Delil Hukuk Bürosu
Makale İçindekiler:
Kişinin beden bütünlüğü üzerindeki hakları Anayasamız, Medeni Kanunumuz ve Ceza Kanunumuzda korunmuş temel haklarındandır.
Bedensel zarar meydana getiren bir olay sonucu zarara uğrayan kişi bu zarara ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilecektir. Zarar veren olay sonucu bedensel zarara uğrayanların talep edebileceği maddi tazminatlar aşağıda açıklanacağı üzere tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır.
Ölüm halinde uğranılan ve ölüme sebebiyet veren kişi tarafından ölüm olayının hemen gerçekleşmemesi halinde ödenilen tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar(ölüm olayı gerçekleşene kadar meydana gelen kayıplar), cenaze giderleri ve destekten yoksun kalma tazminatı adı altında ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradığı kayıplar karşılanır. Bunun yanında ölenin yakınlarının manevi tazminat talep hakları da söz konusudur.
Bu makalemizde ölüm halini değil, bedensel zarar halini işlemekte olduğumuz için yalnızca bedensel zararlardan doğan tazminat davaları detaylandırılacaktır.
Bedensel Zararlardan Doğan Tazminat Davaları Hangi Durumlarda Açılır
Bedensel zarardan doğan tazminat davaları, davaya konu olan bedensel zararın ne şekilde ortaya çıktığına göre çeşitli durumlarda açılabilmektedir. Birkaç örnek verecek olursak bedensel zarardan doğan tazminat davaları:
1-Trafik kazasından,
2-Malpraktis(hatalı doktor ve hastane uygulamasından),
3-İş kazasından,
4-Sözleşmesel yükümlülüklerin ihlalinden ve
5-Genel olarak her türlü haksız fiilden(Mesela işlenen bir suç sonucu bedensel zarara uğranıldıysa) kaynaklı olarak açılabileceği gibi hukuka aykırı olarak zarar görenin bedeninde zarara yol açan her çeşit durumda açılabilecektir.
Örneğin trafik kazasından dolayı araçta meydana gelen zararların tazmininin yanında zarar görenin beden ve ruh sağlığında meydana gelen zararlar da tazmin edilebilecektir. Ya da ceza kanunumuza göre suç teşkil eden bir fiil sonucu ölen mağdurun desteğinden yoksun kalanlar ya da bedensel zarar gören mağdur, açılacak olan kamu davası/ceza davasının yanında bir hukuk davası açmak suretiyle görmüş olduğu zararın tazminini de talep edebilecektir.
Bedensel Zararlardan Doğan Tazminat Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Ölüm veya bedensel zararlar nedeniyle açılacak tazminat davalarında genel yetkili mahkeme davalı gerçek ya da tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. (HMK madde 6.)
Bunun yanında haksız fiilden doğan davalardaki yetki kuralı da geçerlilik imkanı bulabilmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 16. Maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda:
-Haksız fiilin işlendiği yer,
-Zararın meydana geldiği yer,
-Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili mahkeme olarak kabul edilebilecektir.
Görevli mahkeme hususu ise dava konusu olayı meydana getiren olayın mahiyetine göre değerlendirilir. Buna göre:
-İdari yargıyı ilgilendiren işler bakımından idare mahkemesi görevlidir.
-Adli yargı kolunda genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
-İş ve sosyal güvenlik hukuku ile alakalı olarak meydana gelen bedensel zararların tazmini için iş mahkemeleri özel görevlidir.
-Taşıma işiyle iştigal eden ticari işletme ve işletmeciye, taşıma işinden kaynaklanan bedensel zararların tazmini için açılacak davalarda ticaret mahkemeleri özel görevlidir.
Maddi Tazminat Olarak Talep Edilebilecek Bedensel Zararlar Nelerdir
Türk Borçlar Kanunumuzda “bedensel zararlar, 54. Maddede sınırlı olarak sayılmıştır:
“Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1. Tedavi giderleri
2. Kazanç kaybı
3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar”
Bedensel zararların doğmuş olması halinde karşılanması en doğal ve öncelikli gider kalemi tedavi giderleridir. Öncelik bedensel bir zarara uğrayan kişinin mümkün mertebe sağlığına kavuşmasıdır.
