Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
İhtiyati Haciz Nedir?
İhtiyati haciz, bir borç ilişkisinde alacaklı olan tarafın alacağını güvence altına almak ve alacağı tahsil edebilme kabiliyet ve imkanının artırılabilmesi için öngörülmüş olan geçici ve koruyucu nitelikte bir hukuki müessesedir. Esasen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 257. maddesi ile 268. maddeleri arasında düzenlenmiş olan ihtiyati haciz, borçlunun mal kaçırması endişesini taşıyan alacaklılar açısından çok önemli bir hukuki koruma mekanizması teşkil etmektedir.
İhtiyati haciz uygulaması ile alacaklıların haklarının korunması için borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisi sınırlanır; ancak ihtiyati haciz, tek başına alacaklıya bu malların satışını talep etme hak ve yetkisini vermemektedir. Bu durumun gerekçesi, ihtiyati haczin temel amacı, konusu ve niteliğinden kaynaklanmaktadır. İhtiyati haciz: öncelikle alacağın tahsilini güvence altına almayı ve böylece alacaklının haklarını korumayı amaçlayan geçici bir önlemdir. Dolayısıyla ihtiyati haciz, bizzat alacağın varlığını kesin olarak ispatlayan ve bu alacağın tahsil edilmesini sağlayan bir hukuki prosedür olmaktan ziyade, var olduğu yaklaşık olarak ispat edilen olası bir alacağın tahsilini güvence altına alan bir hukuki güvence mekanizmasıdır.
Bu anlamıyla ihtiyati haciz uygulaması: İleride, gelecekteki bir zaman diliminde tahsil edilmesi gerekecek olan bir alacağın, vakti gelince(gerekli yasal prosedür işletildikten sonra) tahsil edilebilme niteliğinin kaybedilmemesi amacıyla yürütülür. Aşağıda, ihtiyati haciz uygulamasının niteliğine ve esaslarına ilişkin paylaşacağımız bilgiler ile birlikte bu hususun somutlaşacağı ve hukukçu olmayan okurlarımız açısından daha net bir şekilde anlaşılabileceği kanaatindeyiz.
a) İhtiyati Haczin Konusu
Kural olarak ihtiyati haciz işleminin konusu: Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para borçlarıdır. Bu husus, İcra ve İflas Kanunumuzun(İİK) 257. maddesi ile ortaya konulmuştur. Ancak İİK 257. maddesinin 2. fıkrasında, iki halde vadesi gelmemiş borçtan dolayı da ihtiyati haciz istenebileceği hususu hükme bağlanmıştır.
İcra ve İflas Kanunumuzun 257. Maddesine Göre: "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder."
b) İhtiyati Haczin Şartları
İhtiyati haczin birçok şartı bulunmaktadır. Bunlar:
İhtiyati haciz talebinin para alacağına ilişkin olması,
İhtiyati haciz talebine konu para alacağının rehinle temin edilmemiş olması,
Kural olarak ihtiyati haciz talebine konu para alacağının vadesinin gelmiş olması ya da İİK 257/2. maddesinde yer alan şartlardan birinin mevcut olması,
Alacağın varlığına ve ödenmeme riskine ilişkin yaklaşık ispat sağlamaya ve yeterli kanaat oluşturmaya elverişli delillerin sunulmuş olması,
Kural olarak alacağın bir ilama dayanmadığı hallerde, alacaklı tarafından teminat verilmesi(İİK 259/3. maddesi gereğince: Alacak ilam niteliğinde bir belgeye dayanıyorsa, teminat alınıp alınmayacağı hususu mahkemenin takdirindedir)
şeklinde sayılabilir.
Alacaklı tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulması durumunda, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için borç ve alacak ilişkisinin varlığının açıkça ve tartışmasız bir şekilde ispat edilmesi gerekmemektedir. Sunulan delillerin, borcun varlığını yaklaşık olarak ispat etmesi yeterlidir. Bu husus, aşağıda "c) İhtiyati Haciz Talebi" başlığımız altında detaylı olarak işlenmiştir.
c) İhtiyati Haciz Talebi
İhtiyati haciz kararı alınabilmesi için alacaklı tarafından görevli ve yetkili mahkemeye ihtiyati haciz kararına hükmedilmesi talebiyle başvuru yapılır. İhtiyati haciz talebinde bulunan alacaklı, dilekçesi ekinde borç ilişkisini ve alacağın varlığını yaklaşık olarak ispat etmeye elverişli delillerini de mahkemeye sunmalı ve yukarıda saymış olduğumuz ihtiyati haciz şartlarının varlığını ortaya koymalıdır. İhtiyati haciz, tek başına maddi anlamda kesin hüküm oluşturmamaktadır. Bu nedenle alacaklının alacağını yaklaşık olarak ispat etmesi, ihtiyati hacze karar verilebilmesi açısından yeterli kabul edilmektedir.
