Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Murisin Ölümü Akabinde Mirasçılar Tarafından Yapılması Gereken İntikal ve Taksim İşlemleri
Gerek Halinde Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamı) İptali Davasının Açılması
Mirasçılar Arasında Anlaşma Görüşmelerinin Gerçekleştirilmesi
Anlaşma Sağlanması Halinde Miras Taksim Sözleşmesinin Düzenlenmesi veya Doğrudan İşlem Yapılması
Anlaşma Sağlanamaması Halinde Somut Olaya Uygun Düşen Miras Davalarının Açılması
Saklı Pay Nedir? Saklı Pay Hakkı Sahibi Mirasçılar Kimlerdir?
Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?
Bu makalemizde yakınlarını kaybeden mirasçıların, miras hukuku hükümlerine uygun bir şekilde paylaşım yapabilmeleri ve miras mallarının kendileri üzerine intikalini sağlayabilmeleri için gerekli bilgileri, maddeler halinde ve sırasıyla işlemeye çalışacağız. Ayrıca miras hukukuna ilişkin terimlerin de ne anlama geldiğini açıklayarak olası belirsizliklerin ve kaygıların giderilmesini amaçlayacağız.
Murisin(miras bırakanın) ölümü akabinde onun tüm malvarlığı hukuken "tereke" adı verilen bir mal, alacak ve borç yığınını oluşturur. Mirasçılar, murisin ölümünün gerçekleşmesi ile birlikte tereke malları üzerinde mülkiyet hakkına sahip olur. Ancak söz konusu bu mülkiyet hakkının ileri sürülebilmesi ve mirasa konu malvarlığı değerlerinin kendilerine intikali için çeşitli işlemlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu malvarlığı değerlerine ilişkin olarak mirasçılar arasında miras paylaşımının gerçekleştirilebilmesi için murisin vasiyetname vb. ölüme bağlı tasarruflarının bulunup bulunmadığı hususu dikkate alınır. Eğer muris tarafından vasiyetname veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi bir ölüme bağlı tasarrufta bulunulmamışsa, miras mallarının paylaşımı miras hukuku genel hükümlerine göre gerçekleştirilir.
Mirasa konu malların mirasçılar arasında paylaşımı, murisin sağlığında bizzat kendisi tarafından planlanabileceği gibi murisin ölümü akabinde mirasçılar tarafından da gerçekleştirilebilir. Ülkemizde miras malları genellikle murisin ölümü akabinde paylaşıma konu edilmektedir. Oysa murisin sağlığında yapılacak olan miras sözleşmesi ve vasiyetname gibi ölüme bağlı tasarruflarla gerçekleştirilebilecek olan miras paylaşımları, akrabalar arasında gündeme gelebilecek olası tartışmaları ve hukuki uyuşmazlıkları önleyebilecek nitelikte sonuçlar doğurabilmektedir. Buna rağmen, ülkemizde vasiyetname ve miras sözleşmelerinin batılı ülkelere nazaran çok daha nadir uygulandığı görülmektedir.
Ek olarak, vasiyetname ve benzeri ölüme bağlı tasarruflar yapılırken alanında uzman bir miras avukatına danışılmaması nedeniyle, ölüm olayının gerçekleşmesi ile vasiyetnamenin açılması akabinde: Mirasçılar arasında vasiyetnamenin iptali davası, tenkis davası, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası ya da hukuki ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası gibi birçok davanın açılması söz konusu olabilmektedir. Bu durum da mirasçıların, miras mallarının hukuka uygun olarak kendilerine intikal etmesini güçleştirmekte ya da en azından geciktirmekte ve büyük çaplı mağduriyetlere sebebiyet verebilmektedir.
