Delil Hukuk Bürosu
Makale İçeriği:
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun, Diğer Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlardan Farkları
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Davalarına Bakan Avukatlar
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Nedir?
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre 15 yaşını bitirmiş olup henüz 18 yaşını doldurmamış olan bir çocukla cebir, tehdit veya hile olmaksızın, karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel ilişkiye giren kişi, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu işlemiş olur.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun doğru tespitinin yapılabilmesi için bu suç tipinin cinsel taciz suçu, cinsel istismar suçu ve çocuk istismarı suçlarından farklarının ortaya konulması gerekmektedir. Bu ayırımlar tarafımızca makalemizin devamında kendi alt başlığı altında detaylı olarak yapılacak olup kısaca ifade etmek gerekirse:
Cinsel taciz suçundan farklı olarak reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda vücut dokunulmazlığı ihlal edilmiştir, cinsel ilişki meydana gelmiştir ve rıza söz konusudur.
Çocuk istismarı(cinsel istismar) suçunda:
15 yaşından küçük olan çocuklara yönelik olarak gerçekleştirilmiş olan, çocuğun rızası olsun veya olmasın cinsel ilişki de dahil her türlü cinsel davranışlar ile
15-18 yaş arasındaki çocuklara karşı cebir, tehdit veya hile kullanılarak gerçekleştirilen(bu yaş aralığındaki çocuğun rızası olmaksızın gerçekleştirilen) cinsel amaçlı temaslar cezalandırılır;
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda ise 15-18 yaş aralığındaki çocuğun şüpheli/sanık ile cinsel ilişkiye girme hususunda rızası söz konusudur.
Cinsel saldırı suçunda, mağdur 18 yaşından büyüktür ve cinsel ilişkiye ya da başkaca cinsel amaçlı vücut temasına rızası bulunmamaktadır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda ise mağdur 15 yaşını bitirmiş olup henüz 18 yaşını doldurmamıştır.
Kıymetli Efendimiz, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, basit veya nitelikli şekillerde işlenebilir; basit hali ve suçun unsurları, Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinin 1. fıkrasında, nitelikli halleri ise aynı maddenin 2. ve 3. fıkralarında düzenlenmiştir. Ayrıca reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna ilişkin olarak gerçekleştirilecek yargılamada dikkate alınması gereken birçok farklı husus söz konusudur. Bu hususları yazımızın devamında siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya çalışacağız.
a) Suçun Basit Hali
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun basit hali, Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 104. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "(1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Buna göre:
Cebir, tehdit veya hile olmaksızın,
15 yaşını bitirmiş ancak henüz 18 yaşını doldurmamış olan bir çocukla,
Karşılıklı rızaya dayalı olarak,
Cinsel ilişkiye girilmesi
halinde suçun basit hali meydana gelmiş olur.
Esasen suçun basit halini meydana getiren bu şartlar, suçun nitelikli hallerini de meydana getiren hareketlerdir. Ancak aşağıda, suçun nitelikli hallerine ilişkin alt başlığımız içerisinde detaylı olarak açıklayacak olduğumuz üzere, suçun nitelikli hallerinden ceza verilebilmesi için ayrıca başkaca özel şartların da mevcut olması gerekmektedir.
Örnek: 17 yaşındaki Ayşe ve 22 yaşındaki Mehmet, karşılıklı rıza ile cinsel ilişkiye girerler. Ayşe'nin ailesi durumu öğrenip şikayette bulunduğunda, Mehmet hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan dava açılabilir ve mahkeme, suçu sabit görürse, Mehmet'i iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırabilir. Bu durumda Ayşe'nin rızasının olması, suçu ortadan kaldıran bir sebep sayılmaz, çünkü kanunen Ayşe'nin cinsel ilişkiye girmesine olanak sağlayacak nitelikte bir rıza gösterme yetisi bulunduğu kabul edilmemektedir.
Suçun basit haline ilişkin bir diğer önemli husus da, suçun bu halinin şikayete tabi olmasıdır. Dolayısıyla reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun TCK 104/1. fıkrası kapsamında kalması halinde soruşturma ve kovuşturma yapılabilmesi için şikayette bulunulmuş olması şartı aranır.
b) Suçun Nitelikli Halleri
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli halleri, Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 104. Maddesinin 2. ve 3. Fıkralarına Göre: "(2) Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (3) Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur."
Maddenin 2. fıkrasında belirtilen mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişiler, Türk Medeni Kanunumuzun 129. maddesi ile devamında yer alan hükümlerde düzenlenmiştir. Ancak bu suç tipine istinaden bizim için önem arz eden evlenme yasağı halleri, bizzat Türk Medeni Kanunumuzun 129. maddesinde "Hısımlık" başlığıyla düzenlenmiş olan hallerdir.
Türk Medeni Kanunumuzun 129. Maddesine Göre: "Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır: 1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında, 2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında, 3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında."
Bu kişilerin, 15 yaşını bitirmiş olup henüz reşit olmamış olan çocukla cinsel ilişkiye girmeleri halinde, TCK 104/2. maddesi hükmü uygulanacaktır. Ayrıca suçun bu halinde, yani TCK 104/2. ve 3. fıkraları kapsamında kalan hallerde şikayet aranmaksızın resen işlem yapılacağı da gözden kaçırılmamalıdır.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Cezası
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun basit ve nitelikli hallerine istinaden farklı cezalar söz konusudur. Buna göre, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun:
TCK 104/1. maddede düzenlenmiş olan basit hali, 2 yıldan 5 yıla hapis cezasıyla cezalandırılır.
