Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Etkin Pişmanlık ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Hangi Suçlar Açısından Etkin Pişmanlık Uygulaması Söz Konusu Olabilir?
Etkin Pişmanlıktan Nasıl Yararlanılır? Etkin Pişmanlık Uygulamasının Şartları Nelerdir?
Daha Önce Suç İşlemiş Kişiler Etkin Pişmanlık Uygulamasından Yararlanabilir Mi?
Etkin Pişmanlık ile Gönüllü Vazgeçme Arasındaki Farklar Nelerdir?
Etkin Pişmanlık ile İyi Hal İndirimi(Takdiri İndirim Sebepleri) Arasındaki Farklar Nelerdir?
Etkin Pişmanlık Uygulamasında Ceza İndirim Oranları ve İndirimin Uygulanma Şekli
Etkin Pişmanlık Nedir?
Etkin pişmanlık, suç işleyen bir kişinin işlemiş olduğu suç nedeniyle hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür iradesiyle ve etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi, adaletin tecelli etmesi için elinden geleni yapması ve gerektiği halde suç nedeniyle ortaya çıkan olumsuzlukları gidermesi, mesela mağdurun kaybını da gidermeyi üstlenmesi halinde söz konusu olan bir ceza hukuku müessesesidir. Halk arasında yaygın olarak etkin pişmanlık yasası şeklinde ifade edildiği görülmektedir. Adından ve yapmış olduğumuz tanımdan da anlaşılabileceği üzere, kişinin yalnızca işlemiş olduğu suç nedeniyle pişmanlık duyması yeterli değildir, pişmanlığın etkin nitelikte bulunması gerekmektedir. Bu anlamda pişmanlığın etkinliği için genel bir kıstas olduğu söylenemese de, yukarıda açıklamış olduğumuz gibi kişinin adaletin sağlanması için gerekli çabayı göstermesi, yargılama sürecine katkıda bulunması ve mağdurun kayıplarını gidermesi şeklinde her somut olayın özelliklerine göre inceleme yapılmalıdır.
Ceza hukukumuzda yalnızca belirli suçlar açısından uygulama alanı bulabilen etkin pişmanlık müessesesi, işlenmiş olan suç nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanan kişi için bir miktar ceza indirimi uygulanmasını sağlamaktadır. Esasında etkin pişmanlık, ceza hukukumuzda yer alan ve cezayı kaldıran ya da azaltan nedenlerden yalnızca birisidir, dolayısıyla kastı ve ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bir neden olduğu söylenilemez.
Etkin Pişmanlık ile İlgili Sıkça Sorulan Sorular
Etkin pişmanlık, Türk Ceza Kanunumuzda çok çeşitli adli suçlar bakımından ayrı ayrı maddelerde spesifik olarak düzenlenmiş bir ceza hukuku müessesesidir. Bu nedenle etkin pişmanlık müessesesinin hangi suçlar açısından uygulama alanı bulduğu, ne şekilde uygulanabileceği, kimlerin yararlanabileceği gibi bir çok soru gündeme gelmektedir. Aşağıda bu sorulardan en sık sorulanları derlemeye çalışacağız.
a) Hangi Suçlar Açısından Etkin Pişmanlık Uygulaması Söz Konusu Olabilir?
"Etkin pişmanlık hangi suçlarda uygulanır?" sorusu, etkin pişmanlık uygulamasına dair en sık karşılaşılan sorulardan biridir. Etkin pişmanlık, kanunda genel bir düzenleme ile tüm suç tipleri açısından uygulanacak şekilde düzenlenmemiştir. Uygulanabileceği her suç tipi için, o suç tipinin kendi maddesinde veya spesifik olarak ayrı bir kanun maddesiyle düzenlenmiştir. Bu nedenle hangi suçlarda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabileceği kolaylıkla tespit edilebilmektedir.
Kanunda yer alan sıralamasına göre Türk Ceza Kanunumuzda yer alan etkin pişmanlık halleri:
TCK 93 : Organ ve dokularını satan kişinin etkin pişmanlığı,
TCK 110 : Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunda etkin pişmanlık,
TCK 168 : Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs, yağma ve karşılıksız yararlanma gibi malvarlığına karşı suçlarda etkin pişmanlık
TCK 184/5 : İmar kirliliğine neden olma suçunda etkin pişmanlık
TCK 192 : Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları ile kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçlarına ilişkin etkin pişmanlık
TCK 201 : Kamu güvenine karşı suçlar açısından etkin pişmanlık
TCK 221 : Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi açısından etkin pişmanlık
TCK 245/5 : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunda etkin pişmanlık
TCK 248 : Zimmet suçunda etkin pişmanlık
TCK 254 : Rüşvet suçunda etkin pişmanlık
TCK 269 : İftira suçunda etkin pişmanlık
TCK 274 : Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık
TCK 275/2,3 : Yalan yere yemin suçunda etkin pişmanlık
TCK 281/3 : Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunda etkin pişmanlık
TCK 282/6 : Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunda etkin pişmanlık
TCK 289/2 : Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık
TCK 293 : Tutuklu veya hükümlünün kaçması suçunda etkin pişmanlık
TCK 297/4 : İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçunda etkin pişmanlık
Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören suçuna ilişkin olarak Türk Ceza Kanunumuzun 230. maddesinin 5. fıkrasında düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükmü, Anayasa Mahkemesinin 27/5/2015 tarihli ve 2014/36 Esas, 2015/51 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir
b) Etkin Pişmanlıktan Nasıl Yararlanılır? Etkin Pişmanlık Uygulamasının Şartları Nelerdir?