Murisin Ölümü Akabinde Mirasçılar Tarafından Yapılması Gereken İntikal ve Taksim İşlemleri
Her ne kadar mirasçılar, ölüm olayının gerçekleşmesi ile birlikte miras bırakana ait taşınır veya taşınmaz her türlü malvarlığı değeri üzerinde mülkiyet hakkı sahibi oluyor olsalar da, söz konusu mülkiyet hakkının 3. kişilere karşı da ileri sürülebilmesi ve mirasçıların tereke malları üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için miras mallarının mirasçılar üzerine intikalinin sağlanması gerekir. İntikalin sağlanması ile birlikte miras taksim işlemleri de gerçekleştirilebilir. Bu anlamda intikal ve taksim işlemleri birbirine karıştırılmamalıdır. İntikal işlemleri miras mallarının, mirasçıların tasarruf alanına geçmesine ilişkin olarak gerçekleştirilen işlemlerdir, taksim ise intikali sağlanmış olan(Dava açılmış olması gibi kimi durumlarda intikal gerçekleşmeden doğrudan paylaşım yapılabilir) tereke unsurlarının mirasçılar arasında paylaşılması/paylaştırılması anlamına gelir.
Murisin ölümü akabinde miras mallarının intikalinin sağlanması amacıyla mirasçılar tarafından yapılması gerekli olan işlemler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Ölüm belgesinin alınması,
Mirasçılık belgesinin(veraset ilamı) alınması,
Mirasçılık belgesinde olası hataların tespiti ve gerektiği hallerde veraset ilamının iptali davasının açılması,
Miras paylaşımının sağlanmasına ilişkin olarak mirasçılar arasında anlaşma ihtimalinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi,
Mirasçılar arasında anlaşma iradesinin mevcudiyeti halinde miras taksim sözleşmesinin düzenlenmesi veya doğrudan işlem yapılması,
Anlaşamama halinde somut uyuşmazlığa uygun düşen miras davalarının açılması(örneğin ortaklığın giderilmesi davası) ve dava yoluyla paylaşım sağlanması,
a. Ölüm Belgesinin Alınması
Ölüm belgesi, cenaze işlemlerinin gerçekleştirilmesi ve mirasçılın belgesinin(veraset ilamı) alınması gibi işlemlerde mirasçılara lazım olabilmektedir. Bu nedenle vefat eden kişinin yakınlarının öncelikle ölüm belgesi almaları gerekmektedir.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü internet sitesi kaynaklarında ifade edildiği üzere: "(1) Ölüm resmî sağlık kurumlarında gerçekleşmiş veya cenaze resmî sağlık kurumuna getirilmiş ise, ölüm belgesi sağlık kurumunca düzenlenir ve kurumun müdür veya baştabibi tarafından tasdik edilir. (2) Ölüm, özel sağlık kuruluşlarında gerçekleşmiş ise, ölüme sebep olan hastalık esnasında tedavi eden tabibin verdiği ölüm belgesi varsa bu belge belediye tabibi, yoksa toplum sağlığı merkezi hekimi veya aile hekimi tarafından tasdik edilmek şartıyla geçerli olur. Tasdik işlemi elektronik ortamda da yapılabilir. (3) Ölümün sağlık kurumları dışında gerçekleşmesi durumunda ölüm belgesi cenazenin bulunduğu yerdeki belediye tabibi tarafından, belediye tabibi bulunmayan yerlerde toplum sağlığı merkezi hekimi yoksa aile hekimi tarafından, bunların bulunmaması halinde ise ölüm belgesi düzenleme yetkilisi tarafından verilir. (4) Ölüm belgesi düzenleme yetkilisi bulunmayan veya makul sürede ulaşılamadığı yerlerde ise bu belge jandarma karakol komutanları veya köy muhtarları tarafından verilir. Mesai saatleri dışında verilecek olan ölüm belgelerinin düzenlenmesi işi ilçe bazında, belediye tabibi, toplum sağlığı merkezi hekimi ve aile hekimlerinin dahil olduğu nöbet sistemi ile verilir. Bu nöbet listesi toplum sağlığı merkezlerince oluşturulur, mahalli mülki amir tarafından onaylanır. Nöbet listesi oluşturulurken coğrafi şartlar göz önünde bulundurularak ilçeler birleştirilebilir. Mesai saatleri dışında ölüm belgesi düzenlenmesine ilişkin nöbet, adli hizmet nöbetleri ile birlikte verilebilir. 112 acil sağlık istasyonu görevlileri vakaya gittiklerinde ölüm gerçekleşmiş ise doğrudan ölüm belgesi düzenleyebilir. Bu nöbet uygulamasında ihtiyaç duyulan lojistik hizmetler halk sağlığı müdürlüklerince verilir."
b. Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamı) Alınması
Mirasçılık belgesi, yetkili makamlar tarafından mirasçılara verilen ve mirasçıların mirasçılık sıfatını belgeleyen evraktır. Sulh hukuk mahkemesi veya noterliklerce verilen mirasçılık belgesinde kimlerin mirasçı olduğu ve mirasçıların paylarının ne kadar olduğu bilgisi yer almaktadır.
