Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Cinsel Taciz Suçu Nedir?
Cinsel taciz suçu, Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinde düzenlenmiştir ve bir kişinin vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin gerçekleştirilen cinsel davranışlar sonucunda meydana gelmektedir. Madde metninin gerekçesine göre cinsel taciz, cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesidir. Ahlak kavramının oldukça subjektif bir kavram olduğu da gözetilecek olursa, cinsel taciz teşkil edecek olan olguların kültürden kültüre değişiklik gösterebileceği hususu açıkça ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla örneğin İngiltere'de cinsel taciz olarak tanımlanmayan bir davranış, bu subjektif kavram nedeniyle ülkemiz hukuk sisteminde cinsel taciz olarak kabul görebilir. Bu nedenle cinsel taciz suçu açısından somut uygulamaya dair emsal yargı kararları oldukça önem arz etmektedir.
Cinsel taciz suçu, basit cinsel taciz veya nitelikli cinsel taciz şeklinde gerçekleştirilebilir. Basit cinsel taciz suçu ve cinsel taciz suçunun unsurları, Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Cinsel taciz suçunun nitelikli halleri ise Türk Ceza Kanunumuzun 2. fıkrasında düzenlenmiştir.
a) Cinsel Taciz Suçunun Basit Halleri
Cinsel taciz suçunun basit hali, Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 105/1. Maddesine Göre: "(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. ..."
"Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz" fiilinin neler olabileceği hususu her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirilir ve bu anlamda yargısal içtihatlar oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Özellikle cinsel taciz ile hakaret ve tehdit fiillerinin birbirinden ayrılması kimi durumlarda oldukça zor olabilmekte ve bu farklılıklara ilişkin hatalara düşülebilmektedir.
Yukarıda alıntılamış olduğumuz 105. maddenin 1. fıkrasında görüldüğü üzere, cinsel taciz suçunun çocuğa karşı işlenmesi, cezanın alt ve üst sınırını artıdan bir sebep olarak düzenlenmiştir. Ancak suçun bu hali Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 2. fıkrasında nitelikli haller arasında sayılmamış, 105. maddenin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu durum, kanun koyucunun bilinçli bir tercihinden ibarettir. Böylece suçun çocuğa karşı işlenmesi durumunda hem ceza alt ve üst sınırları artırılacak hem de suçun nitelikli hallerinin de somut olayda mevcut olması durumunda ayrıca TCK 105/2. maddesi uyarınca artırım yapılacaktır.
b) Cinsel Taciz Suçunun Nitelikli Halleri
Cinsel taciz suçunun nitelikli halleri, Türk Ceza Kanunumuzun 105/2. fıkrasında düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 105. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "... (2) Suçun; a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından, c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, e) Teşhir suretiyle, işlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz."
Madde metninde suçun nitelikli halleri açıkça sayılmıştır. Bununla birlikte 2. fıkranın sonunda yer alan "Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz." cümlesiyle, neticeye bağlı bir sonuç da düzenlenmiş ve bu durumda verilecek cezanın alt sınırı 1 yıla çıkarılmıştır.
Cinsel Taciz Suçunun Şartları ve Unsurları
Cinsel taciz suçunun şartları ve unsurları, belirli bir olayda cinsel saldırı suçunun meydana gelmiş olup olmadığını belirleyen unsurlardır. Her suç tipinde olduğu gibi, cinsel taciz suçunda da yasal çerçevenin hukuki yorum yoluyla belirginleştirilmesi gerekir. Örneğin hangi davranış cinsel taciz suçunu meydana getirir, bir fiilin cinsel amaçla gerçekleştirilmiş olup olmadığının tespiti nasıl sağlanır, ahlaki ve toplumsal normlar dahilinde flört ve ilişki teklifi ile cinsel taciz arasındaki sınırlar nasıl belirlenir?
Cinsel taciz suçunun şartları ve unsurlarının doğru tespit edilmemesi durumunda toplumdaki her türlü flört girişimi sayılabilecek davranış, hatalı olarak cinsel taciz suçu kapsamı içerisinde değerlendirilebilir veya esasen cinsel taciz suçu teşkil eden bir davranış, cinsel saldırı suçu ya da hakaret suçu gibi başkaca suç tipleriyle birbirine karıştırılabilir.
Tüm bu sorular ve çok daha fazlasının cevabı, suçun unsurlarının bilinmesi ile cevaplanabilecektir.
a) Suç Fiili
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre cinsel taciz, "Ahlaksızca, ulu orta veya gizlice söz ve davranışlarla karşı cinse eziyet etme, tedirginlik ve sıkıntı verme." anlamına gelmektedir.
Cinsel taciz suçunda suç fiili: Mağdura yönelik olarak, mağdurun vücut bütünlüğüne fiilen temas sağlanmaksızın ve mağdurun rızası olmaksızın, cinsel amaçlı gerçekleştirilen, rahatsız edici nitelikte her türlü söz, hareket ve davranışlardır. Cinsel taciz oluşturacak davranışlar ani veya devamlı olarak gerçekleştirilebilir. Failin eyleminin cinsel taciz suçunu oluşturup oluşturmadığı hususu somut olayın ve taraflar arasındaki sosyal ilişkinin gerekleri de dikkate alınmak suretiyle hakimin takdirindedir.
Doktrin ve içtihatlarda cinsel taciz suçunun mağdura yönelik olarak vücut bütünlüğü ihlal edilmeksizin cinsel amaçlı olarak söz söyleme, mektup, mesaj veya e-posta vb. iletişim araçlarıyla cinsel içerikli rahatsız edici yazışmalara gönderme, cinsel amaçlı el hareketi veya vücut hareketi yapma, mağdura öpücük atma(fiziksel olarak temas etmeksizin, uzaktan), cinsel ilişki teklif etme, cinsel organını gösterme gibi fiiller ile işlenebileceği kabul etmektedir.
Cinsel taciz suçunu oluşturacak davranışın cinsel arzuların tamamıyla tatmini boyutunda olması gerekli değildir, mağdurun rahatsız edilmesi veya sıkıntıya sokulması sonucunu doğuran cinsel amaçlı davranışların varlığı yeterlidir. Bu anlamıyla kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ve hakaret suçu gibi suçlar ile cinsel taciz suçu arasındaki farkı ayırt etmek gerekmektedir.
Cinsel amaç gütmeyen ya da en azından toplumsal olarak kabul edilebilir nitelikte olan arkadaşlık, flört veya evlilik teklifleri kural olarak cinsel taciz suçunu oluşturmamaktadır. Ancak bu taleplerin mağdur tarafından reddedilmesi ve/veya bu talepler nedeniyle mağdurun rahatsız olduğunu karşı tarafa bildirmesi akabinde failin bu taleplerinde ısrarcı davranması durumunda da cinsel taciz suçu meydana gelmiş olacaktır.
