top of page
Avukat Baran DELİL

Tedbir Nafakası, Şartları ve Uygulama Kuralları 2024

Delil Hukuk Bürosu

nafaka avukatı tedbir nafakası
 

Makale İçeriği:

 

Nafaka Nedir?


Nafaka, Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiş olan koşulların varlığı halinde, mahkeme kararıyla: Bir eşin, diğer eşe veya bir kişinin, yardıma muhtaç olan yakınına(örneğin babasına, annesine, çocuğuna vb. gibi) ödemekle yükümlü tutulduğu ödenektir. Yani, sanılanın aksine nafaka, yalnızca boşanan eşler arasında uygulanacak olan bir hukuki müessese değildir.


Kelime anlamı ile nafaka, Türk Dil Kurumu sözlüğünde: "Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik." ve "Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık." şeklinde tanımlanmıştır.


Türk Medeni Kanunumuz'da:

olmak üzere 4 çeşit nafaka tipini düzenlenmiş bulunmaktadır.


Bu yayınımızda yalnızca tedbir nafakasını işlemekteyiz; dolayısıyla aşağıda yalnızca tedbir nafakasına ilişkin bilgiler yer almaktadır. Ancak bu makalemiz, spesifik olarak "tedbir nafakası" konusuna ilişkin olup, nafakaya ve nafaka davalarına ilişkin genel kapsamlı bilgi edinmek konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Nafaka Davası ve Nafaka Çeşitleri



Tedbir Nafakası


Tedbir nafakası: Boşanma veya ayrılık durumunda, eşlerin evlilik birliğinin ve müşterek çocukların giderlerine evlilik birliği sona erinceye dek katılmalarının sağlanması amacıyla hükmedilen nafaka türüdür. Tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur tespiti yapılmasına gerek yoktur. Tedbir nafakasının altında yatan felsefe, halen daha sonlanmamış olan aile birliğinin, ailedeki bireyler kusurlu da olsa kusursuz da olsa devam ediyor olması ve aile kurumunun taraflarının birbirine, ne olursa olsun yardım eden/etmesi gereken bireylerden oluşan bir birim olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle boşanma davası açılmadan önce(TMK 197. madde yoluyla) veya boşanma davası açılmışsa, dava devam ettiği sürece(TMK 169. madde yoluyla) kusurlu olan taraf bile, örneğin eşini aldatmış olan kadın dahi tedbir nafakasına hak kazanabilmektedir.


Türk Medeni Kanunumuzun 169. ve 197. maddelerinde düzenlenmiş olan tedbir nafakası, uygulamada çoğunlukla TMK 169. madde uygulaması ile boşanma davası ile birlikte talep edilmektedir. Aşağıda tedbir nafakasının hukuki dayanakları alt başlığı altında 169. ve 197. maddelerde düzenlenmiş olan tedbir nafakası uygulamaları arasındaki farklılıkları belirteceğiz.


a) Tedbir Nafakasının Hukuki Dayanakları


Tedbir nafakasının hukuki dayanakları olarak Türk Medeni Kanunumuzun 169. ve 197. maddeleri sayılabilir. Her iki madde hükmü arasında uygulama açısından farklılıklar bulunmaktadır.


4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 169. Maddesine Göre: "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır."

Yukarıda alıntılamış olduğumuz madde metninde ifade edilen geçici önlemler: Müşterek çocuğun geçici velayetinin taraflardan birisine verilmesi, müşterek konutun eşlerden birine tahsisi ve diğer eşin müşterek konuttan uzaklaştırılması ve gerek görülmesi halinde eşlerden birine tedbir nafakası bağlanması gibi kararlar olabilmektedir. Dolayısıyla tedbir nafakası, hakim tarafından hükme bağlanabilen geçici önlemler arasındadır.


4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 197. Maddesine Göre: "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır."

