tespitine ilişkin olarak %99.9 oranında kesinlik durumu söz konusu olmaktadır. Bu nedenle hakimin konuya dair karar vermesinde DNA testi sonuçlarının önemi göz ardı edilemeyecek durumdadır.
Ancak söz konusu bu DNA testinin de uygulama kurallarına ve Yargıtay kararlarına uygun olarak temin edilmesi gerekmektedir. DNA testinin sağlaması gereken şartları sağlamaması halinde istinaf ve temyiz incelemelerinde kararın bozulması ve dolayısıyla zaman kaybı yaşanılabilmesi mümkündür. Örnek vermek gerekirse, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından 2021/5966 E. ve 2021/9684 K. sayısı ile verilmiş olan kararda tek hekim tarafından düzenlenmiş olan raporun, hükme elverişli olmadığı ve en yakın Adli Tıp Kurumundan heyet raporu alınması gerektiği ifade edilmiştir. Aynı şekilde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından 2021/5738 E. ve 2021/9678 K. sayılı kararında çocuk ile babanın aynı anda ve birlikte DNA örneği vermeleri ile birlikte Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiği ifadesi vurgulanmıştır.
Bu vermiş olduğumuz örnekler, yalnızca tek bir konuya ilişkin olup bu ve benzeri hususların yargılama aşamasında önemle dikkate alınmaması halinde süreç oldukça uzayabilmektedir. Dolayısıyla sürecin, alanında uzman bir aile hukuku avukatı aracılığıyla yürütülmesi tavsiyemizi yinelemekteyiz.
b) Babalık Davasında Tanık Beyanlarının Rolü
Babalık davasında tanık beyanlarının rolü son derece zayıf kalmaktadır. Zaten Türk Medeni Kanunumuzun yukarıda alıntılamış olduğumuz 284. maddesi nedeniyle hakimin maddi olguları resen araştırma ve delilleri serbestçe takdir etme yetkisi mevcuttur. Bu nedenle davada yalnızca tanık beyanlarına dayanılmış olsa dahi hakim tarafından detaylı inceleme yapılabilir ve tarafların DNA testine tabii tutulmalarına hükmedilebilir.
Babalık davasında yalnızca tanık beyanına dayalı olarak hüküm kurulması mümkün olamamaktadır. Bu neviden bir hükmün bir şekilde kurulmuş olması halinde ise istinaf ve temyiz incelemesi sonucunda bozulması son derece mümkündür. Bu nedenle sürecin sürüncemede bırakılmaması adına mutlaka DNA testi gerçekleştirilmesi talep edilmeli ve bu testin de usulüne uygun bir şekilde alınması sağlanmalıdır.
Babalık Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Babalık davasında görevli mahkeme, aile mahkemesi; yetkili mahkeme ise Türk Medeni Kanunumuzun 283. maddesi hükmü gereğince, davanın taraflarından birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesidir.
Eğer yetkili mahkemenin bulunduğu yerde aile mahkemesi mevcut değilse, asliye hukuk mahkemesi bu davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.
Babalık Davasında Hak Düşürücü Süre ve Zamanaşımı
Babalık davasında zamanaşımı değil, hak düşürücü süre söz konusudur. Bu nedenle sürelere uygunluk ve aykırılık, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve hakim tarafından da resen gözetilir.
Anne açısından hak düşürücü süre, çocuğun doğumundan itibaren 1 yıldır. Ancak çocuk ile başka bir erkek arasında önceden herhangi bir sebeple soybağı kurulmuşsa, bu bir yıllık süre, çocuk ile kayden baba olan kişi arasındaki soybağının kaldırılmasından itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu bir yıllık süre geçtikten sonra yalnızca haklı sebeplerin varlığı halinde dava açılabilecektir. Eğer bu süre geçtikten sonra dava açılmışsa, anne tarafından bu gecikmeyi haklı kılan bir sebep öne sürülmeli ve gecikmeye sebep olan şeyin ortadan kalkmasından itibaren 1 ay içerisinde dava açılmış olmalıdır.
Bunun yanında belirtmekte fayda görüyoruz, babalık davası çocuğun doğumundan önce de açılabilmektedir. Yani çocuk henüz anne karnındayken de babalık davası açılması mümkündür.
Çocuk açısından babalık davasının açılabilmesi açısından kanunkoyucu herhangi bir hak düşürücü süre öngörmemiştir. Dolayısıyla yukarıda mevzuubahis etmiş olduğumuz süreler, yalnızca anne açısından geçerli olan hak düşürücü sürelerdir.
