Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Evlilik Sözleşmesi Nedir?
Evlilik sözleşmesi, "mal rejimi sözleşmesi" olarak Türk Medeni Kanunumuzun 202. maddesinin 2. fıkrası ile 203. maddesinde düzenlenmiştir. Yani aslında evlilik sözleşmesi olarak bilinen sözleşme türü, bir çeşit mal rejimi sözleşmesidir.
Kanundaki tabiri basit bir ifade ile açıklamamız gerekirse, mal rejimi sözleşmesi: Evlenen eşlerin, evlenme öncesinde, evlilik esnasında ve evlilik sonrasında sözleşme özgürlüğü çerçevesinde gerçekleştirebilecekleri bir hukuki işlemdir ve taraflar, mal rejimi sözleşmesi ile evlilik birliği içerisinde edinilmiş olan malların evlilik boyunca ne şekilde yönetileceğini ve boşanma halinde malların nasıl paylaşılacağını belirler.
Türk Medeni Kanunumuzun 202/2. Maddesine Göre: "Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler."
Türk Medeni Kanunumuzun 203. Maddesine Göre: "Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler."
Kanun hükmünden de anlaşıldığı üzere, halk arasında yayılmış olan yaygın yanlış kanının aksine çiftler, evlilik sözleşmesi ile evlilik birliğinin ve aile hukukunun tüm hüküm ve sonuçlarına ilişkin düzenleme yapma özgürlüğüne sahip değillerdir. Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere, halk arasında daha çok evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmesi ile çiftler yalnızca evlilik birliği boyunca edinilecek olan malların hukuki statüsünü ve boşanma halinde malların ne şekilde paylaşılacağını belirleyecek olan mal rejimine ilişkin tercihte bulunabilirler. Eğer çift tarafından hiçbir mal rejimi seçilmezse, yasal mal rejimi uygulanır. Yasal mal rejimi ise, makalemizin devamında detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere: 01.01.2002 öncesi evlilikler için mal ayrılığı rejimi iken, bu tarihten sonra gerçekleştirilen evlilikler açısından edinilmiş mallara katılma rejimidir.
Evlilik Sözleşmesi ile Neler Düzenlenebilir?
Yukarıda alıntılamış olduğumuz kanun hükümlerinden de anlaşılabileceği üzere taraflar, evlilik sözleşmesi ile yalnızca aralarında uygulanacak olan hukuki mal rejiminin, Türk Medeni Kanunumuzda yer alan mal rejimlerinden hangisi olacağına ilişkin olarak karar verebilirler. Bunun yanında kanunda ayrıca ve açıkça atıf yapılmış olan bazı istisnai hallerde, belirli bir mal rejiminin kanunda sayılmış özel şekillerde değiştirilmesi de mümkündür. Yaygın kanının aksine, halk arasında "evlilik sözleşmesi" olarak bilinen mal rejimi sözleşmesine eklenecek diğer hükümlerin hiçbir geçerliliği olmayacaktır.
Evlilik sözleşmesi, hukuka ilişkin olarak halk arasında ortaya çıkan en büyük yanlış anlaşılmalara sebebiyet veren terimdir. Sanılanın aksine, evlilik sözleşmesinde:
"Aldatan eş tüm servetini diğer eşe bırakır ve diğer eşe aylık 20.000 Türk Lirası nafaka öder." ya da
"Eşlerin boşanması halinde kadın eş çocukların velayetini erkek eşe bırakmayı veya bir daha başkasıyla evlenmemeyi şimdiden kabul eder."
şeklinde hükümlere yer verilmesinin hiçbir hukuki geçerliliği yoktur. Bu nedenle evlilik sözleşmesinde yer alan bu gibi hükümlerin geçersiz olacağı ve evlilik birliği süresince ya da boşanma akabinde hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağının bilincinde olmak gerekir.
Bu noktada ayrıca belirtme gereği duyuyoruz: Hukuki anlamda evlilik sözleşmesi, çiftin evlenmesi ile aralarında kurulan evlenme sözleşmesidir. Ancak halk arasında evlilik sözleşmesi ifadesi hatalı olarak "mal rejimi sözleşmesi" için kullanılmaktadır. Halk arasında yayılmış olan bu yanlış anlaşılmanın temel sebepleri olarak: Türk dizilerinin senaryo ekiplerinde hukuki danışman eksikliği ve yabancı dizilerin izleyicilerinin halkımız arasında yaygınlaşmasının sonucu olarak farklı ülkelerin hukuk sistemindeki konseptlerin Türk hukuk sisteminde de aynı şekilde mevcut olduğu yanılsaması gösterilebilir. Bu nedenle evlilik sözleşmesinin yapılması aşamasında alanında uzman bir boşanma avukatından hukuki danışmanlık alınması tavsiye edilmektedir. Boşanma avukatı Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerde kolaylıkla bulunabilir ve bu tip yanlış anlaşılmaların önüne geçilmesi ile hukuki süreçlerin doğru bir şekilde yürütülmesi için tarafları gerektiği kadarıyla bilgilendirebilir.
Evlilik Sözleşmesi Niçin Yapılır?
Evlilik sözleşmesi, evlenilecek olan eşe güvensizlik anlamına gelmez. Çünkü taraflar evlilik sözleşmesi yapmasalar dahi, kanunen geçerli olan yasal mal rejiminin hukuki statüsüne dahil olurlar; bu anlamda evlilik sözleşmesi yalnızca tarafların kanunda belirlenmiş olan mal rejimlerinden hangisine tabii tutulacaklarının kanun tarafından değil, bizzat kendi iradeleri tarafından seçilmesidir. Çünkü eşler arasında herhangi bir mal rejiminin geçerli olmaması mümkün değildir ve belirtmiş olduğumuz gibi, evlilik sözleşmesi olarak bilinen sözleşme tipi, aslında hukuki anlamda bir mal rejimi sözleşmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar kendi aralarında geçerli olacak olan mal rejimini, evlilik sözleşmesi yapmak suretiyle seçmeseler bile, kanunen aralarında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi söz konusu olacaktır.
Bu anlamda örneğin taraflardan birisinin şahıs şirketi olabilir ve bu şahıs şirketinden dolayı şahsen borçlarından sorumlu tutulması da gündeme gelebilir ya da tarafların gelirleri arasında açıkça görülen bir uçurum olabilir ve bundan kaynaklı olarak diğer eşin de bu kazanımlara yarı oranda ortak olmasının hakkaniyete aykırı olacağı düşünülebilir. Bu sebepler, tarafların iradesine ve sosyo-ekonomik durumlarına göre artırılabilir.
Mal ayrılığı sözleşmesi, olası bir çekişmeli boşanma davasında önem kazanmaktadır. Çünkü anlaşmalı boşanma davasında zaten mal paylaşımına ilişkin olarak mal rejimi sözleşmesi veya yasal mal rejiminden ziyade, taraflarca düzenlenecek olan anlaşmalı boşanma protokolü dikkate alınacaktır.
Mal Rejimi Ne Demektir?
Mal rejimi, eşlerin evlilik birliği boyunca elde ettikleri ve/veya edecekleri malların, evlilik süresince ne şekilde yönetileceği ve olası bir boşanma halinde bu malların eşler arasında nasıl paylaştırılacağını belirleyen hukuki statüdür. Eşler arasında Türk Medeni Kanunumuzda sayılmış olan mal rejimleri dışında bir mal rejiminin seçilmesi ya da sözleşme ile kanunda sayılmış olan mal rejimleri dışında bir mal rejiminin düzenlenmesi mümkün değildir.
Mal rejimi türlerinin neler olduğuna ilişkin olarak, makalemizin devamında açıklamalarda bulunacağız. Ancak öncelikle evlilik sözleşmelerine ilişkin olarak sıkça sorulan bazı soruları cevaplandırmaya çalışalım.
Evlilik Sözleşmesi Nasıl Yapılır?
Mal rejimi sözleşmesinin şekline ilişkin olarak Türk Medeni Kanunumuzun 205. maddesindeki düzenleme dikkate alınmalıdır. Evlilik sözleşmesinin kanunda gösterilen şekil şartlarına aykırı olması halinde, taraflar kendi aralarında anlaşmış dahi olsalar sözleşmenin geçersizliği söz konusu olacaktır.