Tedavi Giderleri: Mağdurun hayati riskini ortadan kaldırmak, acı ve ızdırap çekmesini önlemek, olaydan dolayı bedeninde meydana gelen zararı azaltmak veya ortadan kaldırmak için yapılan veya yapılması gereken giderlerden oluşmaktadır; bunun yanında tedavi giderleri mutlaka belgelendirilmelidir. Bazı hallerde tedavi giderlerine ilişkin bir belgelendirme mümkün olmayabilir, bu hususlar tıp bilirkişilerinden yardım alınmak suretiyle aydınlatılabilmektedir. Tedavi giderlerine ilişkin incelemede bu tedavi giderlerinin sonuç getirmiş olup olmaması dikkate alınmaz; yalnızca tedavi giderlerinin iyi niyet kuralları çerçevesinde yapılmış olup olmadığı incelenir. Tedaviden umulan amaç, her imkanı kullanarak mümkün mertebe mağdurun olay öncesindeki sağlığına kavuşturulmasıdır.
Örneğin bedensel zarar meydana getiren bir olay sonucunca burnuna ve solunum sistemine zarar gelmemiş olan bir kişinin tedavi giderleri arasında burun estetiğine ilişkin ameliyat giderlerinin de eklenmesi iyi niyetli bir davranış olmayacağından dolayı bu giderlerin tedavi giderleri arasında gösterilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde sadece bedensel zarar meydana getiren olayın failini zarara uğratmak amacıyla yapılan giderlerin de iyi niyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden dolayı bu giderler de tedavi giderleri arasında sayılmazlar.
Hastane, sağlık yurdu, doktor, hasta bakıcı, iğneci masrafları, muayene ve hasta bakım ücretleri, sağlık kurumlarına gidiş geliş ücretleri(mahkemeler tarafından şoförler odası veya belediyelerden müzekkere yoluyla öğrenilebilir), fizik tedavi, röntgen vb. giderler tedavi giderleri kapsamında kabul edilmelidir.
Tedavi edilmek bedensel zarar gören mağdurun hakkı olduğu gibi aynı zamanda da ödevidir. Tedaviden kaçınılması halinde bedensel zararda artış söz konusu olursa zararı meydana getiren fiilin faili bu artıştan sorumlu tutulamaz. Bu durum 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunumuzun 52. maddesinin 1. fıkrasında şu şekilde ifade edilmiştir: “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”
Bedensel zarar meydana getiren olay sonucunda kişinin kendi öz bakımını yapamayacak hale gelmesi halinde bedensel zarara uğrayan kişinin gerekli bakımını üstlenecek kişiye ödenecek bedeller de tedavi giderlerinden sayılmaktadır. Ancak trafik sigortasına ilişkin düzenlemeler, bazı spesifik ve istisnai hallerde bakıcı giderlerinin tedavi giderleri dışında kabul görmesi sonucunu doğurabilmektedir. Bu kişiye de brüt asgari ücret tutarında ödeme yapılması gerekmektedir.
Tedavi gören kişiye hasta bakıcı tutulmasına gerek görülmemekle birlikte, mağdurun bakımının bir aile üyesi tarafından üstlenilmesi halinde ise, Yargıtay’a göre, bu aile üyesinin emek değeri göz önünde bulundurularak bir hesaplama yapılmalı ve tedavi giderleri kapsamında ödenmelidir. Yargıtay kararları burada net asgari ücret ödenmesi gerekliliğini belirlemiştir. *****
TBK 76. madde hükmü gereği, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde hâkim, istem üzerine davalının zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilir. Davalının yaptığı geçici ödemeler, hükmedilen tazminattan mahsup edilir.