Yukarıda alıntılamış olduğumuz 197. madde uygulaması, 169. maddede düzenlenen geçici önlemlerden farklı olarak boşanma ve ayrılık davası açılmadan önceki dönemde evlilik birliğinin gereklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle öngörülmüş olup, 197. maddede öngörülmüş olan bu tedbir nafakası, bağımsız bir talep ve bağımsız bir davanın konusu olarak, eşlerin fiili ayrılık süreçleri boyunca geçerli olur. Böylece boşanma davası veya ayrılık davası açılmamış olsa dahi TMK 197. madde uyarınca tedbir nafakası ayrı ve bağımsız bir dava yoluyla talep edilebilmektedir.


b) Tedbir Nafakası Talebi


Tedbir nafakası, hem boşanma davası süresince yoksulluğa düşecek olan eşin kendisi için hem de müşterek çocuk için talep edilebilir. Bu durumda mahkeme tarafından müşterek çocuklar için ve dava süresince yoksulluğa düşecek olan eş için tedbir nafakasına hükmedilir.


Yukarıda da değinmiş olduğumuz üzere, boşanma davasında tedbir nafakasına ilişkin olarak taraflar talepte bulunmamış olsa dahi, mahkeme tarafından tedbir nafakasına hükmedilmesine gereken bir durumun tespiti halinde resen(kendiliğinden) karar verilmesi gerekmektedir. Ancak tedbir nafakasına ihtiyaç duyan tarafın işi şansa bırakmaması ve ihtiyaç olgusunu gösteren delillerini de dosya muhteviyatına kazandırmak suretiyle tedbir nafakasına ilişkin olarak ayrıca talepte bulunması tavsiye edilmektedir.


Boşanma ile birlikte talep edilen tedbir nafakası, aynı iştirak ve yoksulluk nafakası ve maddi ve manevi tazminat gibi boşanmanın ferisi niteliğinde olduğundan herhangi bir harca tabi değildir. Mahkemece hükmedilen tedbir nafakası, boşanma davası kesinleşene kadar devam eder. Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası, boşanma davası sonucunda verilen nihai kararla birlikte, kararın içeriğine göre ya tamamen kalkar ya da yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devam eder.


Ergin olmuş çocuklar için, eşlerden birinin diğer eşten nafaka istemesi söz konusu değildir. 18 yaşını geçmiş olan ergin çocuk, eğitimine devam ediyorsa, bizzat kendisi yardım nafakası talepli dava açabilir.


c) Deliller ve İspat


Tedbir nafakası talebinde bulunan taraf, tedbir nafakasına hükmedilmesine yönelik talebini çeşitli deliller ile destekleyebilir. Bu delillerin başında: Sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu(SED Raporu), Banka kayıtları ve hesap dökümleri, SGK kayıtları, bordrolar, tanık beyanı gibi deliller gelmektedir. SED raporu, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için büyük önem arz etmektedir.


d) Talebin Kabulüne Karar Verilmesi


Tedbir nafakasına ilişkin olarak bir karara hükmedilebilmesi için mahkemenin kusur incelemesi yapmayacağından bahsetmiştik; mahkeme yalnızca tarafların ekonomik durumlarını kıyaslayacak ve duruma uygun düşen bir karar verecektir. Bunun için de tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesi gerekmektedir. Mahkemece sosyal ve ekonomik durum incelemesine karar verildikten sonra, kolluk ve sosyal hizmet yetkilileri gibi çeşitli kamu görevlileri tarafından gerekli işlemler yapılıp mahkemeye sosyal ve ekonomik durum araştırma raporu(kısaca SED raporu) sunulur ve mahkeme bu rapora göre somut olaya dair saptamasını yapıp bir karara varır.


Bu raporlama tarafların ekonomik durumları ile ihtiyaçları, çocukların yaş gruplarına göre eğitim, bakım, beslenme, giyim, sağlık, ulaşım vb. ihtiyaçları gibi hususların tümünü kapsamalıdır. Ancak uygulamada SED raporlarının bu kapsamlı hazırlanmadığı görülmektedir. Bu nedenle tedbir nafakasına ihtiyaç duyan tarafların, ellerinde mevcut olan ihtiyaç olgusunu ispat etmeye elverişli her türlü hukuka uygun delili(bir kısmını bir üst başlık altında açıkladık) dosyaya sunması tavsiye edilir.


Bakınız: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1891 E., 2018/1577 K. sayılı kararına göre: Boşanma davasında tedbir nafakasına ilişkin kusur ve talep aranmaz, taraflardan herhangi birisinin açılmış olan boşanma veya ayrılık davası nedeniyle yoksulluğa düşecek olması tedbir kararı verilmesine yeter sebeptir. Hatta tedbir nafakasında kusur şartı aranmadığı için kusurlu eş, mesela aldatan eş lehine de yoksulluğa düşecek olması ihtimaline binaen tedbir nafakasına hükmedilebilecektir. Bunun yanında her iki tarafın gelirinin bulunmaması da tedbir nafakasına hükmedilmesine engel bir hal değildir. Dikkate alınan esas husus, tarafların gelir durumları değil, ekonomik güçleridir.


Tüm bu işlemlerin tamamlanması ve mahkemenin tedbir nafakasına ilişkin olarak somut olaya uygun düşen bir karar vermesi, kesin olmamakla birlikte ortalama 4-5 ay kadar sürebilmektedir. Ancak bazı mahkemelerin SED raporunu beklemeksizin tensip zaptıyla birlikte tedbir nafakasına hükmettiği de görülmektedir. Sürecin en hızlı şekilde yürütülmesi için alanında uzman bir boşanma avukatı ile görüşülmesini ve profesyonel hukuki destek alınmasını tavsiye etmekteyiz.


e) Tedbir Nafakasına İlişkin İcra Takibi


Tedbir nafakasına karar verilmiş olması ve nafaka yükümlüsünün bu borcunu kendi isteğiyle yerine getirmemesi halinde, nafaka alacaklısı tarafından icra takibi başlatılarak tedbir nafakasının tahsili sağlanabilir. Boşanma ve ayrılık davalarında tedbir nafakası kararı mahkeme tarafından bir ara karar ile hükme bağlandığından dolayı henüz ortada bir ilam bulunduğundan söz edilemeyecektir; bu nedenle tedbir nafakasına ilişkin olarak başlatılacak olan icra takibinde, iştirak ve yoksulluk nafakalarında olduğu gibi ilamlı icra yoluna değil, ilamsız icra yoluna gidilmesi gerekecektir.



Tedbir Nafakasının Ödenmemesi Halinde Tazyik Hapsi


Nafaka alacaklısı tarafından tedbir nafakasının ödenmemesi sebebiyle icra takibi başlatılmışsa ve buna rağmen tedbir nafakası alacağı tahsil edilemiyorsa: nafaka alacaklısı tarafından şikayette bulunulabilir ve borçlu h akkında üç aylık nafaka borcu için üç aya kadar tazyik hapsine karar verilmesi talep edilebilir.


2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunumuzun 344. Maddesine Göre: "Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir."

Bu hususa ilişkin detaylı bilgiyi, konuya ilişkin makalemizi inceleyerek edinebilirsiniz: Nafaka Ödenmezse Ne Olur?



Tedbir Nafakası Kararına İtiraz


Tedbir nafakasına ilişkin olarak verilen karara yönelik olarak, kararı veren mahkemeye ara karara itiraz dilekçesi sunulabilir ve bu karara itiraz edilebilir. Sunulacak olan itiraz dilekçesine itiraz gerekçeleri anlatılmalı ve mümkün mertebe elde mevcut bulunan deliller de dilekçe ekinde sunulmalıdır.


Ayrıca, tedbir nafakasına ilişkin olarak verilmiş kararın üzerinden zaman geçtikten sonra, bu kararın verilmesine neden olan koşulların değişmesi durumunda hakim tarafından daha önce belirlenmiş olan nafaka miktarı artırılıp azaltılabilir veya tedbir nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verilebilir.


Örneğin: Tedbir nafakası alacaklısının ekonomik durumunun, tedbir nafakasına hükmedilmesinden sonra değişiklik göstermesi, örneğin bu kişiye miras yoluyla yüklü bir malvarlığı kalması ya da bu kişinin işe girmesi durumunda nafaka borçlusu tarafından bu durum mahkemeye bildirilebilir ve nafaka miktarında indirim yapılması veya nafakanın tümden kaldırılması talep edilebilir.



Tedbir Nafakasının Artırılması Talebi


Tedbir nafakası miktarının değişen durum ve koşullar nazara alındığında artık yeterli olmaması durumunda, nafaka alacaklısı tarafından değişen bu durum ve koşullar izah edilerek tedbir nafakası miktarının artırılmasına karar verilmesi talebinde bulunulabilir. Ancak bu noktada hakimin, taleple bağlılık ilkesi gereği dava ve cevap dilekçelerinde yer alan tutarları aşacak şekilde hüküm kurması mümkün olamayacaktır.


