Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
İmar Planı Nedir?
İmar planı, imar uygulamalarına konu edilecek olan yerlere ilişkin olarak detaylı bilgiler içeren, ihtiyaca göre farklı çeşit ve ölçeklerle hazırlanabilen plan ve haritalara verilen isimdir. İmar planları, kent kültürü, şehircilik ilkeleri ve popülasyonun ihtiyaç duyması muhtemel olan sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlar dikkate alınmak suretiyle hazırlanırlar. Nüfusu 10.000'i geçen yerleşim yerlerinde imar planı yapılması zorunludur; nüfusu 10.000'in altında olan yerlerde ise imar planının yapılmasına ilişkin olarak belediye tarafından karar verilebilir.
Uygulamada en sık karşılaşılan ve itiraz edilen ya da imar planının iptali davasına konu edilen imar planı çeşitleri nazım imar planı ve uygulama imar planıdır; çünkü bu planlar doğrudan vatandaşların yaşantısına ve mülkiyet hakkına temas etmekte olan planlardır.
Bu makalemizde spesifik olarak imar planına itiraz ve imar planının iptali davası hakkında bilgilendirme yapmaya çalışacağız, ancak imar planları hakkında detaylı bilgi edinmek istiyorsanız, konuya ilişkin üst başlık niteliğinde olan makalemizi inceleyebilirsiniz: İmar Planı Nedir, İmar Planı Çeşitleri Nelerdir?
İmar Planlarına Karşı Yürütülebilecek Hukuki Süreç
Hukuka aykırı imar planlarına karşı ilgililer tarafından süresi içerisinde itiraz edilebilir veya idari yargıda imar planının iptali davası açılabilir. İmar planına itiraz edilmesi, bu itirazı yine itiraza konu edilen imar planını onaylamış olan belediye meclisi veya valiliğin inceleyecek olmasından dolayı ülkemizde genellikle sonuç doğurmayan bir yoldur. Ayrıca imar planının iptali davası açılabilmesi için, plana askı süresi içerisinde itiraz edilmiş olması gibi bir zorunluluk da bulunmamaktadır. Bu nedenle genellikle vatandaşların idare mahkemesi nezdinde idari işlemin iptali davası niteliğinde olan imar planının iptali davasını açmaları gerekmektedir. Makalemizde yer alan alt başlıklar içerisinde hem itiraz yolu hem de imar planının iptali davası hakkında detaylı bilgilendirme yapmaya çalışacağız.
İmar Planına İtiraz Yolu
İmar planına itiraz, imar planının iptali davasından farklı bir müessesedir. İmar planının iptali davası, makalemizin devamında yer almaktadır.
Onaylı imar planları, 3194 sayılı İmar Kanunumuzun 8/b fıkrasının 1. ve 2. bentleri hükmü gereğince ilgili belediye başkanlığı(belediye sınırları içerisinde kalan yerler için) veya valilik(belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar için) tarafından tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle ilan edilir ve bir aylık ilan süresi içerisinde bu imar planlarına itiraz edilebilir. İtirazlar belediye meclisi veya valilik tarafından 15 gün içerisinde incelenir ve kesin karara bağlanır.
3194 sayılı İmar Kanunumuzun 8/b fıkrasının 1. ve 2. Bentlerine Göre: "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Planlar, plan değişiklikleri ve plan revizyonları; kayıt altına alınmak ve arşivlenmek üzere Bakanlıkça oluşturulan elektronik ortama yüklenmek ve aynı sistem üzerinden Plan İşlem Numarası almak zorundadır. Planlar, belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar."
İtirazın reddedilmesi halinde, hak sahipleri tarafından imar planının iptali davası açılması gerekecektir. İmar planına itiraz, imar planının iptaline ilişkin olarak dava açılabilmesi için zorunlu bir şart değildir. Bu nedenle imar planına ilişkin olarak itiraz edilmemişse dahi, imar planının iptali talebiyle idari yargıda dava açılması mümkündür.
İmar Planının İptali Davası
İmar planı, bir çeşit idari işlem niteliğindedir. Anayasamızın 125/1. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bu nedenle imar planının hukuki usul ve esaslara aykırı olduğu iddiasıyla imar planının iptali istemli olarak idari işlemin iptali davası açılabilmektedir. Ancak bu davada ileri sürülen iddiaların ispat edilmesi gerekecektir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 12. Maddesine Göre: "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır."
