Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Boşanma Davalarına İlişkin Olarak Şiddet Olgusunun Tanımsal Çerçevesi
Çekişmeli Boşanma Davalarında Deliller ve Şiddet Olgusunun İspatı
Çekişmeli Boşanma Davasında İzinsiz Elde Edilmiş Olan Ses ve Görüntü Kayıtlarının Delil Değeri
Boşanma Davasında Şiddet Olgusunun İspatlanmasının Hukuki Sonuçları
Çekişmeli Boşanma Davasında Af Kavramı ve Şiddet Olaylarının Affedilmiş Olması
Boşanma Davalarında Şiddet ve Şiddet Tehdidi Nedeniyle Koruyucu ve Önleyici Tedbirler
Boşanma Davası Nedir?
Evlilik birliği ölüm, gaiplik ve cinsiyet değişikliği gibi birçok farklı nedene dayalı olarak sonlanabilmektedir. Boşanma da evlilik birliğini sona erdiren nedenlerden birisidir. Boşanma davalarını yalnızca birbirini sevmekte olan iki kişinin ayrılmasından ziyade, bu iki kişi arasındaki evlilik birliğinin maddi ve manevi unsurları ve hukuki statüsü itibariyle tasfiyesi olarak görmek gerekmektedir. Çünkü boşanma davalarında hükme bağlanan nafaka, maddi ve manevi tazminat, müşterek çocuk varsa bu çocukların velayeti, ziynet eşyalarının iadesi ve boşanma davası sonrasında gerçekleştirilecek olan mal paylaşımı da dikkate alınacak olursa bu tip davaların çok büyük hukuki sonuçlara gebe oldukları ortadadır. Hatta öyle ki, kimi zaman tarafları yüzbinlerce ve hatta milyonlarca liralık yükümlülük altına soktuğu ve bu davaların profesyonel bir şekilde yürütülmemesi halinde büyük hak kayıplarına maruz kalındığı da görülebilmektedir. Dolayısıyla boşanma davası açmayı düşünen kişilere mutlaka alanında uzman bir boşanma avukatı ile çalışmalarını tavsiye etmekteyiz.
Peki boşanma davalarında şiddet kavramı nasıl yorumlanmakta ve davanın gidişatına ne şekilde etki etmektedir? Bu hususun doğru anlaşılması için boşanma davalarında yargılama usulüne, işleyişe ve verilecek olan nihai karara ilişkin bilgi edinmek gerekmektedir. Boşanma davaları tarafların kendi aralarında anlaşıp anlaşmamalarına göre çekişmeli boşanma davası ve anlaşmalı boşanma davası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Anlaşmalı boşanma davasında şiddet olgusunun ispatı gerekmemektedir, tarafların usulüne uygun olarak hazırlayıp mahkemeye sunacakları anlaşmalı boşanma protokolü yeterli olmaktadır. Dolayısıyla bu makalemizde yalnızca çekişmeli boşanma davalarında şiddet olgusunu işleyeceğiz.
Çekişmeli Boşanma Davasında Yargılama Usulü ve Hüküm
Boşanma davalarında dilekçelerin teatisi aşamasında yazılı yargılama usulü uygulanmaktadır. Buna göre taraflar sırasıyla, dava dilekçesi, cevap ve karşı dava dilekçesi, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesi, ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesi ile karşı davaya ikinci cevap dilekçesi gönderecektir. Ancak kendisine karşı dava açılmış olan davalının, cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava açmak istemiyorsa karşı dava dilekçesi vermemesi de mümkündür.
Boşanma davasında dilekçelerin teatisi aşaması akabinde, karşılıklı olarak deliller mahkemeye sunulur. Sonrasında tahkikata ve sözlü yargılama aşamasına geçilir.
Boşanma davalarının en önemli aşaması dilekçelerin teatisi ve delil dilekçelerinin süresi içerisinde sunulmasıdır diyebiliriz. Çünkü hakim, duruşmada tarafların kendilerini ne kadar iyi bir şekilde ifade ettiklerinden çok ileri sürülen beyanlara ve bu beyanların hukuka uygun deliller ile ispatlanmış olup olmadığına bakmaktadır.