Her ne kadar mirasçılık belgesinin sulh hukuk hakimliği ve noterliklerden alınması mümkün ise de, sürecin hızlı ilerlemesi için noterliklere başvuru yolunun tercih edilmesi tavsiye edilmektedir.
Veraset ilamı alabilmek için başvuru öncesinde tüm gerekli evrakın hazır edilmesi, sürecin hızlı işletilmesi için son derece önemlidir. Bu nedenle mirasçılık belgesi için ilgili mercilere başvuru yapacak kişilerin aşağıdaki belgeleri temin etmiş olmaları tavsiye edilmektedir:
Ölüm Belgesi,
Nüfus Kayıt Örneği,
Nüfus Cüzdanı Fotokopisi,
Veraset İlamı Talep Dilekçesi(Noterliklere gidilerek sözlü olarak da başvuruda bulunulabilir)
Mirasçılık belgesi hakkında detaylı bilgi için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Mirasçılık Belgesi(Veraset İlamı) Nedir, Nereden Alınır?
c. Gerek Halinde Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamı) İptali Davasının Açılması
Mirasçılık belgesi, resmi kayıtlara dayanmaktadır ve kimi zaman bu kayıtların hatalı veya eksik tutulmasından kaynaklı olarak hatalar yapılabilmektedir. Bu nedenle mirasçılık belgesinin alınması ile birlikte raporun gerçek hak durumunu yansıtıp yansıtmadığı hususu incelenmeli ve gerekirse bu hususa ilişkin olarak alanında uzman bir miras avukatı ile görüşülerek hukuki danışma hizmeti temin edilmelidir.
Veraset ilamı incelenirken ilgili evrak içerisinde aslında mirasçı olmaması gereken bir kimsenin mirasçılar arasında yer alıyor olup olmadığı, mirasçıların her birinin paylarının hukuka veya eğer ölüme bağlı bir tasarruf mevcut ise murisin iradesine aykırı olup olmadığı hususları dikkatle incelenmelidir. Herhangi bir aykırılık tespit edilmesi halinde, veraset ilamının iptali davası açılarak ilgili durumun tespiti ve hatalı olan veraset ilamın iptali sağlanmalı ve gerçek hak durumuna uygun olacak şekilde yeni bir mirasçılık belgesi alınmalıdır.
Mirasçılık belgesinin iptali davası hakkında detaylı bilgi için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamı) İptali Davası Nedir, Nasıl Açılır?
d. Miras Mallarının Tespit Edilmesi(Terekenin Tespiti)
Miras mallarının paylaşımının sağlanması için, öncelikle paylaşıma konu edilecek olan bu malvarlığı bütünlüğüne hangi hak ve alacakların dahil olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mirasçıların bu hususa ilişkin yeterince bilgi sahibi olmamaları halinde, sulh hukuk mahkemesine başvurularak terekenin tespitinin mahkeme tarafından gerçekleştirilmesi ve ilgili yerlere müzekkere yazılması talep edilebilir.
Açılacak olan bu davada tapu ve kadastro müdürlüklerine, emniyete, murisin birlikte çalıştığı bankalar, sigorta kurum ve kuruluşları ve borsa alım satım aracı şirketleri gibi kurumlar biliniyorsa bunlara müzekkere yazılması talep edilebilir. Ayrıca murisin bilinmeyen hesaplarının bulunması ihtimaline binaen Türkiye Bankalar Birliği ve Merkezi Kayıt Kuruluşlarına da bu hususun tespitine ilişkin müzekkere yazılması talep edilebilir.