TCK 104. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında düzenlenmiş olan nitelikli halleri ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Şartları ve Unsurları
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun şartları ve unsurları, belirli bir olayda reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun meydana gelmiş olup olmadığını belirleyen unsurlardır. Her suç tipinde olduğu gibi, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda da yasal çerçevenin belirginleştirilmesi gerekir. Örneğin hangi davranış reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu meydana getirir, hangi cinsel davranışlar kanunda belirtilmiş olduğu anlamıyla "cinsel ilişki" teşkil eden davranışlardan sayılır, mağdur kimdir ve mağdurun rızası nasıl tanımlanıp somut olay açısından nasıl tespit edilir? Tüm bu sorular ve çok daha fazlası, ancak suçun unsurlarının bilinmesi ve anlaşılması ile cevaplanabilecektir.
a) Fiil
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda fiil, erkek cinsel organının, 15-18 yaş aralığında bir kız çocuğuna vajinal yoldan veya bir erkek ya da kız çocuğuna anal yoldan ithal edilmesi fiilidir. Dolayısıyla taraflar arasında oral(ağız) yoldan gerçekleştirilen cinsel fiiller ile esasen halk arasında ifade edildiği üzere "ön sevişme" teşkil edecek nitelikte davranışlar, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu meydana getirmemektedir. Aynı şekilde, örneğin erkek olan bir failin, 15-18 yaş aralığında bir mağdur/mağdureyle fiziksel temas kurması ve rıza dahilinde cinsel organını kız çocuğunun vücuduna temas ettirmesi ancak cinsel organını çocuğa vajinal veya anal yoldan ithal etmemesi olayında da reşit olmayanla cinsel ilişki suçu meydana gelmiş olmayacaktır. Bu anlamda Yargıtay, cinsel ilişkinin meydana gelmiş olabilmesi için anal veya vajinal yoldan bir cinsel birleşmeyi şart koşmaktadır.
Bakınız Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından 2015/972 E., 2018/1125 K. numarasıyla verilen kararda:
"5237 sayılı TCK'nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya erkek ya da kadına anal yoldan ithal edilmesi fiillerini kapsadığı, dosya içeriğine göre sanığın onbeş-onsekiz yaş arasında olan ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdureye karşı rızası dahilinde gerçekleştirdiği kabul edilen öpmek ve cinsel organ sürtmek şeklindeki basit cinsel istismar eylemlerinin yasalarımızda suç olarak düzenlenmediği gözetilerek, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden..." şeklinde yer alan ifadelerle bu husus açıkça ortaya konulmuştur.
b) Fail
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun faili hem kadın, hem de erkek bir birey olabilir. Yaygın kanının aksine kanunda bu suçun yalnızca erkek bireyler tarafından işlenebileceğine ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır. Dolayısıyla 18 yaşından büyük bir kadının da, 15 yaşını doldurmuş olup henüz 18 yaşını doldurmamış olan bir erkek çocuğuyla cinsel ilişki kurması durumunda reşit olmayanla cinsel ilişki suçu meydana gelmiş olacaktır.
Failin bu suçtan ceza alabilmesi için ceza ehliyetine sahip olması gerekir. Akıl hastalığı veya zayıflığı gibi durumlar özel olarak değerlendirilir.
Failin kişiliği ve mağdur ile olan yakınlık durumu, Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinin 2. ve 3. fıkraları gereğince reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli hallerini meydana getirebilir. Örneğin failin, mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişilerden olması durumu, kanunda nitelikli haller arasında sayılmıştır. Aynı şekilde, failin evlat edinme öncesinde mağdurun bakımını üstlenmiş olması ya da koruyucu aile ilişkisi içerisinde olan bir kişi olması durumunda aynı şekilde daha ağır cezaya hükmolunacaktır.
c) Mağdur
Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinde yer alan düzenlemeye göre reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun mağduru: Onbeş yaşını bitirmiş ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olup cinsel ilişkiye rıza göstermiş olan çocuklardır.
Türk Ceza Kanunumuzun 104. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Burada "çocuk" ifadesiyle kast edilen, Türk Ceza Kanunumuzun 6. maddesinin 1. fıkrasının b. bendinde yer alan çocuk tanımıdır. Buna göre çocuk, henüz onsekiz yaşını doldurmamış kişidir. Dolayısıyla reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun mağduru, onbeş yaşını bitirmiş olup henüz onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler olabilir.
Örneğin kişi 14 yaşındaysa veya 19 yaşındaysa ya da 15 yaşında olup henüz 15 yaşını bitirmemişse reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun meydana geldiğinden söz edilmesi mümkün olamayacaktır. Bu hallerde ancak somut olayın şart ve gereklerine göre cinsel istismar suçu(çocuk istismarı) ya da cinsel saldırı suçu meydana gelmiş olabileceği düşünülebilir.
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi fail ile mağdurun kişilikleri ve birbirlerine yakınlık dereceleri, suçun basit veya nitelikli hallerinden hangisinin meydana gelmiş olduğunun tespitinde önem arz etmektedir. Mağdur ile fail arasında evlenme yasağı bulunması ya da evlat edinme öncesi bakım veya koruyucu aile ilişkisi bulunması gibi durumlarda suçun nitelikli hallerinden cezaya hükmolunacaktır.
Suçun şikayete tabi olan basit halinde şikayet hakkı mağdurun ebeveynlerinde değil, kendisindedir. Bu husus sıklıkla karıştırılabilmektedir. Yargıtay'ın görüşü de bu şekildedir. Bu hususa ilişkin olarak şikayet başlığı altında detaylı olarak bilgi vereceğiz, ayrıca makalemizin sonunda yer alan emsal kararlar arasında da bu yönde verilmiş olan Yargıtay kararlarını bulabilirsiniz.
d) Suçun Hukuki Konusu
Bir suçun hukuki konusu, meydana getirilen suç fiiliyle ihlal edilen veya tehlikeye atılan hukuki değer ya da menfaati ifade eder. Bu, kanunda düzenlenen suç tanımıyla korunmak istenen toplumsal veya bireysel hak ve çıkarları belirtir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun hukuki konusu oldukça tartışmalı bir husustur. Çünkü madde gerekçesinde buna ilişkin olarak herhangi bir belirleme yapılmamış olduğu gibi bilimsel ve yargısal içtihatlarda bu suçun hukuki konusunun cinsel dokunulmazlık, cinsel özgürlük gibi kavramlarla açıklanabileceği ortaya atılmaktadır. Ancak reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda mağdurun cinsel ilişkiye girme noktasında rızası bulunmaktadır. Hatta mağdurun rızası, suçun meydana gelebilmesi için aranan şartlardan biridir; Çünkü zaten eğer mağdurun rızasından söz etmeyeceksek suç tipi reşit olmayanla cinsel ilişki olmaktan çıkıp cinsel istismar(çocuk istismarı) suçu olmaktadır. Bu nedenle bu suç tanımı açısından yalnızca cinsel özgürlüğün ihlal edildiğini söyleyerek geçmenin, suçun hukuki konusu açısından kolaya kaçan bir belirleme olabileceği kanaatindeyiz. Ancak bu konuda kapsamlı teorik değerlendirmelerin, değerli akademisyenlerimizce gerçekleştirilmesinin daha etik olacağını düşünmekteyiz.