Fiilin meydana geliş şekli bazı durumlarda suçun nitelikli halini meydana getirmektedir. Cinsel taciz suçunu meydana getiren fiilin teşhir suretiyle işlenmesi ya da posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi durumunda faile verilecek ceza, TCK 105/2. maddesi uyarınca yarı oranında artırılır.
Cinsel taciz suçuna konu edilen fiil, mağdura fiziksel olarak temas yoluyla mağdurun vücut bütünlüğünü ihlal boyutuna ulaşacak olursa bu durumda cinsel taciz suçundan değil, Türk Ceza Kanunumuzun 102. maddesinde düzenlenmiş olan cinsel saldırı suçundan hüküm kurulması gerekecektir.
b) Fail
Cinsel taciz suçunun faili erkek, kadın veya trans bireyler olabilir. Sanılanın aksine bu suçun yalnızca erkek bireyler tarafından işlenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Örneğin bir kadın da bir erkeğe veya başka bir kadına karşı cinsel taciz suçunu işleyebilir.
Cinsel taciz suçunda failin kişiliği, mevkii ve mağdur ile arasındaki ilişki çeşitli durumlarda cinsel taciz suçunun nitelikli hallerini meydana getirir. Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 2. fıkrasının a., b. ve c. bentlerinde sayıldığı üzere, cinsel taciz suçunun:
Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi durumunda faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Failin yaşının genel hükümler dışında bir özelliği bulunmamaktadır. Suçun faili 50 yaşında da olsa, 16 yaşında da olsa TCK’nın 105. maddesin- de düzenlenen bu suçun faili olabilecektir. Maddenin 2. fıkrasına göre suçun belli kimseler tarafından işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir.
c) Mağdur
Cinsel taciz suçunun mağduru kadın, erkek, çocuk, evli veya bekar toplumdaki tüm bireyler olabilir. Ancak mağdurun kişiliği ve fiilin mağdur üzerinde bıraktığı etki, kimi durumlarda cezayı ağırlaştıran neden veya suçun nitelikli halini teşkil edebilmektedir. Cinsel taciz fiilinin suç meydana getirmesi için somut olayda mağdurun rızasının olmaması gerekmektedir. Dolayısıyla fiilin suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesinde mağdurun özel kişilik alanının ihlali yanında olaydan rahatsız olması da gerekmektedir. Cinsel amaçla sözlü olarak bir kişiyle iletişim kuran failin bu davranışının mağdur tarafından olumlu karşılanması durumunda cinsel taciz suçundan değil, ancak taraflar arasında bir nevi sosyal flört ilişkisinden söz edilebilecektir.
Cinsel taciz suçunun mağdurunun çocuk olması hali, 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunun 61. maddesiyle Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 1. fıkrasına “fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde eklenen değişiklik metniyle ceza alt sınırını ağırlaştıran neden sayılmıştır. Cinsel taciz suçunun basit halinin cezası üç aydan iki yıla kadar hapis iken, bu değişikliğin maddenin 2. fıkrası yerine 1. fıkrasına eklenmiş olması nedeniyle, TCK 105/2. fıkrasındaki hallerden birinin çocuğa karşı işlenen cinsel taciz suçu olayında mevcut olması durumunda hem ceza üç aydan iki yıla kadar değil, altı aydan üç yıla kadar belirlenir hem de verilecek cezada TCK 105/2. fıkrasına göre artırım yapılır.
Cinsel taciz suçunun mağduru toplumdaki tüm bireyler olabilir demiştik. Bununla birlikte, mağdurun kimliği TCK 105/2. fıkrasındaki hallere denk düştüğü ölçüde suçun nitelikli halini meydana getirmektedir. Örneğin TCK 105/2. fıkrasının b. bendi uyarınca mağdurun failin vesayeti altında olması ya da failin öğrencisi olması gibi durumlarda verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Türk Ceza Kanunumuzun 105. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesi uyarınca cinsel taciz suçu nedeniyle mağdurun işi bırakması, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalması durumlarında faile verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
d) Suçun Hukuki Konusu
Cinsel taciz suçunun hukuki konusu, mağdurun vücut dokunulmazlığı değil, cinsel bütünlüğü ve cinsel dokunulmazlığıdır. Fail tarafından gerçekleştirilen eylemin, mağdurun vücuduna fiziki temas yoluyla gerçekleştirilmesi durumunda cinsel taciz suçu değil, cinsel saldırı suçundan işlem yapılması gerekir.
e) Suçun Manevi Unsuru
Cinsel taciz suçunun manevi unsuru sanığın cinsel amaç gütmesi, cinsel arzularını tatmin veya mağdurun cinsel alanını ihlal iradesiyle hareket etmesidir. Bu kast ile sarf edilmeyen sözler ve gerçekleştirilen davranışlar, cinsel taciz suçunu değil somut olayın şart ve gereklerine göre hakaret veya tehdit gibi başkaca suçları meydana getirecektir. Örneğin karşılıklı tartışma anında sarf edilen "Seni s........(sinkaf ederim)" şeklinde sözler, bir erkek tarafından kadına karşı dahi sarf edilmiş olsa cinsel taciz kastıyla hareket edilmiyor olması nedeniyle hakaret suçunu meydana getirecektir. Somut olayda failin fiilinde cinsel taciz kastıyla hareket edip etmediği hususu hakim tarafından dosyada mevcut olan deliller ile taraf ve tanık beyanları bir arada değerlendirilerek takdir edilir.
Cinsel Taciz Suçunun Cezası
Cinsel taciz suçunun cezasının belirlenmesinde suça konu olduğu iddia edilen fiil, yukarıda belirlemiş olduğumuz çerçeve dahilinde incelenir ve somut olayın gereklerine göre cezaya hükmolunur.
Basit cinsel taciz suçunun cezası: Üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır(TCK 105/1. fıkrası),
Basit cinsel taciz suçunun çocuğa karşı işlenmesi halinde verilecek ceza: Altı aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır, bu halde kanun koyucu kasıtlı olarak susarak adli para cezası düzenlememiştir.(TCK 105/1. fıkrası)
Cinsel taciz suçunun TCK 105/2. fıkrasında yer alan nitelikli hallerinin somut olayda mevcut olması halinde aşağıdaki şekilde cezaya hükmedilir:
Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde suçun basit halinden verilecek olan ceza yarı oranında artırılır,
Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi halinde suçun basit halinden verilecek olan ceza yarı oranında artırılır,
Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde suçun basit halinden verilecek olan ceza yarı oranında artırılır,
Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde suçun basit halinden verilecek olan ceza yarı oranında artırılır,
Teşhir suretiyle işlenmesi halinde suçun basit halinden verilecek olan ceza yarı oranında artırılır,
Bu fiil nedeniyle mağdurun işi bırakması, okuldan veya ailesinden ayrılması gerekmişse verilecek ceza bir yıldan az olamaz.