Yapılacak olan yargılama sonrasında kusurlu olan taraf, davayı kaybeder ve diğer şartlar da mevcutsa yoksulluk nafakası ile tazminat ödemesi gerçekleştirmek durumunda kalır. Her iki tarafın da kusurlu bulunması halinde daha ağır kusuru olan taraf davayı kaybetmiş olacaktır. Tarafların eşit kusurlu bulunmaları halinde ise tazminata hükmolunmayacaktır.
Dolayısıyla çekişmeli boşanma davasında eşler, mahkeme huzurunda birbirlerini itham ederler ve özel veya genel boşanma sebeplerine dayanmak suretiyle, karşı tarafın kusurlu davranışları sebebiyle evlilik birliğinin sona erdiğini mahkemeye ispat etmeyi amaçlarlar.
Boşanma Davalarına İlişkin Olarak Şiddet Olgusunun Tanımsal Çerçevesi
Türk hukuk sistemimizde, mevzuat ve yargılama kuralları ve emsal kararlara göre: Fiziksel, psikolojik veya ekonomik olmasına bakılmaksızın şiddetin her türlüsü boşanma sebebi sayılmaktadır. Hatta şiddetin boyutuna göre boşanma davasına gerekçe gösterilen boşanme sebepleri de değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin çok ağır olmayan şiddet içerikli davranışlar nedeniyle yalnızca şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanma davası açılmaktayken, şiddetin ağır bir düzeyde cereyan etmesi halinde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılabilmektedir.
Şiddet tanımının kapsamına yalnızca fiziksel şiddet girmemektedir. Boşanma davalarında şiddet dediğimiz vakit:
Fiziksel şiddet,
Cinsel şiddet,
Psikolojik şiddet ve
Ekonomik şiddet şeklinde şiddetin tüm görünümlerini dahil eden bir şiddet üst başlığından söz ediyor oluruz.
Tabii şiddet iddiasının içi doldurulmalı ve bu kavramın soyut bırakılmasından kaçınılmalıdır. Davada ileri sürülen beyanlarda, şiddetin hangi şekilde cereyan ettiği açıkça ifade edilmeli ve deliller ile bu beyanlar desteklenmelidir.
Fiziksel şiddet, bir eşin diğerine karşı fiziken şiddet uygulaması olarak kısaca tanımlanabilir. Cinsel şiddete örnek olarak eşe tecavüz edilmesi, ters ilişki teklifinde bulunulması, eşin genital organlarının sürekli olarak eleştirilmesi ve bu şekilde eşin aşağılanması, eşin regl olmasına rağmen ilişkiye girmek için baskı kurulması örnekleri sayılabilir. Psikolojik şiddet ise eşe hakaret edilmesi, eşin kendisini gerçekleştirmesi ile felsefi ve ruhsal bütünlüğünün zarara uğratılması şeklinde örneklendirilebilir.
Şiddetin her türlüsü ülkemizde yaygın olarak görülmekteyse de; ekonomik şiddet, ülkemizde oldukça yaygın olmasına rağmen vatandaşlar tarafından yeterince bilgi sahibi olunmayan bir şiddet türüdür. Öyle ki, ülkemizde birçok vatandaş ekonomik şiddete uğruyor olmasına rağmen şiddet mağduru olduğunun bilincinde değildir. Eşin evlilik birliğinin giderlerine katılmaması, çocukların masraflarını karşılamaması, kumar oynaması, borsa ile kripto para piyasalarında rasyonellikten uzak yatırımlarla evlilik birliği için gerekli olan maddi unsurları düşüncesizde harcaması gibi davranışlar, ekonomik şiddetin tanımsal çerçevesi içerisinde değerlendirilebilir.
Tabii ki her somut olay kendi özelinde değerlendirilmeli ve konuya ilişkin emsal nitelik teşkil eden Yargıtay kararları özenle incelenmelidir. Bu nedenle dava açılışı öncesinde mutlaka alanında uzman bir boşanma avukatının görüşlerinden faydalanılması ve dava temsil desteği alınması tavsiyemizi yinelemekteyiz.
