Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Hakaret Suçu Nedir?
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunumuzun "Şerefe Karşı Suçlar" başlıklı sekizinci bölümünde ve 125.-131. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesinde hakaret suçu tanımlamış, diğer maddelerde de mağdurun belirlenmesi, isnadın ispati vb. haller düzenlenmiştir.
Hakaret suçunun kanunumuzda yer alması ve cezai müeyyideye bağlanmış olmasıyla korunmaya çalışılan hukuki değer kişinin şerefi ve özsaygısıdır. Burada şeref ile anlatılmak istenen, kişinin toplum nazarında saygınlığı ve sosyal imajıdır; özsaygı ise kişinin kendi içerisindeki manevi bütünlüğüdür. Bu nedenle kişinin onur, saygınlık ve şerefini küçük düşürecek veya onun manevi bütünlüğünü zedeleyip rencide edecek nitelikte sözlerin mağdura yöneltilmesi, mağdura somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya doğrudan ona sövülmesi halinde hakaret suçu meydana gelmiş olacaktır.
Türk Ceza Kanunumuzun "Hakaret" Başlıklı 125. Maddesine Göre: "(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır."
Kanun metninden anlaşılabileceği gibi, hakaret suçu iki farklı şekilde işlenebilen seçimlik hareketli bir suçtur:
Bir kişinin onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte olacak şekilde, ona yönelik olarak somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da
Sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak
Hakaret suçuyla korunmak istenen menfaat, kişinin onur, şeref ve saygınlığıdır demiştik. Burada insana dair son derece kişisel haklardan bahsettiğimiz açıkça ortadadır. Dolayısıyla tüzel kişilere karşı hakaret suçu işlenemez, yani hakaret suçu yalnızca gerçek kişilere yönelik olarak işlenebilmektedir. Ancak bir tüzel kişinin kendisine değil de yöneticilerine veya çalışanlarına hakaret edilmesi halinde hakaret suçunun doğacağı açıktır.
Burada hemen belirtelim ki hakaret suçu, Türk Ceza Kanunumuzun diğer maddelerinde özel olarak düzenleme bulmuş olan, örneğin Cumhurbaşkanına hakaret suçundan tamamen farklıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu(TCK 299. madde) veya devlet alametlerini aşağılama suçu(TCK 300. madde) gibi kanunda spesifik olarak düzenleme alanı bulmuş olan suç tipleri için bu suçların kendi maddelerinde yer alan hükümler dikkate alınacaktır.
Hakaret Suçunun Basit ve Nitelikli Halleri
Hakaret suçunun Türk Ceza Kanunumuzun 125/1. ve 125/2. maddelerde düzenlenmiş halleri suçun basit halini oluşturur. Suçun basit halleri:
Kişinin mağdura hakaret etmesi,
Mağdurun gıyabında ve 3 kişinin tanıklığında hakaret,
Mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü ileti ile hakaret
Devamında yer alan TCK 125/3. ve 125/4. maddeler ise suçun nitelikli halleridir. Buna göre hakaret suçunun nitelikli halleri:
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret,
Kişinin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakaret,
Kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret,
Alenen hakaret
Hakaret suçunun nitelikli hallerinden ilk üçünde yalnızca cezanın alt sınırı artırılmışken, 4. hal olan alenen hakaret suçunda verilecek cezada artırım öngörülmüştür. Bu husus aşağıda daha detaylı anlatılacaktır.
Türk Ceza Kanunumuzun 299. maddesinde düzenlenmiş olan cumhurbaşkanına hakaret suçu, başlı başına ayrı bir suç tipi olarak düşünülmelidir. Bu nedenle bu suç tipini hakaret suçunun nitelikli halleri arasında saymayı tercih etmiyoruz.