Tüm bunlara ek olarak ceza hukuku genel hükümleri ve Ceza Muhakemesi kapsamında somut olay açısından özel inceleme gerektiren hususlar da ayrıca dikkate alınır.
Somut Olay Açısından Özel İnceleme Gerektiren Hususlar
Somut olay açısından özel inceleme gerektiren hususlar, Türk Ceza Kanunumuzda yer alan ceza hukuku genel hükümleri ile Ceza Muhakemesi Kanunumuzdaki hükümler ve diğer ilgili mevzuat hükümleridir. Örneğin cezada indirim sebepleri, şikayet süreleri, suçların içtimaı gibi hususlar bu kapsamda değerlendirilebilir.
a) Cezada İndirim ya da Cezasızlık Gerektiren Şahsi Sebepler
Cinsel taciz suçunda genellikle cezasızlık gerektiren şahsi sebepler uygulama alanı bulamamaktadır. Örneğin meşru müdafaa, amirin emri veya zorunluluk hali gibi sebeplerin cinsel taciz suçu açısından uygulama alanı bulması mümkün değildir. Mağdurun olay esnasında mini etek vb. cinsel arzuları teşvik edebilecek nitelikte kıyafetler giymiş olması durumu, eski yargı kararlarında mağdurun davetkar bir şekilde davranmış olduğu gibi çağ dışı çıkarımlar nedeniyle fail lehine haksız tahrik indirimi uygulanmasına sebebiyet verebilmekteydi ve bu durum özellikle 2000'li yılların başında birçok basın ve yayın organı tarafından haberleştirilmekteydi. Ancak güncel yargı kararlarında bu bakış açısının terk edilmiş olduğu görülmektedir.
Bununla birlikte, Türk Ceza Kanunumuzun 62. maddesinde düzenlenmiş olan takdiri indirim nedenlerinin cinsel saldırı suçu açısından da uygulanması mümkün olmaktadır. Takdiri indirim nedenleri: Failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları ve cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri olabilir, savunma olarak bu hususlar ileri sürülebilir ve beraate hükmedilmemesi durumunda lehe hükümlerin uygulanması talep edilebilir. Ancak takdiri indirim nedenleri gerekçede açıkça yazılmalıdır ve failin duruşmada mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları(örneğin duruşmaya şık giyimli ve kravatlı gelmesi gibi) takdiri indirim nedenleri arasında dikkate alınamaz.
b) Suça Teşebbüs, Gönüllü Vazgeçme ve Etkin Pişmanlık
Suça teşebbüs, gönüllü vazgeçme Türk Ceza Kanunumuzun genel hükümlerinde 35. ve 36. maddelerde düzenlenmiştir ve uygun düştükleri ölçüde(kanuni şartların mevcut olması halinde) tüm suçlar açısından uygulanabilme potansiyeline sahiptir. Ancak etkin pişmanlık, ceza özel hükümleri arasında ve uygulanabileceği her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Aşağıda kısaca detaylandıracak olduğumuz üzere cinsel taciz suçuna ilişkin olarak kanunda mevcut olan bir etkin pişmanlık düzenlemesi bulunmamaktadır.
b.1) Suça Teşebbüs
Suça teşebbüs, bir kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu, suçu meydana getirecek nitelikte elverişli hareketlerle doğrudan icraya başlayıp da kendi elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması halinde söz konusu olur ve bu durumda fail, TCK 35. madde hükmünde yer alan suça teşebbüs hükümlerinden sorumlu olur. Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 13 yıldan 20 yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir. Cinsel taciz suçunda müebbet hapis söz konusu olmayacağı için cinsel taciz suçuna teşebbüs halinde faile verilecek olan cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilmesine karar verilir. İndirim miktarı bu sınırlar dahilinde somut olayın gereklerine göre hakimin takdirine bırakılmıştır.
Cinsel taciz suçunda suça teşebbüs, teorik olarak söz konusu olabilirse de uygulamada bu duruma sık rastlanılmaz. Genellikle cinsel saldırı suçunun teşebbüs aşamasında kalması veya gönüllü vazgeçme durumunda o ana kadar gerçekleşmiş olan(en azından gerçekleşmiş olduğu ispat edilebilmiş olan kısmı için) cinsel taciz suçundan hüküm kurulduğu görülmekte ve bu durum nedeniyle temyiz ve/veya istinaf kanun yollarına başvurulduğu görülmektedir. Örneğin bir kişi, cinsel tatmin amacıyla mağdurun bedensel bütünlüğünü ihlal etme girişiminde bulunmuş ve bu esnada cinsel taciz suçunu meydana getirecek sözler sarf etmişse, cinsel saldırı suçunu gerçekleştirmekten vazgeçse dahi o ana kadar gerçekleşmiş olan cinsel taciz suçundan hüküm kurulur.
Spesifik olarak cinsel taciz suçunda teşebbüse ilişkin olarak verilen en büyük örnek ise, biraz teorik bir örnek olarak mektup yoluyla cinsel taciz suçunun işlenmesi için gerekli icrai hareketlerin gerçekleştirilmesi ve fakat failin elinde olmayan nedenlerle mektuba el konulması gibi haller olmaktadır.
b.2) Gönüllü Vazgeçme
Gönüllü vazgeçme, failin suçun icra hareketlerinden gönüllü olarak vazgeçmesi veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlemesi durumunda söz konusu olur ve bu durumda fail teşebbüsten değil, yalnızca o ana kadar tamamlanmış olan kısmın bir suç oluşturması halinde o suçtan cezalandırılır. Örneğin failin mağduru öpme girişiminde bulunması ile bu yönde söz ve harekette bulunması, ancak bu girişiminden kendi rızasıyla vazgeçmesi durumunda henüz bedensel temas gerçekleşmemiş olduğu için cinsel saldırı suçundan ceza verilmez; failin elinde olmayan nedenlerle değil de kendi rızasıyla gönüllü olarak cinsel saldırı suçundan vazgeçmiş olması nedeniyle cinsel saldırı suçuna teşebbüsten de hüküm kurulmaz. Bu durumda yalnızca o ana kadar gerçekleşen fiil cinsel taciz suçunu meydana getiriyorsa, cinsel taciz suçundan hüküm kurulur.
b.3) Etkin Pişmanlık
Türk Ceza Kanunumuz ve diğer ilgili mevzuat dahilinde cinsel taciz suçuna ilişkin olarak düzenlenmiş bir etkin pişmanlık hükmü bulunmamaktadır. Dolayısıyla kanunilik ilkesi gereği cinsel taciz suçuna ilişkin olarak düzenlenmemiş olan etkin pişmanlık hükümlerinin kıyasen cinsel taciz suçu için uygulanması da mümkün değildir.
