Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Hukuki İşlem Ehliyeti Nedir?
Hukuki işlem ehliyeti, bir kişinin kendi iradesiyle hukuki sonuçlar doğurabilme yeteneğidir. Bu terim, genellikle fiil ehliyeti ile aynı anlamda kullanılsa da fiil ehliyeti, hukuki işlem ehliyetini de kapsayan daha genel bir ifadedir. Çünkü fiil ehliyeti, kişinin usulüne uygun bir şekilde hukuki işlem tesis edecek nitelikte olmayan fiillerinden de sorumlu olmasına sebebiyet verir. Ancak kimi çalışmalarda ve Yargıtay kararlarında hukuki işlem ehliyetinin fiil ehliyetiyle aynı anlamda kullanıldığı da görülebilmektedir. Hukuki işlem ehliyeti, kişinin kendi fiilleriyle hak edinmesini ve borç altına girmesini sağlar.
Türk Medeni Kanunumuzun 10. maddesi gereğince bir kişinin fiil ehliyetine sahip olabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekmektedir:
Ayırt etme gücüne sahip olmak: Kişinin yaptığı işlemlerin anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneğidir. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi durumlar bu yeteneği ortadan kaldırabilir.
Ergin olmak: Türk Medeni Kanunu'na göre erginlik, kural olarak 18 yaşın doldurulmasıyla başlar. Ancak evlenme veya mahkeme kararıyla da erginlik kazanılabilir.
Kısıtlı olmamak: Mahkeme kararıyla kısıtlanmamış olmak gerekir. Akıl hastalığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı gibi sebeplerle kısıtlama kararı verilebilir.
Hukuki işlem ehliyeti hukuki işlemler ve benzeri fiilleri gerçekleştirme, maddi fiillerde bulunma ve usuli işlemleri yapabilme yetkilerini de kapsar. Ayrıca hukuka aykırı fiillerden sorumlu olma ehliyeti de bu kapsamda değerlendirilir. Dolayısıyla, hukuki işlem ehliyeti, kişinin hukuk dünyasında aktif bir şekilde var olabilmesi için gerekli olan geniş bir yetki alanını içerir.
Hukuki işlem ehliyeti kişiye sözleşme yapma, borçlanma, alım-satım veya bağışlama gibi işlemleri gerçekleştirme ihtarname düzenleme, bir eseri yaratma veya teslim alma gibi işlemleri gerçekleştirme yetkisi verir.
Hukuki Ehliyetsizlik Nedir?
Hukuki ehliyetsizlik bir kişinin yaptığı fiil ve hukuki işlemlerin sebep ve sonuçlarını anlama, değerlendirme ve ayırt etme yeteneğinden yoksun olması durumunu ifade eder. Hukuki ehliyetsizlik, kişinin hukuki işlemlerinin geçerliliğini doğrudan etkiler. Örneğin 18 yaşından küçük bireyler, akıl hastalığı veya zayıflığı bulunan kişiler, ayırt etme gücünü kaybetmiş olanlar hukuki ehliyetsiz kabul edilirler ve bu kişilerin yaptığı taşınmaz devirleri gibi hukuki işlemlerin geçersizliğinin ileri sürülmesi mümkün olmaktadır.
Türk Medeni Kanunumuzun 14. Maddesine Göre: "Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur."
Türk Medeni Kanunumuzun 15. Maddesine Göre: "Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukukî sonuç doğurmaz."
Türk Medeni Kanunumuzun 16. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremezler. Karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rıza gerekli değildir."
Bu makalemizin devamında, hukuki ehliyetsiz kişinin gerçekleştirdiği taşınmaz devrine ilişkin işlemlere istinaden açılacak olan tapu iptali ve tescil davalarını detaylı olarak ele almaya çalışacağız.
Tapu İptali ve Tescil Davası Nedir?
Tapu iptali ve tescil davası, tapu sicilinde yer alan bir taşınmazın mülkiyet kaydının hukuka aykırı, usulsüz veya yolsuz bir şekilde düzenlendiği iddiasıyla, bu kaydın iptali ve taşınmazın gerçek hak sahibi adına yeniden tescil edilmesi talebiyle açılan bir dava türüdür. Bu davanın temel amacı, tapu kayıtlarının gerçek hak durumuna uygun hale getirilmesidir.
Tapu iptali ve tescil davası, birçok farklı sebebe dayalı olarak açılabilmektedir. Örneğin:
Kadastro öncesi hak durumu nedeniyle tapu iptali ve tescil davası,
Vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle tapu iptali ve tescil davası,
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası,
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası,
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası
bu sebeplerin başında gelmektedir.
Bu makalemizin devamında yalnızca spesifik olarak hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası konusunu işleyeceğiz, ancak tapu iptali ve tescil davaları hakkında detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin genel olarak hazırlamış olduğumuz makalemizi inceleyebilirsiniz: Tapu İptali ve Tescil Davası
Hukuki Ehliyetsizlik Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, hukuki işlem ehliyetinden yoksun bir kişinin yaptığı taşınmaz devir işlemlerinin geçersizliğine dayanarak, tapu kaydının iptali ve taşınmazın gerçek hak sahibi olan malik adına yeniden tescilinin talep edildiği bir dava türüdür. Bu davalar, özellikle akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya yaş küçüklüğü gibi sebeplerle hukuki işlem ehliyetine sahip olmayan kişilerin yaptığı işlemlerin geçersiz sayılması amacıyla açılır.
a) Davanın Tarafları
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında davacı, taşınmazın önceki kayıt maliki veya mirasçıları olabilir. Eğer hukuki ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişi hayattaysa ve hukuki ehliyetsizlik durumu devam ediyorsa, ona vasi atanmalı ve vasi, vesayet makamından izin alarak dava açmalıdır.
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında vefat etmiş olan bir kişinin hukuki ehliyetsizliğine dayanılacaksa, vefat eden kişinin(murisin) mirasçıları tarafından dava arkadaşlığına dair kurallar da gözetilerek davanın açılması gerekir. Eğer diğer mirasçıların davaya katılımı ve muvafakati olmayacaksa ve tek bir mirasçı davayı açıp takip etmek niyetindeyse, terekeye temsilci atanmasını talep edip tereke temsilcisi vasıtasıyla bu davayı açması gerekecektir. Tek bir mirasçının kendi başına bu davayı açması ve yalnızca kendi miras payına denk düşen kısım için tapu iptali ve tescil talebinde bulunması bu dava açısından mümkün değildir. Ancak davayı açacak olan mirasçı, bu davayı esasen mirasçılar arasında bulunmayan bir üçüncü kişiye değil de bir başka mirasçıya karşı açacaksa; bu durumda yalnızca kendi miras payı oranında talepte bulunması mümkün olabilecektir.(Bakınız Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2017/4644 E. ve 2020/2895 K. sayılı kararı ile 2015/18139 E. ve 2018/13501 K. sayılı kararları)
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında davalı ise tapudaki kayıt malikidir. Malik olmayan kişiye yönelik olarak tapu iptali ve tescil talebiyle dava açılması mümkün değildir; malik olmayan kişiye karşı ancak tüm şartları oluşmuşsa tazminat davası açılabilir.
b) Yargılama Süreci ve İspat Yükü
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, davacının yetkili ve görevli mahkemeye dava dilekçesini sunması ve gerekli harçlar ile masrafları yatırmasıyla açılır. Dava dilekçesinde, somut olay sade ve anlaşılır bir dil ile anlatılıp hukuki ehliyetsizliğe dayalı olarak tapu kaydının iptali ve taşınmazın kendi adına tescili talep edilir. Somut olay ile ilgili yasa hükümleriyle Yargıtay içtihatlarına da dilekçede yer verilebilir.
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında ispat yükü davacıya aittir. Davacı, taşınmazın mevcut tapu kaydının yolsuz olduğunu ve gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu kapsamda, davacının, devri gerçekleştiren kişinin işlem tarihinde ayırt etme gücünden yoksun olduğunu somut delillerle ispat etmesi gereklidir.
Davacı, iddiasını destekleyen tüm delillere dava dilekçesinde yer vermeli ve delil dilekçesini verirken bu delillerden halihazırda kendi elinde bulunanları mahkemeye sunup elinde olmayan delillerin de mahkeme tarafından ilgili yerlere müzekkere yazılarak dosya muhteviyatına kazandırılması talep etmelidir. Bu deliller arasında ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait tıbbi raporlar, tanık beyanları ve somut olayla ilişkili diğer belgeler bulunur. Özellikle, kişinin işlem tarihinde ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını gösteren deliller mutlaka dosya muhteviyatına kazandırılmalıdır.
Mahkeme, her halükarda kişinin hukuki ehliyetini belirlemek amacıyla Adli Tıp Kurumundan rapor talep edebilir. Bu rapor, kişinin işlem tarihinde ayırt etme gücüne sahip olup olmadığını değerlendirir.
İşlem tarihinde hukuki ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişinin vefat etmiş olan bir muris olması durumunda, murisin hukuki işlemi gerçekleştirdiği tarihteki sağlık kayıtları da Adli Tıp Kurumuna gönderilerek rapor tanzim ettirilebilir; örneğin vefat etmiş olan kişinin vefat etmeden 3 yıl önce gerçekleştirdiği hukuki bir işlemi hukuki işlem ehliyeti olmaksızın gerçekleştirmiş olduğu hususu ileri sürülecek olursa, vefat tarihinden 3 yıl öncesinde bu kişinin yaşadığı sağlık sorunları, gördüğü tedaviler, hastane kayıtları, kullandığı anti-depresan vb. ilaçlar gibi birçok farklı husus delil olarak Adli Tıp Kurumuna gönderilebilir.
c) Üçüncü Kişilerin Hakları
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında üçüncü kişilerin hakları, diğer birçok nedene dayalı tapu iptali ve tescil davalarından farklı olarak ele alınmaktadır Kural olarak Türk Medeni Kanunumuzun 1020. maddesi gereğince tapu kayıtları alenidir ve yine Türk Medeni Kanunumuzun 1023. maddesi uyarınca tapu kütüğündeki aleni kayıtlara güvenerek işlem yapan ve mülkiyet hakkı ya da başkaca ayni hak elde eden üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. Örneğin muris muvazaası yoluyla bir taşınmazı elde eden kişi, bu taşınmazı iyiniyetli üçüncü kişiye satacak olursa, mirasçılar tarafından açılacak muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında iyiniyetli üçüncü kişinin bu kazanımı korunacaktır.
Ancak hukuki ehliyetsizlik nedeniyle açılacak olan tapu iptali ve tescil davalarında bu durum farklı olarak ele alınmaktadır ve bu davalarda özellikle Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından verilmiş olan 11.06.1941 tarihli ve 1941/4-21 sayılı içtihadı birleştirme kararında yer alan:
"...Mümeyyiz olmayan bir kimse ile hukuki muamelede bulunan diğer akidin bunu bilmeyerek hüsnüniyetle hareket etmiş olması zikri geçen 15. maddenin mutlak ve kat’i sarahati karşısında öyle bir kimsenin tasarrufu üzerine hukuki hükmün terettüp etmesi için kafi değildir. Kanun o gibi temyiz kudretinden mahrum kimselerin esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları hususunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetlerini himaye etmemektedir." ifadeleriyle de açıkça ortaya konulmuş olduğu üzere: Hukuki ehliyetsiz ile tesis ettiği işlem sonucunda bir taşınmazın mülkiyet hakkını elde eden kişi iyiniyetli olsa bile, yani işlemin diğer tarafının hukuki ehliyetsiz olduğunu bilmiyor olsa bile, onun bu iyiniyeti hukuki ehliyetsiz karşısında korunmayacaktır.