Terekenin tespiti davalarına ilişkin olarak daha detaylı bilgi için konuya dair makalemizi okuyabilirsiniz: Terekenin Tespiti Davası Yoluyla Miras Mallarının Tespit Edilmesi
e. Gerekli Vergilerin Ödenmesi ve İntikal İşlemleri
Veraset ilamını alan ve tereke mallarını tespit eden mirasçılar, vergi dairesine giderek kendilerine muristen miras kalan malları beyan edebilir, böylece veraset ve intikal vergilerini yatırmak suretiyle herhangi bir vergi bulunmadığına ilişkin yazı alabilirler. Sonrasında mirasçılardan her biri internette yer alan webtapu sistemi üzerinden intikal için başvuruda bulunabilir. Bu başvuruda bulunan mirasçılar ilgili tapu müdürlüklerince aranır ve eksik hususları gidermesi noktasında yönlendirilir. Eksik hususları gidermesi akabinde intikal işlemlerinin tamamlanması amacıyla tapu müdürlüğüne davet edilir. Böylece taşınmaz üzerinde elbirliğiyle mülkiyet ilişkisi hukuken de kurulmuş olur ve mirasçıların tümü tapuya malik olarak tescil edilir.
Ancak bankalar vb. kurum ve kuruluşlar nezdinde mirasçıların tek başlarına işlem yapmaları mümkün olmamaktadır. Örneğin murisin bankada bulunan parası veya döviz gibi malvarlığı değerleri, mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine tabiidir ve mirasçıların her biri söz konusu malvarlığı değerlerinin çekimi veya başkaca bir şekilde tasarruflandırılması için onay vermelidir.
f. Mirasçılar Arasında Anlaşma Görüşmelerinin Gerçekleştirilmesi
İntikal işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için, mirasçıların her birinin gerekli onay ve imzaları vermeleri gerekmektedir. Mirasçılardan yalnızca birinin dahi intikale ilişkin işlemleri yerine getirmekten imtina etmesi ve bu işlemleri gerçekleştirmek için kendisini temsil etmesi adına diğer mirasçılara ve/veya mirasçı olmayan 3. bir kişiye(örneğin avukatı) vekaletname vermemesi halinde, hiçbir mirasçı intikal işlemlerini yerine getiremez. Bu halde mirastan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin mirasçılar tarafından elde edilmesi için miras taksim davası ya da ortaklığın giderilmesi davası gibi miras davalarının açılması gerekecektir.
Tarafların tümü için adil şartların sağlanacağı bir anlaşma, tüm mirasçılar açısından daha elverişli bir durum yaratmaktadır. Çünkü miras davaları istinaf ve temyiz aşamaları ile birlikte uzun zaman alabilen davalardır. Ancak tarafların birbirlerine üstten bakan ve anlayışsız bir tavır takınması ile hakkaniyetsiz dayatmalarda bulunmaları halinde anlaşma yoluna muhtaç olunmadığı ve paylaşımın dava yoluyla da gerçekleştirilebileceği unutulmamalıdır.
g. Anlaşma Sağlanması Halinde Miras Taksim Sözleşmesinin Düzenlenmesi veya Doğrudan İşlem Yapılması
Mirasçılar arasında miras paylaşımının nasıl gerçekleştirileceğine dair anlaşma sağlanması halinde miras taksim sözleşmesi düzenlenerek taraf iradeleri yazılı olarak beyan edilebilir ve böylece taraf iradelerine hukuki geçerlilik kazanabilir. Aynı şekilde taraflarca ilgili banka, sigorta kuruluşları(Bireysel emeklilik sigortası ve hayat sigortası alacakları için), tapu müdürlüğü ve noterliklere gidilerek para, mevduat, taşınmaz, otomobil gibi malvarlıklarının intikalinin veraset ilamına uygun bir şekilde ya da tarafların rızai taksim iradelerine uygun bir şekilde sağlanması için talepte de bulunulabilir.