e) Suçun Manevi Unsuru
Suçun manevi unsuru, failin suç işleme sırasındaki zihinsel durumunu ve iradesini ifade eder. Bu unsur, failin eylemi bilerek ve isteyerek mi(kast) yoksa ihmal veya dikkatsizlik sonucu mu(taksir) gerçekleştirdiğini belirler. Kast, failin suçun kanuni tanımındaki unsurları bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesidir. Taksir ise failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak istemeden suç sonucunun meydana gelmesine yol açmasıdır. Manevi unsur, failin cezai sorumluluğunu ve uygulanacak yaptırımı etkileyen önemli bir faktördür.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun taksirle veya ihmal suretiyle işlenmesi mümkün değildir; kanunda tanımlanmış olan haliyle bu suç yalnızca kasten işlenebilen bir suçtur. Ancak failin, mağdurun yaşı konusunda hataya düşmesi, mağdurun faili yaşı konusunda yanlış bilgilendirmesi, mağdurun yaşından bir hayli büyük göstermesi gibi hallerde, Türk Ceza Kanunumuzun 30. maddesinde yer alan hata hükümlerinin uygulanması mümkün olabilecektir.
Türk Ceza Kanunumuzun 30. Maddesine Göre: "(1) Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır. (2) Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (3) Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır. (4) İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz."
Bakınız Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/27030 E., 2022/4613 K. sayılı kararında:
"Sanığın aşamalarda alınan ve istikrar arzeden “...’nın 18 yaşında olduğun biliyordum. Kendisine hep kimliğini sorduğumda bana 18 yaşında olduğunu söyleyip bana güvenmiyormusun diyerek kimliğini gizliyordu.” şeklindeki beyanları, mağdurenin suç tarihlerindeki gerçek yaşı ve ilk derece mahkemesinde gerçekleştirilen yargılamalarda mağdurenin görünümüne dair herhangi bir gözlem yapılmaksızın dosya kapsamıyla çelişecek şekilde hata hükümlerinin yanlış tartışılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilerek sanığın müsnet suçtan beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi kanuna aykırı..." şeklinde ifadelerle failin mağdurun yaşına dair hata hükümlerine uygun düşecek şekilde beyanlarının somut olay açısından yeterli ve gerekli düzeyde incelenmemiş olması bozma sebebi yapılmıştır.
Somut Olay Açısından Özel İnceleme Gerektiren Hususlar
Şimdiye kadar açıklamış olduğumuz hususlar, spesifik olarak reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun düzenlenmiş olduğu Türk Ceza Kanunumuzun 104. maddesinin genel hatları ve uygulama kuralları itibariyle açıklanması ve bu şekilde reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun kavramsal çerçevesinin çizilmesinden ibaretti. Şimdi de meydana gelen ve cezai kovuşturma ile soruşturma faaliyetlerine konu edilen somut açısından ceza hukuku genel hükümlerinden veya Ceza Muhakemesi Kanunumuzdan kaynaklı olarak özel inceleme gerektiren hususları kısaca siz değerli okuyucularımıza aktarmaya çalışacağız.
a) Hukuka Uygunluk Nedenleri ve Cezada İndirim ya da Cezasızlık Gerektiren Şahsi Sebepler
Hukuka uygunluk nedenleri, işlenen bir fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırarak, ceza sorumluluğunu engelleyen durumlardır. Hukuka uygunluk nedenlerinin somut olayda mevcut olması halinde fiil suç teşkil etmeyebilir ve ve failin cezalandırılması engellenebilir. Hukuka uygunluk nedenleri, Türk Ceza Kanunumuzun 24. maddesi ile devamında "Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Nedenler" başlığı altında düzenlenmiştir. Bu haller:
Kanun hükmünün yerine getirilmesi ve amirin emri(TCK md. 24),
Meşru müdafaa(TCK md. 25/1),
Hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası (TCK md. 26) ve
Zorunluluk halidir(TCK md. 25/2).
Hukuka uygunluk hallerinin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından uygulanması mümkün değildir. Çünkü örneğin, meşru savunma kapsamında reşit olmayan birey ile cinsel ilişki kurulması, hayatın olağan akışına aykırıdır. İlgilinin yani mağdurun rızası, cinsel saldırı(tecavüz) ve cinsel taciz gibi suç teşkil eden davranışları suç olmaktan çıkarmaktadır; ancak reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından mağdurun rızası fiili suç olmaktan çıkarmaz. Aksine, şayet bu suç fiili açısından somut olayda mağdurun rızası söz konusu değilse bu durumda reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan değil, cinsel istismar(çocuk istismarı) suçundan bahsetmemiz gerekir.
Aşağıdaki hallerde failin ceza sorumluluğu hafifletilebileceği gibi fail hakkında ceza verilmemesine ve durumun gereklerine göre fail hakkında yalnızca güvenlik tedbiri uygulanmasına da karar verilebilir:
Failin uğradığı bir cebir ve şiddet ya da korkutma ve tehdit durumu nedeniyle mağdurla cinsel ilişkiye girmiş olması(TCK md. 28),
Failin, mağdurun yaşı konusunda hataya düşmesi ve mağdurun faili yaşı konusunda yalnış bilgilendirmesi(TCK md. 30, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/27030 E., 2022/4613 K.),
Failin yaş küçüklüğü(TCK md. 31),
Failin akıl hastalığının bulunması(TCK md. 32),
Failin sağır ve dilsiz olması(TCK md. 33),
Failin kendi iradesi dışında almış olduğu alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında suçu işlemiş olması(TCK md. 34)
Türk Ceza Kanunumuzun 29. maddesinde düzenlenmiş olan haksız tahrik hükümlerinin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından uygulanamayacağı kanaatindeyiz. Mağdurun yaşı konusunda faili kandırması ve bu suretle failin kendisiyle cinsel ilişkiye girmesini sağlaması halinde Türk Ceza Kanunumuzun 30. maddesinde yer alan hata hükümlerinin uygulanmasının daha sağlıklı olabileceği kanaatindeyiz.