Bakınız Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/18235 E., 2018/731 K. sayılı kararında: "2004 sayılı İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması'' yeterlidir. Mahkemenin ''alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından'' anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan sözleşme ve ihtarname de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddi doğru görülmemiştir." ifadeleriyle, uygulamada yaklaşık ispatın yeterli olduğu ve kesin ispatın sağlanmasının gerekmediği hususu açıkça ortaya konulmuştur.
d) İhtiyati Hacizde Teminat
Kural olarak ihtiyati haciz talep eden alacaklı, haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü kişilerin ihtiyati haciz uygulaması nedeniyle uğrayacakları zararları karşılamak üzere bir miktar teminat yatırmak durumundadır. İhtiyati hacizde teminat hususu, İcra ve İflas Kanunumuzun 259. maddesinde düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 259. Maddesine Göre: "İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder. Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür."
Yukarıda alıntılamış olduğumuz bu İİK 259. maddesi 1. fıkrasında atıf yapılmış olan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunumuzun 96. maddesi yerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 84. maddesi ve devamında düzenlenmiş olan teminat hükümleri ve özel olarak HMK 87. maddesi hükmü uygulama alanı bulmaktadır.
Madde metnini siz değerli okuyucularımız için günümüz Türkçesine uyumlu şekilde ile birlikte madde madde ele alacak olursak:
Kural olarak ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklıdan teminat alınır,
İstisnai olarak ilama yani mahkeme kararına dayalı alacaklara istinaden ihtiyati haciz talebinde bulunulması durumunda teminat aranmaz,
İlam niteliğinde olan belgelere dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş olması durumunda teminata hükmedip hükmetmemek mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
e) İhtiyati Haciz Kararında Bulunması Gereken Hususlar
İhtiyati haciz kararında bulunması gereken unsurlar, İcra ve İflas Kanunumuzun 260. maddesinde düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 260. Maddesine Göre: "İhtiyati haciz kararında: 1. Alacaklının ve icabında mümessilinin ve borçlunun adı, soyadı ve yerleşim yeri, 2. Haczin ne gibi belgelere müsteniden ve ne miktar alacak için konulduğu, 3. Haciz konulmasının sebebi, 4. Haczolunacak şeyler, 5. Alacaklının zararın tazminiyle mükellef olduğu ve gösterilen teminatın nelerden ibaret bulunduğu, Yazılır."
Yerleşik hale geldiği görülen temyiz ve istinaf uygulamalarında ihtiyati haciz kararının İcra ve İflas Kanunumuzun 260. maddesinde sayılan hususları içermemesi ile Anayasamızın 141. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 297. maddesine aykırı olacak şekilde gerekçesiz bir şekilde kaleme alınması durumunda hukuka aykırı bir karar söz konusu olacaktır; ihtiyati haczin kabulü veya reddine ilişkin bu neviden bir karar, ilgililerin haklı itirazlarıyla karşı karşıya kalacaktır.
f) İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması
Mahkeme tarafından ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesi durumunda alacaklı tarafından 10 gün içerisinde yetkili icra dairesine başvuru yapılması gereklidir(İİK 261. Madde). Bu süre içerisinde başvuru yapılmaması durumunda ihtiyati haciz kararı kendiliğinden son bulur. İcra dairesi, borçluya ait olup haczedilebilir nitelikte olan her türlü malvarlığını(ihtiyati haciz kararında yer almak şartıyla) haczedebilir. Unutulmamalıdır ki, icra dairesi tarafından uygulanacak olan haciz işlem, ihtiyati haciz kararına uygun olmak durumundadır.
İhtiyati haciz kararlarının icrası, İcra ve İflas Kanunumuzun 79. maddesi vd. hükümlerine uygun olarak sağlanır.
g) Görevli ve Yetkili Mahkeme
İhtiyati haciz taleplerinde görevli ve yetkili mahkeme genel hükümlere göre belirlenir.
İhtiyati haciz talebini incelemeye yetkili mahkeme, İcra ve İflas Kanunumuzun 258. maddesi ile 50. maddesi atfı gereğince Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 5. maddesi ve devamı hükümlerine göre tespit edilir.
Görevli mahkeme işin niteliğine göre belirlenir. Buna göre somut olayda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetine göre Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi veya İş Mahkemesi görevli olabilir.
İhtiyati Haczin Sona Ermesi, Kaldırılması veya Hükümsüz Kalması
İhtiyati haciz, ihtiyati hacze itiraz veya teminat gösterme yollarıyla kaldırılabilir. Bunun yanında ihtiyati haciz, süre nedeniyle de sona erebilir.
a) İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
İhtiyati haczin muhatabı olan borçlu tarafından bu karara itiraz edilebilir. İhtiyati hacze itirazda: İhtiyati haciz kararının içeriğine, ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, ihtiyati hacze karar verilebilmesi için alacaklıdan alınan teminat miktarına ve mahkemenin yetkisine itiraz gibi farklı sebeplere dayalı olarak itiraz ileri sürülebilir.