Türk Medeni Kanunumuzun 205. Maddesine Göre: "Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler. Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur."
Dolayısıyla eşler, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde mal rejimi sözleşmesi yapabilecekleri gibi, evlendirme dairesi veya nikah memuruna yazılı olarak bildirimde bulunmak suretiyle de mal rejimi sözleşmesi yapabilirler.
Evlilik Sözleşmesi Ne Zaman Yapılır?
Mal rejimi sözleşmesi evlenmeden önce, evlenme esnasında veya evlilik birliğinin kurulması sonrasında yapılabilmektedir. Evlenmeden önce veya evlenme esnasında nikah memuru veya evlendirme dairesine yazılı bildirimde bulunulabilir. Ancak evlenme sonrasında mutlaka notere gidilmesi ve düzenleme ya da onaylama şeklinde mal rejimi sözleşmesi yapılması gerekmektedir.
Evlilik Sözleşmesi Yapılmazsa Ne Olur?
Evlilik sözleşmesi olarak da bilinen mal rejimi sözleşmesi yapılmazsa, eşler arasında 01.01.2002 öncesinde kurulan evlilikler açısından bu tarihe kadar geçerli yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi uygulanır ve 01.01.2002 sonrasında kurulan evliliklerle bu tarihten önce kurulmasına rağmen bu tarihten sonra da devam eden evlilikler açısından, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzda yasal mal rejimi olarak düzenlenen edinilmiş mallara katılma rejimi dikkate alınır.
Bu nedenle eşler arasında, olası bir çekişmeli boşanma davası açılması ve bu davada boşanmaya karar verilip de verilmiş olan bu kararın kesinleşmesi halinde, mal paylaşımı davasında yasal mal rejimi hükümlerine göre mal paylaşımı yapılır.
Eğer taraflar, herhangi bir nedenle yasal mal rejiminin kendilerine uygun düşmediği gerekçesiyle usulüne uygun bir şekilde mal rejimi sözleşmesi yapmışlarsa: Yasal mal rejimi yerine tarafların seçmiş oldukları mal rejimi kuralları esas alınarak paylaşım gerçekleştirilecektir.
Evlilik Sözleşmesi Yapmanın Şartları Nelerdir?
Evlilik sözleşmesi, yani kanundaki tabiriyle mal rejimi sözleşmesi yapılabilmesi için, tarafların sözleşme yapma ehliyetine sahip olmaları ve kanunda düzenlenmiş olan şekil şartlarına uygun bir şekilde sözleşme yapmaları gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 204. Maddesine Göre: "Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir. Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar."
Türk Medeni Kanunumuzun sizlerle paylaşmış olduğumuz bu maddesi hükmü, sözleşme yapabilme ehliyetine ve ayırt etme gücüne ilişkin şartı açıkça ortaya koymaktadır. Sözleşmenin şekil şartına uygun olarak yapılmasına ilişkin olarak ise yukarıda alıntılamış olduğumuz 205. madde hükmü dikkate alınacaktır. Buna göre evlenme için başvuru esnasında yazılı olarak mal rejimi tercihine ilişkin olarak bildirimde bulunulabileceği gibi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde mal rejimi sözleşmesi de yapılabilmektedir.
Evlilik Sözleşmesi ile Nafaka Verilmeyeceğine İlişkin Düzenleme Yapılabilir Mi?
Evlilik sözleşmesi olarak bilinen mal rejimi sözleşmesi, yalnızca mal rejimine ilişkin bir sözleşme olup, nafakaya ilişkin olarak hükümler eklenmesi mümkün değildir. Bu hükümler bir şekilde sözleşmeye eklenseler dahi, olası bir boşanma davası halinde geçerli birer hüküm olarak dikkate alınmazlar.
Ancak boşanmak isteyen taraflar, kendi aralarında anlaşarak düzenleyecekleri anlaşmalı boşanma protokolü ile nafaka alacaklarından gayrikabili rücu olarak feragat edebilir.