İmar Planının İptali Sebepleri
İmar planları yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı olabilir. Bu noktada Danıştay'ın konuya ilişkin vermiş olduğu emsal niteliğindeki kararlar ile İmar Hukuku mevzuatı çok büyük önem arz etmektedir.
İmar planının iptali, her somut olaya göre farklılık gösterecektir. Yukarıda saymış olduğumuz yetki, sebep, şekil, konu ve amaç yönünden hukuka aykırılıklar, kendilerini farklı şekillerde gösterebilmektedir. Bu nedenle imar planının iptali sebeplerini somutlaştırmamız ve örnekler vermemiz gerekecek olursa, sayacaklarımızla sınırlı olmamak kaydıyla uygulamada en sık karşılaşılan sebepler aşağıdaki şekilde örneklendirilebilir:
İmar planının kamu yararına aykırı olması,
İmar planının şehircilik ilke ve esaslarına aykırı olarak hazırlanmış olması,
Alt ölçekli imar planının, üst ölçekli imar planına aykırı olarak hazırlanmış olması(örneğin uygulama imar planının, nazım imar planına aykırı olması,
Plar planının planlama ilke ve esaslarına aykırı olarak hazırlanmış olması,
Araştırma ve analiz çalışmalarının gerektiği gibi gerçekleştirilmemiş olması, özellikle eşik analizinin yapılmamış olması,
Planın yetkili olmayan kişi ve kurumlarca hazırlanmış ya da onaylanmış olması,
Kamu hizmetine ayrılmış olan bir yere ilişkin azaltmaya gidilmişse, bu hizmet için eşdeğer alan ayrılmamış olması,
Eksik ve yetersiz inceleme yapılmış olması
Bu örnekler, bu tip hukuka aykırılıkları somutlaştırmak amacıyla verilmiştir ve her somut olayın gereğine göre çoğaltılabilir, akılda kalması gereken en önemli husus: İmar planının yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönünden hukuka aykırı olduğunun ispatının gerekmesidir. Tabii bu aykırılıkların tespiti, imar mevzuatı ile uygulama kurallarına son derece hakim olunmasını gerektirmektedir.
İmar Planının İptali Davasını Kimler Açabilir?
İmar planının iptali davası, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunumuzun 2. maddesi gereğince iptali istenen imar planı nedeniyle menfaatleri ihlal edilen herkes tarafından açabilir. Bu anlamda 3194 sayılı İmar Kanunumuzda da dava açabilme ehliyetine ilişkin olarak herhangi bir spesifik sınırlandırma getirilmemiştir. Ancak uygulamada, Danıştay tarafından imar planının iptali davalarına ilişkin olarak çeşitli sınırlamalar getirildiği görülmektedir. Örneğin, imar planı nedeniyle menfaati zarara uğrayan kiracıların da menfaatlerinin ihlal ediliyor olmasından kaynaklı olarak iptal davası açmaya yetkisinin olması gerektiği düşünülecek olsa dahi, Danıştay'ın vermiş olduğu bazı kararlar bu durumun aksini göstermektedir. Dolayısıyla imar planının iptali davasında husumet konusu her somut olay açısından ayrı ayrı ve dikkatle değerlendirmeye tabii tutulmalıdır.
İmar planının iptali davası, iptali istenilen imar planı nedeniyle menfaatleri ihlal edilen:
İmar planının konu alanında yer alan taşınmazın tapu malikleri,
Tapusuz taşınmazı 20 yıldan uzun süredir davasız ve çekişmesiz bir şekilde malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran iyi niyetli zilyet,
Sınırlı ayni hak sahipleri,
Bu saydıklarımız, yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi her somut olay özelinde genişletilebilir ve artırılabilir. Örneğin bir taşınmazın paylı mülkiyete tabi olması halinde tapu maliki olan paydaşlardan her biri tarafından dava açılabilir, paydaşlardan birinin açacağı davanın reddedilmesi, diğer paydaşların dava açma hakkını ortadan kaldırmaz.