Ancak failin yargılama esnasında sanık olarak göstereceği tutum ve davranışlar ile adaletin tecelli edebilmesi için yargı makamları ile işbirliği içerisine girmesi halinde Türk Ceza Kanunumuzun 62. maddesinde düzenlenmiş olan ve yukarıda kısaca açıklamış olduğumuz takdiri indirim nedenlerine dayanılarak cezada indirime gidilmesi mümkündür. Tabii bu durum, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması anlamına gelmez, etkin pişmanlıktan apayrı bir düzenleme teşkil etmektedir.
c) Şikayet, Şikayet Süreleri ve Şikayetten Vazgeçme
Cinsel taciz suçunun basit hali(TCK 105/1. fıkrası), takibi şikayete tabi olan suçlardandır. Bu suça ilişkin olarak soruşturma ve kovuşturma yürütülebilmesi için mağdurun şikayette bulunması gerekir. Dolayısıyla savcılık tarafından resen(kendiliğinden) soruşturma evresinin başlatılması ve ilgili işlemlerin yürütülmesi mümkün değildir.
Cinsel taciz suçu mağduru, savcılığa veya kolluk makamlarına vereceği sözlü veya yazılı şikayet beyanıyla süreci başlatabilir. Mağdurun 15 yaşından küçük olması durumunda şikayet hakkı kanuni temsilcisi tarafından kullanılır. 15 yaşını doldurmuş olan ve ayırt etme gücüne sahip olan çocuklar, şikayet hakkını bizzat kullanabilecektir.
Mağdurun soruşturma evresinde şikayetinden vazgeçmesi durumunda savcılıksa kovuşturmaya yer olmadığına dair karar(Kısaca KYOK) ya da diğer adıyla takipsizlik kararı verilir. Kovuşturma evresinde mağdurun şikayetinden vazgeçmesi durumunda ise davanın düşmesine karar verilir.
Cinsel taciz suçunun TCK 105/2. fıkrasında düzenlenen nitelikli halleri ise şikayete tabi değildir. Bu nedenler nitelikli cinsel taciz suçuna ilişkin olarak resen soruşturma yapılabileceği gibi kovuşturma evresinin resen yürütülmesinin önünde de bir engel bulunmamaktadır. Ancak bu halde de mağdur tarafından dava zamanaşımı süresi içerisinde kolluk veya savcılık makamları bilgilendirilmeli ve şikayette bulunulmalıdır. Savcılığın bilgisi dahilinde olmayan bir olay nedeniyle resen soruşturma işlemlerini yürütmesi mantıken mümkün değildir.
d) Dava Zamanaşımı
Cinsel taciz suçunun şikayete tabi hali olan TCK 105/1. fıkrasında düzenlenen basit hali için 6 aylık süre içerisinde şikayette bulunulması gerekmektedir.
Ancak cinsel taciz suçu açısından dava zamanaşımı süresi, Türk Ceza Kanunumuzun 66. maddesi gereği 8 yıldır. Dolayısıyla cinsel taciz suçunun TCK 105/2. fıkrasında düzenlenmiş olan nitelikli halleri şikayete tabi olmasalar dahi 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresi içerisinde şikayet veya ihbarda bulunulması gerekmektedir.
e) Suça İştirak
Suça iştirak, Türk Ceza Kanunumuzun 37. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Bir suç işleme kararının gerçekleştirilmesi adına suçun tipik davranışlarının birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içerisinde işlenmesi; suçun tipik davranışlarını gerçekleştiren kişiye yardım edilmesi, onunla işbirliği yapılması veya o kişinin suça azmettirilmesidir.
Türk Ceza Kanunumuzda iştirak, 3 farklı şekilde düzenlenmiştir:
Faillik(TCK 37. madde),
Azmettirme(TCK 38. madde),
Yardım etme(TCK 39. madde)
Cinsel taciz suçunda, yukarıda saymış olduğumuz her üç iştirak halinin uygulama alanı bulması mümkündür. Bu nedenle taciz saldırı suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, bir kişinin cinsel saldırı suçunu işlemeye azmettirilmesi ya da bir kişinin cinsel saldırı suçunu işlemesine yardım edilmesi durumunda mevzuatta yer alan ilgili suça iştirak maddeleri uyarınca suça iştirak edenler hakkında da hüküm kurulur.
Örneğin üniversitede aynı sınıfta bulunan iki arkadaştan birinin diğerine, mağdura yönelik olarak cinsel taciz içerikli olabilecek bir mesajı atması yönünde telkinde bulunması halinde fail cinsel taciz suçundan fail olarak hüküm giyeceği gibi, azmettiren de TCK 38. madde gereği azmettiren sıfatıyla hüküm giyecektir. Aynı şekilde sokakta yürüyen iki kişinin, sokaktaki üçüncü bir kişiye birlikte sözlü olarak tacizde bulunması halinde cinsel taciz eylemini gerçekleştiren her iki kişi fail olarak hüküm giyecektir.
f) Suçların İçtimaı
Kural olarak bir kişi ne kadar suç işleyecek olursa, o suçların her biri açısından ceza hukuku mevzuatımızda yer alan düzenlemelere uygun olarak cezalandırılması gerekir. Ancak suçların içtimaı halinde, birden çok suç gerçekleşmiş olmasına rağmen fail tek suçtan cezalandırılmaktadır.
İçtima: toplanma, toplantı, birleşme anlamına gelen kelimedir. Ceza hukukumuzda suçların içtimaı(suçların içtiması olarak da ifade edildiği görülmekteyse de hukuki ve doğru kullanımı "içtimaı" şeklindedir): Bir failin, gerçekleştirdiği bir veya birden çok fiiliyle birden çok suçu meydana getirmesi halidir ve bu durumda faile tek bir suçtan ceza verilir.
