Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
İşçi Hakları
İşçi, 4857 sayılı İş Kanunumuzun 2. maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişilere denir. Bu anlamda "işçi" sözcüğü, halk arasında yaygın olarak hatalı bir şekilde kullanılmakta, sanki yalnızca fiziksel emek vererek çalışan kişiler birer işçiymiş gibi bir algı söz konusu olmaktadır. Ancak örneğin bir firmada "beyaz yakalı" olarak çalışan satış ve pazarlama sorumlusu ya da bir avukatın yanında sigortalı avukat olarak çalışan bir avukat da, İş Kanunumuza göre birer işçidir.
İşçi hakları, işçi ve işveren arasındaki iş sözleşmesi devam ettiği sürece ve çalışma ilişkisinin sona ermesi akabinde işçinin sahip olduğu ve yasal olarak talep edebileceği çeşitli hakları ifade eder. İş sözleşmesi, taraflara karşılıklı haklar ve yükümlülükler yükleyen bir sözleşme tipidir; dolayısıyla işçi ile işveren arasında karşılıklı bazı hak ve yükümlülükler söz konusudur.
İş Kanunumuz ve diğer ilgili mevzuat, işçi ve işverenlerin karşılıklı hak ve yükümlülüklerini düzenlemektedir ve iş hukuku mevzuatımız genellikle iş sözleşmesinin zayıf tarafı olan işçiyi, stratejik olarak daha elverişli bir konumda bulunan işverene karşı korumayı amaçlar. Bu sayede toplumsal anlamda sürdürülebilir istihdam ve refahın sağlanması için gerekli zeminin temelleri atılmış olur.
İşçi Hakları Nelerdir?
İşçi hakları, yukarıda değinmiş olduğumuz gibi işçinin işyerindeki verimliliğini ve performansını pozitif bir şekilde etkilediği gibi, toplumsal huzuru ve barışı, istihdamın sürekliliğini ve toplumsal refah düzeyini de sağlamayı amaç edinmektedir. Her bir çalışma ilişkisi içerisinde yaşanan ya da yaşanması muhtemel bireysel haksızlıklar, toplumsal ölçekli etkilere sebebiyet verebilecek niteliktedir. Dolayısıyla işçi hakları, her somut olay özelinde farklılık arz etmekle birlikte hem doğrudan hem de dolaylı olarak toplumsal önem arz edebilen bir meseledir.
İşçi hakları esasında oldukça fazla ve detaylıdır; ancak bu haklar arasında en önemlileri, fazla detaya girmeksizin özetlemek suretiyle saymamız gerekecek olursa, aşağıdaki şekilde maddelendirmemiz mümkündür:
İşçinin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinden yararlanma ve bunları işverenden talep etme hakkı,
İşçinin insan onuruna uygun bir çalışma ortamında çalışma hakkı,
Çalışma ve emeğinin karşılığı olarak ücret alma hakkı,
Çalıştığı süre boyunca sigorta kayıtlarının düzenli olarak yapılması ve sigorta primlerinin ödenmesi hakkı,
Diğer işçilerle eşit muamele görme hakkı,
İşçinin kişisel verilerinin korunmasını talep etme hakkı,
Kıdem tazminatı hakkı,
İhbar tazminatı hakkı,
Yıllık izin hakkı,
Fazla mesai ücreti hakkı,
Ara dinlenme hakkı,
Ulusal bayram ve genel tatil hakkı,
Doğum izni, analık izni, babalık izni hakkı
Süt izni hakkı,
Ölüm izni hakkı
Haksızlığa Uğrayan İşçiler Nasıl Bir Yol İzlemelidir?
Çalışma hayatı, oldukça zorlu ve gerilimli olabilen bir ilişkiler yumağı teşkil etmektedir. İşçi ve işverenlerin kendileri arasında yaşadıkları menfaat çatışmalarının yanında, işçilerin diğer işçilerle yaşadığı türlü hukuki, ekonomik ve sosyal çatışmalar, iş hukukunun konu alanına girmekte ve taraflar arasında uyuşmazlık yaşanması halinde yaşanan bu tip olaylar arabuluculuk görüşmelerine ve mahkemeye sirayet edebilmektedir.