Babalık Davasına İlişkin Yargıtay Kararları
Babalık davasında DNA testi usulü,
Babalık davasında DNA testi için baba olduğu iddia edilen kişi ile çocuktan alınacak örneklerin aynı anda ve birlikte DNA örneği vermek üzere sevk edilmesi ve Adli Tıp Kurumundan bu şekilde rapor alınması gerekliliği,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5738 E., 2021/9678 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Babalık Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı ... tarafından, asıl davanın reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Asıl dava babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, küçüğe kayyım atanmış, Hazine ve Cumhuriyet savcısına dava ihbar edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra ... Adli Tıp Kurumu’ndan DNA raporu alınmış, ... Adli Tıp Kurumu’nun 09.05.2016 tarihli “...'in, ... için BİYOLOJİK BABALIĞI REDDEDİLDİĞİ” mütalaasında bulunan rapor gereğince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ... tarafından asıl davanın reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde; davacı-davalı ... tarafından, hükme dayanak adli tıp kurumu raporuna karşı süresinde itiraz talebinde bulunduğu, itirazında davalı-davacı ... yerine bir başkasından DNA örneği alınmış olabileceği, DNA örneklerinin aradan çok uzun zaman geçtikten sonra alınmış olmasının rapor sonucuna etki edebileceğini belirtmiştir. Mahkemece, davacı anne ..., soybağı düzenlenecek olan küçük Pelin Hayat ve baba olduğu iddia edilen davalı ...’in aynı anda birlikte DNA örneği vermek üzere sevk edilerek yeniden Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması gerekirken, bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazlar karşılanmadan bu rapor ile yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulmasına gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 16.12.2021 (Prş.)
Babalığın hükmen tespiti yani babalık davasında yargılama giderleri ve vekalet ücreti
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5860 E., 2021/9679 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Babalık Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dava, babalığın hükmen tespitine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulü babalığın tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafından yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. O halde ilk derece mahkemesi hükmünün davanın kabulüne ile babalığın tespitine ilişkin bölümü istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu nedenle davalının, davanın kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının, davanın kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalının diğer temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.16.12.2021 (Prş.)
Babalık davasında DNA testinin en yakın Adli Tıp Kurumundan alınması gerekliliği,
Babalık davasında üniversite başhekimliğinden tek hekim tarafından düzenlenen raporun hüküm kurmaya elverişli görülmemesi,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/5966 E., 2021/9684 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Babalık Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, küçüğe kayyım atanmış, Hazine ve Cumhuriyet savcısına dava ihbar edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra İnönü Üniversitesi ... Tıp Merkezi Başhekimliği Genetik Tanı Merkezinden DNA raporu alınmış, 03.03.2016 tarihli tek hekim tarafından düzenlenen ve "% 99,99 olasılıkla babası olabileceği" mütalaasında bulunan rapor gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Soybağını düzenleyen davaların kamu düzeninden olduğu gözetilerek hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde araştırma yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle DNA raporlarının uzmanlardan oluşan bir heyet tarafından düzenlenmesi gerekmektedir. Mahkemece, en yakın Adli Tıp Kurumundan heyet raporu alınması gerekirken, tek hekim tarafından düzenlenmiş rapor ile yetinilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16.12.2021 (Prş.)
Babalık davasında nafaka ve tazminat,
Babalık davasında manevi tazminat talep edilmesi halinde dosyada manevi tazminat yönünden tefrik gerçekleştirilerek asliye hukuk mahkemesine gönderilmek üzere görevsizlik hükmü kurulması,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/4770 E., 2019/3562 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Nafaka-Maddi ve Manevi Tazminat
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminat taleplerinin reddi ile nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Dava TMK'nun 304. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir. Davacı kadın davalı ile evlilik dışı ilişkileri nedeniyle hamile kaldığını, bu sebeple çocuğun doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği giderleri olmak üzeri 5.000.- TL maddi, sosyal çevrede dışlanması sebebiyle yaşadığı manevi zarar karşılığı ise 20.000.-TL manevi tazminat talep etmiştir.
Çocuk ile baba arasındaki soybağı, ana ile evlilik, tanıma ya da hakim hükmüyle kurulabilmektedir (TMK m. 282/2). Toplanan delillerden, davaya konu küçük çocuğun 17.12.2013 tarihinde dünyaya geldiği ve baba tarafından nüfus memuruna beyanla tanındığı anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 304. maddesinde ananın babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri isteyebileceği hüküm altına alınmıştır. Mahkemece davacının maddi tazminat niteliğindeki doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlere ilişkin talebi ile ilgili doğum yapılan hastaneden doğum belgelerinin istenmesi, taraf delillerinin toplanması, delillerin bu çerçevede incelenerek, gerektiğinde giderler konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Manevi tazminat istemine yönelik yapılan incelemede;
Türk Medeni Kanunu'nun 304. maddesi ananın mali haklarını hüküm altına almıştır. Davacı kadının Türk Medeni Kanunu'nun 304. maddesinde yazılan mali haklar dışındaki manevi tazminat istemi Borçlar Kanunundan kaynaklanmakta olup aile mahkemelerinin görev alanı dışındadır. (B.K 49. ve 58.). Bu açıklamalar uyarınca manevi tazminata yönelik dava; Türk Medeni Kanununun 304. maddesinden değil Borçlar Kanunu 49. ve 58. maddelerinden kaynaklı olup, davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp karara bağlanılması zorunludur. Davacı başvuru harcını yatırmıştır. Başvuru harcı dava dilekçesindeki tüm istekleri kapsar. O halde mahkemece, bu istekle ilgili davacıya nispi harcın tamamlanması için süre verilmesi, verilen süre içinde eksik nispi harç tamamlandığı takdirde bu talep yönünden tefrik ve görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temiyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.03.2019 (Çrş.)