Etkin pişmanlık hükümlerinin genel çerçevesini oluşturan genel bir hüküm bulunmadığından dolayı, etkin pişmanlık müessesesinden nasıl yararlanılacağına dair her suç tipi için geçerli olabilecek bir uygulama bulunduğunu ifade etmek yanlış olacaktır. Yapılacak en doğru şey, her suç tipi için özel olarak düzenlenmiş bulunan etkin pişmanlık hükümlerinin tek tek somut olay özelinde incelenmesi ve somut olaya dair çıkarımda bulunmaktır. Çünkü iki ayrı suç tipi ile örnek verecek olursak:
Organ veya dokularını satan kişinin etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi için(TCK 93. madde mucibince) resmi makamlar tarafından haber alınmadan, yani soruşturma evresi dahi henüz başlamadan önce durumu merciine bildirerek suçluların yakalanmasını kolaylaştırırsa hakkında cezaya hükmolunmaz. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere, bu suç haber alındıktan sonra gönüllü olarak suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse, hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadar indirilir.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işleyen kişi, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
Görüldüğü gibi suç tiplerinin kendine özgü düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükümleri birbirinden oldukça farklı olabilmektedir. Türk Ceza Kanunumuzda etkin pişmanlığın uygulama alanı bulduğu suç tiplerine ilişkin olarak suç faili veya suça iştirak edenin belirli bazı davranışları göstermiş olması şartı aranmaktadır.
Ancak yine de anlatım kolaylığı olması açısından genel bir çerçeve çizmek ve tasniflendirme yapmamız gerekirse, etkin pişmanlıktan yararlanılabilmesi için kanunda aranan şartlar şu şekilde listelenebilir:
İşlenmiş olan suç nedeniyle mağdurun zararlarının giderilmesi, aynen geri verilmesi mümkün olan bir mal veya menfaat söz konusu ise bunların aynen geri verilmesi, aksi takdirde bedel ödenmesi,
Adaletin sağlanması için yargılama sürecine etkin katılım gösterilmesi, suçluların yakalanabilmesi için çaba gösterilmesi; suça fail, azmettiren veya yardım ve yataklık eden kimselerin ortaya çıkarılması, suçluların cezalandırılması için gerekli delillerin tespitinin sağlanmasına yardım edilmesi vb. şekilde yargılama sürecine olumlu katkıda bulunulması gerekmektedir.
Bu tasniflendirmemize ilişkin olarak dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus vardır. Yukarıda vermiş olduğumuz örnekte de görüleceği üzere, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işleyen kişi, soruşturma evresi başlamadan önce mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın, onu kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakacak olursa etkin pişmanlıktan yararlanabiliyor. Burada ne mağdurun zararı giderilmiş, ne de diğer suçluların yakalanmasına katkı sağlanmıştır, dolayısıyla yapmış olduğumuz tasniflendirmeye tam olarak uymayan bir durum söz konusudur; ama yine de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmektedir. Bu gibi özel düzenlemeler nedeniyle, yapmış olduğumuz bu tasniflendirme ile yetinilmemesi gerektiğinin altını çiziyoruz ve mutlaka somut olayda söz konusu suç tipine ilişkin etkin pişmanlık hükümlerinin incelenmesini tavsiye ediyoruz.
Ayrıca, aşağıda siz değerli okuyucularımız ile paylaştığımız Yargıtay kararlarının bazılarında da görülebileceği üzere, mağdurunun zararının giderilmesi açısından kısmi ödemelerin dikkatle incelenmesi ve mağdurun kısmi ödemeye rağmen rızasının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Bu nedenle kısmi ödeme halinde Yargıtay tarafından verilen ve etkin pişmanlık müessesesine ilişkin olan bozma kararları, süreç boyunca ve tahkikat aşamasında da dikkate alınmalıdır.
c) Etkin Pişmanlıktan Kimler Yararlanabilir?
