top of page
Avukat Baran DELİL

Vasiyetname Nedir, Nasıl Yapılır? 2024

Delil Hukuk Bürosu

vasiyetname nasıl düzenlenir nedir
 

Makale İçeriği:

  1. Vasiyetname Nedir?

  2. Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

  3. Şarta Bağlı Vasiyetname

  4. Saklı Paylı Mirasçıların Vasiyetname Karşısında Hakları

  5. Vasiyetname Çeşitleri

    1. Resmi Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

      1. Resmi Vasiyetnamede Tanıklar

      2. Vasiyet Edenin Hasta veya Engelli Olması

      3. Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesine Memur veya Tanık Olarak Katılamayacak Kişiler

      4. Resmi Vasiyetname ile Lehine Kazandırma Yapılamayacak Kişiler

    2. El Yazılı Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

    3. Sözlü Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

  6. Vasiyetnameden Dönme Nedir, Nasıl Yapılır?

  7. Vasiyet Alacaklısı ve Vasiyet Yükümlüsü Kimdir?

  8. Vasiyetname Yoluyla Çocukla Soybağının Kurulması(Çocuğun Tanınması)

  9. Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisi Kimdir?

  10. Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisinin Yetkileri ve Sorumlulukları Nelerdir?

  11. Vasiyetnamenin Etki Süresi Ne Kadardır?

  12. Vasiyetnamenin İptali Davası

  13. Vasiyetname ile İlgili Yargıtay Kararları

 

Vasiyetname Nedir?


Hukuk sistemimizde, kişilerin ölüme bağlı tasarruflarda bulunmak suretiyle, ölüm olayının gerçekleşmesi akabinde mal varlıklarının akıbetinin ne olacağına dair irade beyan etme özgürlüğü tanınmıştır. Kişinin ölümü akabinde sonuç doğuracak olan bu tarz irade beyanlarını içeren hukuki işlemlere ölüme bağlı tasarruflar denilmektedir ve ölüme bağlı tasarruflar: Miras sözleşmeleri ve vasiyetname olarak 2 ana başlık altında ele alınabilir. Sonuç olarak vasiyetname, bir çeşit ölüme bağlı tasarruftur.


Türk Medeni Kanunumuzun 514. maddesine göre: "Mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır."

Vasiyetname, kişinin ölümünden sonra malvarlığının ne şekilde tasfiye edileceği ve mirasının ne şekilde paylaştırılacağı yönünde henüz hayattayken sözlü veya yazılı olarak ya da resmi düzenleme şeklinde beyanda bulunduğu bir çeşit ölüme bağlı tasarruftur. Kanuna göre, her türlü sözlü ve yazılı irade beyanı vasiyetname olarak kabul edilemez. Yalnızca kanuna ve usule uygun olarak düzenlenen bir vasiyetname, murisin iradesine uygun şekilde sonuç doğurur.


Ayrıca kişinin vasiyetname ile çocuğunu tanıması veya vakıf kurması ya da mevcut bir vakfa bağışta bulunması gibi hususlar da mümkündür.


Tabii ki kanun ve uygulama, kişiye vasiyetname düzenleme noktasında sınırsız bir irade özgürlüğü tanımamıştır. Bu makalemizde vasiyetnamenin nasıl düzenleneceği, sınırları, çeşitleri, etki süresi, ispat değeri, iptal veya geçersizliği gibi hususlar üzerinde duracağız; ayrıca Yargıtay kararları ile birlikte vasiyetnameye ilişkin hukuki uygulamaları öğreneceğiz.



Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?


Vasiyetname düzenlenirken kanunen uyulması gerektiği belirtilmiş olan kurallara uygun bir usul izlenilmelidir. Aşağıda detaylı olarak vasiyetname çeşitlerinden ve her bir vasiyetname türünün hukuki geçerlilik doğurması için ne şekilde hazırlanması gerektiğinden bahsettik.


Vasiyetname hazırlanması planlanıyorsa, öncelikle hazırlanacak olan vasiyetnamenin türü seçilmeli(sözlü, el yazılı veya resmi vasiyetname) sonra aşağıda detaylı bir şekilde açıklamış olduğumuz, katı olarak uygulanan şartlara uygunluk sağlanmalıdır. Kanunda vasiyetname türlerinin geneli ve spesifik olarak her biri için belirtilmiş olan kurallar, geçerlilik şartıdır, dolayısıyla bu şartlara aykırılık, vasiyetnamenin geçerliliği hususunda soru işareti yaratacaktır ve vasiyetnamenin iptali davası gibi hukuki uyuşmazlıkları gündeme getirebilecektir. Bu süreçte yapılacak en ufak bir hatanın, daha sonra vasiyetnamenin geçerliliğini ortadan kaldıracağının bilincinde olunmalı ve alanında uzman bir vasiyetname avukatından hukuki danışma ve temsil desteği alınmalıdır.


Bunun yanında hangi tür vasiyetname düzenlenecek olursa olsun, vasiyetname düzenlemek isteyen kişi:

  • 15 yaşını tamamlamış olmalı,

  • Ayırt etme yetisine ve hukuki işlem ehliyetine sahip olmalı,

  • Şarta bağlı vasiyetname düzenlenmiş ise, bu şart hukuka veya ahlaka aykırı olmamalı,

  • Aşağıda detaylandıracağımız üzere vasiyetname türüne göre kanunda zorunlu tutulmuş şartları yerine getirmelidir.