Çekişmeli Boşanma Davalarında Deliller ve Şiddet Olgusunun İspatı
Çekişmeli boşanma davalarında çok geniş bir delil yelpazesi söz konusu olmaktadır. Bu davalarda şiddete ilişkin olarak tanık beyanı, telefon SMS ve arama kayıtları, sosyal medya vb. mesajlaşma ekran görüntüleri, e-posta yazışmaları, ses, görüntü ve video kayıtları, darp raporu, uzman görüşü, bilirkişi raporu, banka dekontları ve banka hesap dökümleri, eğitim-öğretime ilişkin kayıtları, işe giriş-çıkış kayıtları, SGK kayıtları gibi birçok farklı delil ileri sürülebilmektedir.
Delillerin kullanımı, her somut olay özelinde ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin tanık beyanları, şiddetin her türlüsünü ispatlamaya elverişlidir. Banka hesap dökümleri ve maaş bordrolarının karşılaştırılması gibi ekonomik veriler ile eşin evlilik birliğinin giderlerine katılmıyor olduğu ve dolayısıyla diğer eşe ekonomik şiddet uyguladığı ispatlanabilir. Bunun yanında bir eşin, diğerini çalıştırmadığı, çalışmaması için ona baskı yaptığına ilişkin mesajlaşma ekran görüntüleri de ekonomik şiddetin ispatında mahkemede şiddet mağduru olan tarafın elini güçlendirmektedir.
Çekişmeli Boşanma Davasında İzinsiz Elde Edilmiş Olan Ses ve Görüntü Kayıtlarının Delil Değeri
İzinsiz olarak elde edilmiş olan ses ve görüntü kayıtları, fotoğraf ve videolar esasında hukuka aykırı olmakla birlikte özel hayatın gizliliğini ihlal suçu, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kişisel verilerin izinsiz olarak elde edilmesi suçu gibi birçok farklı suç tipini meydana getirebilmektedir. Ancak Yargıtay tarafından verilen kararlarda görüldüğü üzere kişinin kendisine yönelik olarak haksız bir fiil veya konusu suç teşkil eden bir davranışı başka türlü ispat edemeyecek olması halinde gizli olarak almış olduğu bu tip kayıtların kabulü mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla bazı şartların varlığı halinde, bu delillerin boşanma davasında kullanılabilmesi de mümkün olabilmektedir. Ancak bu hususa ilişkin olarak detaylı araştırma yapmanız ve alanında uzman bir boşanma avukatından yardım almanız önerilir. Bu konu, oldukça teknik bir detay olduğundan mütevellit, detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin emsal kararlarla birlikte açıklamalarda bulunduğumuz makalemizi okuyabilirsiniz: Boşanma Davalarında Gizli Çekim Video, Fotoğraf ve Ses Kaydı Delillerinin Değerlendirilmesi
Boşanma Davasında Şiddet Olgusunun İspatlanmasının Hukuki Sonuçları
Fiziksel, psikolojik, cinsel veya ekonomik fark etmeksizin şiddetin her türlüsünün boşanma davasında ispatlanması boşanma sebebidir ve şiddet uygulayıcısı eş açısından kusurlu davranış teşkil etmektedir. Kusurlu davranışı sebebiyle evlilik birliğinin temelinin sarsılmasına yani şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya sebebiyet veren eş, diğer şartların da mevcut olması halinde yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat ödemekle yükümlüdür. Bunun yanında yargılama giderleri ile karşı taraf kendisini avukat ile temsil etmişse vekalet ücretini de boşanmada kusurlu olan taraf ödeyecektir.