Tüm bunların yanında, Türk Ceza Kanunumuzun 62. maddesinde düzenlenmiş olan takdiri indirim nedenlerinin reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından da uygulanması mümkün olmaktadır.
Türk Ceza Kanunumuzun 62. Maddesine Göre: "(1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. (2) Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir. Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir."
Yukarıda alıntılamış olduğumuz kanun hükmünün 2. fıkrasında yer alan "Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınamaz." hükmü, maddeye 7406 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2022 yılında eklenmiştir. Bu durumun temel sebebi, halk arasında "takım elbise indirimi" ya da "kravat indirimi" olarak da bilinen haliyle sanığın mahkemeye iyi giyimli olarak gelmesi gibi şekli davranışlarının, takdiri indirim sebebi sayılmasının önüne geçilmek istenmesidir.
b) Suça Teşebbüs, Gönüllü Vazgeçme ve Etkin Pişmanlık
Suça teşebbüs, gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlık, ceza hukukunda suçun işlenme sürecindeki farklı aşamaları ve failin bu süreçteki davranışlarını değerlendiren kavramlardır.
Suça teşebbüs, failin bir suçu işlemek üzere icra hareketlerine başlamasına rağmen, kendi iradesi dışında gelişen nedenlerle suçun tamamlanamaması durumudur.
Gönüllü vazgeçme, failin suçun icra hareketlerine başladıktan sonra, kendi iradesiyle bu hareketleri sonlandırması veya suçun tamamlanmasını engellemesidir; bu durumda fail, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz, ancak o ana kadar gerçekleştirdiği fiiller başka bir suçu oluşturuyorsa, sadece o suçtan sorumlu tutulur.
Etkin pişmanlık ise, suçun tamamlanmasından sonra failin pişmanlık duyarak, suçun yol açtığı zararları gidermeye yönelik aktif çabalarıdır; bu durum, kanunda belirtilen belirli suçlar için geçerli olup, failin cezasında indirim yapılmasını veya ceza verilmemesini sağlayabilir.
b.1) Suça Teşebbüs
Suça teşebbüs, Türk Ceza Kanunumuzun 35. maddesinde düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanunumuzun 35. Maddesine Göre: "(1) Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. (2) Suça teşebbüs halinde fail, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun oluşabilmesi için cinsel ilişkinin tamamlanmış olması gerekir; yani erkek cinsel organının vajinal veya anal yoldan kadının bedenine girmiş olması şarttır. Dolayısıyla, fail cinsel ilişki amacıyla icra hareketlerine başlamış ancak kendi iradesi dışında nedenlerle bu fiili tamamlayamamışsa, suça teşebbüs hükümleri(TCK md. 35) uygulanabilir. Örneğin, fail cinsel ilişki için gerekli hazırlıkları yapmış ancak üçüncü kişilerin müdahalesi nedeniyle fiili gerçekleştirememişse, teşebbüs nedeniyle cezalandırılması söz konusu olacaktır. Bu durumda, fail hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçuna teşebbüs nedeniyle ceza verilecektir.
b.2) Gönüllü Vazgeçme
Gönüllü vazgeçme, Türk Ceza Kanunumuzun 40. maddesinde düzenlenmiştir ve failin bir suçu işlemek üzere icra hareketlerine başladıktan sonra, kendi iradesiyle bu hareketleri sonlandırması veya suçun tamamlanmasını ve neticenin meydana gelmesini engellemesi anlamına gelmektedir.
Türk Ceza Kanunumuzun 40. Maddesine Göre: "(1) Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır."
Gönüllü vazgeçme halinde, fail suç fiilini üçüncü kişilerin müdahalesi sebebiyle değil kendi arzusuyla sonlandırmaktadır; dolayısıyla teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz. Ancak o ana kadar gerçekleştirdiği fiiller başka bir suçu oluşturuyorsa, sadece o suçtan sorumlu tutulur.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda fail, cinsel ilişki amacıyla icra hareketlerine başlamış ancak kendi iradesiyle bu hareketleri sonlandırmış veya suçun tamamlanmasını engellemişse, gönüllü vazgeçme söz konusu olur ve fail teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz. Ancak, icra hareketleri sırasında gerçekleştirilen fiiller başka bir suçu oluşturuyorsa, fail bu fiillerden sorumlu tutulur.
Örneğin, fail, reşit olmayan bir kişiyle cinsel ilişki amacıyla buluşmuş ve bazı cinsel davranışlarda bulunmuş, ancak cinsel ilişkiyi gerçekleştirmeden kendi isteğiyle vazgeçmişse, gönüllü vazgeçme durumu mevcuttur. Bu durumda, cinsel ilişki gerçekleşmediği için reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşmaz ve gönüllü vazgeçme hükümleri uygulanır.
b.3) Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, failin işlediği suçtan sonra pişmanlık duyarak suçun yol açtığı olumsuzlukları gidermeye yönelik aktif çabaları sonucunda cezasının azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Ancak, etkin pişmanlık hükümleri her suç için geçerli değildir ve yalnızca kanunda açıkça belirtilen suç tipleri için uygulanabilir. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu açısından kanunda herhangi bir etkin pişmanlık hükmü öngörülmemiştir. Dolayısıyla, bu suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık göstererek mağdurun zararını gidermesi veya diğer olumlu davranışlarda bulunması, herhangi bir etkin pişmanlık hükmünün uygulanması sonucunu doğurmaz. Dolayısıyla reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda etkin pişmanlık hükümleri uygulanmaz.
c) Şikayet, Şikayet Süreleri ve Şikayetten Vazgeçme
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun basit halinin takibi, mağdurun şikâyetine bağlıdır. Mağdur, suçun işlendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. Bu süre içinde şikâyetçi olunmaması durumunda, fail hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılamaz. Şikâyet hakkı mağdurun kendisine aittir; mağdurun velisi veya vasisi tarafından yapılan şikâyetler mağdurun iradesiyle desteklenmelidir. Aksi takdirde gerçekleştirilecek olan her türlü yargılama işlemi usule aykırı olacaktır.