Etkin pişmanlık hükümlerinden suçun faili ve suça iştirak eden kimseler yararlanabilir. Bununla birlikte etkin pişmanlıktan her suç faili ve suça iştirak eden kişinin yararlanacağı söylenilemez. Kanunda etkin pişmanlık hükmü düzenlenmemiş olan suç tiplerinde etkin pişmanlık uygulaması kıyas yoluyla işletilememektedir. Dolayısıyla öncelikle suç failinin veya suça iştirak eden kişinin işlenmiş olan suç tipine ilişkin olarak etkin pişmanlık düzenlemesi bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Ayrıca suç faili veya suça iştirak eden kişinin, mağdurun zararını gidermek istemesi halinde, mağdurun da zararının giderilmesini kabul etmesi ve bu isteğe rıza göstermesi gerekmektedir.
d) Daha Önce Suç İşlemiş Kişiler Etkin Pişmanlık Uygulamasından Yararlanabilir Mi?
Bir kişinin etkin pişmanlıktan yararlanmak istediği suçtan önce de suç işlemiş olması, yani önceden sabıkası bulunması halinde etkin pişmanlıktan yararlanamayacağına dair bir kanun hükmü veya yargı kararı mevcut değildir. Dolayısıyla daha önceden sabıkası bulunan kişilerden sonraki tarihli olarak işledikleri suçlardan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Ancak bu durumda somut olayın gereklerine göre, mahkeme nezdinde kişinin işlemiş olduğu suçtan dolayı gerçekten ve samimi bir şekilde pişmanlık duymadığı ve sadece ceza indirimi alabilmek adına mahkemeyi manipüle etme girişiminde bulunduğu algısı söz konusu olabilir. Bu nedenle hukuken bu duruma bir engel bulunmasa da, fiilen etkin pişmanlıktan yararlanmaya ilişkin bir engel ortaya çıkması olasılığı söz konusu olabilir.
e) Suçu Kabul Etmeden Etkin Pişmanlıktan Yararlanılabilir mi?
Üzerine atılı suçu işlememiş olan kişinin, savunmasında sırf "ne olur, ne olmaz" düşüncesinden hareketle etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirtmesi, suçu işlemiş olduğu ön kabulünü de içerisinde barındırır ki bu durum son derece yanlış olacaktır. Çünkü etkin pişmanlık, kişinin atılı suçu işlemiş olduğu ve bundan dolayı pişmanlık duyduğu anlamına gelir. Oysa mantık gereği, üzerine atılı suçu işlememiş olan kişinin, işlememiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duymasına gerek yoktur.
Ancak maalesef uygulamada çoğu sanık veya şüphelinin, suçsuzluk savunması yapmaları halinde kendilerine yönelik olarak önyargılı davranılacağı ve beraat kararı alamayacakları korkusuyla etkin pişmanlıktan yararlanmaya çalıştıkları görülmektedir. Özellikle son dönemde gündeme gelen Fethullah Gülen Terör Örgütü(FETÖ)'ne ilişkin olarak yürütülen örgüt dosyalarında çoğu sanık veya şüphelinin, bu motivasyonla hareket ederek, işlemedikleri suçları itiraf edip örgüt üyesi olduklarını kabul ettikleri ve hatta ceza indirimi alabilmek için örgüt ile alakası bulunmayan kimselerin dahi isimlerini yargı mercileri ile paylaşarak yeni mağduriyetler meydana getirdikleri görülmüştür.
f) Etkin Pişmanlık ile Gönüllü Vazgeçme Arasındaki Farklar Nelerdir?
Gönüllü vazgeçme, etkin pişmanlıktan farklı olarak ceza genel hükümleri arasında, Türk Ceza Kanunumuzun 36. maddesinde düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun "Gönüllü Vazgeçme" Başlıklı 36. Maddesine Göre: "Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır."
Hukukçu olmayan vatandaşlar için, bu madde metninin etkin pişmanlık ile gönüllü vazgeçme arasındaki farkların ne olduğunun belirlenmesi hususunda yeterince açık bir çerçeve oluşturmadığı ve soru işaretlerine neden olabildiği tarafımızca tespit edilmiştir.
Gönüllü vazgeçme ile etkin pişmanlık arasındaki en temel fark: Gönüllü vazgeçmede suç henüz tamamlanmamış veya netice henüz ortaya çıkmamışken, etkin pişmanlıkta suç çoktan meydana gelmiştir.
Ancak tabii kimi zaman etkin pişmanlık ile gönüllü vazgeçme arasındaki kavramsal duvar oldukça incelebilmekte ve hatta ortadan kalkabilmektedir. Örnek verecek olursak, Türk Ceza Kanunumuzun örgüt kurma, yönetme ve örgüte üye olma suçlarına ilişkin etkin pişmanlık müessesesini düzenleyen 221. maddesinin ilk üç fıkrası, gönüllü vazgeçmenin kavramsal çerçevesi içerisinde değerlendirilebilecek nitelikte olmasına rağmen, etkin pişmanlık adı altında düzenlenmiştir. Burada kanun koyucunun bilinçli bir tercihte bulunmuş olduğunu düşünmek ve bu şekilde etkin pişmanlık adı altında düzenlenen cezasızlık hallerini gönüllü vazgeçme değil, etkin pişmanlık olarak kabul etmek doğru tercih olacaktır.
g) Etkin Pişmanlık ile İyi Hal İndirimi(Takdiri İndirim Sebepleri) Arasındaki Farklar Nelerdir?