Yoksulluk nafakası hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Yoksulluk Nafakası
Maddi ve manevi tazminat hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat
Çekişmeli Boşanma Davasında Af Kavramı ve Şiddet Olaylarının Affedilmiş Olması
Boşanma davalarında, eşin kusurlu davranışlarını affetmiş olan tarafın, daha sonra geçmişte affetmiş olduğu bu davranışları sebep olarak göstermek suretiyle boşanma davası açması dürüstlük kuralına aykırı bir davranış olarak yorumlanabilmektedir. Özellikle zina ve hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davalarına ilişkin olarak bu durum, Türk Medeni Kanunumuzun 161. ve 162. maddelerinde açıkça düzenlenmektedir. Ancak uygulamada şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma halinde de bu hususun uygulanmakta olduğu görülmektedir. Örneğin Yargıtay tarafından 04.07.2017 tarihinde 2016/3186 Esas ve 2017/8304 Karar sayısı ile verilmiş olan kararda görüldüğü üzere fiziksel dahi olsa, şiddet olayının affedilmiş olması halinde yaşanan bu olayın daha sonra boşanma davasında verilecek olan hükme dayanak teşkil etmesi mümkün olamamakta, güncel olarak kusurlu bir davranışın mevcudiyeti aranmaktadır: "Mahkemece, eşine fiziksel şiddet uygulayan davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma davası reddedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı erkeğin 10.01.2009 tarihinde eşine fiziksel şiddet uygulamasından sonra tarafların barışarak bir araya geldikleri ve evlilik birliğini bir süre daha devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı kadının eşinden kaynaklanan fiziksel şiddet davranışını affettiği veya hoş görüyle karşılandığının kabulü gerekir. Affedilen veya hoş görülen olaylar boşanma davasında kusur olarak kabul edilemez. Tarafların barışarak bir araya gelmelerinden sonra yeni bir olayın varlığı da ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı erkeğin de boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışının da ispatlanamadığı kabul edilmelidir."
Yukarıda alıntılamış olduğumuz bu kararın tamamı, aşağıda konuya ilişkin olarak siz değerli okuyucularımız ile paylaştığımız emsal Yargıtay kararları arasında yer almaktadır.
Boşanma Davalarında Şiddet ve Şiddet Tehdidi Nedeniyle Koruyucu ve Önleyici Tedbirler
Boşanma davalarında şiddet tehdidi altında olduğunu düşünen kişiler, mahkeme tarafından 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca koruyucu ve önleyici tedbirlere hükmolunmasını talep edebilirler. Böylece boşanma davası süresince karşı tarafın kendilerini şiddet ve baskı yoluyla sindirip davayı geri çekmeye zorlamasının da önüne geçebilirler. Buna ilişkin olarak boşanma davası açılmadan önce koruma ve uzaklaştırma kararı almak için nöbetçi aile mahkemesine başvuru yapılabileceği gibi, boşanma dava dilekçesi içerisinde de öncelikle 6284 sayılı Kanun uyarınca önleyici ve koruyucu tedbirlere hükmedilmesi talebinde bulunularak boşanma davası ile birlikte koruma kararı alınabilmektedir.
Koruma ve uzaklaştırma kararlarına ilişkin olarak detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Koruma ve Uzaklaştırma Kararı
Boşanma Davalarında Şiddete İlişkin Yargıtay Kararları
Boşanmada fiziksel şiddete ilişkin karar,
Karşılıklı fiziksel şiddet halinde ilk olarak şiddete başvurmuş olan tarafın daha kusurlu olduğuna ilişkin karar,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4786 E., 2022/5465 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası-Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından, erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası davası, birleşen dava ise erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukûki nedenine dayalı boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, davalı-davacı erkeğin birleşen boşanma davasının ise boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve son olayda kadına fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı-davacı erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında davacı-davalı kadının da son olayda davalı-davacı erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı -davacı erkeğin ağır, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek davalı-davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile birleşen davada tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş, hüküm davacı -davalı kadın tarafından yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince her ne kadar, taraflar arasında yaşanan son tartışmada davacı -davalı kadının da davalı-davacı erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bunun dosya içerisinde bulunan ceza dosyası ile de sabit olduğu belirtilerek bu vakıa kadına kusur olarak yüklenilmiş ve erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; olayın örgüsü içerisinde davacı-davalı kadının ... ülkesi vatandaşı olduğu, Türkiye'ye gelerek davalı-davacı ile evlendiği, bu evliliğinden ergin olmayan üç çocuğunun bulunduğu, davalı davacı erkeğin ise başkasını sevdiğini, o kadınla yaşamak istediğini beyan ederek müşterek konutu terk ettiği ve birlikte olduğu kadın ve ondan olan iki çocuğuyla birlikte yaşamaya başladığı, dosyada yer alan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/291-727 E.K. Sayılı kesinleşen ceza mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere taraflar arasında erkeğin