Mağdurun şikâyetçi olmaması veya şikâyetten vazgeçmesi hâlinde, soruşturma aşamasında takipsizlik kararı yani kovuşturmaya yer olmadığına dair karar(KYOK) verilir veya eğer dosya kovuşturma aşamasında ise dava düşer. Ancak, suçun nitelikli hâllerinde (örneğin, failin mağdurla arasında evlenme yasağı bulunması durumunda) şikâyet aranmaz ve savcılık tarafından resen soruşturma başlatılır. Bu halde suçun takibi şikayete tabi olmadığı için 6 aylık şikayet süresi dikkate alınmaz ve 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içerisinde suç duyurusunda bulunulabilir.
d) Dava Zamanaşımı
Ceza hukukunda dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren kanunda belirtilen süreler içinde dava açılmaması veya açılan davanın belirli bir süre içinde sonuçlandırılmaması durumunda, devletin cezalandırma yetkisinin sona ermesini ve ceza davasının düşmesini ifade eder. Bu süreler, suçun niteliğine ve kanunda öngörülen cezanın ağırlığına göre değişir. Dava zamanaşımı, Türk Ceza Kanunumuzun 66. ve 67. maddelerinde düzenlenmiştir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda dava zamanaşımı süreleri, istisnalar söz konusu olmakla birlikte kural olarak:
Suçun basit hali açısından 8 yıl,
Suçun nitelikli halleri açısından ise 15 yıl olarak uygulanır.
TCK 66. maddesinin 3. ve 4. fıkraları gereğince dava zamanaşımının belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının üst sınırı dikkate alınır ve suçun daha ağır cezayı gerektiren halleri de göz önünde tutulur. Bu nedenle, bu süreler somut olayın gerekleri dikkate alınarak belirlenmelidir.
e) Suça İştirak
Suça iştirak, ceza hukukunda, bir suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesini ifade eder. Suça iştirak:
Suça katılanların fiili birlikte gerçekleştirmesi(müşterek faillik),
Suçu işleme kararını verdiren kişi olması(azmettirme) veya
Suça yardım eden kişi olması(yardım etme) şeklinde ortaya çıkabilir.
Suça katılan her birey, fiile katkı derecesine göre müşterek fail, azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur ve buna göre cezalandırılır. Suça iştirak hükümleri, Türk Ceza Kanunumuzun 37 ila 41. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda da suça iştirak hükümlerinin uygulanması mümkündür; yani bu suç, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenebilir. Örneğin, bir kişi mağduru cinsel ilişkiye ikna ederken, diğeri de bu suçun gerçekleştirileceği evi fail ile mağdurun kullanımına açarak suça yardım edebilir ya da mağdur, birden fazla fail ile rızaya dayalı cinsel ilişkiye girmiş olabilir.
Bu anlamda Türk Ceza Kanunumuzun 73/5. fıkrası hükmü gözden kaçırılmamalıdır.
Türk Ceza Kanunumuzun 73/5. Fıkrasına Göre: "(5) İştirak halinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar."
Buna göre bir suçu iştirak halinde işleyen faillerden biri hakkında şikayetten vazgeçilmesi, diğerlerini de kapsayacaktır.
f) Suçların İçtimaı
Suçların içtimaı, ceza hukukunda bir kişinin birden fazla suçu işlemesi durumunda, bu suçların nasıl değerlendirileceğini ve failin ne şekilde cezalandırılacağını belirleyen bir kavramdır.
Türk Ceza Kanunumuzda suçların içtimaı halleri:
Bileşik suç (TCK md. 42),
Zincirleme suç (TCK md. 43) ve
Fikri içtima (TCK md. 44) başlıkları altında düzenlenmiştir.
Bu hükümler, birden fazla suçun tek bir fiille veya birden fazla fiille işlenmesi durumunda, failin hangi suçlardan ve ne şekilde sorumlu tutulacağını belirler. Suçların içtimaı hükümlerinin uygulaması, her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Örneğin fail, aynı mağdurla farklı zamanlarda birden fazla kez rızaya dayalı cinsel ilişkiye girmişse, bu eylemler zincirleme suç kapsamında değerlendirilir ve reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan tek bir ceza verilerek, verilen ceza TCK 43. madde uyarınca artırılır.
g) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması(HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), mahkemece sanık hakkında verilen ceza hükmünün belirli şartlar altında açıklanmayarak, sanığın denetim süresi boyunca belirlenen yükümlülüklere uyması halinde, hükmün ortadan kaldırılmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Bu uygulama, sanığa bir fırsat tanıyarak, belirli şartları yerine getirmesi durumunda sabıka kaydının oluşmasını engeller.
HAGB kararı verilebilmesi için bazı koşulların sağlanması gerekir:
Sanığa verilen cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası olması,
Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetinin bulunmaması,
Mahkemenin, sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaate varması,
Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın giderilmesi,
Denetim süresi genellikle 5 yıl olup, bu süre içinde sanığın kasıtlı bir suç işlememesi ve mahkemenin belirlediği yükümlülüklere uyması gerekir. Bu şartlar yerine getirildiğinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kalkar ve dava düşer. Ancak, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi veya yükümlülüklere uyulmaması durumunda, mahkeme hükmü açıklar ve ceza infaz edilir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun basit halinde verilen cezanın yukarıda saymış olduğumuz şartların tamamını sağlaması durumunda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Ancak reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun nitelikli hallerinin iki yıl veya daha az süreli hapis cezası ile cezalandırılması mümkün olmadığından dolayı, bu suçun nitelikli halleri açısından HAGB hükmü kurulması mümkün olmayacaktır.
h) Cezanın Ertelenmesi
Hapis cezasının ertelenmesi, bir kişinin işlediği suç nedeniyle iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilmesi halinde söz konusu olur. Failin fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olması ya da 65 yaşını bitirmiş olması durumunda bahsetmiş olduğumuz bu iki yıllık süre üç yıl olarak esas alınır.