Hakaret Suçunun Cezası
Hakaret suçunun basit hali ile nitelikli hallerinin cezası farklıdır. Bu nedenle bu iki halin cezasını ayrı başlıklar halinde açıklama gereği duyuyoruz.
a) Hakaret Suçunun Basit Halinin Cezası
Türk Ceza Kanunumuzun 125/1. maddesinde düzenlenmiş olan hakaret suçunun en basit hali, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Hakaret suçunun, mağdurun gıyabında yani yokluğunda işlenmesi halinde cezalandırılabilmesi için en az üç kişinin huzurunda işlenmesi gerekmektedir. Bu halde de basit hakaret suçu için öngörülmüş olan cezaya hükmedilir. Aynı şekilde, hakaret suçunu oluşturan fiilin sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde de; suçun basit hali için öngörülmüş olan üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmedilir(TCK md. 125/2)
b) Nitelikli Hakaret Suçunun Cezası
Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret; kişinin dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı hakaret veya kişinin mensup olduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret şeklinde işlenmesi hallerinde verilecek ceza 1 yıldan az olamaz(TCK md. 125/3)
Hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde ise verilecek ceza 1/6 oranında artırılacaktır. Örneğin bu halde hakim tarafından verilecek cezanın 1 yıl olmasında halinde 1/6 artırım gerçekleştirilecek ve verilecek ceza 1 yıl 2 ay olacaktır.
Hakaret Suçunun Unsurları
Hakaret suçunun unsurlarını doğru anlamak, suç tipikliğinin tespitinin sağlanması ve iyi bir savunmanın kurgulanabilmesi için son derece önemlidir. Çünkü somut olayın değerlendirilmesi esnasında, bir yapbozun parçaları gibi suç tanımına ve tipikliğine uymayan unsurlar, incelemede bulunan yargı aktörleri açısından hakaret suçunun oluşmadığına ya da suç oluşmuşsa dahi suçun daha az ceza gerektirecek bir şekilde vuku bulmuş olduğuna kanaat getirmeye yeter nitelikte sonuçlar doğurabilir.
a) Hakaret Suçunda Hukuki Konu
Hakaret suçu ile ihlal edilen ve ceza ile korunmak istenen hukuki değer: Kişinin onur, şeref ve haysiyetinin korunması ve 3. kişiler tarafından bunlara saygı gösterilmesini talep edebilme hakkıdır. Bu hak, bir insan olarak kişinin temel hakları arasındadır ve kişiliğine sıkı sıkıya bağlıdır. Türk Ceza Kanunumuzdaki ilgili düzenlemeye göre bu hak hem 3. kişiler nazarında objektif olarak, hem de kişinin kendi bütünlüğü dahilinde subjektif olarak korunmak istenmektedir.
b) Hakaret Suçunda Mağdur
Günümüzde özellikle sosyal medyanın sağladığı anonimliğin de etkisiyle hakaret suçunun failleri, fiillerinin muhatabı kişilerin belli olmamasına özen göstermekte ve böylece olası cezai sorumluluklardan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Türk Ceza Kanunumuzun 126. maddesi matufiyet(yöneliklik, yönelmiş olma) ilkesinden hareketle mağdurun belirlenmesi sağlanmak istenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun "Mağdurun Belirlenmesi" Başlıklı 126. Maddesine Göre: "Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır."
Suçun mağduru, gerçek kişilerdir. Hakaret suçu, tüzel kişiler aleyhine olacak şekilde işlenemez. Yargıtay'ın yerleşik görüşü de bu doğrultudadır. [Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 2016/18978 E., 2017/1193 K. sayılı kararı, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2013/38862 Esas ve 2014/34608 Karar sayılı kararı]
Türk Ceza Kanunumuzun 130. maddesinde kişinin hatırasına hakaret suçu düzenlenmiştir. Bu suç kapsamında kişinin cansız bedeni(cesedi) ve kemikleri de korunmaktadır. Bu halde de suçun mağduru, hatırasına hakaret edilen ölünün bizzat kendisidir ve TCK 131/2. maddesine göre mağdurun yakınları tarafından şikayette bulunulabilir.