Fiilen çalışma hayatı içerisinde olan bir işçi, birçok farklı şekilde haksızlıkla karşılaşabilir ve kendisini hak arayışında bulunma zorunluluğu içerisinde bulabilir. Örneğin işçinin bordrosu hatalı düzenlenmiş olabilir, ücreti yatırılması gerektiği şekilde yatırılmamış olabilir, işten ayrılan ve kıdeme hak kazanmış olan işçinin kıdem tazminatı yatırılmamış veya eksik yatırılmış olabilir ya da ihbar öneli verilmeksizin işten çıkarılan işçiye ihbar tazminatı verilmemiş veya eksik verilmiş olabilir, işçinin hakkı olan yıllık izinler kullandırılmamış ve yıllık izin ücreti ödenmemiş olabilir. Bu ve benzeri birçok farklı usulsüzlük söz konusu olabilir. Bu gibi durumlarda işçinin yapması gereken, alanında uzman bir işçi avukatı ile görüşerek hukuki danışma hizmeti almak ve sonrasında gerekli yasal süreçleri gecikmeksizin başlatmaktadır.
Yasal yollara başvurma kararı alan işçi, öncelikle usule ilişkin hususları tam olarak yerine getirdiğinden emin olmalıdır. Örneğin başvuru ve dava süreleri kaçırılmamalı, zorunlu arabuluculuğa tabi tutulmuş olan durumlarda(örneğin işe iade davası ve işçi alacağı ile tazminatlarına ilişkin davalarda dava şartı arabuluculuk söz konusu olmaktadır)
İş Hukuku Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunumuzun "Dava şartı olarak arabuluculuk" başlıklı 3. maddesi, iş hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuk uygulamasını düzenlemektedir. Buna göre işçi ve işveren alacağı ile tazminatı ve işe iade talebiyle açılacak olan davalara istinaden, dava açılışı öncesinde arabulucuya başvurulmuş olması zorunlu hale getirilmiştir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunumuzun 3. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır."
Arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlendiği davaları açmak isteyen taraf işçi de olsa, işveren de olsa zorunlu arabuluculuk sürecini yürütmeli ve anlaşamamaya dair son arabuluculuk tutanağının imzalı bir nüshasını açacağı davada delil olarak mahkemeye sunmalıdır.
Örneklerle somutlaştırmak gerekirse, aşağıdaki iş hukuku davaları arabuluculuk kapsamında kalmaktadır:
İşçilik ücret alacağı davası,
Yıllık izin ücreti davası,
Hafta tatili ücreti davası,
Arabuluculuğun dava şartı olduğu iş hukuku uyuşmazlıkları bunlarla sınırlı olmayıp, bu örnekler çoğaltılabilir. Geri dönüşü güç bir hak kaybına uğranılmaması ya da en azından zaman kaybedilmemesi adına olası bir uyuşmazlık halinde alanında uzman bir iş hukuku avukatı ile birlikte çalışılması tavsiye edilir.
Sigortasız Çalıştırılan İşçinin Hakları
İşçinin sigortasız çalıştırılıyor olması, iş hukuku çerçevesinde sahip olacağı temel haklarını ortadan kaldırmaz. Sigortasız çalışan işçi, sigortalı çalışan bir işçi gibi hak ve alacaklarını işverene karşı yöneltebilir, ayrıca hizmet tespit davası açarak sigorta kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesini mahkemeden talep edebilir. Bu dava Sosyal Güvenlik Kurumu'na da ihbar edilir ve SGK'nın davaya feri müdahil olarak katılımı sağlanır. İşçinin hizmet tespit davasını kazanması akabinde sigorta kayıtları düzeltilir, işveren tarafından işçinin eksik kalan sigorta primleri ödenir ve ayrıca işverene idari para cezası kesilebilir.
Tüm bunlarla birlikte, işçi aynı sigortalı bir işçi gibi ödenmeyen işçilik ücretlerini ve tazminatlarını talep edebilir. Ancak sigortasız çalışma durumu, ispat açısından işçi taraf aleyhine bazı sonuçlar doğurabilmektedir. Dolayısıyla sigortasız çalışmakta olan işçi, iş hukukuna ilişkin açtığı veya açacağı davalarda ispat yükü anlamında sigortalı çalışan işçilere nazaran daha zorlu bir süreçle karşılaşabilmektedir. Bu tip değişkenler de göz önünde bulundurulmakla birlikte, sigortasız çalışan işçilerin yapabileceği en mantıklı hareket, çalışma ilişkilerinin devamlılığı süresince çalışma olgusunu mümkün olabilecek tüm detayları ile birlikte delillendirmeleridir.