Türk Hukuk Sistemimizde suçları içtimaı, Türk Ceza Kanunumuzun 42, 43 ve 44. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunda sayılmış olan bu içtima halleri:
Bileşik suç,
Zincirleme suç,
Fikri içtimadır
Uygulamada sıklıkla cinsel taciz suçuyla içtima ilişkisi içerisinde oldukları görülen suç tiplerinin bazıları: Cinsel saldırı, cebir, tehdit, mala zarar verme ve kişiyi hürriyetinden bırakma suçlarıdır.
f.1) Bileşik Suç
Bileşik suç, Türk Ceza Kanunumuzun 42. maddesinde düzenlenmiştir; biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturan, bu nedenle tek fiil sayılan suçlara bileşik suç denir. Bileşik suç halinde, faile tek bir suçtan ceza verilir. Bileşik suçta tek başlarına suç teşkil eden iyi ayrı fiil birleşir ancak bu suçlardan biri, diğerinin içerisinde eridiğinden dolayı içtima hükümleri uygulanmaz; faile iki ayrı suçtan değil, yalnızca en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı ceza verilir. Örneğin mağdurun direnç göstermesi durumunda failin cebir uygulaması durumunda kural olarak bileşik suç hükmü gereği sanığa yalnızca cinsel saldırı suçundan ceza verilir, cebir suçundan ayrıca ceza verilmez.
Cinsel taciz suçunun başka bir suç tipiyle bileşik suç teşkil edeceği bir örnek olarak Türk Ceza Kanunumuzun 94. maddesinde düzenlenen işkence suçunun 3. fıkrası gösterilebilir.
Türk Ceza Kanunumuzun 94/3. Maddesine Göre: "(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur."
Bu fıkraya göre işkence suçunun cinsel taciz yoluyla işlenmesi, işkence suçunun nitelikli halini oluşturur. Dolayısıyla işkence suçunun cinsel taciz yoluyla gerçekleştirilmesi durumunda, cinsel taciz suçundan ayrıca ceza verilmez, TCK 94/3. fıkrası uyarınca hüküm kurulur.
f.2) Zincirleme Suç
Zincirleme suç, Türk Ceza Kanunumuzun 43. maddesinde düzenlenmiştir: Buna göre bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda tek bir cezaya hükmedilir, ancak verilecek olan ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Örneğin aynı fail tarafından mağdura yönelik olarak tekrar tekrar cinsel tacizde bulunulması durumunda zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
f.3) Fikri İçtima
Fikri içtima Türk Ceza Kanunumuzun 44. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre fikri içtima: Bir kişinin işlediği tek bir fiil ile birden fazla farklı suçun meydana gelmesi durumunda bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmasıdır. Cinsel taciz suçunda tüm şartların sağlanması halinde fikri içtima hükümlerinin uygulanması da mümkündür.
Örnek olarak Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından 2012/8532 E. ve 2014/4814 K. numarasıyla verilen bir kararda: "Suç tarihinden önce karşı binada dedesi müşteki Çetin'le birlikte yaşayan 19 yaşındaki mağdureyi gören sanığın başkasıyla resmi nikahlı evli olmasına rağmen arkadaşlık kurmak maksadıyla temin ettiği cep telefonu numarası ile ev telefonu numarasını aynı suç işleme kararı kapsamında değişik tarihlerde sık sık arayıp nihayetinde cep telefonundan ulaştığı mağdureye arkadaşlık teklif edip cinsel ilişkiye girmek istediğini söyleyerek cinsel tacizde bulunduğu ve mevcut haliyle sanığın tek eylemle hem kişilerin huzur ve sükununu bozma hem de cinsel taciz suçlarını işlemesi karşısında anılan eylemler nedeniyle TCK.nın 44. maddesinde yer alan fikri içtima düzenlemesi uyarınca ağır olan zincirleme cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden..." şeklinde cinsel taciz suçunu meydana getiren tek bir fiil ile birlikte kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun da işlenmiş olması nedeniyle fikri içtima hükümleri uygulanmış ve yalnızca daha ağır cezayı gerektiren zincirleme cinsel taciz suçundan hüküm kurulması gerektiğinin altı çizilmiştir.
g) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması(HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması(kısaca HAGB), Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 231. maddesi içerisinde, bu maddenin 5. fıkrasından itibaren düzenlenmiş olan ve kanunda belirtilmiş olan şartların varlığı halinde: Sanık hakkında belirlenen ceza hükmünün belirli bir denetim süresi boyunca açıklanmaması ve bu nedenle hukuki sonuçlarını doğurmamasıdır. Denetim süresinin sonucunda sanık tarafından başkaca bir suç işlenmemiş olursa, hakkında HAGB kararı verilen hüküm hiç açıklanmaz ve ortadan kalkar. Ancak denetim süresi içerisinde başkaca bir suç işlenecek olursa, hem yeni işlenmiş olan suçtan dolayı ceza verilir hem de daha önce HAGB kararı verilmiş olan hüküm açıklanır. Sanık hakkında HAGB kararı verilmesi ve denetim süresi sonucunda sanık tarafından başkaca bir suç işlenmemiş olursa, HAGB kararına konu edilen dosya sanığın adli sicil kaydında dahi yer almaz.
Bir sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, başka diğer şartlarla birlikte, hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması gerekecektir. Cinsel taciz suçu sebebiyle gerçekleştirilecek olan yargılamada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olarak kanunda aranılan şartların mevcut olması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesi tarafından 01.06.2023 tarihinde E:2022/120 ve K:2023/107 sayı numarası ile verilen karar ile Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına ilişkin düzenleme iptal edilmiş olup bu karar 01.08.2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla bu tarihten sonra işlenen suçlar açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması mümkün olmayacaktır.
h) Cezanın Ertelenmesi
Hapis cezasının ertelenmesi, bir kişinin işlediği suç nedeniyle iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilmesi halinde söz konusu olur. Failin fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olması ya da 65 yaşını bitirmiş olması durumunda bahsetmiş olduğumuz bu iki yıllık süre üç yıl olarak esas alınır.
Cezanın ertelenmesi halinde fail hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasında olduğu gibi belirli bir denetim süresine tabi tutulur. Ancak bu denetim süresi sonunda suç işlememesi halinde HAGB uygulamasından farklı olarak söz konusu suç, failin sabıka kaydından silinmez.