Halk arasında "iyi hal indirimi" şeklinde ve kimi zaman da hatalı olarak "takım elbise indirimi", "kravat indirimi" şeklinde bilinen takdiri indirim nedenleri, Türk Ceza Kanunumuzun 62. maddesinde düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun "Takdiri İndirim Nedenleri" Başlıklı 62. Maddesine Göre: "Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir."
Etkin pişmanlık ile takdiri indirim nedenleri arasındaki fark da aynı gönüllü vazgeçmede olduğu gibi hukukçu olmayan vatandaşlar tarafından kolay tespit edilebilir nitelikte değildir. Çünkü her ikisinde de suç meydana gelmiştir ve fail ya da suça iştirak eden tarafından mahkemeye ve yargılama sürecine ilişkin aktif ve olumlu davranışlar gerçekleştirilmektedir.
Burada farklı olan husus: Etkin pişmanlık müessesesinin uygulanabilmesi için kanunda etkin pişmanlık hükümlerine ilişkin olarak düzenlenmiş olan maddedeki aktif davranışın mutlaka gösterilmiş olması şartı aranırken, takdiri indirim nedenlerinin somut olay nezdinde ne olacağının takdiri açısından hakime görev düşmektedir. Takdiri indirim nedenlerinde her somut olaya uygun düşecek şekilde mahkeme tarafından failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar dikkate alınacaktır. Hatta yukarıda alıntılamış olduğumuz kanun maddesinde yer alan "gibi hususlar" ifadesi, takdiri indirim nedenlerinin kapsamını mahkemenin hayal gücü ve somut olaya ilişkin yorum kapasitesi dahilinde sonsuz uygulama olasılıklarına gebe hale getirmektedir. Dolayısıyla etkin pişmanlığa nazaran, takdiri indirim sebeplerinin uygulama alanı oldukça geniştir.
h) Etkin Pişmanlık Uygulamasında Ceza İndirim Oranları Ne Kadardır? İndirimin Uygulanma Şekli Nedir?
Etkin pişmanlık ceza indirimi, her suç tipi için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Dolayısıyla somut olaya ilişkin olarak etkin pişmanlık müessesesinin uygulama alanı bulabilmesi mümkünse, söz konusu suç tipine ilişkin olarak düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükümleri incelenmeli ve yasa hükmünde yer alan oranlar ile indirim gerçekleştirilmelidir.
Etkin pişmanlık ceza indiriminin ne şekilde uygulanacağının belirlenmesi için Türk Ceza Kanunumuzun "Cezanın Belirlenmesi" başlıklı 61. maddesine göre inceleme yapılmalı ve somut olaya uygun düşen tüm ceza artırımı ve indirimleri bu maddede düzenlenen sıralama esas alınarak uygulanmalıdır. İndirimin TCK 61. maddeye aykırı olacak şekilde uygulanması halinde Yargıtay tarafından verilen bozma kararları mevcuttur, bu neviden kararlara bazı örnekler, tarafımızca aşağıda siz değerli okuyucularımız ile paylaşılmıştır.
Etkin Pişmanlık ile İlgili Verilmiş Olan Yargıtay Kararları
Silahlı terör örgütüne üye olma suçunda etkin pişmanlık
Silahlı terör örgütüne üye olma suçunda etkin pişmanlık nedeniyle cezasızlık ve ceza indirimi ayrımı
Üye olunan örgüte ilişkin olarak yargılama süreci içerisinde istihbari bilgiler paylaşmak suretiyle etkin pişmanlıktan yararlanmak
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/8399 E., 2021/10524 K. "İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN; Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ...3. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.02.2021 tarih ve 2021/11 - 2021/33 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme
Hüküm :
1-Sanık hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63/1. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükmüne syönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar,
2-Sanık hakkında TCK'nın 174/1, 174/2, 62/1, 52/2,53/1-2-3, 58/9, 63/1. maddeleri uyarınca verilen mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar
Temyiz edenler : Sanık ve müdafii Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararların niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Hükmedilen cezanın süresi itibariyle koşulları oluşmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanık hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-1878 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık, şahsi cezasızlık veya cezadan indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.
Şahsi cezasızlık nedeni olarak; sanığın amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi (TCK’nın 221/2 maddesi), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili samimi ve faydalı bilgi vermesi (TCK’nın 221/4 maddesinin ilk cümlesi), yakalandıktan sonra pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi (TCK’nın 221/3 maddesi) hallerinde sanık hakkında cezaya hükmolunmayacaktır.
Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten, örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde ise cezadan indirim yapılacaktır (TCK’nın 221/4 maddesinin ikinci cümlesi).
Kanun vazıının, etkin pişmanlığı şahsi cezasızlık sebebi olarak kabul ettiği durumlarda, örgütten ayrılma veya güvenlik güçlerine teslim olma bakımından “gönüllülük” esasını benimsediği görülmektedir. Gönüllülük, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “bir iş yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken üstlenen” olarak tanımlanmıştır.