Ücreti ve Diğer Hakları Kendisine Ödenmeyen İşçinin Hakları
Ücreti, maaşı ve/veya diğer işçilik alacakları kendisine ödenmeyen işçi:
İşveren ile konuşarak yaşanılan usulsüzlüğü bildirebilir ve söz konusu problemi, öncelikle iletişim yoluyla çözmeye çalışabilir,
İşveren ile yaptığı görüşmeler neticesinde iletişim yolunun kendisini çözüme götürmeyeceğini fark etmesi halinde alanında uzman bir işçi avukatı ile görüşmeli,
işveren ile arasındaki iş sözleşmesine istinaden çalışma olgusunu, çalışma süreleri ile fazla çalışma(fazla mesai) sürelerini, yıllık izin ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil sürelerine ilişkin olguları ve işyerinde yaşadığı her türlü usulsüzlüğü belgelendirmek amacıyla delil toplamalı ve bu delilleri güvence altına almalıdır,
Dava açılmadan önce işçi tarafından işverene ihtarname gönderilebilir, böylece işverenin temerrüde düşmüş olduğu hususu da belgelendirilmiş olabilir,
Zorunlu veya ihtiyari arabulucuya başvurulabilir,
İş mahkemesinde dava açılarak ilgili uyuşmazlığın mahkeme tarafından giderilmesi talep edilebilir
Her somut olay birbirinden farklı olabilir, bu nedenle işçinin kendisine en uygun yol ve adımları seçmesi önemlidir. İşçi, iş hukukunu ve yasal süreçleri anlamak için uzman bir işçi avukatının görüşüne danışmalı ve adımlarını buna göre atmaları tavsiye edilir.
İşyerinde Mobbinge Maruz Kalan İşçinin Hakları
İşyerinde mobbing, İngilizce'den dilimize geçen ve iş hayatında sıklıkla kullanılan bir ifadedir ve bir veya birden fazla çalışanın psikolojik veya duygusal olarak süreklilik arz edecek bir şekilde rahatsız edilmesi, taciz edilmesi, aşağılanması ya da hor görülmesi durumunu ifade eder. İşyerinde psikolojik, fiziksel veya cinsel şiddet şeklinde de tanımlanabilir.
İşveren, işçiye saygı göstermeli ve çalışma ilişkisinden kaynaklanan üstün konumunu işçiyi suiistimal etmek ya da onu aşağılamak için kullanmamalıdır. Ayrıca işveren, kendi davranışlarının yanında, işyerinde çalıştırdığı diğer işçilerin davranışlarından da sorumlu olabilir. Mobbing olarak tanımlanabilecek davranışlar: İşveren, üst yönetim ya da hukuki terimiyle işveren temsilcisi ya da diğer işçiler tarafından gerçekleştirilebilir.
Mobbinge uğrayan işçiler özgüven kaybı, kaygı ve stres bozukluğu, duygusal buhran ve depresyon gibi sıkıntılar yaşayabilmektedir. Mobbing, genellikle uzun süre devam eden ve sistematik bir şekilde gerçekleşen davranışlarla meydana gelmektedir.
Mobbinge uğrayan işçi, tüm şartların mevcut olması halinde 4857 sayılı İş Kanunumuzun 24. maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Kıdem tazminatı ve hak kazanacağı işçilik alacak ve tazminatlarını talep edebilir, ayrıca ek olarak mobbing nedeniyle yaşadığı acı, elem, keder ve ızdırap nedeniyle manevi tazminat talebinde de bulunabilir.