İmar Planının İptali Davası Kime Karşı Açılır?
İmar planının iptali davalarında husumet sorununun karışıklığa neden olduğu görülebilmektedir. İmar planının iptali davasının belediye meclisi veya il genel meclisine husumet yöneltilmesi mümkün değildir. Bu dava, işlemi yapan idarenin organına değil, doğrudan ilgili idareye karşı açılmalıdır. Dolayısıyla örneğin, imar planı belediye tarafından yapılmışsa: İmar planının iptali davası, imar planını onaylayan belediye meclisine değil, doğrudan belediye tüzel kişiliğine karşı açılmalıdır.
İmar Planının İptali Davası Açma Süresi
İmar planının iptali davasını açma süreleri, imar planının askıya çıkarılmış olup olmadığı veya askıya çıkarılmışsa bu ilan edilmiş olan imar planına ilişkin olarak itiraz yoluna başvurulup başvurulmadığına göre değişiklik gösterir. Askıya çıkarılmayan, yani usulüne uygun bir şekilde ilan edilmeyen imar planları, kesin ve yürütülebilir nitelikte idari işlemler değildir. Bu nedenle bu işlemlere ilişkin olarak iptal davası açılması da gerekmemektedir. Ancak idare tarafından, esasen askıya çıkarılmamış olduğu için yok hükmünde olan bu imar planları sanki geçerliymiş gibi uygulama işlemleri yapılmaya başlanmış veya eyleme geçilmişse, tüm bu uygulama işlemleri ile idari eylemlere ilişkin olarak ayrıca dava açılması mümkündür.
İmar planına itiraz edilmemiş ve 1 aylık askı ilan süresinin sonunda imar planı kesinleşmişse, bu kesinleşme tarihinden itibaren 60 günlük süre içerisinde imar planının iptali davası açılabilir.
1 aylık ilan süresi içerisinde imar planına itiraz edilmişse ve itiraz reddedilmişse ya da kanunda belirtilen 15 günlük sürenin sonunda cevap verilmeyerek zımnen reddedilmişse, 1 aylık askı süresinin bitmesinden itibaren 60 gün içerisinde iptal davası açılabilir. Ancak sürenin hesaplanmasında, 15 günlük sürenin sonu da dikkate alınır. Bu nedenle 15 günlük cevap verme süresi, 1 aylık askı süresinin sona ermesinden sonra bitmişse, kanaatimizce bu tarihten itibaren 60 gün içerisinde imar planının iptali davası açılabilir. Bu hususun, her somut olay özelinde, alanında uzman bir idare hukuku veya gayrimenkul hukuku avukatı ile görüşülmesi tavsiye edilir.
Ancak Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanan imar planlarına ilişkin olarak dava açma süresinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 20/A. maddesinde düzenlenmiş olan ivedi yargılama usulü hükümleri uyarınca 30 günlük dava süresine tabi olduğu unutulmamalıdır.(Bakınız: Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/7307 E., 2022/7603 K. sayılı kararı)
Bununla birlikte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 11. maddesi kapsamında ilgili idareye başvuruda bulunulması, dava açma süresini durdurur. İdarenin İYUK 11. madde uyarınca yapılacak olan başvuruyu reddetmesi ya da bu başvuruya ilişkin olarak hiçbir cevap vermemek suretiyle başvuruyu zımnen reddetmesi halinde, İYUK 11. maddeye göre yapılmış olan başvurunun yapıldığı tarihte durmuş olan dava açma süresi, kaldığı yerden devam edecektir.
Son olarak, alt ölçekli imar planlarının iptali istemiyle açılan iptal davasında, dava açma süresi geçmiş dahi olsa üst ölçekli imar planlarının da iptali talep edilebilir. Aynı şekilde, İYUK 7/4. maddesi gereğince, imar uygulamaları dolayısıyla başkaca bir uygulama işlemi gerçekleştiriliyorsa, örneğin: Yıkım ve tahliye bildiriminde bulunulmuşsa, bu uygulama işlemi ile birlikte düzenleyici işlem olan imar planının iptali de(imar planının iptaline ilişkin dava açma süresi geçmiş olsa bile) talep edilebilir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 7/4. Maddesine Göre: "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz."