Örgütten ayrılma bağlamında gönüllülük, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde kalması imkanını ortadan kaldıran veya zorlaştıran bir dış etken bulunmaksızın kendi hür iradesiyle gönüllü olarak örgütten ayrılmasıdır. (Ersan Şen - H. Sefa Eryıldız, Suç Örgütü 2018 Baskı syf346)
Güvenlik güçlerine teslim olma bakımından gönüllülük kavramına gelince; Pişmanlık ve gönüllülük failin psikolojik dünyasıyla alakalı ve son derece soyut kavramlar olması nedeniyle sanığın “gerçek ve samimi” bir pişmanlık duyup duymadığı veya gönüllü olup olmadığının tespiti fevkalade zordur. Suç sonrasındaki tutum ve davranışların belli ölçüde cezadan kurtulma düşüncesine dayanması son derece insani bir durumdur(Baba, Türk Ceza Hukukunda Etkin Pişmanlık 2013 baskı syf 98). Bu nedenle aslında saptanmaya çalışılacak olan, failin salt cezadan kurtulma saikiyle değil fiilin yarattığı haksızlığı gidererek legaliteye dönme düşüncesiyle hareket edip etmediği hususudur ki bu da ancak kişinin dış dünyaya yansıyan davranışlarıyla belirlenebilir.
Yakalamanın yasal koşulları oluştuğunda hakkında usulüne uygun olarak düzenlenmiş yakalama müzekkeresine istinaden yakalanan ya da yasada öngörülen şartlar gerçekleştiği için yakalama müzekkeresi olmaksızın yakalanan faillerin etkin pişmanlıkta bulunmaları halinde, diğer şartlar da gerçekleşirse cezada indirim uygulanması gerekecektir. Bu durumda bir gönüllü teslimden bahsetme imkanı olmadığı açıktır.
Suç işleyen ya da suç şüphesi ile takip edilen/soruşturulan kişilerin belli ölçüde yakalanma korkusu taşıyacağının doğal bir durum olduğu da gözetildiğinde, kural olarak gıyabında düzenlenmiş yakalama emri bulunsa da kendiliğinden/gönüllü olarak teslim olup örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde TCK’nın 221/4 maddesinin ikinci cümlesi gereğince cezasından indirim yapılması gerekecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Karar yerinde usulüne uygun olarak toplanıp tartışılan delillere ve dosya kapsamına uygun oluş ve kabule göre;
Hakkında ailesinin kayıp müracaatı üzerine soruşturma başlatılan ve bu soruşturma kapsamında yakalama kararı verilmesinden makul sayılmayacak şekilde uzun bir süre geçtikten sonra güvenlik güçlerine kendiliğinden teslim olan sanığın, Suriye'ye giderek PYD/YPG'ye katılıp burada ideolojik ve askeri eğitim gördükten sonra Irak'ta örgütün barınmak ve korunmak amacıyla kullandığı mağaraları genişletme kazı çalışmalarına katıldığı, sonrasında örgütten ayrılmak için iki kez kaçma girişiminde bulunduğu ve ikinci kaçma girişiminde sanığa örgüt tarafından bir hafta mağaradan çıkmama ve kimseyle konuşmama cezasının verildiği, cezası bitince tekrar mağara kazı çalışmalarına ilişkin görevine döndüğü ve hava saldırısı sonucunda çalıştığı mağaranın önüne düşen bomba ile yaralandığı, tedavisi bittikten sonra kendi imkanlarıyla örgütten ayrılarak Türkiye'ye geldiği ve etkin pişmanlıktan yararlanmak amacıyla güvenlik kuvvetlerine kendiliğinden teslim olduğu, aşamalarda vermiş olduğu ifade ve savunmalarında, örgüte nasıl katıldığına, örgütün yurt dışındaki sözde eğitim akademisinin ve örgüt mensuplarının barındığı mağaranın bulunduğu konumlara, bu yerlere illegal yollarla ne şekilde çıktığına, örgüt içerisinde aldığı eğitimlere ve sözde eğitim akademisinin komutanının kod adına, örgüt içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetlere ve kendisinin Çiyager Botan kod adını kullandığına ilişkin anlatımlarda bulunduğu, yakalandığı andan itibaren soruşturma ve kovuşturma aşaması boyunca etkin pişmanlık içeren anlatımlarında sebat eden sanığın bir kısım örgüt üyeleri hakkında kendi yargılandığı dosyada fotoğraflı teşhisinin de bulunduğu anlaşılmakla; örgütten ayrılarak kendiliğinden teslim olan ve örgütte kaldığı süre ve konumuna uygun bilgiler verdiği anlaşılan sanık hakkında belirlenen ceza üzerinden TCK'nın 221/4. fıkrasının 2. cümlesi gereğince indirim yapılması gerekirken dosya kapsamı ile de uyuşmayan yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
2-Sanık hakkında "Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; A-Dosya kapsamına, oluşa ve aksi sabit olmayan savunmasına göre sanığın eyleminin TCK'nın 174/1. maddesi kapsamındaki yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması,
B-Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık hakkında temel ceza tayin edildikten sonra 3713 sayılı Kanunun 5/1. Maddesi uyarınca cezasında yarı oranında artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı BOZULMASINA, sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, verilen ceza miktarı, bozma nedenleri ve tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alındığında tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, CMK'nın 283/1 ve 307/5. maddeleri uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 28/02/2019 tarihinde yürürlüğe giren 20/02/2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın ...3. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hırsızlık suçunda etkin pişmanlık
Hırsızlık suçunda sanığın hırsızlık konusu malı satmış olması halinde etkin pişmanlık uygulamasının şartları
Hırsızlık malını satın alan üçüncü kişinin durumu
Hırsızlık suçunda hırsızlık malını satın alan üçüncü kişinin iyiniyetli veya kötüniyetli olması hallerinde uygulama
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/6555 E., 2021/20105 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
1-Yabancı uyruklu sanığa ait nüfus kaydı ya da pasaportunun onaylı bir suretinin ve adli sicil kaydının İnterpol Daire Başkanlığı aracılığı ile getirtilip bu kimlik bilgileri ve adli sicil kaydına göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21/04/2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir.