İşten Çıkarılan İşçinin Hakları
Türk hukuk sistemimize göre 4857 sayılı İş Kanunumuz ve diğer ilgili iş hukuku mevzuatına göre işten çıkarılan işçi, tüm diğer gerekli şartlar da mevcutsa:
Hak kazandığı kıdemi oranında kıdem tazminatı talep edebilir,
İhbar öneli verilmeksizin ve işveren açısından haklı nedenle derhal fesih hakkı doğmaksızın işten çıkarılmışsa ihbar tazminatı talep edebilir,
İşveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmalı ve fesih sebebini açıkça bildirmelidir,
İşçinin kullanmamış olduğu yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günleri, hafta tatilleri vb. günler tespit edilmeli, bu günlere istinaden yapılmamış olan ödemeler gerçekleştirilmelidir,
İşçinin fazla mesai ücreti, işçiye ödenmelidir,
İşçi tarafından kendisine ödenmeyen her türlü işçilik alacağı veya tazminatına istinaden iş mahkemesi nezdinde alacak davası açılabilir,
Türk hukuk sisteminde işçinin işten çıkarılması halleri ile işten çıkarılmanın sonuçları, 4857 sayılı İş Kanunumuzda ve ilgili diğer mevzuatlarda düzenlenmiştir. İlgililer, bu mevzuatı inceleyerek ve gerektiğinde hukuki danışmanlık alarak haklarını koruma yoluna gidebilir.
İstifa Eden İşçinin Hakları
İstifa eden işçi, yaygın kanının aksine bazı durumlarda kıdem tazminatına hak kazanabilir. Genel kural, istifa eden işçinin kıdem tazminatı alamayacağı yönündedir; ancak bu kuralım istisnaları mevcuttur. 1475 sayılı mülga İş Kanunu'nun halen yürürlükte olan 14. maddesine göre askere gitmek için istifa eden işçi, evlilik nedeniyle istifa eden kadın işçi veya emeklilik nedeniyle istifa eden işçi, diğer şartların da mevcut olması halinde kıdem tazminatına hak kazanabilir.
Kıdem tazminatına ilişkin olarak detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Kıdem Tazminatı Davası ve Tazminat Miktarının Hesaplanması
İstifa eden işçi, haklı nedenle derhal fesih halinde dahi ihbar tazminatına hak kazanamaz. Ancak çalışma süresi boyunca kullanmamış olduğu yıllık izin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günü(UBGT) gibi izin günlerinin ödemesinin kendisine yapılmasını talep edebilir. Aynı şekilde çalışma süresi boyunca yapmış olduğu fazla mesai(çalışma) sürelerinin tarafına ödenmesini de talep edebilir. Ödenmeyen işçilik alacak ve tazminatlarına istinaden iş mahkemesi nezdinde dava açabilir. Sigortalılık durumuna istinaden bir usulsüzlük yapılmışsa, sigorta kayıtlarının düzeltilmesini ve eksik kalan primlerinin ödenmesini talep edebilir, aksi takdirde hizmet tespit davası açabilir.
İşçinin istifaya zorlanmış olması durumunda şartlar değişebilir, ancak bu hususun ispatlanması gerekecektir. Dolayısıyla bu meseleye ilişkin olarak da alanında uzman bir işçi avukatı ile görüşülmesi ve en azından hukuki danışma hizmeti alınması tavsiye edilir.
Taşeron İşçinin Hakları
Taşeron işçi, ana bir işverenin(genellikle büyük bir kurum veya kuruluş) belirli bir iş veya hizmeti yürütmek üzere başka bir şirket veya bireyle(taşeron), kendisine dışarıdan işçi sağlaması için yaptığı anlaşma ile ana işverene ait işyeri veya işyerlerinde çalışan işçilerdir. Bu tür bir çalışma ilişkisi, işverenler açısından: Asıl işveren-alt işveren ilişkisi olarak adlandırılmaktadır.
Asıl işveren, kendi işçisini alt işverene devretmek suretiyle onun hak ve yetkilerini kısıtlayamaz. Dolayısıyla işçinin asıl işverenden alt işverene geçişi mümkündür, ancak bu halde bile işçinin hakları, asıl işverenin yanında sahip olduğu haklarla aynı kalır. Taşeron işçi hakları, hem alt işverenden hem de asıl işverenden talep edilebilir. Bu anlamda işçilik alacaklarına ilişkin olarak alt işveren ile asıl işveren arasında müteselsil sorumluluk söz konusudur.
Hamile Olan veya Doğum Yapan Kadın İşçinin Hakları
Hamilelik, işçinin işten çıkarılması için haklı bir gerekçe değildir. hamile işçilerin de iş güvencesi vardır ve kadın işçi, salt hamile olması sebebiyle işten çıkarılamaz. Bununla birlikte doğum öncesi 8 hafta ve doğum sonrası 8 hafta olmak üzere toplam 16 haftalık doğum izni ya da halk arasında daha yaygın olarak bilinen adıyla analık izni de mevcuttur. Ancak gebe olan kadın işçi dilerse bu hakkını doğum öncesi 3 hafta olacak şekilde kullanabilir, böylece doğum sonrası 13 hafta doğum izni kullanarak doğum sonrasında çocuğu ile daha çok vakit geçirebilir.