İtiraz, haciz kararını alan mahkemeye yapılır. Burada şu ayrıma dikkat etmek gerekir: Haciz uygulamasına ilişkin şikayet ve itirazlar icra mahkemesine yapılabilir. Ancak doğrudan ihtiyati haciz kararının kendisine yönelik itiraz etmek isteyen borçlu, itirazını ihtiyati hacze karar veren mahkemeye yöneltmelidir. İtiraz üzerine inceleme yapan mahkeme, itirazı kabul ederek ihtiyati haciz kararını kaldırabilir veya bu itirazı reddedebilir. İhtiyati haciz kararına karşı itiraz ve istinaf yolu İcra ve İflas Kanunumuzun 265. maddesinde düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 265. Maddesine Göre: "Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz."
İtiraz üzerinde iki taraf da davet edilmeli ve gelenler dinlendikten sonra karar verilmelidir. Davet üzerine taraflardan biri veya her ikisi bu davete icabet etmeyebilir, ancak itiraz üzerine mahkeme tarafından davette bulunulmuş olması zorunludur. Bu düzenleme, mahkemenin takdirine bırakılmış bir husus değildir. Aksi durum, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelecek ve kanuna aykırılık teşkil edecektir.
İtiraz üzerine istediği sonucu alamayan kişi, istinaf yoluna başvurabilir. İhtiyati haciz kararında belirlenen teminat tutarına yönelik olarak istinaf yoluna başvurulamamaktadır(HMK 341. ve 352/1-b. maddeleri gereğince). İstinaf kanun yoluna başvuru, ihtiyati haciz kararının icrasını durdurmaz ve hükmün istinaf edilmesi üzerine üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar kesindir.
b) İhtiyati Haczin Teminat ile Kaldırılması
İhtiyati haczin teminat gösterme yoluyla kaldırılması durumunda haciz konulan şeylerin üzerindeki haciz tamamen kaldırılır ancak teminat gösterilen şey ihtiyaten haczedilmiş olur. Yani ihtiyati haczin borçlu tarafından teminat gösterilmesi yoluyla kaldırılması, esasen ihtiyati haczi tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade, ihtiyati haczin konusunun değişmesi sonucunu doğurmaktadır. Borçlu tarafından teminat gösterilmesine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanunumuzun 263. ve 266. maddesinde düzenleme mevcuttur. Bunlardan 263. madde, haczolunan malın borçlu veya üçüncü kişi yedinde bırakılması için teminat gösterilmesini amaçlamaktayken, 266. madde doğrudan ihtiyati haczin kaldırılmasına yönelik hüküm ihtiva etmektedir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 263. Maddesine Göre: "Haczolunan mallar istenildiği zaman para veya ayın olarak verilmek ve bu hususu temin için malların kıymetleri depo edilmek veya icra memuru tarafından kabul edilecek esham ve tahvilat veya taşınır ve taşınmaz rehin veya muteber bir banka kefaleti gösterilmek şartiyle borçluya ve mal üçüncü şahıs elinde haczolunmuşsa bir taahhüt senedi alınarak bu şahsa bırakılabilir. İstenilecek teminat her halde borç ve masraf tutarını geçemez."
İcra ve İflas Kanunumuzun 266. Maddesine Göre: "Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer."
Uygulamada genellikle nakit teminat veya banka teminat mektubu ile ihtiyati haczin kaldırılması yolunun tercih edildiği görülmektedir. Teminat mektubu, bir bankanın müşterisi adına 3. bir kişi veya kuruluşa verilmek üzere banka tarafından hazırlanıp verilen bir çeşit güvence belgesidir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 266. maddesinde yer alan ve üzerinde önemli durulması gereken bir diğer husus, mahkemelerin görevine ilişkindir. İhtiyati haciz kararının alınmış olması durumunda teminat göstermek suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasının isteneceği makam, kararı veren mahkemedir. Ancak ihtiyati haciz kararının verilmesi akabinde takibe başlanmışsa, artık bu aşamada icra mahkemesinden talepte bulunulması gerekecektir.
c) İhtiyati Haczin Süre Nedeniyle Kalkması
İhtiyati haciz kararının verilmesi akabinde alacaklı tarafından 10 gün içerisinde icra dairesine başvuruda bulunulması ve kararın icrasının talep edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkacaktır.
İcra ve İflas Kanunumuzun 261/1. Maddesine Göre: "Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar."