İmar Planının İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
İmar planlarının iptali davaları, idari yargının görev alanına girer; bu durum kamu düzenine ilişkindir ve resen dikkate alınmalıdır. Bu nedenle imar planının iptali davasında görevli mahkeme, idare mahkemesidir. Ancak 2575 sayılı Danıştay Kanunumuzun 24/1-c. maddesi uyarınca bakanlıklar tarafından ülke çapında uygulanacak nitelikte çıkarılan imar planların iptali davasına istinaden ilk derece mahkemesi olarak Danıştay görevlidir.
İmar planının iptali davasında yetkili mahkeme ise kural olarak imar planından menfaati etkilenen taşınmaz malikinin taşınmazının bulunduğu yer mahkemesidir.
İmar Planının İptali Davasında Yürütmenin Durdurulması
İdare hukukunda bir idari işleme dair iptal veya tam yargı davası açılması, o işlemi durdurmaz. Eğer açılacak olan idari davada özellikle ve açıkça yürütmenin durdurulması talep edilmemişse, dava açılmış olmasına rağmen davaya konu edilen işlemin yürürlüğü devam edecektir. Bu nedenle eğer imar planının uygulanması neticesinde telafisi güç veya imkansız bir zararın doğması ihtimali söz konusu ise, bu davada mutlaka yürütmenin durdurulması talebinde bulunulması gerekmektedir. İdari işlemlere ilişkin olarak yürütmenin durdurulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 27. maddesinde düzenlenmiştir.
İmar planının iptali davasında yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için:
İmar planının uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğacak olması,
İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması,
Davalı idarenin savunmasının alınması veya savunma süresinin geçmiş olması
şartlarının sağlanmış olması gerekir. Ancak uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütmesinin durdurulmasına istinaden idarenin savunması alındıktan sonra yeniden değerlendirme yapılmak üzere savunma alınmadan da karar verilebilir. Örneğin idare tarafından vatandaşlara yıkım ve tahliye ihtarında bulunulmuşsa, yıkım ve tahliye ile birlikte imar planının iptalinin de talep edildiği iptal davasında idarenin savunması alınmaksızın yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. Aynı şekilde, İYUK 27/5. madde uyarınca idarenin savunma süresinin kısaltılması da talep edilebilir ve mahkeme tarafından bu şekilde hükme bağlanabilir.
Anayasamızın 138/4. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunumuzun 28/1. maddesinde göre: Mahkeme tarafından yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş olması halinde ilgili idare, gecikmeksizin bu karara uymak durumundadır.
İmar Planının İptalinin Sonuçları
İmar planının iptali istemiyle açılan iptal davasının kabulü ile imar planının iptal edilmesi halinde, imar planına konu edilen yer, plansız hale gelir. Eğer eski ve hukuka uygun imar planında değişiklik yapılmışsa ve bu değişiklikler, iptal davasına konu edilmişse, bu değişikliğin iptali halinde eski imar planı geçerlilik kazanmaz; aynı şekilde bu halde de imar planına konu edilen yer plansız hale gelecektir. Ayrıca alt ve üst ölçekli planların iptali de talep edilmemişse yalnızca iptali istenilen ölçekli imar planı iptal edilir.
Alt Ölçekli İmar Planının İptali İçin Açılan Davayla Üst Ölçekli İmar Planlarının İptalinin Talep Edilmesi
Alt ölçekli imar planının iptali istemli olarak açılmış olan iptal davasında, üst ölçekli imar planına yönelik olarak dava açma süresi geçmiş olsa dahi, bu üst ölçekli imar planının iptali da talep edilebilir. Aynı şekilde, yıkım ve tahliye gibi uygulama işlemlerinin iptali davasında, düzenleyici işlem olan imar planının iptali de dava edilebilecektir. Bu sayede, hiyerarşik olarak daha üst seviyede bulunan, ancak dava açma süresi kaçırılmış olan idari işlemlere ilişkin dava açma süresi bir nevi canlandırılmış olur.
Bu noktada belirtmek gerekir: Üst ölçekli planın iptal edilmesi halinde, alt ölçekli imar planları kendiliğinden yürürlükten kalkmış olmaz. Ancak ilgili idare tarafından gelecekte ortaya çıkması muhtemel uyuşmazlıklara istinaden hazırlık yapılması gerekir.