Hukuk sistemimizde, bu şartları sağlayan kısıtlı da, kısıtlılığının kapsamına dair tüm diğer şartların sağlanması halinde vasiyetname bırakabilmektedir.



Şarta Bağlı Vasiyetname


Şarta bağlı vasiyetname, miras bırakanın düzenlediği vasiyetname ile belirli bir olayın gerçekleşmesine bağlı olarak bir kimseye mal varlığı bırakma iradesini ortaya koymasıdır. Miras bırakan, mirasçıya ya da lehine vasiyette bulunduğu üçüncü bir kişiye bir yükümlülük veya belirli bir şart koyabilir. Şart gerçekleştiğinde vasiyetin yerine getirilmesi sağlanır.


Türk hukuk sistemimizde şarta bağlı vasiyetname düzenlenebilmesi mümkündür. Türk Medeni Kanunumuza göre vasiyetname, vasiyet edenin iradesine bağlı olarak şart ve yükümlülükler içerebilir. Ancak, bu şartların ve yükümlülüklerin belirli kurallara uygun olması gerekir. Tüm hukuka uygunluk ve geçerlilik şartlarının mevcut olması halinde, şarta bağlı vasiyetnamelerde yer alan koşul ve yüklemelerin yerine getirilmesi, ölüm anından itibaren her ilgili tarafından istenebilecektir.


Ancak belirtmiş olduğumuz gibi, şarta bağlı vasiyetnamelerin düzenlenebilmesi de çeşitli kuralların yerine getirilmiş olmasını gerektirmektedir. Vasiyetnamede yer alan koşul ve yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması halinde, bu koşul ve yüklemeler kendilerine bağlanan tasarruf ile birlikte geçersiz olur. Bu nedenle hukuka veya ahlaka aykırı olan bu koşullar gerçekleşse veya gerçekleştirilse dahi vasiyetnamede yer alan tasarruf gerçekleşemeyecektir.


Vasiyetnamenin ilgili kısmının geçersizliği veya iptali gibi olası bir sorunlarla karşılaşılmaması adına şarta bağlı olarak vasiyetname düzenlemek isteyen kişiler, vasiyetnamenin içeriğinin ve vasiyetname içerisinde belirtilen şartların açık ve anlaşılır olmasına ve hukuka veya ahlaka aykırı şartlar içermiyor olmasına dikkat etmelidir.



Saklı Paylı Mirasçıların Vasiyetname Karşısında Hakları


Genellikle vasiyet edenin vasiyetname düzenlemekteki amacı, olası bir ölüm olayı halinde mirasçılarının arasında sorun doğmasını engellemek ve mirasının nasıl paylaşılmasını istediği konusunda irade beyanında bulunup bu hususa ilişkin muğlak durumları aydınlığa kavuşturmaktır.


Saklı paylı mirasçılar, miras bırakanın vasiyetname ile dahi ellerinden alınamayacak belirli oranlarda mirastan hak sahibi olan kişilerdir. Saklı paylı mirasçıların hakları, Türk Medeni Kanunumuzda düzenlenmiştir ve miras bırakanın iradesi saklı payları ihlal edemez. Aksi takdirde mirasbırakanın ölümü ile birlikte vasiyetnamenin açılması akabinde saklı paylı mirasçılar tarafından tenkis davası açılarak saklı paylarından ihlal edilen kısmın kendilerine verilmesi talep edilebilir.


Dolayısıyla vasiyet edenin mirası üzerindeki irade özgürlüğü, saklı pay hakkı sahibi mirasçıların saklı payları ve aşağıda detaylı olarak anlatacağımız usul kuralları ile sınırlandırılmıştır. Saklı pay mirasçılarının saklı pay haklarının ihlal edilmesi halinde tenkis davası gibi hukuki süreçlerin gündeme gelebilmesi ihtimali doğacağından dolayı, vasiyet eden belki de istemeden de olsa arkasında mirasçıları arasında gerçekleşecek hukuki bir karmaşa bırakabilmektedir. Bu nedenle dikkatle ele alınması gereken bu hususa ilişkin olarak, mutlaka alanında bir miras avukatı ile görüşüp hukuki danışma almanızı tavsiye etmekteyiz.


Saklı pay ve tenkis davasına ilişkin olarak belirtmemiz gereken bir diğer husus da şudur: Mirasbırakanın vasiyetnameyle gerçekleştireceği ölüme bağlı tasarruflar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmın sonradan daralması nedeniyle hükümsüz olmazlar. Ancak bu halde de tenkis söz konusu olabilecektir.



Vasiyetname Çeşitleri


Türk Medeni Kanunumuzun 531. maddesine göre vasiyetname:

  1. Resmi Vasiyetname,

  2. El Yazısı ile Vasiyetname

  3. Sözlü Vasiyetname

olarak üç çeşit halinde gerçekleştirilebilmektedir. İmkan varsa, ispat açısından çok daha verimli ve güvenli olduğunu düşündüğümüz üzere, resmi vasiyetname düzenlenmesi tercih edilmelidir.



a) Resmi Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?


Resmi vasiyetname, iki tanık ve resmi memur huzurunda düzenlenen vasiyetnamedir.

Türk Medeni Kanunumuzun 532. maddesine göre: "Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir"

Resmi vasiyetname düzenlemek isteyen miras bırakanın, bu yöndeki istek ve arzusunu resmi memura yani sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş bir görevliye bildirmesi üzerine memur, vasiyetnameyi yazıya geçirir ve okuması ve isteklerine uygun olup olmadığını incelemesi için mirasbırakana verir.


Türk Medeni Kanunumuzun 533. Maddesine Göre: "Mirasbırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir. Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır. Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar."

Resmi vasiyetnameyi düzenleyen memur, düzenleme işlemi tamamlanan vasiyetnameyi saklamakla yükümlüdür. Resmi vasiyetname genellikle noterlikler nezdinde yapılmaktadır.


a.1) Resmi Vasiyetnamede Tanıklar


Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesi işlemi gerçekleştirilirken noterde iki(2) tanık hazır bulundurulmalıdır. TMK 536. maddesinde sınırlı olarak sayılan vasiyetname işlemine tanıklık edemeyecek kişilerden olmamak suretiyle hukuki işlem ehliyetine sahip olan her ergin birey tanıklık edebilir.


Mirasbırakanın vasiyetnameyi kendi iradesine uygun bulması halinde önce mirasbırakan vasiyetnameyi imzalar, sonra da resmi memur vasiyetnameye tarih koyar ve kendisi imzalar. Bu aşamadan sonra vasiyette bulunan, resmi memurun huzurunda beraberindeki iki tanığa vasiyetnameyi okuduğunu ve vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan eder. Tanıklar da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı bu neviden bir tasarrufta bulunma noktasında yeterli ve ehil bulduklarını vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak imza atarlar.


Türk Medeni Kanunumuzun 534. Maddesine Göre: "Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan hemen sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memurun huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir."

Tanıkların vasiyetname içeriği konusunda bilgi sahibi olması zorunlu tutulmamıştır. Yani tanıklığa dair diğer tüm şartlar sağlanmışsa, resmi vasiyetname işlemine tanıklık yapacak olan kişilerin vasiyetnamenin içeriğini bilmesi zorunlu değildir. Tanıkların asıl rolü, vasiyetnameyi düzenleyen kişinin vasiyetini serbest iradesiyle ve herhangi bir baskı altında kalmadan beyan ettiğini doğrulamaktır. Bu doğrulama işlemi için tanıkların vasiyetnamenin içeriğini bilmesine gerek yoktur. Tanıklar, vasiyetnamenin vasiyet edenin kendi isteğiyle ve serbest iradesiyle düzenlendiğini tasdik ederler; vasiyetnamenin noter veya yetkili memur huzurunda düzenlendiğini ve hukuka uygun bir şekilde gerçekleştiğini teyit ederler.


a.2) Vasiyet Edenin Hasta veya Engelli Olması


Kural olarak resmi vasiyetnamenin nasıl düzenleneceği ve tanıkların da resmi vasiyetnameye ne şekilde tanıklık edeceklerinden yukarıda bahsettik. Vasiyet edenin engelli olması durumunda resmi vasiyetname hazırlığı işlemi, vasiyet edenin engellilik durumuna göre farklılık gösterir.


Türk Medeni Kanunumuzun 535. Maddesine Göre: "Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar."

Örneğin görme engelli olan bir kişinin vasiyetname düzenlemek istemesi halinde, görme engelli kişi vasiyetnameyi bizzat okuyamayacağı için, noter veya yetkili memur tarafından vasiyetnamenin içeriği iki tanık huzurunda yüksek sesle kendisine okunur. Vasiyet eden kişi, vasiyetnamenin kendisine okunduğunu ve içeriğini anladığını sözlü olarak beyan eder. Tanıklar da tüm bu sürece ve sürecin bu şekilde gerçekleştirilmiş olduğuna tanıklık ederler.


Ayrıca olası bir hükümsüzlük veya iptal iddiasını ortaya çıkarmamak veya bu iddiayı güçlendirmemek adına unutulmamalıdır ki: Vasiyet edenin akıl sağlığını etkileyecek nitelikte olduğu ileri sürülebilecek bir hastalığının mevcut olması durumunda, vasiyetname düzenleme işleminin sağlanabilmesi için mutlaka noterde işlem gerçekleştirilecek olan gün içerisinde notere gidilmeden öncesinde bir devlet hastanesinin psikiyatri bölümünden akıl sağlığına ilişkin rapor alınması ve bu raporun vasiyetname evrakının arkasına eklenmesinin istenilmesi gerekecektir. Hatta işin şansa bırakılmaması adına bu raporun, vasiyetname düzenleme iradesi içerisinde bulunan tüm vatandaşlar tarafından temin edilmesi tavsiye edilmektedir. Aksi takdirde vasiyetnamenin iptali davası açılarak, vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte vasiyet edenin hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığı hususunun ileri sürülmesi mümkün olabilmektedir.


a.3) Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesine Memur veya Tanık Olarak Katılamayacak Kişiler


Yukarıda açıklamış olduğumuz üzere resmi vasiyetname düzenlenebilmesi için 2 adet tanığın hazır bulunması gerekmektedir. Ancak resmi vasiyetname işlemi gerçekleştirilirken herkes tanıklık edememektedir. Tanıklığa ilişkin kurallar dikkatle ele alınmalı ve uygulanmalıdır. Kanunda resmi vasiyetname düzenlenmesi işlemine memur veya tanık olamayacak kişiler sınırlı olarak sayılmıştır.


Türk Medeni Kanunumuzun 536. Maddesinin 1. Fıkrasına Göre: "Fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar."

Tanıklar mirasla ilgili doğrudan çıkar sahibi olmamalıdır. Vasiyet edenin eşi, altsoyu (çocukları, torunları vb.), üstsoyu (anne, baba, büyükanne, büyükbaba vb.) veya kardeşleri tanık olamaz. Mirasçıların veya vasiyetten yararlanacak kişilerin yakınları tanık olamaz. Örneğin: Vasiyet edenin mirasçısı veya lehine vasiyet yapılan kişi ya da bu kişilerin eşi tanık olamaz. Tanıkların vasiyetnamenin içeriği ve sonuçları ile herhangi bir menfaat elde etmiyor olmaları gerekir. Bu tarafsızlık ilkesinin bir parçasıdır.


Bakınız Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 2019/6139 E. ve 2020/1656 K. sayısı ile verilen kararda:

"Resmi vasiyetname düzenlenmesi yasada sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bu nedenle, resmi vasiyetname düzenlenmesine tanık olarak katılan kişilerin kimliği önem arzetmektedir.

Somut olayda; iptali talep edilen Ankara Altındağ 4. Noterliği’nde düzenlenen 31/07/2009 tarih ve 22265 yevmiye nolu vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında, muris ...’ın altsoy kan hısmı olan (davalı ...’in kızı) torunu ...’nin eşi ...’in tanık olarak yer aldığı, adı geçen tanığın maddede sayılan "bu kişilerin eşleri" kapsamına girdiği; dolayısıyla, vasiyetnamenin TMK'nın 536/1. maddesine aykırı düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, vasiyetnamenin iptali yönünde verilen mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından kararın onanması gerekirken, Dairemizce zuhulen davalı ... lehine bozulduğu anlaşıldığından, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir." ifadeleriyle TMK 536. maddeye aykırılığın vasiyetnamenin iptali sonucunu doğurabileceği açıkça ortaya konulmuştur.


a.4) Resmi Vasiyetname ile Lehine Kazandırma Yapılamayacak Kişiler


Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesi esnasında memurluk veya tanıklık edemeyecek olan kişilerin TMK 536/1. fıkrasında sınırlı olarak sayılmış olduğunu belirtmiştik. Resmi vasiyetname ile lehine kazandırma gerçekleştirilemeyecek kişiler de TMK 536. maddesinin 2. fıkrasında sınırlı olarak sayılmışlardır.


Türk Medeni Kanunumuzun 536. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "Resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamaz."

Dolayısıyla resmi vasiyetnamenin düzenlenmesi esnasında memur olarak görev yapan veya tanıklık eden kişilerin kanun hükmünde sayılmış olan bu yakınlarına vasiyetname yoluyla kazandırmada bulunulması mümkün değildir.



b) El Yazılı Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?


El yazılı vasiyetname, adı üzerinde vasiyet edenin kendi el yazısı ile yazdığı vasiyetname türüdür. El yazılı vasiyetnamenin hazırlanması ve geçerliliği için notere, sulh hakimine veya yetkili memura başvuru gerekmemektedir. Ancak vasiyet eden tarafından hazırlanan el yazılı vasiyetname, saklanmak üzere notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir.


El yazılı vasiyetname, Türk Medeni Kanunumuzun 538. maddesinde düzenlenmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 538. Maddesine Göre: "El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir."

Vasiyetnamenin el yazısı ile hazırlanması, resmi vasiyetnameye göre çok daha kolaydır. El yazılı vasiyetname:

  • Baştan sona mirasbırakanın el yazısı ile yazılmış olması,

  • Vasiyetnamenin düzenlendiği tarihin yıl, ay ve gün şeklinde belirtilmesi ve yine el yazısıyla yazılmış olması,

  • Mirasbırakanın imzasının bulunması

şartlarını sağlamalıdır. Aksi takdirde vasiyetnamenin geçersizliği ve iptal edilebilirliği gündeme gelebilecektir. Bu düzenleme, vasiyetçinin iradesinin doğrudan ve özgürce yansıtıldığını garanti altına almak amacıyla yapılmıştır. Örneğin el yazılı olarak hazırlanmış olmasına rağmen el yazılı vasiyetname içerisinde yıl, ay ve gün gösterilmemiş olması ya da vasiyetnamenin bilgisayar ortamında yazılması akabinde çıktı alınarak altına imza atılması gibi durumlarda usulüne uygun olarak hazırlanmış bir el yazılı vasiyetnameden söz edilemeyecektir.


Yıl, ay ve gün şeklinde tarih belirtilmesi, vasiyetnamenin hangi dönemde yazıldığını ve vasiyet edenin bu dönemdeki iradesini yansıtıp yansıtmadığını tespit etmek açısından kritik bir role sahiptir. Aynı zamanda vasiyetnamenin el yazılı olarak hazırlandığı tarihte vasiyet edenin hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığının da anlaşılabilmesi bu şekilde mümkün olabilmektedir. Örneğin el yazılı vasiyetnamenin yazıldığı tarihte vasiyet edenin hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığını, örneğin kendisine alzheimer teşhisi konulmuş olduğunu ileri sürebilecek olan mirasçılar, vasiyetnamede yer alan tarihi gösterip hastane kayıtları ile karşılaştırılmasını talep ederek bu tip istisnai durumlarda meydana gelebilecek olası hak kayıplarından korunmuş olur.


El yazılı vasiyetname noter veya başka bir yetkili merci huzurunda yapılmadığından, vasiyet edenin bu belgenin güvenli bir şekilde saklanmasını sağlaması gereklidir. El yazılı bir vasiyetname evde saklanabileceği gibi, güvenilir bir kişiye de teslim edilebilir.



c) Sözlü Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?


Bazı durumlarda mirasbırakanın resmi vasiyetname düzenlemesi veya el yazısıyla vasiyetname iradesini kağıda dökmesinin mümkün olmadığı haller söz konusu olabilmektedir. Örneğin savaş veya doğal felaketler sırasında vasiyetname düzenletmek isteyen bir kişinin, iki tanık ile birlikte notere gidip son arzularını yazıya geçirmesinin kendisinden beklenemeyeceği haller olabilir. Bu gibi durumlarda vasiyet eden, iradesini sözlü vasiyetname yoluyla beyan edebilir; aşağıda detaylı olarak açıklayacak olduğumuz şartları varlığı halinde bu sözlü vasiyetname de hukuki sınırlar dahilinde(saklı pay vb. gibi) tüm hüküm ve sonuçlarını doğurur.


Sözlü vasiyetname, Türk Medeni Kanunumuzun 539. maddesi ve devamında düzenlenmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 539. Maddesine Göre: "Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler. Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir."

Kanunda vasiyetnamenin sözlü olarak düzenlenebileceği haller:

  • Yakın ölüm tehlikesi,

  • Ulaşımın kesilmesi,

  • Hastalık,

  • Savaş,

  • Ve bunlar gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapılamadığı haller şeklinde sayılmıştır.


Burada kanunkoyucunun, ilgili kanun hükmünde olağanüstü durumların bazılarına örnek verdiği, ancak bu olağanüstü durumların sınırlı olarak sayılmadığı görülmektedir. Dolayısıyla mirasbırakanın içinde bulunduğu durumun gerçekten olağanüstü bir durum teşkil edip etmediği hususu her somut olay açısından ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulur.


Bu tarz durumlarda mirasbırakan, son arzularını, beyanına uygun olarak yazıya geçirmeleri veya başkasına yazdırmaları görevini yükleyeceği iki tanığa sözlü olarak anlatır. Resmi vasiyetname düzenlemesinde tanıklara ilişkin olarak yer alan okur-yazar olma koşulu dışındaki yasaklar, sözlü vasiyetnamedeki tanıklar açısından da geçerlidir. Dolayısıyla TMK 536. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olan aşağıdaki kişiler, sözlü vasiyetnameye tanık olamazlar:

  • Fiil ehliyeti bulunmayanlar,

  • Bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklı tutulmuş olanlar,

  • Mirasbırakanın eşi,

  • Mirasbırakanın üstsoy ve altsoy kan hısımları ve eşleri,

  • Mirasbırakanın kardeşleri ve eşleridir.


Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, TMK 540. maddesi hükmüne uygun bir şekilde mirasbırakanın iradesini belgelemekle görevlendirilmiş olur.


Türk Medeni Kanunumuzun 540. Maddesine Göre: "Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek hemen yazar, bu belgeyi imzalar ve diğer tanığa imzalatır. Yazılan belgeyi ikisi birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine verirler ve mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü durum içinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler. Tanıklar, daha önce bir belge düzenlemek yerine, vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan ederek mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler. Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa, teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay; Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunuyorsa, o aracın sorumlu yöneticisi; sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse, sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi hâkim yerine geçer."

Bunun yanında, sözlü vasiyetname yolunun tercih edilmesi halinde mirasbırakanın sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşecektir. Örneğin mirasbırakan çatışma esnasında sözlü vasiyetnamede bulunmuşsa, bu çatışmadan sağ kurtulup evine döndükten sonra bir aylık sürenin dolmasıyla birlikte sözlü vasiyet hükümden düşmüş olacaktır.



Vasiyetnameden Dönme Nedir, Nasıl Yapılır?


Mirasbırakanın vasiyetnameden dönmesi de mümkündür. Türk Medeni Kanunumuza göre vasiyetnameden dönme 3 şekilde gerçekleştirilebilir:

  1. Mirasbırakan, kanunda öngörülmüş olan tüm şartlara uyarak yazacağı veya yazdıracağı yeni tarihli bir vasiyetname ile eski vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönebilir,

  2. Eski vasiyetnamenin mirasbırakan tarafından yok edilmesi, kazayla yok olması veya üçüncü bir kişinin kusuruyla yok olması halinde vasiyetname içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmuyorsa, vasiyetname hükümsüz kalacaktır. Bu durumda zarara uğrayanların tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur.

  3. Mirasbırakanın önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yapacağı yeni bir vasiyetname, kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde önceki vasiyetnameyi tamamlamak için yapılmadıysa, önceki vasiyetnamenin yerini alacaktır. Ayrıca mirasbırakan tarafından belirli bir malın bir kimseye bırakılması vasiyet edilmiş ise, mirasbırakanın sonradan bu mal üzerinde vasiyeti ile bağdaşmayan bir tasarrufta bulunması, belirli mal vasiyetini işlemini ortadan kaldırır.



Vasiyet Alacaklısı ve Vasiyet Yükümlüsü Kimdir?


Vasiyet alacaklısı, vasiyetnameye dayalı olarak kendisine belirli bir malvarlığı veya hak bırakılan kişidir. Bu kişi yasal mirasçı olmayabilir, bir üçüncü kişi olabilir, örneğin bir dernek veya vakıf olabilir; yani vasiyet alacaklısı, miras bırakanın yasal mirasçılarından biri olmak zorunda değildir. Vasiyet alacaklısı, miras bırakan tarafından kendisine vasiyet edilen malvarlığına, mülkiyete, para veya belirli bir hakkı almaya hak kazanmış kişidir.


Vasiyet yükümlüsü ise miras bırakanın vasiyetnamesinde belirttiği bir görev veya yükümlülüğü yerine getirmek zorunda olan kişidir. Bu kişi genellikle mirasçı veya mirastan belirli bir pay alan kişi olabilir. Vasiyet yükümlüsü, vasiyetname doğrultusunda miras bırakanın vasiyet ettiği malvarlığını veya belirli bir hakkı, vasiyet alacaklısına devretmekle veya vasiyetle belirlenen yükümlülüğü yerine getirmekle sorumludur.


Vasiyet alacaklısı vasiyeti kabul etmek zorunda değildir. Vasiyet alacaklısı vasiyeti reddederse, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça bu retten vasiyet yükümlüsü yararlanır. Ancak, vasiyetname içinde bu duruma ilişkin bir alternatif düzenleme varsa, yani mirasbırakan, vasiyet alacaklısının reddetmesi durumunda malvarlığının başka bir kişiye geçeceğini belirtmişse, o zaman vasiyet edilen mal ya da hak, bu kişiye devredilir.



Vasiyetname Yoluyla Çocukla Soybağının Kurulması(Çocuğun Tanınması)


Kişinin vasiyetname ile çocuğunu tanıması mümkündür. Usulüne uygun olarak hazırlanmış olan bir vasiyetnamede yer alan tanıma beyanı, nüfus memuruna veya mahkemeye yapacağı yazılı başvuru gibi sonuç doğurur. Bu durumda vasiyetnameyi açan hakim, vasiyetnamede yer alan tanımayı ilgili nüfus memurluklarına resen bildirir. Vasiyetname yoluyla tanıma işleminin gerçekleştirilebileceği hususu, TMK 295. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 295. Maddesine Göre: "Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur."

Ancak Türk Medeni Kanunumuzun 298. maddesine göre, aşağıdaki kişiler tarafından bu tanımanın iptali için dava açılabilir:

  • Ana,

  • Çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu,

  • Cumhuriyet savcısı,

  • Hazine,

  • Diğer ilgililer

Vasiyet edenin mirasçıları da kanunda sayılan "diğer ilgililer" arasında yer aldıklarından dolayı vasiyetname ile gerçekleştirilmiş olan bu tanımanın iptalini dava edebileceklerdir. Bu iptal davasını açan davacı, vasiyetname ile tanıma gerçekleştirmiş olan kişinin biyolojik baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür.


Vasiyetname ile gerçekleştirilen tanımanın iptali için ilgililerin dava hakkı, tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendikleri tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde tanımanın üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Bu süreler geçmişse, ancak süreler geçmiş olmasına rağmen dava açmakta gecikilmiş olmasını haklı kılan sebepler varsa, bu sebeplerin ortadan kalmasından itibaren 1 ay içerisinde dava açılabilir.



Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisi Kimdir?


Mirasbırakan, yapacağı vasiyetnamede ölümü halinde görev almak üzere bir veya birden fazla vasiyeti yerine getirme görevlisi atayabilir. Bu vasiyeti yerine getirmesi görevlisinin veya görevlilerinin, göreve başladığı sırada fiil ehliyetine sahip olması beklenir.


Vasiyetnamenin açılması akabinde sulh hakimi tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisine bu görevi bildirilir, vasiyeti yerine getirme görevlisi, hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebilir.


Vasiyeti kabul görevlisi, görevi kabul etmek istemiyorsa bunu açıkça ve zaman kaybetmeden sulh hakimine bildirmelidir. Çünkü sulh hakimi tarafından görevli olduğunun kendisine bildirim tarihinden başlayarak 15 gün içinde sulh hakimine görevin kabul edilmediği açıkça bildirilmedikçe görev kabul edilmiş sayılır. Burada kanun koyucunun, vasiyeti yerine getirme görevlisinin sessiz kalmasını zımni kabul sonucuna bağladığı görülmektedir.


Mirasbırakan tarafından birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, tasarruftan veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça görevliler tarafından vasiyeti yerine getirme görevi birlikte yürütülür.



Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisinin Yetkileri ve Sorumlulukları Nelerdir?


Türk Medeni Kanunumuzun 552. maddesine göre, mirasbırakan tarafından aksi öngörülmemişse veya vasiyeti yerine getirme görevlisine sınırlı bir görev verilmemişse, görevlinin vasiyetin yerine getirilmesine ilişkin olarak bütün işlemleri yapmaya yetkili olduğunun kabulü gerekir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetkileri spesifik olarak aşağıdaki şekilde sayılmıştır:

  1. Göreve başladıktan sonra gecikmeksizin terekedeki malların, hakların ve borçların listesini düzenler. Liste düzenlenirken olanak varsa mirasçılar hazır bulundurulur.

  2. Terekeyi yönetir ve yönetimin gerektirdiği ölçüde tereke mallarının zilyetliğinin kendisine devrini ister.

  3. Tereke alacaklarını tahsil eder, borçlarını öder.

  4. Vasiyetleri yerine getirir.

  5. Terekenin paylaşılması için plân hazırlar.

  6. Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. Mirasçılar tarafından açılmış davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil olarak katılabilir.

  7. Açtığı veya aleyhine açılan davalar ile yapılan takipleri mirasçılara bildirir.


Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevini yerine getirirken özen göstermekle, dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür; ilgililere karşı bir vekil gibi sorumludur. İlgililere karşı "vekil gibi sorumludur" denilmesinden vekalet hükümlerinin vasiyeti yerine getirme görevlisi için de uygulama alanı bulabileceği ve vekaletin kötüye kullanılmasına ilişkin yaptırımların uygulanabileceği çıkarımında bulunulabilir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin denetim mercii sulh hakimidir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevini yerine getirme noktasında yetersiz olması, görevini kötüye kullanması veya ağır ihmalde bulunması halinde sulh hakimi tarafından görevine son verilir; hakim, resen veya şikayet üzerine gerekli önlemleri almalıdır. Sulh hakimi tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevine son verilmesi halinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde asliye hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilir, itiraz üzerine mahkemenin vereceği karar kesindir.


Mirasbırakan tarafından taahhüt edilmedikçe vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından, terekeye dahil malların devredilmesi veya bu mallar üzerinde sınırlı ayni haklar kurulması için sulh hakiminden yetki alınması gerekmektedir. Hakim, bu neviden bir karar verecek olursa, zorunlu olmasa da olanak bulduğu takdirde mirasçıları dinler ve sonra karar verir. Terekenin idaresi ve vasiyetin yerine getirilmesi için olağan kabul edilebilecek giderleri karşılayacak ölçüdeki tasarruflar için yetki almaya gerek yoktur.


Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, aşağıdaki hallerde sona erer:

  • Görevlinin ölümü halinde kendiliğinden,

  • Atanmasını geçersiz kılan bir sebebin varlığı halinde kendiliğinden,

  • Görevli tarafından sulh hakimine görevden ayrılma yönünde beyanda bulunulması halinde sona erecektir. Ancak vasiyeti yerine getirme görevi, uygunsuz bir zamanda bırakılamaz.



Vasiyetnamenin Etki Süresi Ne Kadardır?


Sözlü vasiyetname haricinde, vasiyetnamelerin geçerliliğine ilişkin olarak kanunda herhangi bir süre yer almamaktadır; bu nedenle sözlü vasiyetnameler haricinde, vasiyetnamelerin geçerliliği herhangi bir süreye tabii tutulmamıştır. Mirasbırakan tarafından vasiyetnameyi geçersiz kılacak bir hukuki işlem yapılmadıkça, örneğin yeni bir vasiyetname düzenlenmedikçe, vasiyetname geçerliliğini koruyacaktır.


Sözlü vasiyetnamede ise vasiyetin başka türlü gerçekleştirilememesine sebebiyet veren durumun ortadan kalkması akabinde 1 aylık süre içerisinde vasiyetname geçersiz hale gelecektir.



Vasiyetnamenin İptali Davası


Vasiyetnamenin iptali için açılacak olan dava, vasiyetin iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Vasiyetnamenin iptali davasında vasiyetnamenin tamamının iptali istenebileceği gibi, yalnızca bir kısmının iptaline ilişkin talepte de bulunulabilir; bu halde hakim, taleple bağlılık ilkesine göre karar verecektir.


Vasiyetname ile lehine kazandırma yapılamayacak olan kimselere(yukarıda detaylı saymıştık), örneğin tanık veya altsoylarına kazandırma yapılması halinde vasiyetnamenin tamamı değil, yalnızca bu kısmı iptal edilir.


Bir çeşit ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetnamenin, iptali de ölüme bağlı tasarrufların iptali hükümlerine tabiidir. Türk Medeni Kanunumuza göre vasiyetnamenin iptali aşağıdaki hallerde dava edilebilir:

  1. Vasiyetnamenin düzenlenmesi esnasında mirasbırakanın tasarruf ehliyetinin bulunmaması,

  2. Mirasbırakanın vasiyetnameyi aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yapmış olması,

  3. Tasarrufun içeriğinin ve/veya şarta bağlı vasiyetname söz konusuysa tasarrufun bağlanmış olduğu koşul veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması,

  4. Vasiyetnamenin kanunda öngörülmüş olan şekil şartlarına uyulmadan yapılmış olması


İptal davası açma süresi, davayı açmaya hakkı olan kişilerin vasiyetnameden haberdar olmaları, iptal sebebini ve kendilerinin hak sahibi olduklarını öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren iyiniyetli davalılara karşı 10 yıl, iyi niyetli olmayan davalılara karşı 20 yıl geçmesiyle sona erer.



 

Vasiyetname ile İlgili Yargıtay Kararları

 
  • Vasiyetnamede kanunda öngörülmüş olan şekil şartlarına aykırılığın, vasiyetnamenin iptali sebebi olduğuna ilişkin karar,

  • Okuma yazma bilmeyen vasiyet edenin tanıklarının, vasiyet edenin beyanlarının kendi önlerinde yapılmış olduğunu belgeleyen beyanlarının vasiyetnamede yer alması gerektiğine ilişkin karar,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/2785 E., 2021/7769 K. sayılı kararı

"...

...

...

2- TMK'nın 535 inci maddesi; “Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.

Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.

Somut olayda, vasiyetname; noter tarafından, mirasbırakanın okur yazar olmadığı belirtilerek, okuyamayan veya yazamayanlara özgü vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. Ne var ki, vasiyetnamede tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; TMK'nın 535 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir. ...

...

..."


 
  • El yazılı her belgenin vasiyetname sayılmayacağına, olası bir uyuşmazlık halinde belge içeriğinde yer alan hususların dikkate alınacağına ilişkin karar,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/855 E., 2021/4103 K. sayılı kararı "...

...

...

Uyuşmazlık; muris tarafından düzenlenen el yazılı belgenin hukuki niteliğine ilişkindir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri; taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdür. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Dava konusu belgenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 512 nci maddesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin miras sözleşmesi şeklinde düzenleneceğini, miras sözleşmesinin düzenlenme şekline ilişkin Türk Medeni Kanunun'un 545 nci maddesi ise; miras sözleşmesinin geçerli olması için resmi vasiyet şeklinde düzenlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Resmi vasiyetin ne şekilde düzenleneceğini açıklayan Türk Medeni Kanunun'un 532 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise; resmi vasiyeti düzenleyecek memurun, "sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli" olabileceği açıklanmıştır.

Somut olayda; muris tarafından düzenlenen el yazılı belgede, “... ... kendime mirasçı olarak seçtim, ...'ın bana ölünceye kadar bakmasını, bu şartla ben öldükten sonra kalan bütün mirasımın ...'a kalmasını istiyorum, söz konusu mirasım no 11 deki gayrimenkulden oluşmaktadır...” şeklinde beyanda bulunulduğu, bu şekilde, davalıya bakım borcu karşılığında taşınmaz devrinin vaadedildiği görülmektedir.

Buna göre; söz konusu belgenin, ölünceye kadar bakma akdinin unsurlarını taşıdığı anlaşılmakla, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle bir kısım davacılar yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile el yazılı vasiyetname nitelemesi yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması HUMK'nın 438 inci maddesinin son fıkrası hükmü gereğidir. ...

...

..."


 
  • Vasiyetnamenin iptali davası açılmamışsa, ilgili vasiyetnamenin şekil şartlarına aykırı düzenlenmiş olmasının hüküm ve sonuçlarını doğurmasını engellemeyeceğine dair karar,

  • Vasiyetnamenin şekle aykırı düzenlendiği ve bu nedenle geçersiz/hükümsüz olduğu iddiasının süresi içerisinde vasiyetnamenin iptali davası açılarak ileri sürülmesi gerektiğine ilişkin karar,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/6060 E., 2014/14006 K. sayılı kararı

"...

...

...

Davada, vasiyetnamenin tenfizi istenilmektedir.

Vasiyetname, kanunun gösterdiği şekil şartlarına aykırı düzenlense bile, iptal edilmedikçe hüküm ifade eder. Dava konusu vasiyetname, iş bu davada mahkemece verilen Sulh Hukuk Mahkemesinde açılıp karara bağlanan davada açılıp okunmuştur. Bu dava mahkemece kesinleştirilmemiş olmakla birlikte, vasiyetname duruşma gününü bildirir, tebligatla birlikte davalıya tebliğ edilmiş olup, (28.02.2012 tarihinde) mahkemece 24.01.2013 tarihinde davalıya okunmamış, "iptal davası açmaya gerek görmediği, geçerli olduğunu da düşünmediğini" beyan etmiş, iptal davası da açılmamıştır.

Bu durumda, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesinde açılıp okunduğu ve itiraza uğramadığı, süresi içinde iptal davası açılıp açılmadığı anlaşılmakla (TMK 539.md.uyarınca iptal talepleri hükümsüzlük def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.) vasiyetnamenin iptal edilinceye kadar geçerli beyanlardan olduğu mirasbırakanın düzenlediği vasiyetname, dava açılıp iptal edilmedikçe hakim tenfiz davasından kendiliğinden vasiyetnameyi geçersiz sayamayacağı, iptal sebeplerinin tenfiz davasında tartışılamayacağı gözönüne alınmak suretiyle, tenfiz talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

...

...

..."


 
  • Vasiyet edenin vasiyetname tarihindeki akıl sağlığının tartışmaya açılması ve böylece vasiyetnamenin iptali davası açılması durumunda, vasiyetname tarihinde alınmış olup vasiyetnameye eklenen tek hekim(örneğin aile hekimi) imzalı sağlık raporunun yeterli olmayabileceğine ilişkin karar,

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/1435 E., 2017/12005 K. sayılı kararı

"...

...

...

Somut olayda, mahkemece; murisin, vasiyetname tarihindeki sağlık durumunun tespit edilebileceği sağlık kuruluşlarına müzekkere yazılarak murise ait tıbbi evrak ve kayıtların celbi istenmiş; ancak murise ait tıbbi evrak ve kayıtlar temin edilemediğinden mahkemece dosya ... Kurumu'na gönderilmeden dosya üzerinden yargılama yapılarak karar verilmiştir.

Dosya içindeki murise ait tek tıbbi kayıt olan iptale konu vasiyetnamenin eki niteliğindeki tek hekim imzalı sağlık raporunda ; murisin sorulan sorulara cevap verebildiği bu haliyle akit yapabilme ehliyetinin bulunduğuna kanaat edildiği belirtilmiştir.Ancak davacıların ve dinlenen bir kısım tanıkların beyanları murisin fiil ehliyetinin bulunmadığı yönündedir .

O halde mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda; hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan bir konu olan akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği göz önünde bulundurularak dosyanın mevcut hali ile ... Kurumu'na gönderilerek murisin vasiyetname tarihindeki hukuki işlem ehliyeti yönünden inceleme yapılmasının talep edilmesi, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, yalnızca bir kısım tanık beyanları ve düzenleme şeklindeki vasiyetname ekinde bulunan tek hekim raporu göz önünde bulundurularak eksik incelemeye dayalı davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

...

...

..."


 
ankara miras avukatı

bottom of page