sadakatsizliği nedeniyle çıkan tartışmada ilk olarak davalı -davacı erkeğin davacı -davalı kadını tekme ve yumruk atmak suretiyle yaraladığı, kadının da çıkan kavgada elleriyle karşılık vererek el ve tırnaklarıyla erkeği ağzından ( adli rapora göre dudağının iç tarafından) yaraladığı, ilk eylemin erkekten geldiği, bu nedenle kadının cezasında 1/2 oranında haksız tahrik indirimi uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bölge adliye mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen bu vakıanın, tarafların içinde bulundukları mevcut durum ve fiziksel yapıları da dikkate alındığında erkeğin daha ağır nitelikteki (tekme ve yumruk) fiziksel şiddetine tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı erkeğin temyiz yasa yoluna başvurmaması nedeniyle davacı-davalı kadına başka bir vakıanın kusur olarak yüklenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan davalı-davacı erkeğin açmış olduğu birleşen boşanma davasının reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince erkeğin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi doğru görülemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi.07.06.2022 (Salı)
Boşanma davasında fiziksel şiddet iddiası,
Fiziksel şiddet olayının affedilmesi,
Daha önceki tarihli şiddet olaylarını affetmiş olan tarafın, bu sebebe dayanamayacak oluşu,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/3186 E., 2017/8304 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, eşine fiziksel şiddet uygulayan davacı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma davası reddedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı erkeğin 10.01.2009 tarihinde eşine fiziksel şiddet uygulamasından sonra tarafların barışarak bir araya geldikleri ve evlilik birliğini bir süre daha devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda, davalı kadının eşinden kaynaklanan fiziksel şiddet davranışını affettiği veya hoş görüyle karşılandığının kabulü gerekir. Affedilen veya hoş görülen olaylar boşanma davasında kusur olarak kabul edilemez. Tarafların barışarak bir araya gelmelerinden sonra yeni bir olayın varlığı da ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı erkeğin de boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışının da ispatlanamadığı kabul edilmelidir. Hal böyle iken, boşanmaya sebep olan olaylarda davacının tamamen kusurlu kabul edilmesi doğru değil ise de; davalı kadının boşanmaya sebep olan kusurlu bir davranışı ispatlanamadığına göre verilen ret kararı sonucu itibarıyla doğru olup kusurun belirlenmesine ilişkin gerekçenin değiştirilmek suretiyle hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7).
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 143.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.07.2017(Salı
Boşanma davasında ekonomik şiddet iddiası,
Ekonomik şiddete ilişkin tanık beyanlarının yorum ve duyuma dayalı oluşu,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/1770 E., 2020/2459 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen boşanma davasında yargılama devam ederken davacı erkeğin 17.09.2016 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı erkeğin mirasçıları davaya TMK m.181 uyarınca devam edilmesini talep etmiş mahkemece talepleri kabul edilerek yargılamaya devam edilmiştir. Yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesince davacı erkek dava devam ederken vefat ettiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve kadının TMK m. 181/1-2 gereği kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Anılan karara karşı davalı kadın tüm yönlerden istinaf kanun yoluna başvurmuş olup istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, kadının istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; ilk derece mahkemesince kadına kusur olarak yüklenilen erkeğe ekonomik şiddet uygulama ve erkeğin sağlık problemleri olmasına rağmen gereken dikkat ve özeni göstermeme vakıasına ilişkin tanık beyanlarının bir kısmı sebep ve saiki açıklanamayan, yeri ve zamanı belli olmayan, bir kısmı ise yorum ve duyuma dayalı olduğu gibi, bu vakıalar dosyadaki diğer delillerle de ispatlanamamıştır. O halde mahkemece davalı kadının kusurunun bulunmadığının tespitine karar vermek gerekirken, kusurlu bulunması doğru bulunmamış olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 02.06.2020 (Salı)
Boşanma davasında psikolojik şiddet iddiası,
Aşağılama ve hakaretin psikolojik şiddet oluşu,
Psikolojik şiddetin kişilik haklarını saldırı niteliğinde oluşu,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/6161 E., 2021/7447 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı kadın TMK’nın 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açmış, mahkemece erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, kadının davasının kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin kusur, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, bölge adliye mahkemesince "ilk derece mahkemesince yüklenen kusurların ispatlanamadığı" gerekçesiyle erkeğin tüm istinaf talepleri kabul edilmiş, karar davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin kadına aşağılama ve hakaret yoluyla süregelen psikolojik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, bölge adliye mahkemesince verilen kusur belirlemesine ilişkin kararın bozulması gerekmiştir.