İmar Planının İptali Davasına İlişkin Danıştay Kararları
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/5124 E., 2022/1166 K. sayılı kararı
"...
...
...
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dilekçesinde, davacı tarafından, 1. derece deprem kuşağında yer alan Zonguldak ilinde taşkömürü havzası içinde bulunan dava konusu taşınmazın yer aldığı alanın, madencilik faaliyetleri nedeniyle yıkılma riski altında olduğu, bu nedenle davacının maliki olduğu … parsel sayılı taşınmazın da içinde bulunduğu alanda 9 kat yapılaşma kararı getirilmesinin uygun olmadığı, ayrıca adadaki parsellerin önceki imar planları uyarınca 4 katlı konut alanı olarak yapılaşmasını tamamladığı, bu nedenle adada ticaret alanı kullanım kararı getirilmesinin ve kat sayısında artış yapılmasının hukuka uygun olmadığı, … tarih ve … sayılı Zonguldak Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının uygulanmadığı, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı notlarının 15. ve 16. maddelerinin hukuka aykırı olduğuna yönelik iddialar ileri sürülerek görülmekte olan dava açılmıştır.
Davacı tarafından sunulan temyiz dilekçesinde de İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda ve bu rapor esas alınarak verilen idare mahkemesi kararında uyuşmazlık konusu imar planlarının genel gerekçelerle hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verildiğinden davaya konu imar planlarının tümünün iptaline karar verilmesi gerektiği, zira, … ada, … parsel sayılı taşınmaz bazında verilen iptal kararının davacılardan bu parselde malik olmayan … açısından bir etkisi olmayacağı ileri sürülmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
Çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren konularda Danıştay içtihatları ile belde sakini olmak dava açmak için yeterli görülmüş ise de, bu kapsamda bulunmayan bir alanda imar planının iptali istemiyle dava açabilmek için davacının dava açmakta menfaati olduğunu somut olarak ortaya koyması gerekmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu parsellerin hangileri olduğu netleştirilmek, 1/1000 ölçekli uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarının tümünün iptaline karar verilmesi isteminin bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşturulmak, davacılardan Meral Çolak'ın dava konusu imar planlarının sınırları içerisinde taşınmaz maliki olmadığı hususu dikkate alınmak ve iptali istenen parseller veya imar planları yönünden davacıların dava açmakta kişisel, meşru ve güncel bir menfaati olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmak suretiyle dava ehliyetlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava konusu edilen parseller veya imar planları netleştirildikten sonra davacıların dava konusu işlem ile menfaat bağlarının bulunduğu neticesine varılması halinde; davacılardan …, …, … ve …'nin de aralarında bulunduğu şahıslar tarafından … tarih ve … sayılı Zonguldak Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının dava konusu parsellerin de içinde bulunduğu parseller yönünden iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 26/09/2019 tarih ve E:2018/8361, K:2019/8188 sayılı kararı üzerine verilecek karar dikkate alınmak, uyuşmazlık konusu imar planlarının tümünün iptali istemiyle açılmış bir dava bulunup bulunmadığı veya anılan imar planlarının davalı idarece iptal edilip edilmediği araştırılmak ve dava konusu edildiği ortaya koyulan tüm parseller yönünden ek rapor alınmak veya gerekirse yerinde yeniden yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenecek rapor göz önünde bulundurulmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan temyiz istemlerinin kabulüne, 2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 08/02/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
...
...
..."
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/6620 E., 2022/2684 K. sayılı kararı
"...
...
... HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dava dilekçesinde, davacı tarafından, 1. derece deprem kuşağında yer alan Zonguldak ilinde taşkömürü havzası içinde bulunan dava konusu taşınmazın yer aldığı alanın, madencilik faaliyetleri nedeniyle yıkılma riski altında olduğu, bu nedenle … ada, … parsel sayılı taşınmazda kat sayısında artış yapılarak 8 kat yapılaşma kararı getirilmesinin ve ticaret alanı kullanım kararının hukuka uygun olmadığı, … tarih ve … sayılı Zonguldak Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının uygulanmadığı, benzer kullanım kararlarının ve kat yüksekliklerinin dava konusu imar planlarında da öngörüldüğü ve uyuşmazlık konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı notlarının 15. ve 16. maddelerinin hukuka aykırı olduğuna yönelik iddialar ileri sürülerek görülmekte olan dava açılmıştır.
