Delil Hukuk Bürosu
Suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunumuzda tanımlanmış olan özel boşanma sebeplerinden biridir.
Bu başlık altında boşanma sebeplerinden yalnızca "suç işleme ve haysiyetsiz yaşam sürme sebebiyle boşanma davası" incelenmekte olup, boşanma davaları hakkında daha genel bilgi sahibi olmak için buraya tıklayınız: Boşanma Davası ve Ferileri: Nafaka, Tazminat ve Velayet Hususları
SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİYLE BOŞANMA
Kanun koyucu, eşlerden birinin küçük düşürücü suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi halinde diğer eşin boşanma davası açabileceğini öngörmüştür.
TMK 163. maddesi, aşağıdaki ifadeler ile suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanmayı düzenlenmiştir. Bu maddeye dayanılarak suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
”Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
ifadeleri ile suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanmayı düzenlemiştir. Bu maddeye dayanılarak suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilecektir.
Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma nispi boşanma sebepleridir. Bu konuların her ikisini de sırasıyla ayrı ayrı inceleyeceğiz.
SUÇ İŞLEME SEBEBİYLE BOŞANMA DAVASI AÇMANIN ŞARTLARI
Suç işleme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için üç şart aranmıştır:
1) Suç Küçük Düşürücü Suçlardan Biri Olmalıdır
Suç işleme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için suçun küçük düşürücü suçlardan birisi olması gerekir. Bir suçun küçük düşürücü suç niteliğine haiz olup olmadığı, hakim tarafından toplumda egemen olan ahlak anlayışı ile failin toplumun gözünde düşeceği güç durum ile toplum nezdinde yaşayacağı güçlüğün dikkate alınmasıyla takdir edilecektir. Eş tarafından işlenen bu küçük düşürücü suçun aynı zamanda diğer eşin toplumsal kınama ve dışlamayla karşılaşmasına veya toplum içine çıkamamasına sebep olup olmadığı da göz önünde bulundurulur. Özetle; kişinin, toplumdaki konumunu sarsan ve ahlaki olarak kınanmasına yol açan suçlar, küçük düşürücü suç niteliği taşır.
Yukarıda açıklandığı üzere, küçük düşürücü suçlardan bazıları; hırsızlık, evrakta sahtecilik, dolandırıcılık gibi bazı fiillerle başkalarının malvarlığına yönelen birtakım suçlar ile uyuşturucu ticareti, cinsel taciz, cinsel istismar gibi suçlardır. Bu suçların işlenmesi halinde, işleyen kişinin eşi mahkemeye başvurarak suç işleyen eşle birlikte yaşamasının kendisinden beklenemeyeceği sebebiyle boşanma davası açabilecektir.
2) Suçun Kasıtlı Olarak İşlenmesi Gerekir
Küçük düşürücü suç işlenmesi sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için suçun kasıtlı olarak işlenmesi gerekir. Meşru savunma halleri, taksirle işlenmiş olması veya cebir, haksız tahrik gibi hallerde işlenmiş olması halinde yüz kızartıcı suçtan söz edilemeyeceği çünkü failin küçük düşmediği açıktır. Dolayısıyla eşin küçük düşürücü suç işlemesi sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, eşin suçu kasıtlı olarak işlemiş olması şartı aranır.
3) Suçun Evlendikten Sonra İşlenmesi Gerekir
Eşlerden biri evlilik birliği devam etmekte iken yüz kızartıcı bir suç işlerse diğer eş boşanma davası açabilir. Ancak bu suçun evlilik birliği devam etmekte iken işlenmiş olması gerekir. Eğer eş bu suçtan dolayı hakkında soruşturma yahut kovuşturma yürütülen eşe karşı boşanma davası açarsa, boşanma davasının sonuçlanması için ceza davasının sonuçlanması beklenir. Ancak boşanma hakimi ceza davasına bağlı bir karar vermek zorunda değildir. Eş bu kovuşturmadan beraat etse dahi hukuk hakiminin bağımsızlığı sebebiyle boşanmanın reddine karar vermeyebilir.
Boşanma davası açan eşin kendisinin de küçük düşürücü suç işlemesi davanın reddedilmesine sebep olmaz.
Küçük düşürücü suçu öğrenen eşin makul bir sürede dava açması beklenir. Esasen bu boşanma sebebinde kanun herhangi bir süre öngörmemiştir ancak suç işlendikten çok uzun bir süre sonra bu sebebe dayanılarak dava açılması kötü niyetli olarak değerlendirilebilir.
Suç, evlilikten önceki bir zamanda işlenmişse, gerekli koşulların bulunması halinde, aldatma ya da yanılma sebebiyle evliliğin iptalinin talep edilmesini ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davası açılmasına sebebiyet verebilir.
Küçük düşürücü suç sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için suçun birden fazla kez işlenmesi şartı aranmaz. Suçun bir kez işlenmiş olması dahi boşanma sebebidir.
Küçük düşürücü suç işlenmesi mutlak bir boşanma sebebi olmayıp, müşterek yaşamın devamının çekilmez hale gelmesi şartı da aranmaktadır. Bu durum hakimin takdirinde olup, hakim somut olaya ve koşullara göre karar verecektir.
HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMA
TMK md. 163, temelinde dava açılmasına olanak veren ikinci boşanma sebebi ise eşin haysiyetsiz hayat sürmesidir. Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için, eşlerden birinin haysiyetsiz olarak nitelendirilen bir hayat biçimi olmalıdır. Bu hayat biçimi belirli bir süre devam etmeli ve evliliğin devamı sırasında böyle bir hayat biçimi var olmalıdır.
Genel olarak haysiyetsiz hayat sürme, toplumun değerlerine aykırı bir yaşam sürülmesi olarak tanımlanır. Bu toplum değerleri ahlak, şeref ve namus anlayışı olup, bu aykırı yaşamın benimsenmesi ve bu yaşamın süreklilik taşıyacak bir biçimde sürdürülmesi şeklinde tanımlanır. Haysiyetsiz hayat sürme, eşin tek başına gösterdiği fiillerden kaynaklanabileceği gibi başka insanlarla birlikte paylaştığı yaşam şekillerinden de doğabilir.
Haysiyetsiz hayat sürme, her toplumda farklılıklar doğurabileceğinden ötürü bunun takdirini hakimin yapması gerekir. Konuya dair Yargıtay içtihatları da yol gösterici niteliktedir.
HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME SEBEBİYLE BOŞANMANIN ŞARTLARI
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için şartlar öngörülmüştür. Bu şartlar:
Haysiyetsiz Olarak Nitelenen Hayat Şeklinin Belirli Bir Süre Devam Etmesi
Haysiyetsiz Hayat Şeklinin Evlilik Sırasında Devam Etmesi gerekir.
Eşin bir seferlik haysiyetsiz davranışı, haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanmanın şartlarını taşımaz. Söz konusu haysiyetsiz hayat sürmenin belirli bir süre devam etmesi koşulu aranır.
Ayrıca haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmesinin bir diğer koşulu da bu hayatın evlilik birliği sırasında devam etmiş olması gerekir.
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davalarına örnek gösterecek olursak; eşin eşcinsel ilişkiler yaşaması, eşin başkalarıyla flörtleşmesi ve öpüşmesi, eşin randevu evi işletmesi, eşin alkol ve kumar bağımlılığı, eşin pavyonda çalışması vs. olgulardır. Bu durumların kanuna uygun olup olmaması önem arz etmemektedir. Eş yasal olarak bir genel ev işletiyor olsa da bu durum haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanmaya engel değildir.
Haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için eşin kusurlu olması gerekir. Ayrıca haysiyetsiz hayat sürme sebebiyle boşanmaya karar verilebilmesi için müşterek yaşamın devamının çekilmez hale gelmesi gerekir. Müşterek yaşamın devamının çekilmez hale gelip gelmediğini ise hakim somut olaya ve koşullara göre takdir edecektir. Bu sebeple, haysiyetsiz hayat sürme nispi bir boşanma sebebi olarak değerlendirilmektedir.
Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle Boşanma Davalarına İlişkin Yargıtay Kararları
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20524 E. , 2018/8173 K. sayılı 27.06.2018 tarihli kararı: "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminat miktarları, yoksulluk nafakası miktarı ve tedbir nafakası yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dava, Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme hukuksal sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 163. maddesi hükmüne göre boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların davalının işlediği suç tarihinden sonra evlendikleri anlaşılmaktadır. Bu halde Türk Medeni Kanununun 163. maddesine dayalı boşanma kararı verilebilmesi için gerekli olan “işlenen suç nedeniyle diğer eş için birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi” koşulu gerçekleşmediğinden davacının davasının reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı erkeğin eşya talebi yönünden usulüne uygun şekilde açılmış bir karşı davası bulunmamaktadır. Sonradan, nisbi karar harcının ikmal edilmesi de cevap dilekçesini karşı dava haline getirmez. O halde, erkeğin karşı davası varmış gibi karşı davasının reddine dair hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.06.2018 (Çrş.)
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/14732 E. 2018/4831 K. sayılı 11.04.2018 tarihli kararı: "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı erkeğin davacı kadının ilk evliliğinden olan kızı ile cinsel ilişki yaşadığı ve bu eyleminin TMK'nun 163. maddesinde geçen haysiyetsiz hayat sürme niteliğinde olduğu, bu nedenle mahkemece TMK'nun 163. maddesine göre verilen boşanma kararında bir isabetsizliğin olmadığının anlaşılmasına göre davalı erkeğin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir
2-Dava münhasıran TMK'nun 163. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacı kadın 21/04/2016 tarihli duruşmada sözlü yargılamaya geçildikten sonra sözlü olarak “dava dilekçesinde belirttiği boşanma sebebine ek olarak zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayanarak bu hususlarda da boşanmalarına karar verilmesini” talep etmiştir. Mahkemece davacı kadının ıslah talebi kabul edilmiş ve tarafların TMK'nun 161 ve 163. maddelerine göre boşanmalarına karar verilmiştir. Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir ise de ıslah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir [HMK m. l77-(l)]. Davacı kadının ıslah talebi tahkikat bitirildikten sonra yapılmakla ıslah işlemi zamanında yapılmamıştır. Bu durumda ıslah isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde TMK'nun 161. maddesine uyarınca da tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.04.2018