Cezanın ertelenmesi halinde fail hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasında olduğu gibi belirli bir denetim süresine tabi tutulur. Ancak bu denetim süresi sonunda suç işlememesi halinde HAGB uygulamasından farklı olarak söz konusu suç, failin sabıka kaydından silinmez.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi, yalnızca suçun basit halinde söz konusu olabilmektedir. Suçun nitelikli halinin ceza alt sınırları dikkate alındığında, bu haller nedeniyle cezanın ertelenmesine karar verilmesinin mümkün olamayacağı ortaya çıkmaktadır.
i) Adli Para Cezası
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, ağır ve toplumsal duyarlılığın yüksek olduğu bir suç olarak değerlendirildiğinden, mahkemenin verdiği hapis cezaları(örneğin basit halde 2-5 yıl arası ve nitelikli hallerde ise daha uzun süreli cezalar) adli para cezasına çevrilemez. Bu durum, kanun koyucunun çocukların cinsel dokunulmazlığını koruma amacını yansıtmakta ve cezanın caydırıcılığının sağlanabilmesi için minimum ceza süresinin hapis şeklinde infaz edilmesini zorunlu kılmaktadır. Yani suçun işlenmesi halinde, failin işlediği fiilin niteliği ve korunması gereken çocuğun cinsel dokunulmazlığı göz önüne alınarak, mahkemeler bu suçlarda adli para yerine hapis cezası vermektedir. Bu suç nedeniyle kurulacak olan hüküm, TCK 49. ve 50. maddeler uyarınca kısa süreli hapis cezası da olamayacağından dolayı ilgili genel hüküm kullanılmak suretiyle adli para cezası uygulanması mümkün olamayacaktır.
j) Uzlaşma Usulü
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarında uzlaştırma müessesesinin uygulanması mümkün değildir. Bu suç, Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253. maddesinde uzlaştırma usulünün uygulanacağı suçlar arasında sayılmamış olduğu gibi, aynı maddenin 3. fıkrasıyla uzlaştırmanın bu suç tipi açısından uygulanamayacağı hususu açıkça düzenlenmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 253. maddesinin 3. Fıkrasına Göre: "(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, ısrarlı takip suçunda (madde 123/A) ve hakaret suçunda (125 inci maddenin ikinci fıkrası), uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu da, Türk Ceza Kanunumuzun özel hükümlerinde, kişilere karşı suçların işlendiği ikinci kısımda, "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" başlıklı altıncı bölümde düzenlenmiştir ve bu nedenle yukarıda alıntılamış olduğumuz CMK 253/3. fıkrası hükmü gereğince uzlaştırma usulüne tabi değildir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun, Diğer Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlardan Farkları
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun cinsel dokunulmazlığa karşı işlenebilen diğer suçlardan farklarının saptanması oldukça önemlidir. Çünkü bu suç tipleri sıklıkla birbirine karıştırılabilmektedir.
a) Cinsel Saldırı Suçuyla Farkları
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, cinsel saldırı suçundan tanım ve kapsam yönünden oldukça farklıdır. Bu farklılıkları kısaca ve maddeler halinde açıklamamız gerekirse:
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, 15 yaşını doldurmuş ancak henüz 18 yaşını tamamlamamış çocuklarla gerçekleştirilmiş olan ve karşılıklı rızaya dayalı cinsel ilişkileri kapsar. Cinsel saldırı suçunun mağduru ise 18 yaşından büyüktür ve mağdur, cinsel saldırı fiiline rıza göstermemektedir. Dolayısıyla rıza yönünden her iki suç tanımı birbirleriyle tezat içerisindedir.
Cinsel saldırı suçu tanımsal olarak, mağdurun rıza göstermediği ve cinsel amaçla gerçekleştirilen her türlü fiziksel teması kapsamaktadır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda ise mağdur ile fail arasında anal veya vajinal yoldan cinsel birleşmenin sağlanmış olması gerekir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda öncelikli olarak çocuğun cinsel gelişimi, dokunulmazlığı ve özel hayatı korunmaya çalışılır. Çocuğun henüz psikolojik ve fiziksel olarak tam olarak olgunlaşmamış olması nedeniyle, onun korunması hukuki bir zorunluluk olarak kabul edilmiştir. Cinsel saldırı suçunda korunan hukuki değer ise 18 yaşından büyük olan mağdurun beden bütünlüğü, kişisel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır.
Cinsel saldırı suçu hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Cinsel Saldırı Suçu
b) Cinsel İstismar(Çocuk İstismarı) Suçuyla Farkları
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu özellikle mağdurun yaşı açısından birbirleri arasında bir nevi kesişim kümesine sahip iki farklı suç tipidir. Ancak bu iki suç tipi çocuğun yaşı, algılama kapasitesi, rıza gösterme ehliyeti ve failin baskı, hile, tehdit uygulaması gibi çeşitli unsurlar yönünden birbirinden ayrışmaktadır.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun mağduru, 15 yaşını doldurmuş ancak henüz 18 yaşını tamamlamamış çocuklardır. Cinsel istismar suçu ise 15 yaşını doldurmamış veya 15 yaşını doldurmuş ancak olayın hukuki sonuçlarını tam idrak edemeyecek düzeyde olan çocuklara yönelik işlenebilen bir suç tipidir. Dolayısıyla 15 yaşını doldurmamış olan çocukların rıza göstermeleri zaten mümkün kabul edilmemektedir ve bu nedenle 15 yaşını doldurmamış olan çocuklara karşı reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun işlenmesi mümkün değildir; bu çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel ilişki fiili cinsel istismar suçunu meydana getirir. Aynı şekilde, 15 yaşını doldurmuş olup da henüz 18 yaşını doldurmamış olan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar da cinsel istismar kapsamında değerlendirilir. Oysa 15 yaşını doldurmuş olan çocuğun kendi rızasıyla fail ile cinsel ilişki kurması durumunda cinsel istismar değil, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu meydana gelmiş olacaktır.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suç kapsamında, faile cebir, tehdit veya hile uygulanmadan(yani, mağdurun serbest rızası temelinde gerçekleşen) cinsel ilişki söz konusudur. Ancak yaş faktörü, çocuğun cinsel ilişkiye rıza gösterebilme ehliyeti açısından dikkate alınır. 15 yaşını doldurmamış olan bir çocukla, çocuğun rızası olduğu düşüncesiyle dahi cinsel ilişki kuran bir kişi, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan değil cinsel istismar suçundan ceza alır. Çünkü hukuk düzenimize göre 15 yaşını doldurmuş olan bir kişinin rıza gösterebilme yetisi bulunmamaktadır.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda suç fiili yalnızca vajinal veya anal penetrasyon olabilir. Ancak cinsel istismar suçunda, bu suçun tanımsal kapsamı dahilinde cinsel amaçlı olarak gerçekleştirilen her türlü fiziksel temas cezalandırılır.