Davacı tarafından sunulan temyiz dilekçesinde de İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda ve bu rapor esas alınarak verilen idare mahkemesi kararında uyuşmazlık konusu imar planlarının genel gerekçelerle hukuka aykırı olduğu tespitlerine yer verildiğinden davaya konu imar planlarının tümünün iptaline karar verilmesi gerektiği, zira … ada, … ve … parsel sayılı taşınmaz bazında verilen iptal kararının davacılardan bu parsellerde malik olmayan … açısından bir etkisi olmayacağı ileri sürülmektedir.
Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlemle ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve makul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
Çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren konularda Danıştay içtihatları ile belde sakini olmak dava açmak için yeterli görülmüş ise de, bu kapsamda bulunmayan bir alanda imar planının iptali istemiyle dava açabilmek için davacının dava açmakta menfaati olduğunu somut olarak ortaya koyması gerekmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu parsellerin hangileri olduğu netleştirilmek, 1/1000 ölçekli uygulama ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarının tümünün iptaline karar verilmesi isteminin bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşturulmak, davacılardan …'ın dava konusu imar planlarının sınırları içerisinde taşınmaz maliki olmadığı hususu dikkate alınmak ve iptali istenen parseller veya imar planları yönünden davacıların dava açmakta kişisel, meşru ve güncel bir menfaati olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmak suretiyle davacıların dava açma ehliyetlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava konusu edilen parseller veya imar planları netleştirildikten sonra davacıların dava konusu işlem ile menfaat bağlarının bulunduğu neticesine varılması halinde; davacılardan …, … ve …'in de aralarında bulunduğu şahıslar tarafından … tarih ve … sayılı Zonguldak Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının dava konusu parsellerin de içinde bulunduğu parseller yönünden iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına ilişkin Dairemizin 26/09/2019 tarih ve E:2018/8361, K:2019/8188 sayılı kararı üzerine verilecek karar dikkate alınmak, uyuşmazlık konusu imar planlarının tümünün iptali istemiyle açılmış bir dava bulunup bulunmadığı veya anılan imar planlarının davalı idarece iptal edilip edilmediği araştırılmak, yapı ruhsatının dava konusu imar planlarına uygunluğu incelenmek ve dava konusu edildiği ortaya koyulan tüm parseller yönünden ek rapor alınmak veya gerekirse yerinde yeniden yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenecek rapor göz önünde bulundurulmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan temyiz istemlerinin kabulüne, 2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptaline, kısmen reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
...
...
..."
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/7307 E., 2022/7603 K. sayılı kararı "...
...
...
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasanın temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hüküm ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline geldiği maddenin gerekçesinde belirtilmiştir.
İdari işlemden hak ve menfaati etkilenen kişilere, bu işleme karşı başvurulabilecek tüm idari ve yargısal yolların ve merciilerin gösterilmesi mahkemeye erişim hakkının etkin kullanımı dolayısıyla hak arama hürriyetinin sağlanması bakımından önem arz etmektedir.
Bilindiği üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinde genel dava açma süresi düzenlenmiş, 11. maddesinde ise dava açmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem tesis edilmesinin üst makamdan üst makam yoksa işlemi tesis eden makamdan istenilmesine izin veren idari başvuru yolu öngörülmüş, söz konusu idari başvurunun ise dava açma süresini durduracağı ve kalan sürede dava açabileceği belirtilmiştir.
Ancak nitelikleri gereği bazı idari işlemlere karşı yasalarla özel dava açma süreleri getirilmiş ve söz konusu 11. madde kapsamında yapılacak başvurunun dava açma süresini etkilemeyeceği düzenlenmiştir.