Cinsel taciz suçu açısından cezanın ertelenmesi şartlarının mevcut olması durumunda cezanın ertelenmesine karar verilir.
i) Adli Para Cezası
Suç karşılığında uygulanabilecek olan cezai yaptırımlar: Hapis ve adli para cezalarıdır. Adli para cezası, somut olayın gereklerine göre bir kişi hakkında hem hapis cezası ile birlikte hem de tek başına verilebilen bir yaptırım türüdür. Adli para cezasına hükmedilebilecek hallerde 5 günden az ve kural olarak 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirası ile çarpılması sonucunda elde edilecek tutara hükmedilir. Adli para cezasının gün sayısı somut olayın gereklerine göre belirlenecektir; her bir gün başına düşen para cezası tutarı ise kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
Cinsel taciz suçunda faile verilecek olan ceza kural olarak üç aydan iki yıla kadar hapis ya da adli para cezasıdır, ancak cinsel taciz suçunu meydana getiren fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Dolayısıyla TCK 105/1. fıkrasında fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde "veya adli para cezasına" ifadesi yer almadığından dolayı çocuğa karşı işlenen cinsel taciz suçunda TCK'nın 49. ve 50. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla adli para cezasına hükmedilmez.
j) Uzlaşma Usulü
Uzlaşma, Ceza Muhakemesi Kanunumuz kapsamında düzenlenmiş olan ve suç mağduru veya suçtan zarar gören kişiler ile suçun faili arasında, bir uzlaştırıcı yardım ve aracılığıyla, suç nedeniyle meydana gelen anlaşmazlığın çözüme kavuşturulmasına dair bir çeşit alternatif çözüm yoludur. Uzlaşma sadece CMK 253. maddesi ile devamında yer alan uzlaşma hükümlerinde düzenlenmiş olan şartların varlığı halinde ve kural olarak soruşturma evresinde uygulanabilir.
Cinsel taciz suçunun hiçbir hali açısından uzlaşma usulünün uygulama alanı bulması mümkün değildir. Çünkü uzlaşma usulünün düzenlenmiş olduğu Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253. maddesinin 3. fıkrasında cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği açıkça düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253/3. Fıkrasının 1. Cümlesine Göre: "(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda ve ısrarlı takip suçunda (madde 123/A), uzlaştırma yoluna gidilemez."
Cinsel Taciz Suçunda Görevli Mahkeme
Cinsel taciz suçuna bakmakla görevli mahkeme, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 11. maddesi gereğince asliye ceza mahkemeleridir.
Cinsel Taciz Suçu Nasıl İspatlanır?
Cinsel taciz suçunun ispatında hukuka uygun delil niteliğini haiz olmak kaydıyla tanık beyanı, işyeri veya okul gibi yerlerin kamera kayıtları, mesajlaşma ekran görüntüleri, sosyal medya paylaşımları gibi birçok farklı delil kullanılabilir. Gizli alınan görüntü ve ses kayıtlarının delil değerine ilişkin birçok tartışma söz konusu olsa dahi, Yargıtay'ın birçok ceza dairesinin ve Ceza Genel Kurulu'nun, kişinin kendisine yönelik olarak gerçekleştirilen bir suçu başka türlü ispat edebilme imkanı olmaması halinde alınan bu tip ses ve görüntü kayıtlarının delil olarak kabul edilebileceği ve bu durumda bu tip kayıtların özel hayatın gizliliğini ihlal suçu vb. suç tiplerini meydana getirmeyeceğine dair ifade ve hükümler yer almaktadır.
Cinsel Taciz Suçu Davalarına Bakan Avukatlar
Halk arasında cinsel taciz suçu davalarıyla ya da genel olarak cinsel dokunulmazlığa dair suçlara ilişkin davalarla ilgili çalışmalar yürüten avukatlar, hatalı olarak sanki bizzat kendileri cinsel suç failiymiş gibi muamele görebilmektedir. Meslektaşlarımıza yönelik bu tutum, salt avukatlık mesleğinin ne olduğuna ve nasıl icra edildiğine ilişkin bir bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Ceza yargılamasının tarihsel süreci, insanlık tarihinin en önemli derslerini ortaya koymuştur ve masumiyet karinesi(suçu ispat edilinceye kadar herkesin suçsuz olacağı kuralı) gibi önemli kazanımların da temelini atmıştır. Oysa uygulamada cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar açısından mağdurlar suçlu muamelesi görebilmekte, henüz hüküm giymemiş veya cezası kesinleşmemiş olan şüpheli ve sanıklara önyargı ile yaklaşılmakta ve hatta meslektaşlarımıza dahi saldırıda bulunulabilmektedir.
Avukatlık mesleği, adaletin tecelli edebilmesi için gerekli faaliyetlerin yürütüldüğü yargı sürecinin sacayaklarından biridir. Ceza avukatı olmaksızın ve silahların eşitliği sağlanmaksızın gerçekleştirilen bir yargılama, Ortaçağ Avrupası'nın engizisyon mahkemeleri yargılamalarından ve cadı avcılığından farksız sonuçlara sebebiyet verebilecek nitelikte olacaktır. Cinsel saldırı suçları açısından alanında uzman bir ceza avukatı, yargılama sürecinin intikamcılığı değil, adaleti öncelemesini sağlayacaktır.
Cinsel Taciz Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
Eski kız arkadaşa atılan cinsel içerikli mesajların cinsel taciz suçunu meydana getireceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/1955 E., 2016/25 K. sayılı kararı
"...
...
...
Dosya kapsamına göre, sanık ...'ın eski kız arkadaşı olan katılana suç tarihlerinde facebook adresi aracılığıyla çok sayıda cinsel içerikli mesaj göndermesi şeklindeki eyleminin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurenin rızasına aykırı şekilde, cinsel amaçlı olup mağdureyi hedef alarak ve vücuda fiziksel bir temas olmaksızın mağdurenin rahatsız edilmesi sebebiyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Cinsel taciz suçunda fikri içtima ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına ilişkin karar,
Yargıtay (Kapatılan)14. Ceza Dairesi 2012/848 E., 2013/13345 K. sayılı kararı
"...
...
...
Oluşa, kabule ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın ilk olarak köyde mağdurenin yanına gelerek “telefon numaranı bana ver, seni mutlu ederim, para veririm” şeklinde cinsel taciz içerikli sözler söyleme, bu olaydan kısa bir süre sonra başka bir gün mağdureye ... ayı dolayısıyla fitre vermek için "kimsenin olmadığı bir yere gidip parayı senin bir yerine sokuşturuvereyim" şeklinde sözlerle yeniden taciz etme, son olarak da köy otobüsünde bulunan mağdurenin yanına yaklaşarak cinsel tatmin amaçlı bacaklarına dokunma şeklinde gerçekleşen eylemlerinde, 5237 sayılı TCK.nın 43/1. maddesinin uygulanabilmesi için sanığın tüm eylemlerinin aynı suça ilişkin olması gerektiği ve sanığın mağdureye yönelik zincirleme biçimde cinsel taciz suçu ile ayrıca basit cinsel saldırı suçlarını işlediği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK.nın 105/1 ve 43/1. maddeleri ve aynı Kanunun 102/1. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, zincirleme şekilde cinsel saldırı suçundan hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Cinsel amaç ihtiva etmeyen fiil nedeniyle cinsel taciz suçundan hüküm kurulamayacağı, yalnızca eğer şartları gerçekleşmişse hakaret veya tehdit gibi başkaca suçlardan hüküm kurulabileceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/2413 E., 2018/1242 K. sayılı kararı
"...