Örneğin: Tedbir nafakası miktarı, aradan geçen zamanda enflasyon karşısında erimiş olabilir ve artık nafaka alacaklısı ile müşterek çocuğun giderlerini karşılamakta yetersiz kalıyor olabilir ya da nafaka borçlusunun maaşında ve ekonomik durumunda artış meydana gelmiş olabilir. Bu durumda bu tip değişen durumlar gerekçe gösterilerek tedbir nafakası miktarının artırılmasına karar verilmesi mahkemeden talep edilebilir.



Tedbir Nafakasında Taleple Bağlılık İlkesi


Tedbir nafakasına ilişkin olarak uygulamada en çok gözden kaçırılan husus, hakimin taleple bağlılık ilkesinin tedbir nafakasına ilişkin olarak da uygulanmasının gerekeceğidir. Taraflarca tedbir nafakasına ilişkin olarak talepte bulunulmamışsa, hakim tedbir nafakasını dilediği gibi belirleyebilir. Çünkü tedbir nafakası, Türk Medeni Kanunumuzun 169. maddesine göre hakim tarafından resen hükme bağlanması gereken geçici önlemlerden biridir. Ancak, taraflardan biri tarafından tedbir nafakası talebinde bulunulmuşsa, taleple bağlılık ilkesi gereği hakim tarafından talep aşılarak hüküm kurulamaz. Bu durumda tedbir nafakası talebinin artırılması için ıslah dilekçesi sunulması gerekebilir.


 

Tedbir Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • Tedbir nafakasına ilişkin olarak talepte bulunulmuşsa, "taleple bağlılık ilkesi" gereği talebin aşılamayacağına ve hakim tarafından tedbir nafakası talebinde bulunan tarafın talep miktarının üzerinde nafakaya hükmedilemeyeceğine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/6096 E., 2021/111 K. sayılı kararı "...

...

...

2- Davalı-davacı kadın yararına asıl dava tarihi olan 29.11.2013 tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, açılmamış sayılmasına karar verilen birleşen tedbir nafakası davasının dava tarihi olan 04.11.2013 tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

3-Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepten fazlasına ve başka bir şeye hükmedemez (HMK m. 26). Davalı-davacı kadın karşı davasında yargılama sırasında doğan ortak çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakası talebinde bulunduğu halde, velayeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına talep aşılmak suretiyle aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

4-Davanın açılmamış sayılması davayı sonlandıran usule ilişkin nihai bir karardır. Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderleri davacıya yükletilir (HMK m. 331/3). Avukatlık ücreti de yargılama giderlerindendir. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince davalı-davacı kadın tarafından açılan ve taraflarca karşılıklı açılan boşanma davası ile birleştirilen Ankara 5. Aile Mahkemesi'nin 2014/109 Esas sayılı tedbir nafakası dosyasının "açılmamış sayılmasına" karar verildiğine göre iş bu dosyada kendisini vekille temsil ettiren birleşen dosya davalısı erkek yararına vekalet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, bu yönde hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Tedbir nafakasına ilişkin olarak verilen kararda infazda tereddüte sebebiyet verebilecek nitelikte hükümlere yer verilmesinin bozma nedeni yapılacağına ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/4180 E., 2020/6836 K. sayılı kararı "...

...

...

c-Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde ilk derece mahkemesi ortak çocuk Deniz ve davacı-karşı davalı kadın yararına hüküm altına alınan nafakalara ilişkin olarak “Müşterek çocuk ... 17/08/2017 tarihi itibariyle reşit olduğundan velayet konusunda karar verilmesine yer olmadığına, müşterek çocuk ... için dava tarihi olan 25/11/2014 tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının müşterek çocuğun reşit olduğu 17/08/2017 tarihinden itibaren kaldırılmasına, çocuk reşit olduğundan iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı-karşı davalı kadın lehine dava tarihi olan 25/11/2014 itibaren hükmedilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 06/03/2020 tarihi itibariyle aylık 400,00 TL azaltılarak takdir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, karar kesinleştiğinde aynı miktarın yoksulluk nafakası olarak devamı ile davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine” şeklinde hüküm tesis etmiştir.