Alacaklı aynı şekilde, İcra ve İflas Kanunumuzun 264. maddesinde düzenlenmiş olan tamamlayıcı merasim sürelerine de uygun şekilde hukuki iş ve işlemlerini gerçekleştirmiş olmalıdır. İİK 264. madde hükmünde yer verilmiş olan tamamlayıcı merasim sürelerine ve şartlarına uygun olarak tamamlayıcı merasimi sağlayamayan alacaklının almış olduğu ihtiyati haciz kararı hükümsüz kalacaktır. İhtiyati haczi tamamlayan merasim konusu aşağıda kendi başlığı altında detaylı olarak açıklanmaktadır.
Tamamlayıcı Merasim ve İhtiyati Haczin Kesin Hacze Dönüşmesi
İhtiyati haciz, yukarıda detaylı olarak açıklamış olduğumuz üzere kesin haciz teşkil etmemektedir. Bu nedenle alacaklıya hacizli malların satışı hakkını bahşetmemektedir. Alacaklı, hacizli malların satış yetkisini kazanmak istiyorsa, ihtiyati haczi tamamlayan merasimi yerine getirmek ve haczi kesinleştirmek durumundadır.
İhtiyati haczi tamamlayan merasim, İcra ve İflas Kanunumuzun 264. maddesinde düzenlenmiştir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 264. Maddesine Göre: "Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur. İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır. İhtiyatî haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur. Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir. Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder."
Alacaklının tamamlayıcı merasim işlemlerini yukarıda alıntılamış olduğumuz madde hükmünde yer alan sürelere uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde ihtiyati haciz, hükümsüz kalacaktır.
Haksız İhtiyati Haciz Nedeniyle Tazminat Davası
Alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız olduğunun anlaşılması durumunda ihtiyati hacizden zarar gören borçlu ve üçüncü kişiler, bu nedenle uğramış oldukları zararın tazminini talep edebilirler. Bu durumda öncelikle alacaklının ihtiyati haciz talebine istinaden yatırmış olduğu teminat, zarar görenlere verilir. Bu husus İcra ve İflas Kanunumuzun 259. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak haksız talepte bulunan alacaklının sorumluluğu teminat ile sınırlı değildir; bu neviden bir durumun söz konusu olması halinde borçlu ve üçüncü kişinin uğrayacağı bütün zararları karşılamakla mükelleftir.
İcra ve İflas Kanunumuzun 259/1. Fıkrasına Göre: "İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur."
Böylece ihtiyati haczin kesin haciz olmamasına rağmen uygulama alanı bulması nedeniyle alacaklının korunan menfaatinin karşısında, haksız talepler nedeniyle zarar görmesi muhtemel olan borçlu ve üçüncü kişilerin yaşayabilecekleri olası zararların da önüne geçmek isteyen kanun koyucu, bir nevi taraf menfaatleri arasında denge sağlamıştır.
Haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat davası açılabilmesinin koşulları:
Alacaklı tarafından ihtiyati haciz talebinde bulunulması ve bu talebin kabul edilmesi,
İhtiyati haciz kararının uygulanması ve borçlunun mallarına haciz konulması,
Borçlu veya üçüncü kişilerin haksız ihtiyati haciz nedeniyle zarara uğramış olmaları,
İhtiyati haczin uygulanması ve borçlu ile üçüncü kişiler nezdinde meydana gelen zarar arasında uygun illiyet(nedensellik) bağının bulunması
şeklinde sayılabilir.
Görüldüğü üzere yukarıda sıraladığımız bu şartlar arasında haksız ihtiyati haciz talebinde bulunan alacaklının kusurlu olması şartı yer almamaktadır. Çünkü ihtiyati haciz nedeniyle tazminat davasında alacaklının borçlu ve üçüncü kişiye karşı tazminat sorumluluğu, kusursuz sorumluluk kapsamındadır.
Bu davada görevli ve yetkili mahkeme, haksız fiil sorumluluğu kapsamında normal bir tazminat davası gibi değerlendirilir ve genel mahkemelerde görülür. Bununla birlikte, görevli olmak şartıyla yetkili mahkeme, genel hükümlere göre yetkili diğer mahkemelerin yanında(örneğin Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 9. ve 16. maddesinde düzenlenen yetki halleri), İcra ve İflas Kanunumuzun 259. maddesinin 4. fıkrası gereğince ihtiyati haczi koyan mahkeme de olabilir.
İhtiyati Haciz Teminatının İadesi
İcra takibinin borçlular açısından kesinleşmesi, ihtiyati hacizden feragat veya ihtiyati haczin hükümsüz kalması gibi durumlarda ihtiyati haciz için yatırılan teminatın iadesi mahkemeden talep edilebilmektedir. Bunun için teminatın iadesi şartlarının sağlanmış olması ve borçlu ile üçüncü kişilerin zarara uğramış olmaları nedeniyle tazminat talebinde bulunmamış olmaları şartlarının birlikte sağlanmış olması gerekmektedir. Teminatın iadesi usulünün uygulamada ne şekilde ele alındığını incelemek için aşağıda emsal kararlar başlığımız altında alıntılamış olduğumuz Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nin 2021/1208 E., 2021/1251 K. sayılı kararını inceleyebilirsiniz.
