Delil Hukuk Bürosu
Eşe “Şişko, Tombul” Demek Boşanma Sebebi Olarak Kabul Edildi
Günümüzde boşanma oranları gitgide artmakta ve evliliklerin azımsanmayacak bir kısmı boşanma ile sonlanmaya başlamaktadır. Bunun yanında boşanma dediğimizde sorun yalnızca evliliğin sona ermesi değildir.
Boşanma avukatının dediği gibi, “Boşanmak asla yalnızca boşanmadan ibaret değildir. Öyle ki, boşanma sürecinde evlilik birliğinin sona ermesi yalnızca yüzeysel ve bürokratik bir işlem olarak kalabilmektedir.”
ÖNEMLİ: Bu yazımızda yalnızca eşin fiziksel özellikleri ile dalga geçen eşin boşanmada kusurlu olacağı ile ilgili Yargıtay tarafından verilmiş olan karar incelemesi yapılmakta olup, boşanma davaları ile ilgili daha genel bir bilgilendirme için tıklayınız: Boşanma Davaları
Gerçekten de boşanma sürecinde evliliğin taraflarının yaşadığı/yaşayacağı kaygı, stres, boşanmanın ekonomik sonuçları ve tarafların bu nedenle deneyimleyebileceği ekonomik buhran ve bunalımlar, müşterek çocukların psikolojileri ve velayetleri gibi hususlar, kağıt üzerinde evlilik birliğinin sonlanmış olmasından çok daha etkili durumlardır. Bu nedenle hukuk büroları toplumun yapı taşı olan aile ve aileyi oluşturan bireylerin hukuki durumları ile ilgili oldukça önemli bir görev üstlenmektedirler.
Boşanma avukatı ile anlaşmak ve kendinizi temsil ettirmek bu hususta kanunen bir zorunluluk olmadığı halde, boşanma ve boşanmanın ferileri yani boşanma ile ilgili yan hususlara ilişkin olarak olası hak kayıplarını önleyecek ve süreci olabilecek en kusursuz şekilde atlatmanıza öncü olacaktır.
Boşanma davaları temelde anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları olarak ikiye ayrılmaktadır.
Eşlerin karşılıklı olarak anlaşarak mahkemeye birlikte başvurması veya eşlerden birinin açtığı davayı diğer eşin kabul etmesi halinde anlaşmalı boşanma davası söz konusu olur. Anlaşmalı boşanma davası genellikle bir protokolün mahkemeye sunulmasıyla olur. Bu protokolün sonucunda oldukça büyük çaplı ve geri dönülmez kayıplar yaşanabileceğinden dolayı protokol hazırlanması konusunda mutlaka bir ankara boşanma avukatından hukuki danışmanlık alınız.
Çekişmeli boşanma davası; tarafların aralarında anlaşmaya varamadıkları konular olduğunda vuku bulur. Taraflar; çocukla ilişki kurma, nafaka, tazminat, eşlerden birinin boşanmak istememesi vs. konularda aralarında anlaşmaya varamadıklarında çekişmeli boşanma davası yoluna başvurmak zorunda kalırlar. Çekişmeli boşanma davası süreci uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreçte hukuki olarak yardıma başvurulmaması taraflara ciddi hak kayıpları yaşatabilir. Çekişmeli boşanma davaları: Şiddetli geçimsizlik, zina (aldatma), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç i̇şleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı sebeplerine dayanılarak açılabilmektedir.
Genel boşanma sebeplerinden olan şiddetli geçimsizlik nedeniyle(evlilik birliğinin temelden sarsılmış olması nedeniyle) boşanmada birçok farklı sebep, Yargıtay tarafından boşanma nedeni olarak görülebilmektedir. Bu sebeplerden bazıları şunlardır:
Eşine iftira etmek
Aile sırlarını açıklamak
Eşi ailesi ile görüştürmemek
Eşin ailesine hakaret etmek
Başkasını sevdiğini söylemek
Eşini sevmediğini söylemek
Aşırı kıskançlık göstermek
Bağımsız konut sağlamamak (Kayınvalide/kayınpederle birlikte oturulacak şekilde konut sağlanmasının, bağımsız konut kapsamında değerlendirilmediğine dikkat edilmelidir.)
Cimri olmak (Cimriliğin, tutumlu olma sınırını aşması gerekmektedir.)
Üvey çocuklara kötü davranmak
Evi sık sık terk etmek (Yukarıda belirttiğimiz terke dayalı boşanma davasıyla karşılaşmak istemeyen eşe karşı, bu sebebe dayanılarak boşanma davası açılabilecektir.)
Eşin hastalığı ile ilgilenmemek
Cinsel ilişki kuramamak
Cinsel ilişkiden kaçınmak
Zorla ters ilişki kurmak
Eşin dövülmesine seyirci kalmak
Ev eşyasına zarar vermek
Sürekli alkol almak
Haklı sebep olmaksızın yıkanmaktan kaçınmak
Eşlerden birinin diğerinin cebinden para alması
Fuhuş yapmaya zorlamak
Ağız kokusu konusunda tedaviden kaçınmak
Altını ıslatmak
Eşin tedavisini yaptırmaktan kaçınmak
Sürekli kavga etmek
Kayınpeder veya kayınvalidenin, eşe kötü davranmasına engel olmamak
Kadının mesleğini icra etmesine mani olmak
Aşırı şekilde borçlanarak birçok icra takibine sebep olmak
Eşi sosyal ortamlardan soyutlamak
At yarışı oynamak ve ailenin ekonomik durumunu tehlikeye düşürmek
Yargıtay tarafından verilmiş olan ve emsal teşkil eden kararlardan da görülebileceği üzere; evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların birbirlerine uyguladığı psikolojik şiddet de göz önünde bulundurulmaktadır.
Günümüzde boşanma davalarında göze çarpan bir husus, eşlerin şiddeti yalnızca fiziksel olarak görmesi ve psikolojik şiddete uğradıklarının farkında dahi olmamalarıdır. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararında da görüleceği üzere; psikolojik şiddet de kusur sayılmaktadır. Bu psikolojik şiddetin mağduru zaman zaman erkek eş de olabilmektedir.
Örnek vermek gerekirse;
“Toplanan delillerden davalı kocanın eşini ailesiyle birlikte yaşattığı, "şişko, tombul" demek suretiyle aşağıladığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/17780 E. 2013/4498 K. 21.02.2013 tarihli kararında; kocanın karısının fiziksel görüntüsüyle dalga geçmesini ve eşini ailesiyle birlikte yaşatmasını kusurlu bulmuş ve koca aleyhine manevi tazminata karar vermiştir.
Boşanma davaları ile ilgili daha detaylı bilgi için buraya tıklayınız: Boşanma Avukatı