Miras taksim sözleşmesi, mirasçılar arasında adi yazılı şekilde düzenlenebilmektedir. Ancak bu sözleşmenin noterde düzenleme şeklinde yapılması, sözleşme iradesinin ve sözleşme içeriğinde yer alan hükümlerin ispatı açısından hukuki olarak çok daha elverişli bir durum teşkil edecektir.
Mirasçıların arasında paylaşıma ilişkin olarak irade birliği bulunması halinde öncelikle miras mallarının yani terekenin tespiti sağlanmalı, terekenin tespiti sağlanamıyorsa, terekenin tespiti davası açılarak miras mallarının tespit edilmesi için sulh hukuk mahkemesinden talepte bulunulmalıdır.
h. Anlaşma Sağlanamaması Halinde Somut Olaya Uygun Düşen Miras Davalarının Açılması
Miras paylaşımının ve mirasçılara intikalinin gerçekleştirilebilmesi için mirasçıların tümünün irade birliği içerisinde olması ve intikal işlemlerine ilişkin olarak usulüne uygun bir şekilde gerekli imzalar ile onayları vermesi gerekmektedir. Ancak mirasçılar arasında anlaşma sağlanamaması, miras mallarının mirasçılara intikal ettirilemeyeceği anlamına da gelmemektedir.
Anlaşma sağlayamayan mirasçılar, miras taksim davası veya ortaklığın giderilmesi davası, elbirliğiyle mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi davası veya vasiyetnamenin tenfizi davası gibi davalarla miras konusu malların paylaşımını sağlayabileceklerdir. Ayrıca murisin ölümü öncesinde gerçekleştirilen sağlararası tasarruflar ile murisin ölümü sonrasında sonuç doğurmak üzere imzalanan ölüme bağlı tasarruflara(örneğin vasiyetname, ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb.) ilişkin olarak muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, tenkis davası, vasiyetnamenin iptali davası gibi çeşitli davalar açılabilmektedir.
Hukuk sistemimizde birçok farklı tip miras davası söz konusu olabilmektedir. Hangi davanın hangi somut olaya uygulanabileceği hususunun tespiti için alanında uzman bir miras avukatı ile görüşülmesi ve hukuki danışmanlık hizmeti temin edilmesi elzemdir.
Kimler Mirasçı Olabilir?
Türk hukuk sistemine ve uygulamaya göre mirasçılar:
Yasal Mirasçılar,
Atanmış Mirasçılar ve
Vasiyet Alacaklıları
olarak 3 ana gruba ayrılabilir.
a. Yasal Mirasçılar
Murisin yasal mirasçıları, zümre sistemi dediğimiz bir sisteme göre belirlenir. Türk Medeni Kanunumuzun 495. ve devamı hükümlerine göre yasal mirasçılar:
Birinci zümre mirasçıları: Murisin altsoyu(örneğin murisin çocukları, torunları, onların çocukları vs.),
İkinci zümre mirasçıları: Murisin anne ve babası ile onların altsoyu(örneğin murisin kendi kardeşleri, yeğenleri ve/veya onların çocukları vs.)
Üçüncü zümre mirasçıları: Murisin büyük anne ve büyük babaları ile onların altsoyu(örneğin murisin amca, dayı, teyze ve halası ile onların da altsoyu)
Murisin sağ kalan eşi,
Murisin evlatlığı ile onların altsoyu(birinci zümre arasında) ve
Devlettir(murisin hiçbir mirasçısının mevcut olmaması halinde)
Ancak Türk miras hukuku uygulamamamızda zümre sistemi söz konusudur ve üst zümrede mirasçı bulunması durumu, alt zümrelerin mirasçılığını engeller. Örneğin birinci zümrede mirasçı bulunması halinde 2. ve 3. zümrelerin mirasçılığı söz konusu olmayacaktır. Aynı şekilde, zümrenin kök başı sağ iken onun altsoylarına miras geçişi olmaz.
Örneğin murisin altsoyu yok ise, 2. zümre kendisine mirasçı olacaktır. Murisin anne ve babası sağ ise, onların altsoyları olan murisin kardeşlerine miras kalmayacaktır.