Tedavi giderlerinin fail tarafından tazmin edilmesi hususunda yapılan tedavi giderlerinin kim tarafından yapıldığı hususu da önem arz etmektedir. Tedavi giderleri 3. kişiler tarafından karşılanmış ise, bu üçüncü kişilerin kimin adına tedavi giderlerini karşılamış oldukları incelenmelidir. Failin bir yakınının fail için karşılamış olduğu tedavi giderlerinin daha sonra tekrar failin kendisinden talep edilmesi mümkün olmadığı gibi iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edecektir. Aynı şekilde yeşil kart hamili kimseler için devlet tarafından yapılan harcamaların da failden talep edilmesi iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edecektir.
Zarar görenin yakınları tarafından zarar gören için yapılan masraflar yine failden talep edilebilecektir.
Sosyal güvenlik çerçevesi dahilinde karşılanan tedavi masraf kalemleri için sosyal güvenlik kanununda, sosyal güvenlik kurumlarının bu masraf kalemlerini faile veya işverene rücu edeceği ifadesi yer aldığı hallerde zarar görenin failden talepte bulunma imkanı yoktur.
Kazanç Kaybı: Beden bütünlüğü zarar görmüş olan mağdurun, olay sonrasında tedavi sürecinin sonuna kadar çalışmaktan mahrum kalması ve bu nedenle elde edebileceği geliri elde edememesinden doğan zarardır. Bu dönem tedavi sonucuna kadar devam eder.
Burada “şifa bulma” ve “iyileşme” ifadeleri arasında hukuki sonuçlar itibariyle fark mevcut olduğunu belirtmemiz gerekir. Şifa bulma, tıbbi anlamda mağdurun tam anlamıyla eski sağlığına kavuşmasıyken, iyileşmede mağdur yapılan tüm tedaviler sonucunda hayatta kalmıştır ancak tam olarak eski sağlığına sahip olamamıştır; yaşadığı olayı bazı aksaklıklar ile atlatmıştır.
Beden gücü kaybı tedavi sürecine kadar mevcut olmaktadır. Tedavi süresince geçici iş göremezliğe sebebiyet veren bu tip bedensel eksilmeler halinde de kişinin zararları tazmin edilmelidir. Örneğin serbest meslek erbabı bir şahıs dükkanını işletemeyecek bir hale geldiyse dükkanın işletilebilmesi adına alınacak ikame çalışanın giderini de zarara sebebiyet veren kişi karşılamalıdır.
Çalışma Gücünün Azalması ya da Yitirilmesinden Doğan Kayıplar: Daimi iş gücü kaybı ya da sürekli işgöremezlik zararları olarak da ifade bulmaktadır.Bu kayıplar tedavi sürecinin sonunda tam şifa bulamamış olan zarar görenin, nispeten iyileşmiş de olsa çalışma gücünde belirli bir eksilmeyi ortaya çıkaracak nitelikte zarar görenin ruh sağlığında veya bedeninde meydana gelen eksilmelerden kaynaklanmaktadır. Sürekli iş göremezlik kısmi ve tam iş göremezlik olarak gerçekleşebilir. Örnek verecek olursak umumi felç, iki gözün de kör olması, her iki elin de kaybı ve benzeri haller tam sürekli iş göremezlik halleridir. Bu tip ağır haller dışındaki sürekli iş göremezlik halleri de kısmi iş göremezlik olarak ifade edilmektedir.
Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Kayıplar: Zarar meydana getiren olay sonucu zarar görenin bedensel veya psikolojik bütünlüğünde ekonomik yönden gelişmeye engel olucu nitelikte etkilerin doğması halinde ortaya çıkmaktadır. Örneğin Yargıtay, bir kararında bacak ve omzundan yaralanan ve iki yıl sahalardan uzak durmak zorunda kalan 22 yaşındaki profesyonel bir futbolcu için ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan talebi kabul etmiştir. [ Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas: 2014/24918 Karar: 2017/5131 Tarih: 08.05.2017 ]
Ekonomik geleceği sarsılan kişi, yaşanılan zarar veren olayın beden ve psikolojik bütünlüğünde meydana getirdiği eksilmeler nedeniyle meslek hayatında gösterebileceği gelişimden de mahrum kalmıştır. Örneğin yukarıda paylaştığımız Yargıtay kararına konu olayda 22 yaşında profesyonel olarak futbol oyunculuğu yapan gencin kariyerinde ortalama 10-15 yıl daha ilerleyeceği ve kendisine farklı mesleki imkanlar yaratabilme potansiyeline sahip olduğu izahtan varestedir. Ancak zarar gören, yaşanan olay nedeniyle gelecekteki bu gelişme imkanından da mahrum bırakılmıştır. Bu zarar da bedensel zararların tazmininde göz önünde tutulur.
Estetik güzelliğe verilen zararlar da bu kapsamda kabul edilebilir. Örneğin bir genç bir kadının estetik güzelliğini negatif yönde etkileyen zarar verici olayların sorumluları, bu genç kadının estetik güzelliğindeki eksilmeden dolayı mesleki hayatında ilerleyebilme ihtimalinde azalmanın yanında evlenebilme ihtimalindeki azalmanın da tazmini ile karşılaşabilecektir.
Tazminat hesaplamalarında hesap formülü olarak “sabit taksitli rant” usulü uygulanmaktadır. Bunun yanında tahmini yaşam süresinin hesabında da Fransız sisteminden alıp olduğu gibi uygulamaya koyduğumuz PMF-1931 yaşam tablosu kullanılmaktadır. Aktif çalışma süresi hesabında Yargıtay’ın yerleşik olarak 60 yaş sınırını kabul ettiği görülmektedir.
Hukuk hakimi, ceza hakiminin kusura ilişkin saptaması ile bağlı değildir. Dolayısıyla ceza yargılamasına ilişkin olarak failin kusursuz olduğu saptamasıyla bir takipsizlik kararı verilmişse veya yargılama yapılmış ve sonuç olarak failin kusursuz olduğu mahkeme tarafından saptanmışsa dahi hukuk hakimi kendi önüne gelen dosyada failin kusurluluğunu ayrıca inceleyip farklı yönde hüküm kurabilir. Bunun sebebi kusur meselesinin zararı meydana getiren fiil açısından subjektif bir unsur olmasıdır.
Bedensel Zarar Halinde Manevi Tazminat Talepleri
Bedensel zararın meydana gelmesi halinde psikolojik ve ruhsal bütünlüğü zarar gören, bu durumdan dolayı elem, acı ve ızdırap çeken bedensel zarara uğramış olan kişi ve bu kişinin yakınları manevi tazminat talebinde bulunabilirler. Bedensel zarar halinde, bizzat zarara uğrayan kişi hem maddi hem de manevi tazminat talep edebilecekken, bu kişinin yakınları kural olarak yalnızca manevi tazminat talep edebilecektir.
Bedensel Zarar Halinde Dava Şartı Arabuluculuk
Sigorta şirketine veya tacir sorumluya ticari işletmesiyle alakalı olarak açılacak bedensel zarardan doğan tazminat davaları için arabuluculuk dava şartıdır. Dava açılabilmesi için ön şart olarak arabuluculuk süreci işletilmeli, arabuluculuk sürecinin sonucunda tarafların anlaşamaması üzerine dava açılmalıdır.
Bedensel zararlara ilişkin olarak açılacak ve takip edilecek davalarda her iki taraf da kendisini vekil ile temsil ettirmek zorunda değildir. Ancak çeşitli nedenler ile hak kayıpları yaşanmaması veya istenmeyen durumların vuku bulmaması adına bir avukatın profesyonel desteği ile sürecin yürütülmesini tavsiye etmekteyiz. Hukuki meselelere ilişkin genel geçer bilgiler, internet kullanıcısı olan herkes tarafından öğrenilebilir niteliktedir, fakat hukukçuların sırrı yalnızca kuralları değil, istisnaları da bilmeleridir. Detaylı bilgi ve iletişim için: Bize Ulaşın