Cinsel istismar suçu hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayınız: Cinsel İstismar Suçu
c) Cinsel Taciz Suçuyla Farkları
Cinsel taciz suçu, reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mağdurun yaşı, rızanın varlığı, suç fiili yani suçun meydana geliş şekli ve korunan hukuki değer gibi yönlerden farklılık göstermektedir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda mağdur 15–18 yaş aralığındadır ve mağdurun serbest rızası olsa bile(hatta bu suç tipi açısından rıza, suçun meydana gelmesinde aranan şartlardan biridir), gelişimsel olarak tam rıza verme kapasitesi olmadığı için suç oluşur. Cinsel taciz suçunda ise mağdurun rızasının olmaması ya da taciz fiilinin isteği dışında gerçekleşmesi esas alınır. Çünkü zaten cinsel taciz suçunda mağdurun rızası, fiili suç olmaktan çıkarmaktadır.
Reşit olmayanla cinsel ilişki, fiziksel birleşmeye(penis-vajina ya da penis-anal penetrasyon) dayanır ve zorlayıcı unsurlar olmaksızın, rızaya dayalı olarak gerçekleşmesine rağmen, yaşa dayalı koruma gereği suç sayılır. Cinsel taciz suçunda ise fiziksel temas söz konusu değildir, mağduru psikolojik olarak rahatsız eden ve cinsel amaçlı gerçekleştirilen söz ve davranışlar gibi fiiller söz konusu olur.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Görevli Mahkeme
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda görevli mahkeme, 5235 sayılı Kanun'un 11, 12 ve 14. maddeleri gereğince Asliye Ceza Mahkemesidir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Davalarına Bakan Avukatlar
Cinsel suçlara ilişkin ceza davalarına bakan avukatlar hakkında toplumda yaygın olarak hatalı ve önyargılı kanaatler söz konusu olabilmektedir. Bu kapsamda değerli meslektaşlarımızın çok büyük haksızlıklara maruz kaldıkları da görülebilmektedir. Ancak reşit olmayanla cinsel ilişki suçlarına bakan avukatlar çocuğun cinsel dokunulmazlığının korunması, adil yargılama sürecinin sağlanması ve sanığın savunma haklarının masumiyet karinesi de dikkate alınmak suretiyle titizlikle gözetilmesi amacıyla çalışırlar. Bu davalar, hem hukuki hem de insani yönleriyle son derece hassas konular olduğundan, alanında uzmanlaşmış, deneyimli ve etik değerlere bağlı profesyonellerin desteği, davanın doğru ve adil sonuçlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçuna İlişkin Yargıtay Kararları
Vajinal veya anal penetrasyonun söz konusu olmaması durumunda, 15-18 yaş aralığında bulunup maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdura karşı, mağdurun rızası dahilinde öpme ve cinsel organ sürtmek şeklindeki eylemlerin suç teşkil etmeyeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/972 E., 2018/1125 K. sayılı kararı
"...
...
...
5237 sayılı TCK'nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya erkek ya da kadına anal yoldan ithal edilmesi fiillerini kapsadığı, dosya içeriğine göre sanığın onbeş-onsekiz yaş arasında olan ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdureye karşı rızası dahilinde gerçekleştirdiği kabul edilen öpmek ve cinsel organ sürtmek şeklindeki basit cinsel istismar eylemlerinin yasalarımızda suç olarak düzenlenmediği gözetilerek, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi...
...
...
..."
Aynı mağdura karşı birden fazla kez gerçekleştirilen cinsel ilişki eylemlerinin her birinin, mağdurun yaşı, şikayet süresi ve zamanaşımı gibi yönlerden ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gerekeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2019/6141 E., 2020/2763 K. sayılı kararı
"...
...
...
Tüm dosya kapsamından suça sürüklenen çocuk ile katılan mağdurenin 2012 yılı Ekim ayında rızaen girdikleri cinsel ilişkinin ardından birlikte yaşamaya başladıkları 08.10.2014 gününe kadar görüşmedikleri ve bu tarihten, olayın adli makamlara intikal ettiği 15.11.2014'e kadar değişik zamanlarda birden fazla rızaen cinsel ilişki yaşadıkları anlaşılmakla, mağdurenin düzeltilmiş nüfus kaydına göre 21.08.1996 tarihinde doğduğu nazara alındığında 08.10.2014-15.11.2014 tarihleri arasındaki rızai eylemlerin mağdurenin on sekiz yaşını ikmal etmesi nedeniyle suç oluşturmayacağı ve 2012 yılı Ekim ayındaki eylemin ise reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, atılı suçun soruşturma ile kovuşturmasının şikayete tabi bulunduğu ve şikayetin 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinde yer alan 6 aylık kanuni süresi içerisinde yapılmadığı gözetilerek, suça sürüklenen çocuğun 08.10.2014-15.11.2014 dönemindeki eylemleri açısından beraati ile 2012 yılı Ekim ayı içerisindeki eylemi yönünden açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken eylemler bütün halinde zincirleme şekilde reşit olmayanla cinsel ilişki kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda suça sürüklenen çocuğun, kız arkadaşı olan mağdureyle 2014 yılı Ağustos ayında gayri resmi birlikte yaşamaya başlayıp, beraber kaldıkları bir buçuk aylık süre içerisinde birden ziyade cinsel ilişkiye girdiğinin kabul edilmesi karşısında, kayden 14.07.1996 doğumlu suça sürüklenen çocuğun belirtilen dönemde on sekiz yaşını tamamladığı gözetilmeden hakkında belirlenen cezada 5237 sayılı TCK’nın 31/3.maddesi ile indirim yapılması neticesinde eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA
...