6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
6458 sayılı Kanun'un 91'nci maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13/10/2014 No: 2014/6883 Dayandığı Kanunun Tarihi: 4/4/2013 No: 6458 Yayımlandığı Resmi Gazetenin Tarihi: 22/10/2014 No: 29153) 21'nci maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların kayıtları sırasında kimliğine ilişkin belge sunamayan yabancının, aksi ispat edilinceye kadar beyanının esas alınacağı, fotoğraf, parmak izi ya da kimlik tespitine elverişli diğer biometrik verilerin esas alınıp merkezi veri tabanına kaydedileceği, mevcut biometrik verilerle eşleştirileceği, kayıt altına alınan yabancıların bilgilerinin derhal Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bildirileceği, yabancıların kayıt bilgilerinin doğum, ölüm, evlilik, boşanma, gönüllü geri dönüş gibi hallerde güncelleneceği, adres kayıt sistemine kaydedilecekleri düzenlemeleri getirilmiş, 22'nci maddesinde ise; kayıt işlemleri tamamlananlara, valilikler tarafından geçici koruma kimlik belgesi düzenleneceği, geçici koruma kimlik belgesi verilenlere, 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu kapsamında yabancı kimlik numarası verileceği belirtilmiştir.
6458 sayılı Kanun'un 121. maddesine dayanılarak çıkartılan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 17 Mart 2016 tarih ve 29656 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Somut olayımızda ise: sanığın Irak vatandaşı olduğu ve kendi beyanına göre kimlik bilgilerinin tespit edilmiş olduğunun anlaşılması, bu aşamada Irak’a yönelik adli yardımlaşma taleplerine Dışişleri Bakanlığınca yapılacak bildirime kadar ara verilmesi karşısında, sanığın resmi kimlik bilgilerinin diplomatik yazışmalarla belirlenemeyeceği sabit ise de; soruşturma makamınca sanıkların beyanı üzerine tespit edilen kimlik bilgileri ile, sanığın kolluk tarafından tespit edilen parmak izlerinin ve fotoğraflarının Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne gönderilerek Geçici Koruma Yönetmeliğinin 21 ve 22'nci maddeleri uyarınca sanıkların Türkiye'ye kabul edilen yabancılardan olup olmadığının ve varsa yabancı kimlik numaraları ile adres kayıt sistemindeki kayıtları tespit edilmesi, şayet kimliğinin bu şekilde belirlenmesinin mümkün olmaması halinde ise bu kez sanığın fotoğrafı karara yapıştırılmak, parmak izlerinin ise usulune uygun şekilde alınarak karara eklenmesi suretiyle hükümlülüğe karar verilmesi gerekirken, 5271 sayılı CMK’nın 209. maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre ;
Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K.'nın 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 esas ve 2013/106 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Esasen iyiniyetli olan satın alanda bulunan ve hırsızlık suçuna konu olan eşyaya elkonulamaz. Hırsızlık suçuna konu eşyaya elkonulmasına rağmen, failin satın alandan aldığı para veya sağladığı menfaatin satın alana iade edilmemesi halinde, satın alana Devlet eliyle haksızlık yapılmış olur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle somut olayda; satın alan hakkında TCK'nın 165. maddesinden işlem dahi yapılmadığına göre, iyiniyetli olarak kabul edilmesi gereken satın alana ödediği paranın iade edilip edilmediği araştırılıp sonucuna göre, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1’nci maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği halde eksik incelemeyle karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 22/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Hırsızlık suçunda mağdurun zararının kısmi olarak giderilmesi halinde etkin pişmanlık uygulaması
Etkin pişmanlık uygulamasının TCK 61. maddesi hükmüne uygun olarak gerçekleştirilmemesi hali
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/4642 E., 2021/20611 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK : ...
SUÇ : Nitelikli hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde müştekinin elinde bulunan çantasını çaldıktan bir süre sonra yakalandığında görevli kolluk personeline mağdura ait çantayı attığı yeri göstermiş ve çanta içerisindeki cüzdanla ile birlikte mağdura iade edilmiş ise de cüzdanın içerisinde yer alan 80 TL tutarındaki paranın ele geçmemiş olması karşısında iadenin kısmi nitelikte olduğu gözetilerek müştekiye kısmi iade nedeniyle suça sürüklenen çocuk hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızası bulunup bulunmadığı sorulmadan suça sürüklenen çocuk hakkında 168. maddenin uygulanması hususu karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış, hüküm kurulurken TCK'nın 168/1. maddesinin TCK'nın 31/3. maddesinden önce uygulanması suretiyle TCK'nın 61. maddesindeki sıralamaya aykırı uygulama yapılması, sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA, 29.12.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Dolandırıcılık suçunda mağdurun zararının kısmi olarak karşılanması halinde etkin pişmanlık uygulaması
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/13587 E., 2021/14079 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık 7035 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 291. maddesinin 1. fıkrasının Bölge Adliye Mahkemelerinden verilen kararlara ilişkin temyiz süresini düzenlediği, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen dosyalara ilişkin temyiz süresinin CMUK'nin 310. maddesine göre 1 hafta olduğu, ancak verilen hükümde temyiz süresi 15 gün olarak gösterilmek suretiyle sanık ... ile müdafisinin yanıltıldığı anlaşıldığından, temyiz dilekçelerinin süresinde olduğunun kabulü ile; sanıkların üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği ancak uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
1-) Sanıkların olay tarihinde peşin para ile hayvan alacaklarını bahane ederek katılanın köyüne gittikleri, pazarlık yaparak toplam dört adet büyükbaş hayvanı 18.500 TL'ye satın aldıkları, 4500.TL'yi peşin kalanını da 20.10.2011 tarihinde sanık ...'in ödeyeceğini söyleyerek ikna ettikleri, sanıkların hayvanları satmasına rağmen katılanın kalan borcunu ödemedikleri, bu surette üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia olunan olayda, sanıkların katılana yönelik iradesini sakatlayacak, denetim imkanını ortadan kaldıracak şekilde hileli bir davranışlarının bulunmadığı, sanıkların katılana söylediği iddia edilen sözlerin hile boyutuna ulaşmayan basit yalan niteliğinde olduğu, sanıklar ile katılan arasındaki anlaşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu anlaşılmakla; sanıkların yasal unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan beraatleri yerine oluşa ve dosya kapsamına uygun olmayan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmedilmesi,
2-) Kabule göre de;
a-) Sanıkların aldıkları hayvanların bedelinin 4.500 TL'sini peşin ödediklerinin anlaşılması karşısında, katılandan kısmı ödeme nedeniyle sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızası olup olmadığı sorulduktan sonra, sanıklar hakkında TCK’nin 168/1-2-4 maddelerinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
b-) Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamada gözetilmemesi, Yasaya aykırı, sanık ..., sanık ... ile müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 29.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sanığın etkin pişmanlık hükmü kapsamına girebilecek açıklamalarına ilişkin araştırma yapılmaması halinde bozma
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/5020 E., 2021/14423 K. "İçtihat Metni"
Mahkeme : İSTANBUL Bölge Adliye Mahkemesi 5.Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm :
1-İstanbul 31.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/60 esas 2019/335 karar sayılı mahkumiyet hükmü 2- İstinaf talebinin esastan reddi Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edenin sıfatı, başvurusunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınıp, sanık müdafiinin dilekçesinde belirttiği temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,
1-Sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi karşısında, sanık ile kullanıcılar arasında alışverişi gören tutanak tanıklarının duruşmaya usulüne uygun olarak çağrılıp, yöntemince bilgi ve görgülerine başvurularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın savunmasında suç konusu uyuşturucu maddeleri adres vererek İbrahim Saka’dan aldığını belirttiği halde bu konuda bir araştırma yapılmadığı anlaşıldığından, belirtilen hususun araştırılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanık müdafiinin sanık hakkındaki salıverilme isteğinin reddine,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine, 28/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Kişinin aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada, suça konu uyuşturucu maddeleri diğer sanıkla birlikte kaldıkları apartta bulundurduğunu kabul etmesi halinde etkin pişmanlık uygulaması
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/15871 E., 2021/14450 K. "İçtihat Metni"
Mahkeme : ANTALYA Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler :
a) Mahkûmiyet; Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04/03/2021 tarihli 2020/446 esas ve 2021/115 sayılı kararı b) Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A- Sanık ... hakkında verilen hükme yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde:
Hükmün sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesinden sonra, vekaletnamesinde kanun yollarından feragat yetkisi bulunan sanık müdafileri Av. ... ve Av. ...'nın 13/12/2021 tarihli dilekçede, dosyada vekaletnamesi bulunan diğer müdafii Av. ...'nın ise 14/12/2021 tarihli dilekçede temyiz isteklerinden vazgeçmeleri nedeniyle, hükmün İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