...
...
Suç tarihinden önce arkadaş olmak istediği katılan mağdurenin olumsuz yanıt vermesi üzerine takip edip rahatsız eden sanığın, olay günü sokakta karşılaştığı mağdureye "seni kaçıracağım" şeklinde beyanda bulunması şeklinde gerçekleşen eyleminde cinsel taciz suçunun kanuni unsurları itibariyle oluşmayıp, mevcut haliyle fiilin 5237 sayılı TCK'nın 106/1-c.1. maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu gözetilerek ek savunma hakkı verilmek suretiyle bu suçtan hüküm kurulması yerine yazılı şekilde cinsel taciz suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Bir fiilin cinsel taciz suçu teşkil edebilmesi için özel olarak cinsel taciz kastının bulunması gerektiğine ilişkin karar,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/1283 E., 2021/8050 K. sayılı kararı
"...
...
...
Dosya içeriğine göre, sanığın olay gecesi mağdure Hayriye’ye karşı cinsel taciz kastını belirten herhangi bir söz veya davranışta bulunmaksızın takip ettiği mağdurenin oturduğu apartmanın önüne geldiğini görünce dışarıda beklemeye başlayıp, mağdurenin bilgi verdiği
annesinin yanına gelerek durumu sorması üzerine arkadaşını beklediğini söyleyerek ısrarla evin önünde beklemeye devam etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilerek mahkumiyeti yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş...
...
...
..."
Failin mağduru sık sık araması ve mesaj atması durumunda konuşma ve mesajlaşma içeriklerinin tespit edilememesi halinde cinsel taciz kastının ispat edilemeyeceğinden dolayı somut olayın gereklerine göre ısrarlı takip veya kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hüküm kurulacağına dair karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2016/11704 E., 2019/12488 K. sayılı kararı
"...
...
...
Mağdurenin aşamalarda değişmeyen tutarlı anlatımları ile dosya kapsamına alınan HTS raporları nazara alındığında sanığın, küçüklüğünden beri takip ederek aralıklarla arkadaşlık teklif ettiği mağdurenin olumsuz yanıt vermesine rağmen ısrarlı şekilde tekliflerine devam ettiği, HTS raporları incelendiğinde 2012 yılı Ocak ayında sanıkla mağdure arasında mesajlaşma ve telefon görüşmeleri mevcut ise de mesajların silinmesinden dolayı içeriklerinin tespit edilememesi karşısında, mesajların cinsel içerikli olduğu yönündeki mağdurenin iddiasının başka bir delille desteklenmediği ve mevcut haliyle sanığın üzerine atılı cinsel taciz suçunu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, eylemlerin bütün halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı, katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,...
...
...
..."
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/3832 E., 2022/3279 K. sayılı kararı
"...
...
...
Dosya kapsamına göre sanığın, kendisine ait cep telefonundan mağdureye "merhaba", "seni tanımak isteyen biri", "tanımıyorum seni eşinin ceza evinde olduğunu biliyorum", "eğer sen de istersen seninle tanışmak isterim", "yemin ederim bilmiyorum", "söyleyemem sana güvendiğim zaman tamammı", "tanımıyorum seni eşinin ceza evinde olduğunu biliyorum", " hoşçakal", "söyleyemem sana güvendiğim zaman tamam mı", " boş ver mesajlaşmadık say oldumu", "özür dilerim", "hoşçakal", "tamam boş ver adını bilmiyorum ama beğendim seni güzelsin", "olmayabilir kafana takma adımı hemen söylememi bekleme benden lütfen anla beni ne tepki alacağımı bilmiyorum sana güvenebilirmiyim", "Gnydn", "soor", "hayır ben değilim canım", "ben seni tanımak istiyorum ama sen beni tehdit ediyorsun rahatsız oluyorsan mesaj atmam" şeklinde mesajlar gönderdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın, gerek aradığında gerekse gönderdiği mesajlarda cinsel taciz içerikli sözünün bulunmaması nedeniyle olayda atılı suçun kanuni unsurları itibarıyla oluşmayıp, mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/668 E., 2020/141 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanığın katılan mağdurenin telefon numarasını inceleme dışı sanık ...'den aldığı, arkadaşlık kurmak amacıyla 10.11.2012 tarihinde saat 12.35'te "Selam.", 12.38'de "Ben de bilmiyorum, senin noyu kim atıyor sokaklara.", 12.40'da "Üst üste iki gün numaranı bulunca tanımak istedim.", 12.43'te "Aleyküm selam.", 12.45'te "Düşmanın var mıydı hiç?", 13.04'te "Cevap vermeyecek misin?" şeklinde yaklaşık yarım saatlik süre içinde 6 adet mesaj gönderdiği, saat 17.41'de attığı mesajın içeriğinin tespit edilemediği, katılan mağdurenin 12.11.2012 tarihinde savcılığa giderek şikâyetçi olduğu olayda;
Sanığın katılan mağdureye gönderdiği mesajlarda cinselliğine yönelik rahatsız edici bir sözün sarf edilememesi ve süresi, içeriklerinden ilk 4 mesajın karşılıklı olduğunun anlaşılması, tarafların konumları, sanığın arkadaşlık kurma isteğini başka bir kaba veya rahatsız edici davranışla gerçekleştirdiğine ilişkin iddia veya kanıtın bulunmaması, tanışma ve arkadaşlık isteği mağdure tarafından kabul edilmeyen sanığın girişimine hemen son vermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde sanığa atılı cinsel taciz suçunun unsurlarının oluşmadığının kabulü gerekir.
...
...
..."
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2018/4998 E., 2019/203 K. sayılı kararı
"...
...
...
Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/01/2018 tarihli kararı ile şüpheliye atılı cinsel taciz suçuna ilişkin olarak 6 aylık şikâyet süresinin geçtiğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, sözkonusu suça ilişkin olarak iddianamede Türk Ceza Kanunu’nun 105/1 ve 105/2-a-e maddeleri sevk maddeleri olarak gösterilmiş olduğu, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 14/10/2014 tarihli ve 2013/1054, 2014/10982 sayılı kararında “…5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105/2. maddesinin 2. cümlesinin uygulandığı olayda, bir suçun sadece temel şeklinin şikâyete bağlı olarak düzenlendiği hallerde bu suçun nitelikli halleri ile netice sebebiyle ağırlaşmış hallerinin ise şikâyete bağlı olmayacağından, …” şeklindeki ifadelerle belirtildiği üzere, cinsel taciz suçunun nitelikli hali söz konusu olduğunda şikâyete tâbi olmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 18/04/2018 gün ve 94660652-105-34-1079-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye ihbar ve dava evrakı ile birlikte tevdii kılınmakla gereği düşünüldü:
Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriğinin yerinde olduğu anlaşıldığından...
...
...
..."
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2014/6156 E., 2015/3659 K. sayılı kararı
"...
...
...
Oluşa, dosya kapsamına ve kabule göre, sanık ....’in olay tarihinde maktül ....'ün kapısının önünde beklediği, maktülün soba kovasını değiştirmek için evin kapısını açtığı anda içeri girdiği, maktule birlikte olmayı teklif ederek cinsel tacizde bulunduğu, ancak maktülün mazeret belirtip kabul etmemesi üzerine sanığın maktülü elleri ile boğarak öldürdüğü ve maktüle ait cep telefonunu ve evin anahtarını alarak evin kapısını kilitleyip ayrıldığı olayda;
Sanığın maktüle yönelik cinsel taciz eyleminin 5237 sayılı TCK'nun 105 maddesi kapsamında; konut dokunulmazlığını ihlal suçunun ise 116/1. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla, işlediği suçların takibinin şikayete bağlı olması, şikayet hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan bulunması, sanık hakkında maktülün ölmesi nedeniyle usulüne uygun olarak yapılmış şikayet bulunmaması karşısında, hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK'nun 73. maddesi uyarınca şikayet yokluğundan düşürülmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükümlerin BOZULMASINA,...
...
...
..."
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/8532 E., 2014/4814 K. sayılı kararı
"...
...
...
Suç tarihinden önce karşı binada dedesi müşteki Çetin'le birlikte yaşayan 19 yaşındaki mağdureyi gören sanığın başkasıyla resmi nikahlı evli olmasına rağmen arkadaşlık kurmak maksadıyla temin ettiği cep telefonu numarası ile ev telefonu numarasını aynı suç işleme kararı kapsamında değişik tarihlerde sık sık arayıp nihayetinde cep telefonundan ulaştığı mağdureye arkadaşlık teklif edip cinsel ilişkiye girmek istediğini söyleyerek cinsel tacizde bulunduğu ve mevcut haliyle sanığın tek eylemle hem kişilerin huzur ve sükununu bozma hem de cinsel taciz suçlarını işlemesi karşısında anılan eylemler nedeniyle TCK.nın 44. maddesinde yer alan fikri içtima düzenlemesi uyarınca ağır olan zincirleme cinsel taciz suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde her iki suçtan ayrı ayrı mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/3800 E., 2015/6763 K. sayılı kararı
"...
...
...
Kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda sanığa iftira atması için geçerli sebebi bulunmayan mağdure ile tanık Melek’in özünde değişmeyen aşamalardaki tutarlı ve samimi beyanlarına göre, sanığın arkadaşlık yapmaya çalıştığı mağdurenin nişanlı olduğunu söyleyerek arkadaşlık teklifini kabul etmediği halde sanığın teklifini ısrarla devam ettirdiği, 14.12.2009 tarihinde işyerine gelerek bara gitmeyi teklif ettiği mağdure tarafından reddedilmesine karşın ertesi gün tekrar geldiği ve “eşek gibi çıkacaksın” diyerek sinkaflı sözlerle hakaret ettiği, mağdurenin telefonla polisi arayarak yardım istediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın sabit olan hakaret ve zincirleme suretle cinsel taciz eylemleri nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı verildikten sonra 5237 sayılı TCK'nın 105, 43/1, ve 125/1. maddeleri uyarınca sanığın atılı suçlardan mahkûmiyetine hükmedilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeyle beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/11172 E., 2015/7646 K. sayılı kararı
"...
...
...
Katılanın aşamalardaki samimi anlatımları, savunma ile tanık beyanları nazara alındığında; sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde arkadaşlık kurmak istediği katılanın olumsuz yanıt vermesi üzerine ısrarlı şekilde arkadaşlık teklifini yinelemek, çiçek ve kolye vermeye çalışmak ve başkasına yar etmeyeceğini söylemek suretiyle taciz ettiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, atılı suçtan dolayı eylemine uyan TCK'nın 105/1, 43/1. maddeleri gereğince mahkûmiyeti yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2012/15221 E., 2014/10074 K. sayılı kararı
"...
...
...
Mağdurenin sanık A. ile bir süre arkadaşlık yaptığı ve ayrıldıkları, ayrıldıktan sonra sanık A. mağdurenin telefonunu sanık M. verdiği, sanık M. ısrarla arkadaşlık teklifinde bulunduğu, mağdurenin teklifleri reddettiği, olay günü her iki sanığın yolda yürüyen kendilerine olumlu karşılık vermeyen mağdureyi takip ederek cinsel içerikli sözlerle tacizde bulundukları tüm dosya kapsamından anlaşılmakla sanıkların üzerine atılı suçu işledikleri halde yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan...
...
...
..."
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/12132 E., 2016/1087 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanığın ilgi duyduğu ve arkadaşlık yapmak istediği katılanı değişik zamanlarda telefon ile aramak, mesaj göndermek, mektup yazmak ve katılanın başka birisi ile evleneceğini bilmesine rağmen “Sevgililer Gününde” katılanın çalıştığı okula çiçek göndermekten ibaret eylemlerinin, TCK’nın 105/1. maddesine uyan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/12571 E., 2017/1718 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanık ...'ın dolaylı ikrarına, öncesinde tanımadığı sanığa iftira atması için bir sebep bulunmayan mağdur ...'nin özde değişmeyen samimi beyanlarına, mağdurun iddialarını doğrulayan tanıkların anlatımlarına, mağdurun taciz edilmesi eyleminde kullanılan GSM hattının sanık ...'a ait olmasına ve mesaj tespit tutanağına göre; cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadını taşıyan sanığın, mağduru telefonla arayarak, onun edep ve iffetini rencide edecek şekilde cinsel içerikli sözler sarf edip, cinsel amaçlı olarak mağdura arkadaşlık teklif ettiği ve sanığa yüklenen cinsel taciz suçunun sübut bulduğu gözetilmeksizin, delillerin takdirinde yanılgıya düşülüp, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle sanık hakkında CMK'nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."