Aynı şekilde, doğum yapmış olan kadın işçi, doğum sonrasında çocuğunu emzirmek için süt izni kullanabilir. Kamu personelleri için süt izni süresi, analık izni yani doğum izninin bittiği tarihten başlar ve ilk altı ay 3 saat, ikinci altı ay 1.5 saat şeklinde toplam 1 sene boyunca uygulanır. Özel sektörde ise analık izninin bitimi dikkate alınmaz. çocuğun 1 yaşına geleceği tarihe kadar süt izni kullandırılır. Dolayısıyla özel sektörde çalışmakta olan kadın işçilerin süt izinleri, kamu personeli olan işçilere nazaran analık izni dikkate alınmadığı için en az 8 hafta daha kısadır.
Tüm bunlara ek olarak, hamile olan kadın işçinin rapor durumuna göre ücretli veya ücretsiz izinlerinin yanında, ücretsiz muayene izinleri ile ücretsiz doğum izni de söz konusu olmaktadır.
Detaylı bilgi için tıklayınız:
Askere Giden İşçinin Hakları
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz üzere kural olarak istifa eden işçinin kıdem tazminatına hak kazanması mümkün olmadığı gibi, ihbar öneli vermiş olsa da olmasa da ihbar tazminatı alması mümkün olmamaktadır; aksine, ihbar öneli vermemiş olması durumunda işçi tarafından işverene ihbar tazminatı ödenmesi söz konusu olabilir. Ancak askerlik durumu, istifa eden işçinin kıdem tazminatına hak kazanamayacağına dair genel kuralın istisnalarından birisidir.
4857 sayılı İş Kanunumuz ile mülga hale gelmiş olan 1475 sayılı eski İş Kanunumuzun halen yürürlükte bulunan 14. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendine göre iş sözleşmesinin işçi tarafından muvazzaf askerlik nedeniyle feshedilmesi halinde de işçiye kıdem tazminatı ödenir.
Bununla birlikte işçinin eksik tutulan sigorta kayıtlarının düzeltilmesi, eksik primlerin ödenmesi, fazla mesai ücreti ile yıllık izin, UBGT, hafta tatili günlerine ilişkin ücretlerin de ödenmesini talep etme hakları mevcuttur.
Evlenen İşçinin Hakları
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz gibi kural olarak istifa eden işçinin kıdem tazminatı alma hakkı yoktur. Ancak askerlik durumu ve evlilik hali gibi çeşitli istisnalar, 1475 sayılı mülga İş Kanunumuzun halen yürürlükte bulunan 14. maddesinde düzenlenmiştir.
Evlenen kadın işçiler, evlilik durumunu sebep göstererek istifa edebilir ve kıdem tazminatına ilişkin süre gibi tüm diğer şartları da sağlıyor olmaları halinde kendilerinin istifa etmiş olmaları nedeniyle kıdem tazminatına hak kazanmamaları gibi bir durum söz konusu olmaz.
Aynı şekilde, ihbar tazminatı hariç diğer işçilik alacak ve tazminatlarını da talep etme ve işveren tarafından bu talebin karşılanmaması durumunda iş mahkemeleri nezdinde işçilik alacak ve tazminatları talepli dava açma hakkı bulunmaktadır.
İşçinin Eşit Muamele Görme Hakkı, İşverenin Eşit Davranma Yükümlülüğü
İşçinin eşit muamele görme hakkı ve işverenin işçilere eşit davranma yükümlülüğü, Anayasamız ve 4857 sayılı İş Kanunumuz ile diğer ilgili mevzuat hükümlerine dayanmaktadır:
Anayasamızın "Kanun Önünde Eşitlik" başlıklı 10. maddesine göre herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
4857 sayılı İş Kanunumuzun 5. maddesine göre işveren, işçilere eşit davranma yükümlülüğü altındadır.
4857 sayılı İş Kanunumuzun "Eşit Davranma İlkesi" Başlıklı 5. Maddesine Göre: "İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz. İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi hükümleri saklıdır. 20 nci madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davrandığını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle yükümlü olur."