Yukarıda sonuç kısmını alıntılamış olduğumuz içtihadı birleştirme kararı, güncel Yargıtay kararlarında da kendisine atıf yapılan ve halen daha etkisini sürdürmekte olan bir karardır. Örneğin bakınız, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3320 E., 2022/716 K. sayılı kararında:
"TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11/06/1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir." şeklinde ilgili içtihadı birleştirme kararının atıf yapılmak suretiyle hükme esas alındığı görülmektedir.
d) Zamanaşımı
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Bu durumun nedeni, hukuki ehliyetsiz tarafından gerçekleştirilmiş olan işlemin yoklukla sakat olmasıdır; yani bu kişilerce gerçekleştirilen hukuki işlemler yok hükmündedir. Çünkü irade beyanı, bir kişinin gerçekleştireceği hukuki işlemin kurucu unsurunu oluşturmaktadır ve irade beyanının mevcut olduğundan söz edilebilmesi için hür iradenin yani temyiz kudretinin mevcut olması gerekir.
Ancak uygulamaya ilişkin sıkıntılı sonuçlar doğurabilecek durumların yaşanmaması adına bu davaların da mümkün olabilecek en kısa süre içerisinde açılması gerekir. Aksi takdirde dava açılıncaya dek geçen süre içerisinde aradan uzunca bir zaman geçecek olursa: Tanıklar vefat edebilir ya da beyanda bulunamayacak kadar yaşlanabilir, banka hesap dökümleri gibi delillerin elde edilmesi güçleşebilir ya da elde mevcut olan deliller tahrip olabilir.
e) Görevli ve Yetkili Mahkeme
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Bu davanın birden fazla taşınmaza ilişkin olarak açılacak olması durumunda, bu taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
Murisin Ehliyetsizliğinin Mirasçılar Tarafından İleri Sürülmesi
Murisin sağlığında gerçekleştirmiş olduğu hukuki işlemlere istinaden, mirasçıları tarafından murisin işlem tarihindeki hukuki ehliyetsizliği ileri sürülerek tapu iptali ve tescil davası açılabilir. Ancak muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasından farklı olarak mirasçılar, hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını açabilmek için murisin vefatını beklemek zorunda değildirler. Hukuki ehliyetsiz olarak işlem tesis eden kişinin yakınları, hukuki ehliyetsiz olan kişinin vefatını beklemeksizin vesayet davası açarak bu kişiye vasi atanmasını sağlayabilirler. Vasi de vesayet makamından izin alarak kısıtlı adına hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açabilir.
Şayet murisin ölümü akabinde murisin işlem tarihindeki hukuki ehliyetsizliği nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılacaksa:
Terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmalıdır,
Mirasçılardan biri tarafından terekeye iade şeklinde dava açılması halinde, tüm mirasçıların davaya katılımının sağlanması ve muvafakatlarının alınması gerekir,
Aksi takdirde Türk Medeni Kanunumuzun 640. maddesi gereğince terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve davanın da bu tereke temsilcisi tarafından yürütülmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla bir mirasçı tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı yoktur. Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle mirasçılar tarafından açılacak olan tapu iptali ve tescil davalarında mirasçıların tek başlarına yalnızca kendi payları oranında tapu iptali ve tescil talebinde bulunamayacakları, işlemin tamamının iptalini talep etmeleri gerekeceği unutulmamalıdır. Bakınız, aşağıda Yargıtay kararları arasında siz değerli okuyucularımızla paylaşacağımız Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 2017/4644 E. ve 2020/2895 K. sayılı kararı ile 2015/18139 E. ve 2018/13501 K. sayılı kararlarında da bu durum açıkça ortaya konulmuştur.
Ayrıca hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının murisin vefatı akabinde açılacak olması halinde bu davanın muris muvazaası veya vekalet görevinin kötüye kullanılması gibi başkaca nedenlere dayalı olarak da açılması mümkündür. Bakınız Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.07.2008 gün 2008/1-459 Esas 2008/475 Karar sayılı ilamında bu durum:
“Davada dayanılan maddi olaylar için birkaç hukuki sebebin bir arada gösterilmesinde, ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Hukuki sebeplerden bir tanesinin, diğer hukuki sebebin incelenmesine imkan verir nitelikte bulunduğu müddetçe, önem ve öncelik derecesine göre, birden fazla hukuki sebep inceleme ve araştırma konusu yapılabilir.” ifadeleriyle açıkça ortaya konulmuştur.