...
..."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun şikayete tabi olan basit halinde şikayet hakkının 15-18 yaş aralığında olan mağdurun kendisine ait olduğu ve mağdurun annesi tarafından gerçekleştirilmiş olan şikayetin dikkate alınmaması gerektiğine ilişkin karar,
Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2024/16504 E., 2024/4345 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanık hakkında gerçekleştirilen yargılama sonucunda sanığın eyleminin şikayete tabi olan reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğunun kabul edilmesi karşısında tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında sanık ve katılan ... arasında gerçekleşen cinsel ilişkinin Ağustos 2015 tarihi olduğu, reşit olmayanla cinsel ilişki suçu katılanın şikayetine bağlı bir suç olup, katılanın fiil ve faili öğrenmeden itibaren 6 aylık sürede şikayetçi olması gerektiği, her ne kadar katılanın annesi olan Piraye'nin olayı öğrendiği andan itibaren süresi içinde şikayetçi olmuş ise de, şikayet hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, katılan ...'in 15-18 yaş grubunda olması nedeni ile şikayet hakkının kendisine ait olduğu ancak yasal altı aylık şikayet süresinden sonra sanıktan şikayetçi olduğu nazara alındığında sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan yasal süresi içerisinde şikayet bulunmadığından düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının isabetli olduğu sonucuna varılmıştır.
...
...
..."
Oral seks şeklinde gerçekleşen eylemin vajinal veya anal penetrasyon içermemesi nedeniyle reşit olmayanla cinsel ilişki suçu teşkil etmeyeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/6744 E., 2017/1914 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanığın, mağdureye oral seks yaptırması eyleminin cinsel ilişki niteliği taşımaması nedeniyle olayda TCK'nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,...
...
...
..."
Vajinaya parmak sokma şeklindeki eylemin, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ithal edilmesi anlamına gelmemesi nedeniyle reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu meydana getirmeyeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2017/1587 E., 2021/4407 K. sayılı kararı
"...
...
...
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK'nın 104. maddesinde belirtilen cinsel ilişkinin, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ya da bir erkeğe anal yoldan ithal edilmesi olarak anlaşılması karşısında, mahkemece sanığın olay günü on altı yaşındaki mağdurenin cinsel organına parmak sokması şeklinde gerçekleşen eyleminde reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafisi ile katılan mağdure vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden...
...
...
..."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda gönüllü vazgeçme hükümlerinin uygulanmasına ilişkin karar,
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2018/7624 E., 2019/7727 K. sayılı kararı
"...
...
...
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun düzenlendiği TCK'nın 104. maddesinde belirtilen cinsel ilişkinin, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ya da bir erkeğe anal yoldan ithal edilmesi olarak anlaşılması karşısında, dosya içeriği ve 5237 sayılı TCK'nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme hükümleri de nazara alındığında, sanığın mağdure ile cinsel ilişkiye girmek üzere anlaşıp olay mahalline giderek cinsel ilişkinin hazırlık hareketlerine başladıktan sonra mağdurenin istememesi üzerine eyleminden vazgeçmesinin kanunun aradığı anlamda cinsel ilişki kapsamında bulunmadığı ve TCK'nın 104. maddesinde öngörülen suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı anlaşıldığından, sanığın müsnet suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken...
...
...
..."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ya da bir erkeğe anal yoldan ithal edilmesi olarak anlaşılması gerekeceğine ilişkin karar,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/18007 E., 2023/4586 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanık ile on yedi yaşındaki katılan mağdurenin suç tarihinde rızalı bir şekilde cinsel yönden yakınlaştıkları ve sanığın parmağını katılan mağdurenin vajinasına soktuğu kabulünde bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun düzenlendiği 5237 sayılı Kanun'un 104 üncü maddesi kapsamında kalan cinsel ilişkinin, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ya da bir erkeğe anal yoldan ithal edilmesi olarak anlaşılması ve on beş - on sekiz yaş arasında bulunan bir kişi ile rızası doğrultusunda gerçekleştirilen cinsel ilişkiye varmayan her türlü cinsel davranışın suç olarak düzenlenmemesi karşısında, sanığın unsurları itibarıyla oluşmayan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı görülmüştür.
...
...
..."
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda sanığın, mağdurun yaşını bilmediğine ve mağdur tarafından yanıltılmış olduğuna ilişkin beyanlarının dikkate alınması gerekeceğine ve bu duurmda hata hükümlerinin uygulanabilir olup olmadığına ilişkin inceleme yapılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olacağına ilişkin karar,
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/27030 E., 2022/4613 K. sayılı kararı
"...
...
...
Sanığın aşamalarda alınan ve istikrar arzeden “...’nın 18 yaşında olduğun biliyordum. Kendisine hep kimliğini sorduğumda bana 18 yaşında olduğunu söyleyip bana güvenmiyormusun diyerek kimliğini gizliyordu.” şeklindeki beyanları, mağdurenin suç tarihlerindeki gerçek yaşı ve ilk derece mahkemesinde gerçekleştirilen yargılamalarda mağdurenin görünümüne dair herhangi bir gözlem yapılmaksızın dosya kapsamıyla çelişecek şekilde hata hükümlerinin yanlış tartışılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 30. maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilerek sanığın müsnet suçtan beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi;
Kanuna aykırı, sanık müdafisi, Cumhuriyet Savcısı ve katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden
...
...
..."