Uygulamada hataya düşmemek için ihtiyati haciz kararı ve ihtiyati haciz teminatının iadesine ilişkin hukuki iş ve işlemlerin mutlaka alanında uzman bir icra avukatı vasıtasıyla yürütülmesini tavsiye etmekteyiz.
İhtiyati Haciz ile İhtiyati Tedbir Arasındaki Farklar
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir sıklıkla birbirine karıştırılabilen hukuki müesseselerdir. Ancak hem teorik hem de pratik birçok farklılık ihtiva etmektedirler. Bu farklılıkların bir kısmını kısaca saymamız gerekecek olursa:
İhtiyati tedbir, Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında düzenlenmiş geçici bir hukuki koruma yöntemidir, ihtiyati haciz ise İcra ve İflas Kanunumuzda düzenlenmiştir,
İhtiyati tedbirde tedbir konusu malın 3. kişilere devri engellenmektedir, cebri satış veya kamulaştırma gibi istisnai bir durum söz konusu olmadıkça tedbirli malın 3. bir kişiye satış, bağış, trampa vb. yollarla devri mümkün değildir. Ancak ihtiyati hacizde, hacizli malın 3. kişiler tarafından edinilmesi mümkündür. Ancak bu durumu bilerek hacizli malı edinen 3. kişiler, haczin olası sonuçlarıyla yüzleşmek durumunda kalacaklardır.
İhtiyati tedbir, para dışındaki hak ve alacakları güvence altına almayı amaçlayan önleyici nitelikte bir hukuki kavramdır; İhtiyati haciz ise para alacağının güvence altına alınması amacını taşımaktadır. Örneğin taşınmaz mülkiyetine ilişkin olarak açılan bir tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu edilen taşınmazın 3. kişilere satışının önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunulabilir; ancak bu durumda esas olarak para alacağı değil mülkiyetin devri talep edildiği için ihtiyati haciz talebinde bulunulamaz.
İhtiyati hacizde, doğrudan haczedilen mallara ilişkin olarak taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta, alacaklının alacağını tahsil edebilmesi imkanının sağlanması amacıyla önlem olarak haciz uygulaması sağlanmaktadır. İhtiyati tedbirde ise üzerine tedbir konulan mal veya hak, doğrudan taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu teşkil etmektedir.
İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir arasında bu saymış olduklarımızdan başka daha birçok fark bulunuyor olsa da, ana hatlarıyla bu iki hukuki kavramın farklılıklarını siz değerli okuyucularımıza aktarmaya çalıştık.
Sıkça Sorulan Sorular
İhtiyati Haciz Nedir?
İhtiyati haciz, alacaklının alacağını güvence altına almak ve alacağı tahsil kabiliyet ve imkanının artırılabilmesi için öngörülmüş olan geçici bir hukuki koruma mekanizmasıdır. Borçlunun mal kaçırması gibi olasılıkların ortadan kaldırılması amacıyla uygulanır. Ancak ihtiyati haciz uygulaması tek başına alacaklıya hacizli malların satışını talep etme hakkı vermez, çünkü ihtiyati haciz kesin haciz teşkil etmemektedir. Çünkü ihtiyati haciz, niteliği itibariyle alacağın tahsilini güvence altına almaya ilişkin geçici bir önlem mekanizmasıdır ve başlı başına alacağın varlığını kesin olarak ispatlayan bir hukuki işlem değildir.
İhtiyati Haciz Şartları Nelerdir?
İhtiyati haciz talebinin kabulü için gereken şartlar, kısaca: Talebin para alacağına ilişkin olması, para alacağının rehinle temin edilmemiş olması, kural olarak bu para alacağının vadesinin gelmiş olması ya da vadesi gelmemiş para alacakları için İİK 257/2. maddede yer alan şartlardan birinin mevcut olması, alacağın varlığı ve ödenmeme riskinin ispatına istinaden yaklaşık ispat sağlamaya ve yeterli kanaat oluşturmaya elverişli delillerin sunulmuş olması ve alacak ilama dayanmıyorsa mahkemece belirlenecek bir miktar teminatın ihtiyati haciz dosyasına yatırılması şeklinde sayılabilir. Ek olarak alacak ilama değil de ilam niteliğinde bir belgeye dayanıyorsa, teminat alınıp alınmayacağı hususu mahkemenin takdirindedir.
İhtiyati Haciz Teminatı Ne Kadardır?