Hukuki Ehliyetsizlik Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasına İlişkin Yargıtay Kararları
Ehliyetsiz kişi ile taşınmaz devrine ilişkin hukuki işlem tesis eden tarafın iyiniyet iddiasında bulunamayacağına ve iyiniyet iddiasının hukuki ehliyetsizlik nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında koruma sağlamayacağına ilişkin karar,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/2026 E., 2022/690 K. sayılı kararı
"...
...
...
3.2.1. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesini, borç (yükümlülük) altına girebilmesini, fiil ehliyetine bağlanmış, 10. maddesi de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “Ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlem ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Yasa'nın 13. maddesinde “Yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu Kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu Yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK'nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarihli ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
...
...
..."
Murisin ehliyetsizliği nedeniyle mirasçı olmayan üçüncü kişiye karşı açılan tapu iptali ve tescil davalarında tüm mirasçıların birlikte hareket etmesi gerektiği, tek bir mirasçı tarafından dava açılması halinde diğer mirasçıların da davaya muvafakatlerinin sağlanması gerektiğine, aksi takdirde terekeye temsilci atanarak temsilci marifetiyle davanın yürütülmesi gerekeceğine ilişkin karar,
Murisin ehliyetsizliği açılacak olan tapu iptali ve tescil davasında davalının da mirasçılardan birisi olması durumunda yukarıdaki kuralın geçersiz olacağı, her mirasçının kendi miras payı oranında bu davayı açabileceğine ilişkin karar,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/4644 E., 2020/2895 K. sayılı kararı
"...
...
...
Hemen belirtilmelidir ki, ehliyetsizlik iddiasıyla üçüncü kişiler aleyhinde açılan tapu iptali ve tescil davalarında, terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekmektedir (TMK'nın 640. maddesi). Başka bir ifadeyle, bir mirasçı tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağı yoktur. Böylesi bir durumda terekeye temsilci tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmez.Ne var ki, mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan, bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davalarda bu kuralın uygulama yeri bulunmadığı kuşkusuzdur.Öte yandan, davada ileri sürülen diğer istek muris muvazaasına dayalı olup 01.04.1974 tarih ½ sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca her mirasçı iştirakin sağlanması koşuluyla tereke adına dava açabileceği gibi kendi miras payına hasren de dava açabilir. Mirasbırakanın mirasçısından mal kaçırma amacıyla yaptığı temliki işlemler bakımından mirasbırakanın iradesi ile mirasçıların yararının çatıştığı kuşkusuzdur. Bunun sonucu olarak da, her bir mirasçının kendi hakkı yönünden üçüncü kişi sıfatıyla miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunabilmesine olanak tanınmıştır. Somut olaya gelince, hem davacı hem de davalı mirasçı olup, ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak mirasçılar arasında pay oranında iptal tescil davası açılabilmesi mümkündür. Hal böyle olunca, öncelikle incelenen ehliyetsizlik iddiasıyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu raporuyla mirasbırakanın akit tarihinde ehliyetsiz olduğu saptandığına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de; davacı ehliyetsizlik iddiası yanında muris muvazaasına da dayanmış olup, HMK'nın 297. mad. aykırı olacak şekilde bu konuda gerekçe oluşturulmaması da hatalı olmuştur.
...
...
..."
Mirasçı olmayan üçüncü bir kişiye değil de mirasçılardan biri olan davalıya karşı açılan ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını her mirasçının kendi miras payı oranında açabileceğine ilişkin karar,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/18139 E., 2018/13501 K. sayılı kararı
"...
...
...
Mahkemece, ehliyetsizlik iddiasına dayalı davalarda mirasçılardan birinin miras payı oranında açtığı davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, kural olarak ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istekli davaların pay oranında açılmasına olanak yoktur. Ancak bu ilke üçüncü kişilere karşı açılacak davalar için geçerli olup, mirasçılar arasında görülen davada miras payı oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunulmasında usûle aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince, davacıların kendisi gibi mirasçı konumunda olan davalıya husumet yöneltmek suretiyle miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemli dava açması mümkündür.