Noter Evlilik Sözleşmesi Örneği Neleri İçerir?
Evlilik sözleşmesi yapmak isteyenler için, noterde bir çok örnek sözleşme taslağı bulunmaktadır. Noterde bulunan evlilik sözleşmesi örneği, genel hatlarıyla bir mal rejimi sözleşmesinde bulunması gereken hususların çoğunu içerir. Ancak yine de notere gitmeden önce her iki tarafın da evlilik sözleşmelerine ilişkin olarak alanında uzman bir boşanma avukatından hukuki danışma temin etmeleri tavsiye edilmektedir.
Evlilik Sözleşmesi Sonradan İptali Edilebilir Mi?
Evlilik sözleşmesi, tarafların fikir değiştirip yeni bir evlilik sözleşmesi yapmalarıyla değiştirilebileceği gibi mahkeme kararıyla da değiştirilebilmektedir.
Ayrıca boşanma ile birlikte tarafların arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açılış tarihinden itibaren son bulacağı için, evlilik sözleşmesi de artık konusuz kalmış olur.
Mal Rejimi Sözleşmesinin Mirasa Etkileri
Evlilik sözleşmesinin dolaylı olarak da olsa miras hukuku açısından etkileri bulunmaktadır. Taraflardan birinin ölümü halinde, mal rejiminden kaynaklı alacağı miras alacağına dönüşür. Bu nedenle sağ kalan eş, miras paylaşımı esnasında ve sonrasında diğer mirasçılara yönelik olarak mal rejiminden kaynaklanan taleplerini ileri sürebilir.
Ancak bunun dışında evlilik sözleşmesi ile "boşanma halinde taraflardan birine kalacak olan miras malları, diğer eşe bırakılacaktır" şeklinde hüküm kurulması doğru olmayacaktır. Bu tip durumlarda sözleşmede yer alan hukuka aykırı hükümler geçersiz kabul edilir. Ancak Türk Medeni Kanunumuzun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte hukuki işlem ve davranışlar mahkeme tarafından ayrıca gözetilebilir.
Mal Rejimi Sözleşmesi Ne Zamana Kadar Geçerlidir?
Usule ve esasa uygun olarak yapılan bir evlilik sözleşmesi taraflardan biri ölünceye, taraflar arasındaki evlilik birliği boşanma ile sona erinceye veya taraflarca yeni bir evlilik sözleşmesi yapılıncaya dek geçerliliğini korur. Hatta taraflardan biri ölünce diğer eşin mal rejiminden kaynaklanan alacaklarını diğer mirasçılara karşı öne sürebilmesi de söz konusu olduğu için, evlilik sözleşmesinin sonuçlarının taraflardan biri ölünce de devam edeceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.
Mal Rejimi Sözleşmesi Geriye Etkili Olacak Şekilde Yapılabilir Mi?
Evlilik sözleşmesinin sonuçlarının geriye etkili olarak geçerli olacağı şeklinde hükümler, Yargıtay'ın emsal kararları uyarınca geçerli sonuç doğurmazlar. Bu kuralın tek istisnası, tarafların aralarında yaptıkları mal rejimi sözleşmesi ile yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimini seçmeleridir.(Bakınız: Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/13151 E., 2017/7920 K. sayılı kararı)
Evlilik Sözleşmesi ile Seçilebilecek Mal Rejimleri Nelerdir?
Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş olan ve eşlerin seçim yapabilecekleri mal rejimleri:
Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi,
a) Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
Edinilmiş mallara katılma rejimine göre eşler, kanunda "edinilmiş mal" olarak sayılan ve evlilik birliği süresince edinilmiş olan tüm mallara eşit oranda ortak olurlar. Ancak edinilmiş mallar haricinde kalan kişisel mallar, bu kişisel malların sahibi kimse onun uhdesinde kalır. Ayrıca eşlerden her biri, üçüncü kişilere karşı kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumlu olurlar. Burada "Edinilmiş mal nedir?" ve "kişisel mal nedir?" soruları gündeme gelebilir.
Türk Medeni Kanunumuzun 221. maddesine göre eşler, edinilmiş mallara katılma rejimini seçseler dahi, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını veya kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da mal rejimi sözleşmesiyle kabul edebilirler.
Ancak edinilmiş mallara katılma rejiminde genel kural olarak Türk Medeni Kanunumuzun 219. maddesi edinilmiş malların neler olduğunu, aynı kanunun 220. maddesi de kişisel malların neler olduğunu düzenlemektedir.
Türk Medeni Kanunumuzun 219. Maddesine Göre: "Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır: 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler."
Türk Medeni Kanunumuzun 220. Maddesine Göre: "Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır: 1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevî tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler."
Edinilmiş mallara katılma rejimi hakkında detaylı bilgi için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi
b) Mal Ayrılığı Rejimi
Taraflar, evlenme esnasında nüfus memuruna söylemek suretiyle veya kendi aralarında usule uygun olarak yapacakları mal rejimi sözleşmesi ile mal ayrılığı rejimini seçebilir.
Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her birinin malı, kendisine ait olarak kabul edilir ve yasal sınırlar dahilinde her eş, kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur. Ancak bir malın hangi eşe ait olduğu tespit edilemiyorsa, bu malın malikinin kim olduğunun ispatlanması gerekecektir.
Olası bir boşanma davası halinde mal ayrılığı rejiminde, edinilmiş mallara katılma rejiminde olduğu gibi yarı yarıya bir paylaşım söz konusu olmaz, hangi mal hangi eşin üzerineyse onda kalır ve diğer eş yalnızca şartları mevcutsa katkı payı alacağı ile değer artış payı alacağına hak kazanabilir.
Mal ayrılığı sözleşmesi hakkında detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Mal Ayrılığı Rejimi
c) Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
Taraflar, aynı mal ayrılığı rejiminde olduğu gibi evlenme esnasında nüfus memuruna hangi mal rejimini seçmek istedikleri taleplerini bildirerek veya kendi aralarında gerekli usul kurallarına uygun olarak mal rejimi sözleşmesi yapabilirler.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi hem mal ayrılığı rejimi hem de yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi ile benzeşen hükümler ihtiva etmektedir. Boşanma halinde gerçekleştirilecek paylaşım hususunda,eşlerin hemen hemen eşit bir şekilde mallar üzerinde hak iddia etmesini sağlamakta ve bir yandan da evlilik birliğinin devamı süresince eşlere mal ayrılığı rejimindeki gibi bir özgürlük alanı tanımaktadır.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi hakkında detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
d) Mal Ortaklığı Rejimi
Türk Medeni Kanunumuzun 256. maddesi uyarınca mal ortaklığı rejimi ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsamaktadır. Eşler genel mal ortaklığı veya sınırlı mal ortaklığı arasında bir tercihte bulunabilirler. Mal ortaklığı rejimindeki ortaklık malları, mülkiyet çeşitlerinden el birliğiyle mülkiyeti(iştirak) andırmaktadır. Bu halde eşler, ortaklık mallarına bir bütün olarak birlikte sahip olmaktadır.
Mal ortaklığı rejimi hakkında detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Mal Ortaklığı Rejimi
Mal Rejimi Sözleşmesine İlişkin Yargıtay Kararları
Kanuna uygun olarak yapılmamış olan mal rejiminin hukuki sonuç doğurmayacağına ilişkin karar,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/17013 E., 2016/3539 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı ve Katkı Payı Alacağı "...
...
...
Taraflar arasında Noterlikte evlilik sözleşmesi adı altında yapılan sözleşmenin kanuna uygun olarak yapılmış mal rejimi seçimi sözleşmesi niteliğinde olmadığı ve bu nedenle hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmasına göre, dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK'nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
...
...
..."
Mal rejimi sözleşmesi yapıldığı mahkeme huzurunda iddia ediliyorsa, bu iddianın uygun bir belge ve kanıt ile ispatlanması, aksi takdirde yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine göre işlem yapılması gerektiğine ilişkin karar,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/19377 E., 2014/1360 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Körfez 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :12.06.2013 NUMARASI :Esas no: 2012/660 Karar no:2013/827 "...
...
... 2-Yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir (TMK.md.202). Davacı, akdi mal rejimi sözleşmesi olan paylaşmalı mal ayrılığı rejimini seçtiklerine ilişkin bir belge ve kanıt getirmemiştir. Edinilmiş mallara katılma rejiminde, ev eşyalarının mülkiyetini isteme hakkı sadece sağ kalan eşe tanınmıştır (TMK.md.240/2). Boşanma veya evliliğin iptali halinde, bu rejimde herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle aile konutundaki ev eşyalarının kanuna aykırı olarak davacı kadına bırakılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ...
...
..."
Mal ayrılığının seçilmiş olduğu mal rejimi sözleşmesinde, ayrıca ve açıkça mirastan feragat edildiğine ilişkin bir ifade bulunmuyorsa, sözleşmenin bu haliyle mirastan feragat edildiği şeklinde yorumlanamayacağına ilişkin karar,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/22249 E., 2018/10483 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptal ve Tescil "...
...
... Dosya içeriğine, toplanan delillere, 23.07.2008 tarihli noter sözleşmesine göre mahkemenin kısmen kabul görüşüne katılmak mümkün değildir. Şöyle ki, tarih ve yevmiye numarası yukarıda belirtilen İmamoğlu Noterliği’nde düzenlenen sözleşmenin başlığı “Düzenleme Şeklinde Mal Rejimi Sözleşmesi” olup sözleşme
“... mal ayrılığı rejimi tanzim olup buna göre:
1)Tarafların evlenmeden önce edindikleri mallar kendilerine ait olacak, taraflardan hiçbirisi diğerinden, ölüm, boşanma,evliliğin iptali ve bitimi halinde mal varlığı talebinde bulunmayacaktır.
2) Koca Ömer Çekiç sadece evliliğin bitimi halinde evlenmeden önce kendi kazanımı olan 6275 parseldeki 532 m2 arsa üzerine yapılmış evin 1/2sini ...’e devrini yapacak ve başkaca herhangi bir talepte bulunmayacaktır.
3) Ölüm halinde mirasçı olarak kocanın emekli maaşı ve 2. maddedeki evin yarısını talep edebilecektir.
4)Tarafların evlilik sonrası edindiği mallarda da evliliğin bitimi halinde her hangi bir talepte bulunmayacaktır.”maddelerinden oluşmaktadır.
Bu maddelere göre sözleşmenin içeriğinde mevcut mal rejiminden mal ayrılığı rejimine geçiş kabul edilmiştir. Belirtilen Noter Sözleşmesinde tarafların miras haklarından feragat ettiklerine ilişkin herhangi bir açıklama ve düzenlemeye yer verilmemiştir. Tüm bu açıklamalara göre mahkemenin söz konusu düzenleme şeklindeki edinilmiş mallara katılma rejimini mal ayrılığı rejimine geçişi düzenleyen sözleşmeye yanlış Anlam yükleyerek davalı ...’in miras hakkından feragat ettiği kanaatiyle karar verilmesi usul, yasa ve dosya içeriğine uygun düşmemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ...
...
..."