2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın boşanma sonucu eşin maddî desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün, yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 20.10.2021 (Çrş.)
Boşanma davasında fiziksel şiddet ve cinsel birliktelikten kaçınma,
Karşılıklı fiziksel şiddet halinde ek olarak cinsel birliktelikten de kaçınan tarafın daha ağır kusurlu oluşu,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/3379 E., 2020/3972 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından yoksulluk nafakasının miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kadının tüm, davalı-karşı davacı erkeğin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilerek erkeğin boşanma davası reddedilmiş, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Mahkeme, kadına fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğuna hükmetmiştir.
İlk derece mahkemesi kararını erkek temyiz etmiş, Dairemizin 11.12.2018 tarihli bozma ilamıyla mahkemece erkeğe yüklenen kusurlu davranış yanında kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, kadının cinsel birliktelikten de kaçındığı, erkeğin dava açmakta haklı olduğu ve erkeğin açtığı davanın TMK m. 166/1 uyarınca kabulü gerekirken reddinin doğru olmadığı belirtilerek karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararda tarafların karşılıklı birbirlerine fiziksel şiddet uyguladıkları ve kadının cinsel birliktelikten de kaçındığı belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğuna hükmedilmiştir. Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı ve cinsel birliktelikten kaçındığı, davacı-karşı davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden mahkemece tarafların eşit kusurlu olarak kabulü doğru bulunmamıştır.
3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz nafaka isteyebilir (TMK m. 175/1). Davacı-karşı davalı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkeğe göre ağır kusurlu olup, kadın yararına yoksulluk nafakasının koşulları oluşmamıştır. Bu nedenle, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.,
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan diğer kısımların 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ve temyiz başvuru harcının Gülbahar'a yükletilmesine, alınmasına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Gökhan'a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22.09.2020 (Salı)
Boşanmada fiziksel şiddet iddiası,
Fiziksel şiddetin süreklilik arz ediyor olması,
Süreklilik arz edecek nitelikte fiziksel şiddetin varlığı halinde af nedeniyle boşanma davasının reddedilemeyecek oluşu,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/3252 E., 2021/4911 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı erkek tam kusurlu kabul edilerek davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş, karar karşı, davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, şiddet olayının kadının hamileliği döneminde gerçekleştiği, bu olaydan sonra tarafların evliliklerine devam ettikleri en son ayrılma olayında şiddet olmadığı, şiddet olayından sonra evliliğin devam ettiği, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan şiddet olayının erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği belirtilerek kadının boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi koşulları oluşmadığı, ancak boşanma kararı istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden kusura yönelik karar gerekçesinin HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince düzeltilmesine, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı kadın dava dilekçesinde sürekli fiziksel şiddet vakıasına dayanmıştır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin davacı kadına evlilik içinde süreklilik arzeder şekilde fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Bu halde boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin kusursuz olduğunun kabulü doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
2- Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı erkek tam kusurludur. Gerçekleşen bu durum karşısında kişilik hakları zarar gören, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına TMK m. 174/1-2 gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 16.06.2021 (Çar.)