Hâl böyle olunca, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davalının da mirasçı konumunda olduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
...
...
..."
Mirasçılık sıfatına dayanarak murisin hukuki ehliyetsizliği nedeniyle tapu iptali davası açılabilmesi için murisin vefat olayının gerçekleşmiş olması gerekeceğine dair karar,
Murisin henüz vefat etmemiş olması durumunda mirasçılar tarafından henüz sağ olan murisin hukuki ehliyetsizliği ileri sürülerek tapu iptali ve tescil davası açılabilmesi için muris hakkında vesayet kararı alınıp vasi tarafından vesayet makamından izin alınması gerekeceğine dair karar,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/951 E., 2021/1547 K. sayılı kararı
"...
...
...
Dava, mirasçılık sıfatına dayalı olarak ehliyetsizlik ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Her iki hukuki sebep yönünden de davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Şöyle ki; ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, dava konusu taşınmazın önceki kayıt maliki, önceki kayıt malikinin kısıtlı olması halinde vesayet makamından izin alınmak suretiyle vasi ya da kayıt malikinin ölümü halinde yasal mirasçıları tarafından açılabilir. Eldeki davada önceki kayıt maliki ... halen sağ olduğundan mirasçı sıfatına dayanarak davacının ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açmakta henüz hukuki yararı bulunmamaktadır.
...
...
..."
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına ve alınacak olan bu rapora göre hüküm kurulmasına ilişkin karar,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6994 E., 2009/8264 K. sayılı kararı
"...
...
...
Hukuki ehliyetsizlik iddiasının kamu düzeni ile ilgili olduğu re’sen ve öncelikle incelenmesi gerekeceği, bu iddianın da Türk Medeni Kanununun 409/2. maddesi gereğince Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor sonucuna göre çözüme kavuşturulacağı gözetilerek, miras bırakanın çekişmeli taşınmazların temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olmadığı 19.9.2008 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenerek ehliyetsizlik iddiası yönünden hüküm kurulmuş olması kural olarak doğrudur.
...
...
..."
Hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında ehliyetsiz olduğu ileri sürülen kişi hakkında daha önceki tarihlerde başka dava dosyalarında raporlar alınmış olsa dahi, görülen davada ayrıca dosyanın Adli Tıp Kurumuna tevdii ile dosya işlemleri için yeni bir rapor tanzimi gerekeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/3933 E., 2017/7449 K. sayılı kararı
"...
...
...
Eldeki davada ise, temlik tarihi olan 17.03.1983 tarihi itibariyle mirasbırakan ...’nin hukuki işlem ehliyetini haiz olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmamış, ancak başka dava dosyalarından temin edilen mirasbırakanın 1978'den beri akıl hastalığını haiz olduğunun bildirildiği Adli Tıp Kurumu'nun 29.05.1989 ve 15.01.2002 tarihli raporlarına itibar edilerek sonuca gidilmiş ve ayrıca bozma ilamında belirtilen iyiniyet hususunda da mahkemece yeterli araştırma yapılmamıştır.
Davada, ehliyetsizlik hukuksal sebebine dayanıldığına göre, ehliyetsizlik kamu düzeni ile ilgili olduğundan öncelikle ehliyetsizlik konusunda inceleme yapılması gerekeceği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca; öncelikle ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/26 Esas sayılı dava dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Dairesi’nin 15.08.2012 tarihli ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’nun 18.12.2014 tarihli raporları dosyaya eklenmek suretiyle, temlik (17.03.1983) tarihinde mirasbırakan ...’nin ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan rapor alınması, mirasbırakanın ehliyetli olduğunun saptanması halinde; davanın reddine karar verilmesi, mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunun saptanması halinde ise; bozmadan önce dinlenilen tanıklar tekrar çağrılarak önceki bozmada değinilen ilkeler uyarınca edinimlerinde iyiniyetli olup olmadıklarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
...
...
..."