Murisin sağ kalan eşi, zümrelere dahil değildir, miras hangi zümrede kalacaksa sağ kalan eş o zümre ile birlikte mirasçı olur. Sağ kalan eşin miras payının ne kadar olacağı da hangi zümre ile birlikte mirasçı olacağına bağlı olarak değişiklik gösterir.
Sağ kalan eşin birinci zümre ile birlikte mirasçı olması halinde miras payı 1/4 olur.
Sağ kalan eşin ikinci zümre ile birlikte mirasçı olması halinde miras payı 2/4 yani 1/2 olur.
Sağ kalan eşin üçüncü zümre ile birlikte mirasçı olması halinde miras payı 3/4 olur.
Ek olarak bazı yasal mirasçılar, aynı zamanda saklı pay hakkı sahibidir ve muris tarafından bu mirasçıların saklı payına zarar verecek şekilde herhangi bir tasarrufta bulunulamaz. Saklı pay mirasçıları ve onların saklı pay oranları aşağıdaki gibidir:
Birinci zümre için yasal miras payının yarısı saklı paydır,
İkinci zümrede yalnızca murisin annesi ve babası saklı pay sahibidir ve saklı payları yasal paylarının 1/4'üdür,
Sağ kalan eş, birinci ve ikinci zümre ile birlikte mirasçı ise yasal payının tamamını saklı pay olarak alır, ancak diğer hallerde saklı payı 3/4'tür.
Özel olarak kardeşler arasında miras paylaşımının nasıl yapıldığı sorusu, miras hukukuna ilişkin olarak en sık karşılaştığımız sorulardan birisidir. Bu hususa ilişkin olarak detaylı bilgi edinmek için konuya dair makalemizi inceleyebilir ve detaylı bilgi edilebilirsiniz: Kardeşler Arasında Miras Paylaşımı
b. Atanmış Mirasçılar
Muris tarafından miras mallarının tamamı ya da belirli bir kısmı için bir veya birden fazla kişi mirasçı olarak atanabilir. Bu şekilde mirasçı olan kişilere "atanmış mirasçılar" denilmektedir. Atanmış mirasçılar da aynı yasal mirasçılar gibi miras hakkını murisin ölümü ile birlikte kazanırlar.
Ancak mirasçı atayan muris, bu mirasçı atama işlemi ile tasarruf nisabını aşacak şekilde tasarrufta bulunamaz ve saklı pay hakkı sahibi mirasçılarının saklı paylarını zedeleyemez.
c. Vasiyet Alacaklıları
Murisin, ölüme bağlı tasarruf ile bir kişiyi mirasçı atamaksızın ona belirli mal bırakması halinde bu kişiye "vasiyet alacaklısı" denir.
Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarruf yoluyla bir kişiye miras malları arasında yer alan bir malın mülkiyetinin veya miras mallarının tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kurulmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi şeklinde de olabilir.
Vasiyet alacaklısına yasal ve atanmış mirasçılar tarafından verilmesi gereken belirli mal, mirasın açılması anındaki haliyle teslim edilir; yarar ve hasar, mirasın açılması anında kendisine belirli mal bırakılan vasiyet alacaklısına geçer. Tasarrufu yerine getirme ile yükümlü olan kimse, mirasın açılmasından sonra bırakılan belirli mala yaptığı harcamalar ve mala verdiği zararlardan dolayı, vekâletsiz iş görme hükümleri uyarınca hak ve borçlara sahip olur.
Vasiyet alacaklısı mirasbırakandan önce ölmüş ise, ölüme bağlı tasarrufun içeriğine bakılır, Tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, vasiyeti yerine getirme yükümlülüğü, vasiyet yükümlüsü mirasçıların yararına ortadan kalkar.
Vasiyet alacaklısının miras hukukundan kaynaklanan alacağının kendisine intikalinin herhangi bir sebep ile engellenmesi halinde vasiyet alacaklısı tarafından vasiyetnamenin tenfizi davası açılarak vasiyetin yerine getirilmesi talep edilebilir. Ancak bu davanın 10 yıllık süre içerisinde açılması gerektiği unutulmamalıdır.
Mirasçıların Miras Payları Ne Kadardır?