İhtiyati haciz teminat miktarı, İİK 259. maddesi göndermesiyle HUMK 92. madde(yeni HMK 87. madde) gereğince hakimin takdirindedir. Ancak uygulamada genellikle alacağın %10-15'i oranına tekabül eden bir miktar teminata hükmedildiği görülmektedir.
İhtiyati Haciz Kararı Alındıktan Sonra Ne Yapılır?
İhtiyati haciz kararı talebinde bulunan alacaklı, ihtiyati haciz kararının verilmesinden itibaren on(10) gün içerisinde icra dairesine başvurmalı ve ihtiyati haciz kararının infazını talep etmelidir. Aksi takdirde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
İhtiyati Haciz Ne Zaman Sona Erer?
İhtiyati haczin sona ermesi: İhtiyati hacze itiraz, teminat yoluyla ihtiyati haczin kaldırılması ya da alacaklı tarafından kanunda yer alan süreler içerisinde işlem yapılmaması hallerinde sona erecektir.
İhtiyati Hacizli Mal Satılabilir mi?
İhtiyati haciz kararı ile haczedilmiş olan mal, borçlu tarafından üçüncü kişilere satılabilir. Örneğin ihtiyati haciz ile haczedilmiş olan bir taşınmaz, üçüncü kişi tarafından borçludan satın alınabilir. Ancak bu durumda taşınmazı satın alan üçüncü kişi, tapudaki haciz ibaresini görmediğini iddia etmek suretiyle iyiniyet iddiasında bulunamaz.
İhtiyati Haciz Nasıl ve Ne Zaman Kesin Hacze Dönüşür?
İhtiyati haciz, alacaklının İcra ve İflas Kanunumuzun 264. maddesinde düzenlenmiş olan ihtiyati haczi tamamlayan merasim hükümlerini kanuni süreler içerisinde yerine getirmiş olması durumunda kesin hacze dönüşür.
İhtiyati Hacze Nasıl İtiraz Edilir?
İhtiyati hacze itirazda ihtiyati haciz kararının içeriğine, haczin dayandığı sebeplere, alacaklıdan alınmasına hükmedilen teminat miktarına ve mahkemenin yetkisi ile görevine itiraz gibi çeşitli sebeplere dayanılabilmektedir. İtiraz dilekçesinde itiraz sebepleri açık, sade ve anlaşılır bir şekilde belirtilmeli ve ileri sürülen beyanlar hukuka uygun deliller ile desteklenmelidir.
İhtiyati Haczin Teminat ile Kaldırılması Nasıl Sağlanır?
Borçlu tarafından banka teminat mektubu, nakdi teminat ya da İcra ve İflas Kanunumuzun 266. maddesinde sayılan diğer teminat türlerinden birini göstermek şartıyla teminat gösterme yoluyla ihtiyati haczin kaldırılmasını talep edebilir. Bu halde ihtiyati haciz konulan şeylerin üzerindeki haciz tamamen kaldırılır ancak teminat olarak gösterilen şey(örneğin nakdi teminat veya banka teminat mektubu) haczedilmiş olur. Yani esasen ihtiyati haczin teminat gösterme yoluyla kaldırılması, ihtiyati haczi tamamen ortadan kaldırmaktan ziyade ihtiyati haczin konusunun değişmesini sağlamaktadır.
Haksız İhtiyati Haciz Nedeniyle Tazminat Nedir?
Alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız olduğunun anlaşılması durumunda, ihtiyati haciz uygulaması neticesinde zarar gören borçlu ve üçüncü kişiler, bu nedenle uğramış oldukları zararın tazminini talep edebilirler. Alacaklı kusurlu olsun veya olmasın, haksız ihtiyati haciz nedeniyle borçlu veya üçüncü kişilerin uğradığı zararların tamamını gidermekle yükümlüdür. Haksız ihtiyati haciz nedeniyle tazminat davasının şartları: Alacaklının talebi üzerinde ihtiyati hacze karar verilmesi ve yine alacaklının talebiyle borçlunun mallarına haciz konularak bu kararın uygulanması, bu ihtiyati haciz uygulamaları nedeniyle borçlu veya üçüncü kişilerin zarara uğramış olması, zarar ile ihtiyati haciz uygulaması arasında uygun illiyet bağının bulunması şeklinde sayılabilir.
İhtiyati Hacze İlişkin Emsal Kararlar
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2021/279 E., 2021/280K. sayılı kararı
“…
…
…
Yine İİK'nın 260. Maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararında Alacaklının ve icabında mümessilinin ve borçlunun adı, soyadı ve yerleşim yeri; haczin ne gibi belgelere müsteniden ve ne miktar alacak için konulduğu; haciz konulmasının sebebi, haczolunacak şeyler; alacaklının zararın tazminiyle mükellef olduğu ve gösterilen teminatın nelerden ibaret bulunduğu yazılır.
Somut uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesi 19/11/2020 tarihli ara kararında, herhangi bir gerekçe belirtmeden ve ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz kavramlarını da karıştırmak suretiyle İİK 257. Maddesinde ki şartlar oluşmadığından tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Yazılan bu karar Anayasanın 141. Maddesi, HMK 297. Ve İİK 260. Maddesinde belirtilen şartları taşımadığı anlaşılmaktadır.
Davanın esası hakkında karar verdikten sonra gerekçeli karar yazılmadan dosya Yargıtay'a temyiz incelemesi için veya istinaf mahkemesine istinaf incelemesi için gönderilemiyorsa aynı durum ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları için de geçerlidir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesince İİK'nun 260. maddesi, HMK'nun 297/1 maddesi ve 1982 Anayasası'nın 141. maddesine uygun olarak gerekçeli karar yazıldıktan ve usulüne uygun taraflara tebliğ edildikten sonra istinaf incelemesi için dosyanın daiemize gönderilmesi için, HMK'nın 352/1 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.…
…
…”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/5365 E., 2018/497 K. sayılı kararı
"...
...
...
İhtiyati haciz talep eden vekili, açmış olduğu alacak davası ile ihtiyati haciz talep etmiş, ihtiyati haciz talebi mahkemece reddedilmiştir. Dosyaya sunulan sözleşme, fatura, teslim tutanağı gibi deliller borcun varlığı konusunda yaklaşık ispat için yeterlidir. İ.İ.K.'nun 257/I maddesi uyarınca alacağın muaccel olması halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İhtiyati haciz talep eden vekilince keşide edilen ihtarname aleyhine ihtiyati haciz istenene tebliğ edildiğinden, mahkemece, yaklaşık ispat kuralı gözetilerek sunulan belgelere göre ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar vermesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
...
...
..."
İhtiyati haciz talebinin kabulü için alacağın kesin ispatı değil, yaklaşık ispatının yeterli olduğuna ilişkin karar,
Sözleşme, fatura ve teslim tutanağı gibi delillerin borcun varlığı konusunda yaklaşık ispat sağlamaya elverişli olduğuna ilişkin karar,
Borçluya ihtarname gönderilmiş olması ve bu ihtarnamenin tebliğ edilmiş olması durumunda borcun muaccel hale gelmiş olduğunun yaklaşık olarak ispat edilmiş sayılacağına ilişkin karar,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/5365 E., 2018/497 K. sayılı kararı
"...
...
...
İhtiyati haciz talep eden vekili, aleyhine ihtiyati haciz istenene (davalıya) satılan mal bedeline yönelik yapılan ödemeler düşüldükten sonra kalan 390.010.-TL’nin ödenmediğini, alacağın teminat altında bulunmadığını ileri sürerek, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, ihtiyati haciz talep edenin dosyaya sunduğu belgeler alacağın varlığının ispatında yeterli olmadığından ve alacağın varlığı, yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar ihtiyati haciz talep eden vekilince temyiz edilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden vekili, açmış olduğu alacak davası ile ihtiyati haciz talep etmiş, ihtiyati haciz talebi mahkemece reddedilmiştir. Dosyaya sunulan sözleşme, fatura, teslim tutanağı gibi deliller borcun varlığı konusunda yaklaşık ispat için yeterlidir. İ.İ.K.'nun 257/I maddesi uyarınca alacağın muaccel olması halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İhtiyati haciz talep eden vekilince keşide edilen ihtarname aleyhine ihtiyati haciz istenene tebliğ edildiğinden, mahkemece, yaklaşık ispat kuralı gözetilerek sunulan belgelere göre ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar vermesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
...
...
..."
Banka bireysel kredi sözleşmesi alacağının kat edilmesiyle muaccel hale gelen alacağa dair ihtiyati haciz talebine ilişkin karar,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/11933 E., 2016/1553 K. sayılı kararı
"...
...
...
Talep, bireysel kredi sözleşmesine dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK'nın 257/1. maddesi uyarınca rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş para alacağı için ihtiyati haciz istenebilir. Bu nedenle ihtiyati haciz talebi yerindedir.
İhtiyati haciz isteyen banka alacağı hesabın kat edilmesiyle muaccel hale gelmiş ve keşide edilen ihtarname de tebliğ edilmiştir. İhtiyati haciz kararı icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan ihtiyati tedbir benzeri ancak daha etkili bir tedbir işlemi olup, verilen ihtiyati haciz kararı ile kesin bir alacak tutarı hüküm altına alınmış olmaz. Mahkemece ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunun kabulü ile hesap kat ihtarnamesinde belirtilen 47.342,45 TL alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle talebin reddinde isabet görülmemiştir.
...
...
..."