c) Hakaret Suçunda Fiil
Hakaret suçunda fiil, bir çeşit düşünce açıklamasıdır. Bu şekilde düşünülünce hakaret suçunun cezalandırılması, düşüncenin cezalandırılması anlamına gelebilecektir. Ancak düşünce özgürlüğü de her hak ve özgürlük gibi, hak sahiplerine sınırsız bir özgürlük alanı tanımamaktadır. Örneğin kişilerin itibar hakkı ve özel yaşama saygı hakları gibi haklarının zedeleneceği noktada düşünce özgürlüğü artık bir kişisel saldırı aracına dönüşebilmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da bu yönü işaret etmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuzda hakaret ve sövme fiilleri tek bir maddede düzenlenmiştir. Burada kanunkoyucunun hakaret ve sövme suçu ayrımını kaldırmış olduğu da düşünülebilir. Ancak bu iki ayrı kelime, her ne kadar aynı sonuca bağlansalar da, farklı anlamları ifade etmektedir. Bu nedenle karşılaşılacak somut olaylarda kuşkuya yer verilmeksizin tespit edilebilmeleri adına, ayrı ayrı ele alınmalarında fayda olduğunu düşünüyoruz.
Hakaret suçunda fiil konusunu ele alırken, hakaret ve sövme ayrımını yapmak gerekir. Hakaret, suçun muhatabı olan kişiye "somut bir fiil veya olgu isnat etmek" anlamına gelirken; Sövmenin kanunda kullanılan anlamı "sövme suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırıda bulunmak"tır.
Hakaret suçunda hakaret fiiline örnek verecek olursak: Bir kamu görevlisinin rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması halinde bir fiilin veya olayın isnat edilmesi söz konusu olmaktadır, dolayısıyla isnadın ispatı sağlanamayacaksa burada hakaret suçunun doğmuş olduğu tartışmasızdır. İsnat edilen fiil veya vak'a, kişinin onur, şeref ve saygınlığını nesnel olarak rencide edebilecek nitelikte olmalıdır.
Hakaret suçunda sövme fiili kişiye yönelik kullanılan her türlü küfür ve aşağılayıcı sıfatlar şeklinde tanımlanabilir. Okuyucularımızın tadını kaçırmamak için tek tek hakaret sayılan küfürleri yazmaktan imtina ediyoruz. Detaylı bilgi için büromuzla iletişime geçip randevu almak suretiyle hukuki danışmanlık hizmeti temin edebilirsiniz: 0 532 237 72 80
Hakaret suçunun yalnızca kullanılan sözcük veya cümlelerle, konuşma veya yazma yoluyla işlenmesi de söz konusu değildir. Somut olayın gereklerine göre el işaretleri veya gerçekleştirilen fiili davranışlar(örneğin kişinin kafasına dışkı atmak gibi) da hakaret suçunu oluşturabilir.
d) Hakaret Suçunda Hukuka Aykırılık
Hakaret suçu teşkil ettiği iddia edilen fiil, hukuka aykırı olmalıdır. Bu ifade kafa karıştırabilir, çünkü zaten hakaretin başlı başına hukuka aykırı olduğu düşünülebilir. Ancak herhangi bir hukuka uygunluk sebebinin varlığı halinde hukuka aykırılığın mevcut olmayacağı açıktır. Örneğin isnadın ispatı(TCK 127. md), yasama dokunulmazlığı(Anayasa 83. md), savunma dokunulmazlığı(TCK 128. md) ve düşünce özgürlüğünün sınırları dahilinde ağır eleştiride bulunulması gibi hukuka uygunluk hallerinde hakaret suçunun vuku bulduğu düşünülemez.