2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinde öngörülen ivedi yargılama usulü de bu kapsamda yer almaktadır. Anılan maddede ivedi yargılama usulüne tabi işlemlere karşı dava açma süresinin genel dava açma süresinden farklı olarak 30(otuz) gün olduğu ve Kanun'un 11. maddesinin uygulanmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Dolayısıyla ivedi yargılama usulüne tabi işlemlerin ilgililere bildirilmesi sırasında, söz konusu işleme karşı 30 gün içinde dava açılması gerektiğinin ve dava açmadan önce 11. madde kapsamında yapılacak başvurunun işlemeye başlayan dava açma süresini etkilemeyeceğinin işlemde açıkça belirtilmesi yukarıda aktırıldığı üzere anayasal bir zorunluluktur.
Bu bağlamda, davacıların, kendilerine bir bildirim yapılmadığı sürece, ivedi yargılama usulüne tâbi olan bir işlemi öğrendiklerinde, kaç gün içinde dava açılacağını, anılan Kanun'un 11. maddesi uyarınca idari merciye başvurulup başvurulamayacağını, başvuruya verilen cevap ya da zımni ret işlemi üzerine kalan sürede dava açıp açılamayacağını bilmeleri mümkün değildir
Başka bir ifadeyle, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, ivedi yargılama usulüne tabi işlemin iptali istemiyle 30 gün olan özel dava açma süresi içinde dava açılabileceğinin ve anılan usulde 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanmayacağı hususunun idari işlemde açıklanması durumunda, idari işlemin tebliğ tarihinden itibaren, anılan özel dava açma süresi içerisinde dava açılması gerektiği kabul edilmelidir.
Uyuşmazlık bu çerçevede ele alındığında, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanıp 03.02.2021 tarihli ve 3500 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararıyla onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulüne tabi olup bu işlemlere karşı 30 gün içerisinde dava açılabileceğinin ve 2577 sayılı Kanunun 11. maddesinin uygulanmayacağının Anayasanın 40. maddesi gereğince, ilgililere açıkça bildirilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasında bulunan, davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından davacı idareye gönderilen … tarihli ve … sayılı yazıda, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin 3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesi gereğince tespit edilen ilan yerlerinde ilan edilmesi, ilan süresi içinde yapılan itirazların ilan tutanağı ile birlikte taraflarına iletilmesi, ayrıca ilan tutanağı içerisinde sözkonusu imar planlarına yönelik açılabilecek davaların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A maddesinde yer alan "İvedi yargılama usulünde dava açma süresi otuz gündür." hükmüne tabi olduğunun belirtilmesi istenilmiştir. Bu doğrultuda anılan yazı ile davacı idarenin dava konusu planların özel dava açma süresine tabi olduğu yönünde bilgi sahibi olduğu, ancak 11. maddesinin uygulanmayacağı yönünde bir bildirimde bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda bakılan davada, dava açma süresi değerlendirilirken ivedi yargılama usulünde öngörülen 30 günlük özel dava açma süresinin gözetilmesi gerektiği açık olmakla birlikte, 11. madde hükümlerinin uygulanmayacağı yönünde bir bildirimde bulunmadığından, Anayasa'nın 40. maddesi gereğince, davacının dava açma süresi içerisinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca yaptığı itirazın dava açma süresini durduracağının kabulü gerekmektedir.
Bu bağlamda, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin büyükşehir belediyesince ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin ilçe belediyesince 17.02.2021 - 19.03.2021 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı, davacı tarafından askı süresinden sonra, ancak dava açma süresi içinde 22.03.2021 tarihinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca planlara itiraz edildiğinden 19.03.2021 tarihini izleyen gün işlemeye başlayan 30 günlük dava açma süresinin 22.03.2021 tarihinde durduğu, itirazın zımnen reddedilmiş sayıldığı 20.05.2021 tarihinden itibaren ise kalan 28 günlük dava açma süresinin yeniden işlemeye başladığı anlaşıldığından en geç 17.06.2021 tarihinde dava açılması gerekirken, yeni bir dava açma süresi başlatmayan itirazın reddi yolunda tesis edilen ve 22.06.2021 tarih ve 31519 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 21.06.2021 tarihli, 4097 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı üzerine 13.07.2021 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süreaşımı yönünden reddine, aşağıda ayrıntısı yer alan … -TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … -TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, görüşülmeyen yürütmenin durdurulması istemine ait … -TL'lik harcın ve artan posta gideri avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 05/07/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
...
...
..."