İhtiyati haciz talebinin kabulü için diğer şartlar mevcutsa, alacağın varlığının ve muaccel hale gelmiş olduğunun yaklaşık olarak ispat edilmesinin yeterli olduğuna ilişkin karar,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/18235 E., 2018/731 K. sayılı kararı
"...
...
...
2004 sayılı İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması'' yeterlidir. Mahkemenin ''alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından'' anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir.
Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır.
Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan sözleşme ve ihtarname de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddi doğru görülmemiştir.
...
...
..."
İhtiyati haciz için yatırılan teminatın iadesi talebini incelemeye yetkili mahkemeye ilişkin karar,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2022/93 E., 2022/130 K. sayılı kararı
"...
...
...
Tüm dosya kapsamından, teminatın iadesi hususunda Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliği'nin 217.maddesinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz için teminatın iadesi istenmesi durumunda mahkemece karar verileceği belirtilmiş olup, bu mahkemenin, asıl dava açılmadan öncesi için D.iş esası üzerinden ihtiyati hacze karar veren mahkeme olduğu yönünde tereddüt bulunmadığı, dava açıldıktan sonra ise teminatın iadesine teminatı alan mahkemece karar verileceği hususunda uygulamada görüş birliği bulunduğu, teminatın iadesi talebi yönünden asıl dava açıldıktan sonra teminatın iadesine asıl davaya bakan mahkemece karar verileceği hususunda Yönetmeliğin 217.maddesinde açıkça bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmakla, teminatın iadesi talebi yönünden karar verilmek üzere dosyanın Ankara Asliye 8. Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
...
...
..."
İhtiyati haciz nedeniyle alınan teminatın iadesi şartlarına ilişkin karar,
Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1208 E., 2021/1251 K. sayılı kararı
"...
...
...
İhtiyati hacizde teminatı düzenleyen 2004 sayılı İİK'nın 259/1. maddesinde "ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur.
HMK'nın teminatın iadesini düzenleyen 89/1. maddesi gereğince teminat gösterilmesini gerektiren sebep ortadan kalktığı takdirde, ilgilinin talebi üzerine mahkeme, teminatın iadesine karar verir.
İhtiyati haciz nedeni ile alınan teminatların iadesi konusunda 6100 sayılı HMK’da ve 2004 sayılı İİK’da “ihtiyati haciz kararı nedeni ile alınan teminatın iadesi” konusunda özel bir düzenleme yer almamaktadır. HMK'nın 406/2. maddesinde ihtiyati haciz diğer geçici hukuki korumalar arasında sayıldığı için ihtiyati tedbirlere ilişkin HMK’nın 392. maddesi hükmü ihtiyati haciz bakımından da uygulanabilecektir. HMK’nın 392/2. maddesinde, asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir hükmü yer almaktadır.
Bölge Adliye Ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik'in “Teminatların iadesi” başlıklı 217. maddesinde de “İhtiyati tedbir veya ihtiyati haciz taleplerinde teminat olarak yatırılan para, banka mektubu, tahvil ya da benzeri evrakın iadesinin istenmesi halinde yazı işleri müdürü teminatın iadesi için kanuni şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini, araştırıp bu hususu belgelendirerek görüşü ile birlikte dosyayı hakim veya başkana sunar. Teminat gösterilmesini gerektiren sebeplerin ortadan kalktığının anlaşılması halinde mahkemece, teminatın iadesine karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, ihtiyati haciz nedeni ile alınan teminatın iadesi için öncelikle ihtiyati haciz kararının infaz edilmemiş olması gerekir. İhtiyati haciz kararı infaz edilmiş ise, asıl davaya ilişkin hükmün veya asıl icra takibinin kesinleşmesinden veya herhangi bir nedenle ihtiyati haciz kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davası açıldığının anlaşılamaması halinde, iade şartının gerçekleştiğinin Yazı İşleri Müdürünce belgelendirilerek görüş ile birlikte teminatın iadesi talebi hâkim veya başkan onayına sunulmalı ve teminat iade edilmelidir.
Somut olayda, ihtiyati haciz kararı verilmesinden sonra, itirazın kabulü ile, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, teminatın iadesi konusunda koşulların oluşması halinde ihtiyati hacze karar veren mahkeme tarafından karar verilmesi gerektiği, teminatın doğrudan aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçluya iade edilemeyeceği, HMK'nın 392/2. maddesi gereğince bir aylık süre içerisinde tazminat davası açması halinde davaya bakan mahkeme tarafından teminatın borçluya verilip verilmeyeceği konusunda karar verilebileceği, icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı, İİK. 67. ve 72. Maddesi uyarınca davalar için söz konusu olup ihtiyati haciz talebinin reddi ve kabulüne kararları nedeniyle icra inkar ve kötü niyet tazminat kararı verilmesi mümkün olmamasına göre; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla itiraz eden borçlu vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
...
...
..."