B- Sanık ... hakkında verilen hükmün incelenmesinde:
5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönlerine ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere göre yapılan incelemede:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenin dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
Sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair bir bilgi bulunmadığı, diğer sanık ... hakkındaki istihbari bilgi nedeni ile her iki sanığın birlikte kaldıkları apartta yapılan arama sonucu suça konu uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği, sanık ...'un aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada, suça konu uyuşturucu maddeleri diğer sanıkla birlikte kaldıkları apartta bulundurduğunu kabul etmek suretiyle ikrarı ile kendi suçunun ortaya çıkmasına yardım ettiği anlaşıldığından; sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik CMK'nın 304/1. maddesi gereğince dosyanın Denizli 5. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmesine, 28.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kişinin, ele geçirilen suç konusu uyuşturucu madde ile ilgisini açıklamak suretiyle, kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunması halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/14500 E., 2021/14422 K "İçtihat Metni"
Mahkeme : ANTALYA Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler :
1-) Mahkûmiyet; Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.04.2019 tarihli, 2019/3 esas ve 2019/173 sayılı kararı 2-) İstinaf başvurusunun esastan reddi; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 18.11.2019 tarihli, 2019/832 esas ve 2019/385 sayılı kararı Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak, sanık ve müdafiinin temyiz dilekçesinde belirttiği, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna dair temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu değerlendirilerek, anılan sebeplere bağlı olarak yapılan incelemede,
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Olay tutanağı içeriği ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelere göre; aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan hakkında ayrıca soruşturma yapılan Nuri İçözün’de ele geçirilen suç konusu uyuşturucu madde ile ilgisini açıklayarak beyanlarıyla kendi suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım da bulunan sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-) 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 15/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, tutuklama şartlarında değişiklik bulunmaması ve tutuklama tarihine göre sanık hakkındaki tahliye isteğinin reddine,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmesine, 28/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Etkin pişmanlık uygulamasının belirlenebilmesi açısından şüpheli veya sanığın davranışlarının, kolluk ve yargı makamları tarafından tespit edilen hususlar öncesinde mi, yoksa sonrasında mı pişmanlık gösterdiği tespitinin önemi
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/17489 E., 2021/14453 K. "İçtihat Metni"
Mahkeme : ANKARA Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler :
a) Mahkûmiyet; Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 01/03/2021 tarihli, 2020/16 esas ve 2021/77 sayılı kararı b) Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK'nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak sanık müdafiinin dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönlerine ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere göre yapılan incelemede:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
1-Mavi brandalı güvercin kümesi içinde ele geçen esrarın kime ait olduğunun tespit edilemediği gerekçesiyle hükme esas alınmadığı, sadece ... plakalı araçta ele geçen esrarın sanığa ait olduğu kabul edilerek hüküm kurulduğu gözetilerek yapılan incelemede:
Olay tutanağında, sanığa ait araçta ele geçen esrarın narkotik köpek ile yapılan arama sonucu bulunduğunun belirtildiği, sanığın ise tüm aşamalarda aracında esrar olduğunu kendisinin söyleyip teslim ettiğini savunduğu, tanıklar ... ve...'in kovuşturma aşamasında sanığın beyanını doğruladıkları anlaşılmakla, tutanak mümzilerinin tanık sıfatıyla dinlenerek "sanığa ait ... plakalı araçta arama yapmak için Cumhuriyet savcısından arama kararı alınmadan önce sanığın aracında esrar olduğunu söyleyip söylemediği" hususunda beyanları alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmak suretiyle sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararına yanlış anlam verilerek 5237 sayılı TCK'nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanunun 8. maddesi ile değişik CMK'nın 304/1. maddesi gereğince dosyanın Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi'ne gönderilmesine, 28.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunda etkin pişmanlık müessesesinin uygulanabilmesi için mağduru serbest bırakmanın sanığın şahsi iradesine mi, yoksa kolluk çalışmasına mı bağlı olarak gerçekleştiğinin tespiti
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/5310 E., 2021/23423 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
Tüm dosya kapsamından, mağdurun, sanık tarafından alıkonulmasının hemen ardından tanık olarak dinlenen ...'in polise haber vermesi üzerine soruşturmanın başladığı ve mağdurun sanık tarafından kendiliğinden değil polisin çalışmaları üzerine serbest bırakıldığı anlaşılması karşısında; sanık hakkında uygulama yeri olmayan TCK’nın 110. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması ile mağdurun sanığa yönelik haksız bir eylemi olmaması karşısında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedenleri yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre, sanık müdafinin kararın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 23.12.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.