Dairemizin 25.12.2018 tarihli bozma ilamı öncesinde erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmü ve velayet düzenlemesi temyizin kapsamı dışında bırakılmakla tarafların boşanmalarına ve ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine dair hüküm 09.09.2016 tarihi itibarıyla kesinleşmiştir. Ortak çocuk Deniz 25.12.2018 tarihli bozma ilamı öncesinde 17.08.2017 tarihinde ergin olmuştur.

Ortak çocuk Deniz yararına boşanma hükmünün kesinleştiği 09.09.2016 tarihine kadar tedbir nafakası ve bu tarihten ergin olduğu tarihe kadar iştirak nafakasına hükmolunması gerekirken, adı geçen çocuk hakkında tedbir ve iştirak nafakaları yönünden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir

d-Yukarıdaki 2-c bendinde gösterilen sebeple davacı-karşı davalı kadın yararına boşanma hükmünün kesinleştiği 09.09.2016 tarihine kadar tedbir nafakası, boşanma hükmünün kesinleştiği bu tarihten itibaren de yoksulluk nafakasına hükmolunması gerekirken, kadın yararına hükmolunan tedbir ve yoksulluk nafakaları yönünden infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Tedbir nafakasına ilişkin kararın ilamlı icra takibine değil, ilamsız icra takibine konu edilmesi gerekeceğine dair karar,

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/5079 E., 2019/810 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"

"...

...

...

Tedbir nafakasına ilişkin ara karar ilam olmadığı gibi, İİK'nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden de değildir. Dolayısıyla ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olmadığından ilamlı takip konusu yapılamaz.

Mahkemece takip tarihindeki durum ve dayanak belge nazara alınarak, kısa karara dayalı olarak ilamların icrası yolu ile takip başlatılmayacağı ve icra emri gönderilemeyeceği hususu res'en gözetilerek, icra emrinin iptaline karar verilmesi yerine, yazılı gerekçeyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsizdir. ...

...

..."


 
  • Tedbir nafakasının icra takibine konu edilmesi için kararın kesinleşmesi koşulunun bulunmadığına ilişkin karar,

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/5505 E., 2019/1823 K. sayılı kararı "İçtihat Metni"

"...

...

...

Somut olayda; .......... 5. Aile Mahkemesi'nin 18/09/2015 tarih, 2014/425 E. 2015/656 K. Sayılı boşanma ilamı ekinde hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile tedbir nafakası alacaklarının tahsili amacıyla, boşanma hükmü kesinleşmeden ilamlı icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Her ne kadar boşanma ilamı kesinleşmeden, ekinde hükmedilen tazminat alacakları icra takibine konu edilemez ise de tedbir nafakasının infazı ilamın kesinleşmesine bağlı değildir. Kaldı ki takibe dayanak ilamda yargılama sırasında takdir olunan tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına hükmedildiği görülmektedir.

O halde mahkemece, tedbir nafakası alacağının boşanma hükmü kesinleşmeden takibe konu edilebileceği hususu nazara alınarak, takibin tedbir nafakası yönünden devamına imkan sağlayacak şekilde, maddi ve manevi tazminat alacakları yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken takibin tümden iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. ...

...

..."


 
  • Tedbir nafakası talebi değerlendirilirken kolluk araştırması ile sosyal ve ekonomik durum araştırması delillerinin değerlendirilmesine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/5219 E., 2015/18693 K. sayılı kararı

"...

...

... 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK.md.186/1), geçimine (TMK.md. 185/3), malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.m. 169). Mahkemece davacı kadın yararına aylık irad şeklinde bağlanan 400,00 TL tedbir nafakasının, davacının yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre 2.400,00 TL gelir getiren bir işte çalıştığı gerekçesiyle, araştırmanın yapıldığı tarihten itibaren kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davacı hakkında kolluk tarafından düzenlenen 07.01.2014 tarihli araştırma tutanağında; davacının ailesi ile birlikte yaşadığı, İngilizce özel ders verdiği ve aylık 400,00 TL gelirinin bulunduğu belirtilmiş olup, davacı lehine ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakası şartları ortadan kalkmadığı halde davacının ekonomik durum araştırmasında belirtilen geliri yanlış değerlendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ...

...

..."


 
ankara nafaka avukatı

bottom of page