d.1) İsnadın İspatı
İsnadın ispatı ifadesi, temelini Anayasamızın 36. maddesinde düzenlenmiş olan hak arama hürriyeti, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı ve Türk Ceza Kanunumuzun 127. maddesinde yer alan "isnadın ispatı" başlıklı maddesine dayandırmaktadır. Buna göre hakaret suçuna ilişkin olarak yargılanan kişi, mağdur olduğunu iddia eden kişiye yönelttiği ifadelerin hakaret değil, gerçek durumu yansıtan beyanlar olduğunu ispat edebilir. Örneğin bir kamu personelinin rüşvet aldığı iddiasında bulunan kişinin bu iddiasını ispat etmesi halinde hakaret suçunun vuku bulduğu düşünülemez.
Türk Ceza Kanunumuzun "İsnadın İspatı" Başlıklı 127. Maddesine Göre: "İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır."
Kanaatimizce Türk Ceza Kanunumuzdan alıntılamış olduğumuz bu 127. madde metni, Anayasamızın 36. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine aykırıdır. Kişinin gerçek durumu ifade ettiği bir düşünce açıklaması dolayısıyla cezalandırılması söz konusu ise, beyanlarının cezalandırılması gerçekte olanı olduğu gibi söylemesinin cezalandırılması anlamına gelmektedir ki bizce bu durum demokratik ve insan haklarına saygılı bir toplum dahilinde asla kabul edilemeyecek nitelikte bir hukuka aykırılıktır. Toplumda yer alan bireyler üzerinde bu neviden bir dolaylı baskının mevcut bırakılması, orta çağın skolastik düşünce ortamına benzer bir tartışma ortamına zemin hazırlama tehlikesi meydana getirmektedir.
d.2) Yasama Dokunulmazlığı
Yasama dokunulmazlığı, Anayasamızın 83. maddesinde düzenlenmiştir ve yasama faaliyetleri yürüten milletvekillerinin bu faaliyeti yerine getirirken sarf ettikleri ifadeler nedeniyle, hakaret suçu da dahil olmak üzere cezai soruşturma ve kovuşturmalardan muaf tutulmalarını sağlayan bir hukuk mekanizmasıdır, nihai olarak sağlıklı bir demokratik tartışma ortamının sağlanmasını amaç edinmektedir.
Anayasamızın "Yasama Dokunulmazlığı" Başlıklı 83. Maddesi: "Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili görüşme yapılamaz ve karar alınamaz."
d.3) Savunma Dokunulmazlığı
Savunma dokunulmazlığı, Türk Ceza Kanunumuzun 128. maddesinde düzenlenmiştir. Savunma dokunulmazlığının da temel olarak Anayasamızın 36 maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkına dayandığı söylenilebilir.
Türk Ceza Kanunumuzun "İddia ve Savunma Dokunulmazlığı" Başlıklı 128. Maddesine Göre: "Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir."
Ancak kanun ile iddia ve savunmada bulunan kişilere tanınmış olan bu adli muafiyet, kötüye kullanılmamalıdır. Kötüye kullanılması veya aşırıya kaçılması halinde cezai sorumluluk söz konusu olabilecektir.
e) Hakaret Suçunda Kusur
Hakaret suçunda kusurun varlığı için genel kasıt aranır, dolayısıyla hakaret suçunun taksirle işlenmesi de mümkün değildir. Failin spesifik olarak hakarette bulunma kastıyla hareket edip etmediğine bakılmaz, beyan edilen ifadenin hakaret içerikli olması yeterlidir.
İradeyi sakatlayan hallerinin varlığı, kasıt incelemesinde dikkate alınmalıdır. Bu anlamda cebir, şiddet, hata, korkutma ve tehdit gibi kusurluluğu kaldıran hallerinin varlığı halinde, failin kasıtlı hareket ettiğinden söz edilmesi mümkün olamayacaktır.
Hakaret suçu özelinde kanunda sayılmış olan karşılıklı hakaret veya sövme ile haksız bir fiile tepki olarak işlenen hakaret veya sövme, hakaret suçuna ilişkin olarak yürütülecek olan yargılama süreçlerinde dikkate alınır.
Hakaret Davası Nasıl Açılır?
Hakaret davasının nasıl açılacağı sorusundan önce, hakaret suçunun ceza hukuku ve özel hukuk alanlarında farklı uygulama alanlarının ele alınması gerekmektedir. Çünkü hakaret teşkil eden davranış ceza hukuku alanında suç teşkil etmekle birlikte, özel hukuk alanında da haksız fiil teşkil etmektedir ve buna bağlı olarak tüm diğer şartların da mevcut olmasıyla halinde maddi ve manevi tazminat yaptırımına bağlanmıştır.
a) Hakaret Suçuna İlişkin Ceza Davası
Hakaret suçuna ilişkin olarak doğrudan ve bizzat suçun mağdurları tarafından ceza davası açılması söz konusu değildir. Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlendiği halinden başka diğer tüm hallerinde mağdurun şikayeti üzerine savcılık makamı tarafından yapılan incelemede, kovuşturma aşamasına geçilmesine elverişli, yeterli şüphe oluşması halinde iddianame hazırlanıp yetkili ve görevli mahkemeye sunulur. İstisna hali olan kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu, şikayete tabii olmaksızın savcılık makamı tarafından resen soruşturulur.
Suçun niteliğine ve üst sınırına göre iddianamenin sunulduğu yetkili ve görevli ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte kovuşturma aşamasına geçilir ve hakaret suçuna ilişkin ceza yargılaması gerçekleştirilir. Sonuç olarak hakaret suçuna ilişkin olarak ceza davası açmak isteyen kişi hukuk davalarında olduğu gibi bizzat dava açmak yerine, savcılığa veya karakola gidip faili şikayet etmek suretiyle sürecin başlatılmasını sağlayabilir.
Bununla birlikte suçun mağduru olan hakarete uğrayan kişi de istinaf ve temyiz gibi kanun yollarına başvurabilmek ve aktif olarak davanın takibini gerçekleştirebilmek için davaya katılma yoluyla katılan sıfatı ile ceza davasına katılabilir.
b) Hakaret Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Talepli Hukuk Davası
Hakaret içerikli söz veya davranış ceza hukuku alanında suç teşkil etmekle birlikte, özel hukuk alanında da haksız fiil teşkil etmektedir ve diğer tüm şartların da mevcudiyeti halinde maddi ve manevi tazminata sebebiyet vermektedir.
Bu makalemiz, hakaret suçunun ceza hukuku alanındaki sonuçlarına ilişkin olup, özel hukuk alanına ilişkin olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinize dair detaylı bilgi almak için büromuzla iletişime geçip hukuki danışma ve dava temsil desteği temin edebilirsiniz.
Hakaret Suçunda Şikayet ve Şikayetten Vazgeçme
Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesinde düzenlenmiş olan hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlendiği hali haricindeki tüm halleri şikayete tabiidir; dolayısıyla mağdurun şikayet etmemesi halinde savcılık makamı tarafından resen inceleme yapılmamaktadır. Şikayet etmek isteyen kişi, acele etmeli ve şikayet süresini kaçırmamalıdır. Bu süre, şikayet edecek kişinin hakaret fiilini ve failini öğrenmesinden itibaren 6 ay içerisinde sona erer.
Bununla birlikte Türk Ceza Kanunumuzun 131. maddesinde de lafzedilmiş olduğu üzere, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu işlenmesi halinde(TCK 125/3-a. maddesi) soruşturma ve kovuşturma için mağdurun şikayeti aranmaz. Ayrıca, Türk Ceza Kanunumuzun 299. maddesinde düzenlenmiş olan Cumhurbaşkanına Hakaret suçu da şikayete tabii değildir, yetkili kimselerce bu suça ilişkin olarak da resen inceleme başlatılmaktadır.
Hakaret suçunda önceden şikayette bulunmuş olan kişinin şikayetinden vazgeçmesi halinde, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu haricindeki hakaret suçları açısından soruşturma aşamasında takipsizlik(kovuşturmaya yer olmadığına dair karar - KYOK kararı) kararı verilir; kovuşturma aşamasına geçilmişse de kamu davası düşer. Ancak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret halinde, suçun kendisi şikayete tabii olmadığı için şikayetten vazgeçme ile birlikte soruşturma veya kovuşturma evresi sona ermez ve sürece aynen devam edilir.
Hakaret Suçunda Uzlaştırma
Hakaret suçunda uzlaştırmanın ne anlama geldiği ve ne şekilde uygulama alanı bulduğu sorularını açıklayabilmek adına öncelikle uzlaştırmanın ne olduğu hususunu açıklamak gerekmektedir. Uzlaştırma, bir suça ilişkin olarak cezai soruşturma ve kovuşturma evrelerinde tarafsız bir kişinin bir nevi arabuluculuğu ile birlikte suç faili ve suçun mağdurunun bir araya getirilmesi ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmaya çalışılması sürecidir. Bu süreç, şartları mevcut ise soruşturma evresinde yürütülebileceği gibi, kovuşturma evresinde de yürütülebilmektedir. Uzlaştırma, özel hukuk uyuşmazlıklarının anlaşma yoluyla çözümlendiği alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk ile karıştırılmamalıdır. Uzlaştırmada anlaşma konusu özel hukuk uyuşmazlıkları değil, ceza hukuku uyuşmazlıklarıdır.
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253. maddesinin ilk üç fıkrasında hangi suçların uzlaştırmaya tabii olduğu tek tek açıklanmıştır. CMK 253/1-a. maddesinde soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabii suçların uzlaştırmaya tabii olduğu belirtilmiştir.
Hakaret suçu özelinde uzlaştırma kurumunu ele alacak olursak, hakaret suçu kural olarak uzlaştırmaya tabii suçlardandır. Çünkü CMK 253/1-a. maddesindeki atıf gereği, hakaret suçu da takibi şikayete bağlı suçlardan olduğundan dolayı uzlaştırma hükümlerinin kapsamına girmektedir. Ancak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun işlenmesi halinde, suçun bu halinin şikayete tabii olmamasından mütevellit uzlaştırma söz konusu olamaz. Aynı şekilde, Türk Ceza Kanunumuzun 299. maddesinde yer alan Cumhurbaşkanına Hakaret suçunda da uzlaştırma söz konusu olmamaktadır.
Hakaret Suçunda Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suç nedeniyle etkin bir şekilde pişmanlık göstermesi, adaletin sağlanması için elinden geleni yapması ve suç mağdurunun zararını gidermek için de gerekenleri yerine getirme çabası göstermesidir. Soruşturma evresi öncesinde, soruşturma evresinde veya kovuşturma evresinde suç faili tarafından etkin pişmanlık gösterilebilir. Ancak her suç tipi için etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanılması mümkün değildir.
Hakaret suçu da etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmadığı suç tiplerindendir. Bununla birlikte, hakaret suçu açısından etkin pişmanlık hükümleri uygulanamıyor olsa da, soruşturma veya kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık gösteren suç failinin bu davranışı, Türk Ceza Kanunumuzun 62/2 maddesinde yer alan takdiri indirim nedenlerinin dikkate alınmasını sağlayabilir.
Türk Ceza Kanunumuzun 62. Maddesi: "Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir."
Hakaret Suçunda Karşılıklı Hakaret ve Haksız Tahrik İndirimi
Hakaret suçunu işleyen failin, bu fiili kendisine yönelik olarak gerçekleştirilen haksız bir fiil nedeniyle işlemesi veya karşılıklı hakaret halinde işlemesi, yani kendisine hakaret eden bir kişinin hakaretine karşılık olarak işlemesi halinde halinde Türk Ceza Kanunumuzun 129. maddesi uyarınca ceza indirimine hükmedilebileceği gibi, ceza verilmesinden de vazgeçilebilmektedir.
Türk Ceza Kanunumuzun "Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret" Başlıklı 129. Maddesine göre: "Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir."
Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, hakaret suçundan ayrı olarak, Türk Ceza Kanunumuzun "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 299. maddesinde düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 299. Maddesine Göre: "(1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır."
Görüldüğü üzere, cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası, Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesinde yer alan hakaret suçuna nazaran daha ağır cezayı gerektirmektedir. Ayrıca cumhurbaşkanına hakaret suçu dolayısıyla kovuşturma yapılması, adalet bakanının iznine tabii tutulmuştur.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun hukuki niteliği konusunda ciddi tartışmalar söz konusudur. Şöyle ki, hakaret suçu tüm vatandaşlar için düzenlenmişken ve de kamu görevlisine, görevinden dolayı hakaret suçu da daha ağır ceza ile yaptırıma bağlanmışken cumhurbaşkanına hakaret suçunun ayrıca düzenlenmiş olması, kanun yapma metodolojisine ne derece uymaktadır.
Tabii, cumhurbaşkanına hakaret suçuna ilişkin olarak hukukçular tarafından yöneltilen en ağır eleştiri: Cumhurbaşkanının parlamenter hükümet sistemi döneminde pasif ve siyaset üstü bir konumda bulunmasına rağmen, 9 Temmuz 2018 tarihinden itibaren uygulamaya konulan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde aktif bir siyasi figür olarak görev almasıdır. Aktif bir siyasi figür olarak görev almasıyla birlikte de cumhurbaşkanının siyasi görevi ve icraatleri dolayısıyla ağır eleştiriye sıradan vatandaşlara nazaran daha ağır katlanması beklenmelidir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun ülkemizdeki uygulaması, maalesef ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından en sık hak ihlali kararı aldığı konulardan birisidir. Bu hususa ilişkin olarak detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Cumhurbaşkanına Hakaret Suçuna ve Genel Olarak Düşünce Özgürlüğüne İlişkin AİHM Kararları
Hakaret Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması: kanunda öngörülmüş olan şartların varlığı halinde, suç faili hakkında verilecek olan hükmün açıklanması yerine, 5 yıllık bir denetim süresine tabii tutulmasına karar verilmesi ve failin 5 yıl sonunda herhangi bir suç işlememesi halinde hükmün açıklanmaması ve failin siciline işlememesi kurumudur.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması(HAGB) kararı verilebilmesi için:
Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olmalı,
Sanığın duruşmadaki tutum ve davranışları ile kişilik özellikleri göz önünde bulundurularak, mahkemece sanığın yeniden suç işlemeyeceğin hususunda kanaate ulaşması,
Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi,
Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarını kabul etmesi.
Hakaret suçunda da, somut olayda yürütülen yargılama sürecinde yukarıdaki şartların sağlanması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.
Hakaret Suçunda Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi
Adli para cezası, kanunda düzenlenmiş olan sayılı hallerde hükmedilebilmektedir. Ceza hukuku sistemimizde adli para cezası hapis cezası ile birlikte, seçenek yaptırım olarak ya hapis cezası ya da adli para cezası olacak şekilde, yalnızca adli para cezası olarak veya hapis cezasından çevrilerek verilebilmektedir.
Hakaret suçunun düzenlenmiş olduğu Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesinin 1. fıkrasında "veya" ifadesi kullanılarak, adli para cezasının seçenek yaptırım olarak kullanılabileceği belirtilmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 125/1. Maddesi: "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. "
Dolayısıyla hakaret suçunda hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi değil, seçenek yaptırım olarak hapis cezası yerine adli para cezasına hükmedilmesi söz konusu olabilecektir.
Hakaret Suçunda Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, Türk Ceza Kanunumuzun 51. maddesinde düzenlenmiş olan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla karıştırılabilen bir ceza hukuku uygulamasıdır. İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Suç konusu fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından bu süre iki yıl değil, üç yıldır. Erteleme kararı verilebilmesi için:
Failin, daha önce kasıtlı bir suç işlemiş olması nedeniyle üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması ve
Mahkemede failin tekrar suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşması gerekmektedir.
Ayrıca cezası ertelenen hükümlü, denetim süresine de tabii tutulur ve bu denetim süresi içerisinde bir meslek veya sanat sahibi olması adına eğitim programına girmesine, meslek veya sanat sahibi ise aynı meslek veya sanatı icra eden kişi yanında ücretli olarak çalışmasına, onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin meslek veya sanat edinebilmeleri adına barınma imkanı bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine karar verilebilir.
Hakaret suçu için de cezanın ertelenmesi şartları sağlanıyorsa, cezanın ertelenmesine karar verilebilecektir. Ancak hakaret suçunu işleyen failin hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerini kabul ediyor olması halinde muhtemelen hakkında cezanın ertelenmesi kararı değil HAGB kararı verilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM)'nin ve Ulusal Yargı Mercilerinin Düşünce Özgürlüğü ile Hakaret Arasındaki İlişkiye Dair Kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(Kısaca AİHM), hakaret suçuna ilişkin olarak verdiği kararlarında, özellikle Chauvy ile diğerleri v. Fransa kararının akabinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin "ifade özgürlüğü" başlıklı 10. maddesi ile "özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesi arasındaki çatışmayı gidermeyi ve somut olayda bu iki eşit öneme sahip hak arasındaki menfaatler dengesini sağlamayı amaç edinmektedir. Çünkü zaman içerisinde AİHM'in yargısal içtihatları ile birlikte özel hayata ve aile hayatına saygıyı konu edinen 8. maddenin içerisine "right to reputation" yani "kişinin itibar hakkı" da eklenmiştir ve hakaret içerikli olup olmadığı hususunda tartışma bulunan ifade açıklamasının karşısındaki haklı menfaat, kişinin itibar hakkıdır. Dolayısıyla ifade özgürlüğünün sınırlarının nerede başlayıp nerede biteceği konusuna ilişkin olarak AİHM'in bazı saptamaları dikkate alınmalıdır.
Öyle ki, hakaret suçuna ilişkin olarak yürütülen yargılamaların başından itibaren AİHM kararları ile uyum içerisinde bir savunmanın hazırlanması, sonrasında somut olayın AİHM önüne taşınması halinde savunma avukatının arsenalini güçlendirecek ve olumlu sonuç alınması noktasında daha güçlü bir olasılık meydana getirebilecektir.
İfade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğine dair inceleme yapacak olan AİHM'in yol haritasını birkaç madde olarak başlıklandıracak olursak:
Demokratik Bir Toplum Açısından İfadeye Dair Yaptırımın Gerekliliğine Dair İnceleme
Hakkın Özü/Hakkın Dış Sınırı İncelemesi
Kamu Menfaatine İlişkin İnceleme
İfadenin Etkisine İlişkin İnceleme
Ek Haklara İlişkin Değerlendirmeler
Tarafların Mesleki, Siyasi, Toplumsal veya Kişisel vb. Alanlardaki Sorumluluklarına İlişkin Değerlendirme
Müdahalenin Kanuniliği ve Kanunun Hukukiliği
Müdahale ile Sağlanmak İstenen Amacın Meşruiyeti
Bu kriterler hakkında kapsamlı bilgiye ulaşmak için, konuya dair AİHM içtihatlarını da derlemiş olduğumuz makalemizi inceleyebilirsiniz: Basın ve İfade Özgürlüğünün, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Işığında Değerlendirilmesi