Eşlerden biri tarafından yasal mal rejiminin mahkeme tarafından mal ayrılığı rejimine dönüştürülmesi için açılan davanın, diğer eş tarafından kabul edilmesi halinde; mahkeme tarafından tarafların arasında çekişmeli bir husus bulunmadığı ve noterde mal rejimi sözleşmesi yapabilecekleri gerekçesiyle davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin karar,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/11089 E., 2014/7833 K. sayılı kararı, "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2012/1065-2013/93
D.. Y.. ile Ö.. Y.. aralarındaki Yasal mal rejiminin mal ayrılığı rejimine dönüşümü davasının reddine dair Gaziosmanpaşa 2.Aile Mahkemesi'nden verilen 14.02.2013 gün ve 1065/93 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı D.. vekili, taraflar evli ve evlilik içinde davalının mimar iken mimarlık faaliyetlerini terk ederek babasına ait şirkete ortak olduğunu, şirketin işlerinin 2008 yılında bozulduğunu, faaliyetlerine son verdiğini, şirketin borçlarından dolayı davalının mallarının haczedildiğini, davalının o tarihten itibaren düzenli bir işinin bulunmadığını ve borçlarının bir kısmını da ödeyemediğini açıklayarak koşullarının oluşması sebebiyle taraflar arasında geçerli edinilmiş mallara katılma rejiminin mal ayrılığına dönüştürülmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Ö.., babası ile ortak olduğu şirket üzerinden süren ticari faaliyetleri sebebiyle ekonomik olarak sıkıntılar başladığında kişisel imzalar atarak borçlandıklarını, neticede şirket, kendisi ve babası aleyhinde onlarca icra dosyası açıldığını, karşılıksız çekler nedeniyle birkaç kez gözaltına alındığını, aleyhine verilen yakalama kararlarının infazı nedeniyle sıkıntılı anlar yaşadığını, bu sıkıntıların ailesine de yansıdığını, davacının dava dilekçesindeki açıklamalara bir itirazı olmadığını, ne şirketin ne de kendisinin veya babasının menkul veya gayrimenkul malı olmadığından davada 3. şahıslar açısından bir zarar da oluşmayacağını açıklayarak davacının davasını kabul etmiş, beyanını imzası ile tasdiklemiştir.
Mahkemece, TMK'nun 206.maddesinin uygulanabilmesi için eşler arasında bir çekişme olması gerektiği, eşler arasında bir çekişme yoksa TMK'nın 208. hükmüne göre eşlerin mal ayrılığını yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle her zaman kabul edebilecekleri, davalı eş tarafından davanın kabul edildiği, bu itibarla eşler arasında herhangi bir çekişmenin olmadığı anlaşıldığından davacının dava açmada herhangi bir hukuki yararı da bulunmadığı gerekçesi ile davanın TMK'nun 206 ve 208 maddeleri gereğince reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 09.07.2000 tarihinde evlenmişlerdir. 01.01.2002 tarihinden itibaren başka mal rejimi seçilmediğine göre taraflar arasında halen yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davacının talebi eşler arasındaki yasal mal rejiminin TMK’nun 206. maddesine göre mal ayrılığına dönüştürülmesine ilişkindir. TMK’nun 206.maddesine göre haklı bir sebep varsa Hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar verebilir. Haklı sebebin varlığına ilişkin maddede beş bent halinde sebepler sayılmış ise de bu sebepler maddede yazılı olanlarla sınırlı değildir. Dava dilekçesi ekinde sunulan davalının evlilik birliği içindeki şirket ortaklığı sebebiyle malvarlığının haczedildiğine dair icra takip belgeleri ve dosya kapsamından davalının ortaklığın menfaatini tehlikeye düşürdüğü de gözetildiğinde TMK’nun 206.maddedeki 2 ve 3.bentlerde yazılı sebeplerin somut olayda gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle Mahkemece taraflar arasında geçerli yasal mal rejiminin “mal ayrılığı” rejimine dönüştürme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiştir.
Her ne kadar davalının davayı kabulü sebebiyle taraflar arasında ihtilaf olmadığı ve TMK’nun 208.maddesine göre her zaman tarafların mal rejimi sözleşmesi yapabilecekleri gerekçe gösterilmiş ise de TMK’nun 206.maddesinde yazılı koşulların oluşması durumunda davalının yargılamanın devamı sırasında davayı kabul etmesi davacı aleyhine değerlendirilemez. Diğer yandan TMK’nun 225.maddesine göre “mal ayrılığına geçilmesi” ve “başka mal rejimine geçilmesi” mal rejiminin sona erdiren ayrı sebepler olarak düzenlemiş olup, TMK’nun 206.maddesine göre mal ayrılığına geçilmesi halinde taraflar arasındaki mal rejimi dava tarihi itibarıyla, mal rejimi sözleşmesi ile başka mal rejiminin seçilmesi halinde ise noterde mal rejimi sözleşmesinin yapıldığı tarih itibarıyla sona ereceğinden, Mahkemece mal ayrılığı rejimine geçilmesine karar verilmesinde davacının hukuki yararının varlığı da açıktır. Mahkemece, davacının hukuki yararı olduğu gözardı edilerek TMK’nun 208.madde gereği her zaman mal rejimi sözleşmesi yapabileceklerinin gerekçe yapılması ve davacının seçimlik hakkının elinden alınarak, aleyhine hukuki sonuç doğuracak şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. ...
...
..."
Mal ortaklığı rejimine ilişkin karar,
Mal ortaklığı rejiminde ortaklık mallarına ilişkin beyanların mahkeme tarafından değerlendirilmesine ilişkin karar,
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2016/13151 E., 2017/7920 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ölüme bağlı tasarruf "...
...
...
Mal Ortaklığı Rejimi, seyrek uygulanabilen bir mal rejimi türüdür. Bu rejimde, eşlerin kişisel malları birleşerek müşterek (ortak) bir mallar grubu haline gelmektedir. Ortaklık mallarında eşler arasında elbirliği mülkiyet esası geçerli olmaktadır. Eşlerin her biri ortaklığa koydukları malların miktarı ne olursa olsun, ortaklık malları üzerinde yarı paya sahip olurlar. Böylece genel mal ortaklığında eşlerin ortaklığa koydukları mallar üzerindeki bağımsız mülkiyet hakları ortadan kalkar. Artık eşler, ortaklık mallarında yarı yarıya elbirliği mülkiyet halinde malik olurlar. (743 sayılı TKM. m.629, TMK. m.701) Mal ortaklığı rejiminde yasal kural, yarı yarıya paylaşım olmakla birlikte bunun yerine sözleşmeyle başka bir paylaşım yöntemini de kabul edebilirler. Ölüm halinde tasfiye yapılırken kural olarak, ortaklık malların yarısı sağ eşe, kalan yarısı da sağ kalan eşin miras hakkı saklı kalmak üzere ölenin mirasçılarına geçer (743 TKM m. 221, 222, TMK. m.276).
Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Eşler, 20.07.1959 tarihinde evlenmiş, mal rejimi ...'un 02.03.2004 tarihinde vefatı ile sona ermiştir (TMK m. 225/1). Dosya arasındaki mirasçılık belgesine göre davacı sağ eş ile davalı çocuk mirasçı olarak kalmıştır. Davacı ile muris eş arasında 25.12.2002 tarihinde ... 7. Noterliği'nde 'Düzenleme Şeklinde Mal Ortaklığı Sözleşmesi' imzalanmıştır. Evlilik tarihinden eşler arasında sözleşmenin yapıldığı 25.12.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, sözleşme uyarınca mal ortaklığı rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa'nın m. 10, TMK m. 202). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).
Davacı taraf, ölen eş ile aralarında yapılan mal ortaklığı sözleşmesine göre ortaklık mallarının tasfiye edilmesini ve payına mahsuben aile konutu olarak kulanılan ... ada ... parsel sayılı 7 nolu bağımsız bölüm yönünden ayın talep etmiştir. Mahkemece, söz konusu taşınmaz yönünden muris adına olan tapu kaydının tamamının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Eşler arasında mal ortaklığı rejiminin yasal mevzuat ve noterde yapılan sözleşmeye göre tasfiyesi gerekmektedir. Sözleşmenin 19. maddesinde "ortaklık mallarına dahil olan birlikte yaşadığımız konutun ve ev eşyası birimizin ölümü halinde sağ kalanın payına mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilecektir." hükmünün kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Eşler, açık ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde birlikte yaşadıkları konutun ortaklık malı olduğunu ve bu taşınmaz yönünden ölüm halinde sağ eş tarafından tasfiye payına karşılık mülkiyetinin tamamının istenebileceği irade beyanında bulunmuştur. Dosya kapsamından aile konutu olduğu anlaşılan tasfiyeye konu 7 nolu meskenin tarafların iradeleri dikkate alınarak ortaklık malı olduğunun kabulu ile bu taşınmaz yönünden sözleşme ve ilgili yasa hükümleri gereği muris adına olan tapu kaydının sadece 1/2 hissesinin iptali ile belirlenecek tasfiye payına mahsuben davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır. ...
...
..."