Yasal mirasçıların miras payları, Türk Medeni Kanunumuzda yer alan miras hukuku genel hükümlerine göre belirlenir. Buna göre:
Birinci zümrede yer alan ve murisin altsoyu olan mirasçılar, murisin sağ kalan eşinin mevcut olması halinde 3/4 payı kendi aralarında paylaşırlar. Sağ kalan eş bu halde 1/4 pay alır. Murisin sağ kalan eşi yoksa, tüm mirası birinci zümre mirasçılar paylaşırlar.
Birinci zümrede mirasçı bulunmaması halinde, miras ikinci zümre mirasçılarına kalır. İkinci zümrede yer alan ve murisin anne ve babası ile onların altsoyları(murisin kardeşleri, yeğenleri vs.) olan mirasçılar, murisin sağ kalan eşinin mevcut olması halinde 2/4 payı kendi aralarında paylaşırlar. Sağ kalan eş bu halde 2/4 pay alır. Murisin sağ kalan eşi yoksa tüm mirası ikinci zümre mirasçıları paylaşırlar.
Birinci ve ikinci zümrede mirasçı bulunmaması halinde, miras üçüncü zümre mirasçılara kalır. Üçüncü zümrede yer alan ve murisin büyük anneleri ile büyük babaları ve onların altsoyu(murisin amca, dayı, hala ve teyzeleri ile onların çocukları olan kuzenleri vs.) olan mirasçılar, murisin sağ kalan eşinin mevcut olması halinde 1/4 payı kendi aralarında paylaşırlar. Sağ kalan eş bu halde 3/4 pay alır. Murisin sağ kalan eşi yoksa, tüm mirası üçüncü zümre mirasçılar paylaşırlar.
Atanmış mirasçılar ile vasiyet alacaklılarının hak ve alacaklarının belirlenmesi için murisin ölüme bağlı tasarrufu mercek altına alınmalıdır. Dolayısıyla bu kişilerin hak ve alacakları her somut olaya göre değişiklik gösterebilmektedir.
Saklı Pay Nedir? Saklı Pay Hakkı Sahibi Mirasçılar Kimlerdir?
Saklı pay, murisin kendi malvarlığı üzerinde tasarruf edemeyeceği kısımdır. Saklı pay mirasçılar, kanunda sınırlı olarak sayılmıştır, bu nedenle yalnızca kanunda açıkça belirtilmiş olan mirasçıların saklı payı bulunmaktadır.
Saklı pay hakkı sahibi olan mirasçılar ve onların saklı payları aşağıdaki gibidir:
Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının 1/2'si saklı paydır,
Miras bırakanın anne ve babasının her biri için yasal miras payının 1/4'ü saklı paydır,
Sağ kalan eş, murisin birinci veya ikinci zümre mirasçıları ile birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamını saklı pay olarak alır, ancak diğer hallerde sağ kalan eşin saklı payı 3/4'tür.
Yukarıda sınırlı olarak sayılmış olan mirasçılardan hiçbiri mevcut değilse muris, mirasının tamamı üzerinde tasarrufta bulunabilir.
Saklı paylı mirasçıların saklı paylarına zarar getirecek şekilde tasarrufta bulunulması halinde, saklı paylı mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir.
Saklı pay ve tenkis davası hakkında detaylı bilgi için tıklayınız: Tenkis Davası ve Saklı Pay Mirasçıları
Sağ Kalan Eşin Mal Rejiminden Kaynaklanan Alacakları
Ülkemizde miras paylaşımında sıklıkla göz ardı edilen hususlardan birisi, murisin sağ kalan eşinin miras hukukundan kaynaklı olarak elde edeceği miras hakkının dışında bir de evlilik birliği nedeniyle aile hukukundan kaynaklı olarak katkı payı, katılma payı veya değer artış payı gibi mal rejiminden doğan alacaklara da hak kazanacak olmasıdır.
Murisin ölümü halinde de aynı boşanmada olduğu gibi sağ kalan eş tarafından mal rejiminin tasfiyesi amacıyla tüm diğer mirasçılara karşı dava açılabilir. Bu dava hakkında detaylı bilgi için tıklayınız: Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası