top of page
Avukat Baran DELİL

Yoksulluk Nafakası Nedir, Şartları Nelerdir 2024

Delil Hukuk Bürosu

yoksulluk nafakası nafaka avukatı
 

Makale İçeriği:

  1. Nafaka Nedir?

  2. Yoksulluk Nafakası Nedir?

  3. Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?

  4. Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?

    1. Yoksulluk Nafakasının Boşanma Davası ile Birlikte Talep Edilmesi

      1. Çekişmeli Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi

      2. Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi

    2. Yoksulluk Nafakasının Nafaka Davası ile Talep Edilmesi

  5. Yoksulluk Nafakasına Hükmedilirken Dikkate Alınan Hususlar

  6. Yoksulluk Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?

  7. Boşanmada Kusur Tespiti ve Yoksulluk Nafakası İlişkisi

  8. Eşit Kusur Halinde Yoksulluk Nafakası

  9. Yoksulluk Nafakasının Ödenme Biçimi ve Süresi

  10. Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi veya Kaldırılması Sebepleri

  11. Yoksulluk Nafakası Miktarının Artırılması ve Azaltılması

  12. Nafaka Yasası Gelecek Mi? Süresiz Nafaka Kaldırılacak Mı?

  13. Nafaka Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

  14. Yoksulluk Nafakasına İlişkin Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler

    1. Yoksulluk Nafakası Davası Açma Süresi

    2. Birikmiş Yoksulluk Nafakası Borcunun Tahsiline İlişkin Zamanaşımı Süresi

  15. Yoksulluk Nafakasının Ödenmemesi Halinde Nafaka Alacaklısının Hakları

  16. Birikmiş Yoksulluk Nafakası Alacağı

  17. Yoksulluk Nafakası Talep Eden Eşin Başkaca Servetinin veya Gelirinin Bulunması

  18. Sıkça Sorulan Sorular

  19. Yoksulluk Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

 

Nafaka Nedir?


Nafaka, bir kimsenin hukuken bakmakla yükümlü olduğu kişilere yapması gereken ödemedir. Hukuk sistemimizde mevcut nafaka türleri:


Bunlardan tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, boşanma davaları ile yakından ilgilidir. Ancak nafaka, yalnızca boşanan eşler arasında gerçekleştirilmesi gereken bir ödeme değildir. Kişinin bakmakla yükümlü olduğu 18 yaşından büyük çocukları, annesi, babası ve kardeşi gibi bakmakla yükümlü olduğu kişilere de "yardım nafakası" adı altında nafaka bağlanabilmektedir.


Bu makalemizde işleyecek olduğumuz yoksulluk nafakası, aşağıda detaylı olarak açıklayacak olduğumuz belirli şartların varlığı halinde boşanan eşlerden birinin, diğerine ödemesi gereken bir nafaka türüdür. Bu makalemizde yalnızca yoksulluk nafakasına ilişkin bilgilere yer verilecek olup, nafaka davalarına ilişkin üst başlığımızı inceleyerek tüm nafaka türlerine ve genel olarak nafaka konusuna ilişkin bilgi edinebilmek istiyorsanız tıklayınız: Nafaka Davası ve Boşanmada Nafaka Talebi



Yoksulluk Nafakası Nedir?


Yoksulluk nafakası: Boşanmada kusuru diğer tarafa nazaran daha ağır olmayan ve boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, diğer eşten talep edebileceği nafaka türüdür. Yoksulluk nafakasının hükmedilebilmesi için tedbir nafakasına nazaran çok daha fazla şartın bir arada bulunması gerekmektedir.


Yoksulluk nafakasından yalnızca boşanma sonucunda yoksulluğa düşen eş yararlanabilecektir. Eğer boşanma davası boyunca sonradan yoksulluk nafakası olarak devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmişse, boşanma kararının verilmesi ve kesinleşmesi ile birlikte verilmiş olan tedbir nafakası, yoksulluk nafakası olarak devam eder. Müşterek çocuklar için verilmiş olan tedbir nafakası kararı, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren başka bir nafaka türü olan iştirak nafakası adı altında verilecektir.



Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?


Yoksulluk nafakası, Türk Medeni Kanunumuzun 175. maddesinde düzenlenmiştir, madde metni içerisinde yoksulluk nafakasının şartları da yer almaktadır.


Türk Medeni Kanunumuzun 175. Maddesine Göre: "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz."

Kanun maddesinden de anlaşılabileceği üzere, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için:

  1. Nafaka talebinde bulunan kişi boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmalıdır,

  2. Nafaka talebinde bulunan kişinin kusuru diğer tarafın kusurundan daha ağır olmamalıdır.

  3. Nafaka yükümlüsünün çalışması ve gelir elde etmesinin önünde bedensel veya ruhsal bir engelinin bulunmaması veya kendisinin yoksul olmaması(Bakınız Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/13018 E., 2014/24136 K. ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/12812 E., 2018/3095 K. sayılı kararları)

  4. Ayrıca nafaka yükümlüsü olan kişinin kusuru aranmaz.

Yoksulluk nafakasının şartlarından biri, talepte bulunan tarafın diğer tarafa nazaran daha ağır kusurlu olmamasıdır. Dolayısıyla yoksulluk nafakası talebinde bulunan kişinin ekonomik durumu ne kadar kötü olursa olsun, eğer talepte bulunan taraf karşı taraftan daha ağır kusurlu ise yoksulluk nafakası alamaz. Bu anlamda yoksulluk nafakası tedbir nafakasından oldukça farklıdır. Çünkü aldatan eş bile boşanma davasında hüküm kuruluncaya dek tedbir nafakası alabilir; bunun sebebi, tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı bulunmamasıdır.


Ayrıca, tedbir nafakasının aksine, yoksulluk nafakasına istinaden taraflarca talepte bulunulmadıkça hakim tarafından kendiliğinden karar verilemeyecektir. Ayrıca talep miktarı belirlenirken taleple bağlılık ilkesi dikkate alınmalıdır. Eğer çekişmeli boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talep ediliyorsa, nafaka talebinin boşanmanın ferilerinden olmasından dolayı ayrıca harca tabii olmayacağı unutulmamalı ve çekişmeli boşanma davalarının uzun süren yargılama işleri olduğu da dikkate alınmak suretiyle makul ve akla yatkın olan en yüksek tutar talep edilmelidir.



Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?


Yoksulluk nafakası:

  1. Hem boşanma davasının sonlanması akabinde açılabilecek olan bir nafaka davası ile

  2. Hem de halihazırda açılmış ve görülmekte olan boşanma davası ile birlikte istenebilmektedir.

Çünkü nafaka, tazminat ve velayet hususları, boşanmanın ferileri olarak nitelendirilmektedir. Dolayısıyla boşanma davası ile birlikte nafaka talebinde bulunulması durumunda ayrıca nafaka davası için harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemesi de söz konusu olmamakta, yalnızca boşanma davasının masrafları yatırılmaktadır.


a) Yoksulluk Nafakasının Boşanma Davası ile Birlikte Talep Edilmesi


Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebinde bulunulması mümkündür. Bunun için tarafların anlaşmalı boşanma ya da çekişmeli boşanma yollarından hangisini tercih edecekleri hususu önem arz etmektedir.


a.1) Çekişmeli Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi


Çekişmeli boşanma davasında yoksulluk nafakası, dava dilekçesi ile birlikte talep edilebileceği gibi, cevaba cevap dilekçesi ile birlikte de talep edilebilir. Çünkü dilekçelerin teatisi aşamasında taraflar serbestçe iddia ve savunmalarını değiştirebilir ve genişletebilirler. Ancak karşı tarafın cevap dilekçesi vermemesi ihtimali bulunduğundan, işi şansa bırakmamak ve dava dilekçesi ile birlikte yoksulluk nafakası talebinde bulunmak daha mantıklı olacaktır.


Çekişmeli boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talebinde bulunulmasının, nafaka alacaklısı açısından birçok artısı ve katkısı bulunmaktadır, bunları kısaca saymamız gerekirse:

  1. Nafakanın boşanma davasının ferilerinden biri olması nedeniyle çekişmeli boşanma davası ile birlikte talep edilen yoksulluk nafakası için ayrıca harç ve masraf ödemesi yapılmaz,

  2. Yoksulluk nafakasının boşanma ile birlikte talep edilmesi durumunda boşanma ile birlikte yoksulluk nafakası da hükme bağlanır, böylece yeni bir nafaka davası açılması ve bu davanın yargılama sürecinin tamamlanması ile karara çıkılması için vakit kaybı yaşanmaz,

  3. Yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte talep edilmesi durumunda yalnızca tek bir avukatlık ücreti ödenir(uygulamada genellikle bu şekilde anlaşma sağlanır),

  4. Yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte talep edilmesi ve hükme bağlanması durumunda yargılama giderleri ile ilam vekalet ücreti ya da karşı vekalet ücreti yalnızca boşanma davası için ödenir, nafaka için ayrıca vekalet ücreti ödemesi yapılmaz


Dolayısıyla çekişmeli boşanma davası yoluna başvurulacaksa, yoksulluk nafakası talebinin ileri sürülmesi için boşanma davasının bitmesinin beklenmemesi ve çekişmeli boşanma dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebine de yer verilmesi tavsiye edilmektedir. Olası hak kayıplarının önlenmesi adına, basit görünen bu davaların alanında uzman bir boşanma avukatının yardımıyla yürütülmesi de önemlidir.


a.2) Anlaşmalı Boşanma Davasında Yoksulluk Nafakası Talebi


Anlaşmalı boşanma davasında taraflarca boşanma, boşanmanın ferileri, ziynet eşyaları ve mal paylaşımı gibi boşanmaya dair tüm hususlara ilişkin olarak anlaşmaya varılır ve hakim tarafından tarafların anlaşma iradesine uygun olarak karar verilir.


Taraflar, anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasına ilişkin hükümlere de yer verebilir, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi konusunda anlaşma sağlayabilir ve ödenecek olan yoksulluk nafakasının miktarını belirleyebilirler. Yoksulluk nafakası talebinde bulunulmayacaksa, her iki taraf da bu hakkından gayrikabili rücu olarak feragat ettiğini açık açık ifade edebilir.


Anlaşmalı boşanma davasında, mahkemeye sunulacak olan protokol içerisinde tarafların yoksulluk nafakasına hiç yer vermemesi durumunda, açıkça yoksulluk nafakasından feragat edilmemiş olsa dahi boşanma davasının tamamlanması ve boşanma kararının kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası davası açılması mümkün değildir. Çünkü yoksulluk nafakasının şartlarından biri de yoksulluk nafakası talep eden tarafın, karşı taraftan daha ağır kusurlu olmamasıdır. Anlaşmalı boşanma davasında herhangi bir kusur tespiti yapılmamış olacağından dolayı anlaşmalı boşanmayla sonuçlanan bir boşanma davasından sonra yoksulluk nafakası talebiyle dava açılamayacaktır.


b) Yoksulluk Nafakasının Nafaka Davası ile Talep Edilmesi


Boşanma davası ile talep edilmeyen yoksulluk nafakası, boşanma davası ile verilen boşanma kararının kesinleştikten sonra 1 yıl içerisinde ayrıca nafaka davası açılarak talep edilebilir. Ancak bu davada nafaka talebi harçlandırılır ve ayrıca vekalet ücreti ile yargılama gideri ödemesi yapılır.


Boşanma davası sonrasında yoksulluk nafakasının talep edilebilmesi için:

  • Boşanmanın çekişmeli boşanma davası yoluyla sağlanmış olması ve

  • Yoksulluk nafakası talebinde bulunacak olan tarafın, çekişmeli boşanma davası sonucunda verilen nihai kararda, karşı taraftan daha ağır kusurlu bulunmamış olması gerekir.

Boşanmanın anlaşmalı boşanma yoluyla sağlanmış olması durumunda kusur tespiti yapılmamış olacağından, anlaşmalı boşanma ile talep edilmemiş olan yoksulluk nafakası sonradan nafaka davası açılarak talep edilemeyecektir.


Bu haliyle yoksulluk nafakası, iştirak nafakasından ayrılmaktadır. Çünkü müşterek çocuklar için hükme bağlanan iştirak nafakası, kamu düzenine ilişkindir ve iştirak nafakasına hükmedilebilmesi için kusur şartı aranmamaktadır. Dolayısıyla anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasına yer verilmemişse, müşterek çocuk ergin olana kadar her zaman talep edilebilir. Ancak anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasına yer verilmemişse, yukarıda açıklamış olduğumuz nedenlerden ötürü sonradan talep edilmesi mümkün değildir.



Yoksulluk Nafakasına Hükmedilirken Dikkate Alınan Hususlar


Yoksulluk nafakasının miktarı, her somut olay özelinde ayrı değerlendirmeye tabi tutulur. Öncelikle tarafların anlaşmalı boşanma davası ya da çekişmeli boşanma davası yollarından hangisini tercih etmiş olduklarına bakılır. Çünkü eğer taraflar anlaşmalı boşanma yolunu tercih etmişlerse, anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmiş olan yoksulluk nafakası tutarı mahkeme tarafından dikkate alınacaktır.


Çekişmeli boşanma davasında ise, talep üzerine yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm kuracak olan mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, SGK kayıtlarına, istihdam edilmiş olup olmadıklarına, sigorta kayıtlarına, banka hesap dökümlerine, gayrimenkul vb. gelir kaynaklarının bulunup bulunmadığına ve karşılıklı kusurluluk durumlarına göre yoksulluk nafakasına hükmeder veya yoksulluk nafakası talebini reddeder.


Bir tarafın aleyhine nafakaya hükmedilebilmesi için, illa o kişinin çalışıyor olması şartı aranmaz. Kişinin çalışmasına yönelik engel teşkil eden bedensel veya ruhsal bir engel bulunmadığı müddetçe yoksulluk nafakasına hükmedilebilir.


Bakınız, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2020/68 E., 2020/1493 K. sayılı kararında:

"Erkeğin ceza evinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmasını engellemez. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engeli bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması onu yoksulluk nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Aksi düşünce, yoksulluk nafakası alacaklısının haklarının ileriye dönük olarak kaybedilmesine sebep olur. Yoksulluk nafakası yükümlüsünün ekonomik durumu, ancak nafaka miktarının belirlenmesinde dikkate alınır." nafaka yükümlüsünün çalışmasına bedensel veya ruhsal bir engel bulunmadığı sürece, düzenli bir gelirinin bulunmaması sebebiyle yoksulluk nafakası ödemekten kurtulamayacağı ifade edilmiştir. Aksi takdirde kolaylıkla çalışma hayatına katılım sağlayabilecek olan bir birey, sigortasız çalışarak ya da hiç çalışmayarak nafaka yükümlülüğünden kurtulabilirdi. Bu şekilde böyle istenmeyen olasılıkların da önü alınmak istenmiştir.


Türk hukuk uygulamasında yoksulluk kavramı her somut olayın özelliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmeye tabii tutulmaktadır. Örneğin somut olayın gereklerine göre asgari ücret ile çalışmakta olan kişinin de yoksulluk nafakası alması mümkündür. Kişinin eski sahip olduğu sosyo-ekonomik durumu sürdüremeyecek olması, yaşam kalitesinin boşanma nedeniyle zarar göreceği tespitlerinden hareketle yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir. Bu noktada hakimin takdir yetkisi bulunmaktadır. Dolayısıyla yargılama ve özellikle tahkikat aşaması süresince hakimin hakkaniyete uygun karar verebilmesi adına somut olayın gereklerine dair nitelikli bir şekilde bilgilendirilmesi elzemdir.



Yoksulluk Nafakası Miktarı Nasıl Belirlenir?


Yoksulluk nafakasının hesaplanması ve hükmedilecek olan yoksulluk nafakasının tutarının belirlenmesi hakimin vicdani kanaatine ve hakkaniyete göre sağlanır. Hakim tarafından her iki tarafın da sosyal ve ekonomik durumları ile karşılıklı kusur durumları dikkate alınmak suretiyle somut olaya uygun düşecek nitelikte bir belirleme yapılır.


Yoksulluk nafakasının hesaplanmasında tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin olarak yalnızca kayıtlara bağlı bir incelemenin ötesinde, taraflar gerçek ekonomik durumlarının tespiti önem arz etmektedir. Bu nedenle tarafların banka hesap dökümleri vb. deliller, boşanma davasında talep edilecek olan veya boşanma davası sonrasında ayrıca nafaka davası açılarak talep edilecek olan yoksulluk nafakasının doğru tespitinde son derece önem arz etmektedir. Gelir durumuna etki eden her türlü malvarlığı değeri dikkate alınarak tespit yapılır. Örneğin kira geliri elde ediyor olması, emekli maaşı alıyor olması gibi durumlarda belirli bir gelir söz konusudur ve bu nedenle yoksulluk nafakasına hükmedilirken bu hususlar dikkate alınır.


Bakınız Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2019/6489 E. ve 2019/12687 K. sayılı kararında:

"...davacı kadının çalışmadığı, davalı erkeğin ise engelli maaşı aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin engelli maaşı alıyor olması kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Davalı erkeğin maddi durumu yoksulluk nafakasının miktarı konusunda dikkate alınır. (YHGK 2009/3-165-186). Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için az da olsa yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir." ifadeleriyle davalının engelli maaşı alıyor olmasının kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmayacağı, ancak bu hususun nafaka miktarı belirlenirken dikkate alınması gerektiği hususu vurgulanmıştır.



Boşanmada Kusur Tespiti ve Yoksulluk Nafakası İlişkisi


Türk Medeni Kanunumuzun yukarıda alıntılamış olduğumuz 175. maddesi hükmü gereğince, yoksulluk nafakası talep eden tarafın diğer taraftan daha ağır kusurlu olmaması gerekmektedir. Ayrıca hükmün ikinci fıkrasında, "nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz" ifadesiyle nafaka yükümlüsünün daha ağır kusurlu olması gerekliliği ihtimali de açıkça ortadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin boşanmayla yoksulluğa düşeceğinin ispatlanması ve kusurunun diğer eşe göre daha ağır olmaması yeterli olacaktır.



Eşit Kusur Halinde Yoksulluk Nafakası


Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin kusura ilişkin şartı, yukarıda bahsetmiş olduğumuz üzere talepte bulunan kişinin kusurunun diğer tarafın kusurundan daha ağır olmasıdır. Dolayısıyla eşit kusurun varlığı halinde, talepte bulunmuş olan tarafın kusuru, diğer tarafın kusurundan ağır olmayacağı için yoksulluk nafakasına hükmedilebilecektir.



Yoksulluk Nafakasının Ödenme Biçimi ve Süresi


Tazminat ve nafakanın ödenme biçimine ilişkin olarak Türk Medeni Kanunumuzun 176. maddesi dikkate alınır.


Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesine Göre: "Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."

Madde hükmünde ödeme biçimi yoruma yer bırakmayacak şekilde açık ifade edilmiştir. Dolayısıyla yoksulluk nafakası, toptan ödenebileceği gibi irat biçiminde de ödenebilecektir. Uygulamada genellikle yoksulluk nafakasının irat biçiminde aylık ödemelerle gerçekleştirilmekte olduğu görülmektedir.


İrat şeklinde aydan aya ödenmesi hükmedilen yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir ve bu kuraldır; istisnai hallerin varlığı halinde nafaka yükümlülüğü ortadan kaldırılabilir.



Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi veya Kaldırılması Sebepleri


Bazı istisnai durumların varlığı halinde, irat biçiminde aylık ödemelerle gerçekleştirilmesi hükmedilen yoksulluk nafakası bazı durumlarda kendiliğinden sona erebilir veya talep üzerine mahkeme kararı ile kaldırılabilir. Bu sebepler Türk Medeni Kanunumuzun yukarıda alıntılamış olduğumuz 176. maddesinin 3. fıkrasında sayılmıştır.


Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesinin 3. Fıkrasına Göre: "İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır."

Madde hükmünde yer alan hususları sayacak olursak, nafakanın sona ermesi veya kaldırılması sebepleri:

  1. Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi,

  2. Nafaka alacaklısının ölümü,

  3. Nafaka borçlusunun ölümü,

  4. Nafaka alacaklısının resmi nikah olmasa dahi fiilen evliymiş gibi yaşadığının tespit edilmesi,

  5. Nafaka alacaklısının yoksulluk durumunun ortadan kalkması ve

  6. Nafaka alacaklısının haysiyetsiz hayat sürmesidir.


Bu hallerden nafaka alacaklısının veya nafaka borçlusunun ölümü gibi hallerde nafakanın kaldırılmasına ilişkin olarak dava açılması gerekmeyecek olsa dahi; nafaka alacaklısının resmi nikah olmaksızın 3. bir kişiyle fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluk halinin ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi gibi hallerde yoksulluk nafakasının kaldırılması için dava açılması ve bu iddiaların hukuka uygun deliller ile ispat edilmesi gerekecektir.



Yoksulluk Nafakası Miktarının Artırılması ve Azaltılması


Boşanma davasının sona ermesi akabinde tarafların sosyal ve ekonomik durumlarındaki değişiklikler, ülkenin içerisine bulunduğu ekonomik koşullardaki değişimler veya başkaca nedenlerle nafaka miktarının artırılması veya azaltılması gerekebilir.


Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesinin 4. Fıkrasına Göre: "Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."

Detaylı bilgi için konuya ilişkin makalemizi inceleyebilirsiniz: Nafaka Artırım Davası


Buna ek olarak boşanma davasında veya nafaka davasında yoksulluk nafakası talebinde bulunulmasının yanında, ödenecek olan yoksulluk nafakasının gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceği hususu da talep edilebilir. Bu husus, Türk Medeni Kanunumuzun 176. maddesinin 5. fıkrasında açıkça düzenlenmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 176. Maddesinin 5. Fıkrasına Göre: "Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."

Bu neviden bir talepte bulunulması durumunda bu talep, hakim tarafından karara bağlanabilir. Ancak bu hususa ilişkin olarak taraflarca talepte bulunulmaması durumunda, hakim tarafından resen(kendiliğinden) karar verilemez. Örneğin, talep halinde hakim tarafından yoksulluk nafakasına hükmedilirken, nafaka miktarının her yıl yıllık TÜFE ortalamaları oranında artırılacağına da hükmedilebilir. Bu şekilde sonradan nafakanın artırılması davası açılmasına gerek kalmaması sağlanabilir ya da en azından bu davanın açılması uzunca bir süre ertelenebilir.



Nafaka Yasası Gelecek Mi? Süresiz Nafaka Kaldırılacak Mı?


Toplumumuzda ve kamuoyunda çok kısa süreli, örneğin birkaç hafta sürmüş olan evliliklerde dahi süresiz nafakaya karar veriliyor olması, çeşitli tartışmalara neden olmuştur ve bu durum güncelliğini koruyacak şekilde kamuoyunun ilgisine mazhar bir meseledir. Yakın zamanda kısa süreli evlilikler için hükme bağlanması gereken yoksulluk nafakasının da kısa süreli olması gerektiğine dair İstanbul 11. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilmiş olan bir karar çeşitli basın-yayın kuruluşlarının konu olmuş olsa da, hukukumuzda bu tespitin henüz bir karşılığı yoktur. Yargıtay'ın yerleşik görüşüne göre de Türk Medeni Kanunumuzun yukarıda alıntılamış olduğumuz 176. maddesinin 3. fıkrasında yer alan istisnai durumlar söz konusu olmadıkça yoksulluk nafakasının sona ermesi veya kaldırılması henüz mümkün değildir. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde nafakaya ilişkin yeni bir yasal düzenleme getirilmesi gündeme gelmişse de, bu makalemizin güncellendiği 26.11.2023 tarihi itibariyle hukuk sistemimizde ve mevzuatta bu hususa ilişkin olarak getirilmiş herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.



Nafaka Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme


Yoksulluk nafakası, boşanma davası ile birlikte talep edilecekse, boşanma davasına bakmaya yetkili ve görevli mahkeme yoksulluk nafakasına ilişkin talebi de hükme bağlayacaktır. Boşanma davasında yetkili ve görevli mahkeme hususuna ilişkin olarak bilgi edinmek için tıklayınız: Boşanma Davası Nasıl Açılır?


Ancak daha önce de belirtmiş olduğumuz gibi yoksulluk nafakası belirli şartların varlığı halinde çekişmeli boşanma davası kesinleştikten sonra, ayrıca bir nafaka davası açılarak da talep edilebilmektedir. Bu nedenle nafaka davasına ilişkin olarak da yetkili ve görevli mahkeme saptamasının yapılması gerekir. Bu husus, Türk Medeni Kanunumuzun 177. maddesinde tartışmaya mahal vermeyecek bir şekilde belirtilmiştir.


Türk Medeni Kanunumuzun 177. Maddesine Göre: "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir."

Yoksulluk nafakası için açılacak olan nafaka davasında görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi, bu davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.



Yoksulluk Nafakasına İlişkin Zamanaşımı veya Hak Düşürücü Süreler


Yoksulluk nafakasına ilişkin olarak zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süreleri ele alırken, kafa karışıklığına sebebiyet vermemek adına iki farklı alt başlık altında anlatım yapacağız. Bunlardan birincisi, yoksulluk nafakası davasının açılış süresi ve ikincisi ise muaccel olmuş olan yoksulluk nafakası borcunun tahsil edilebilmesine ilişkin zamanaşımı süreleri olacak.


a) Yoksulluk Nafakası Davası Açma Süresi


Yine 6098 sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 178. maddesinde de boşanma davasından sonra açılacak nafaka davaları ile talepte bulunulacak olan yoksulluk nafakası için zamanaşımı hususu da açıkça ifade edilmiştir:

Türk Medeni Kanunumuzun 178. Maddesine Göre: "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Dolayısıyla boşanma davasından sonra ayrıca açılacak olan nafaka davası ile talep edilecek yoksulluk nafakasına ilişkin dava hakkı da, boşanma hükmünün kesinleşmesi akabinde bir yıl geçmekle zamanaşımına uğramış olacaktır.


b) Birikmiş Yoksulluk Nafakası Borcunun Tahsiline İlişkin Zamanaşımı Süresi


Hükme bağlanmış olup da icra takibine konu edilmemiş olan birikmiş yoksulluk nafakası alacağı, 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.


Türk Borçlar Kanunumuzun 156. Maddesinin 2. Fıkrasına Göre: "Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır."

Yukarıda alıntılamış olduğumuz hüküm gereği, mahkeme tarafından karara bağlanmış olan yoksulluk nafakası alacağı, 10 yıllık sürenin geçmesiyle birlikte zamanaşımına uğramış olur.



Yoksulluk Nafakasının Ödenmemesi Halinde Nafaka Alacaklısının Hakları


Mahkeme kararı ile hükme bağlanmış olan yoksulluk nafakasının ödenmemesi halinde, ilamlı icra takibi başlatılabilir ve icra takibi ile de taşınır ya da taşınmazların haczi, banka hesabı ve maaş haczi gibi yollarla tahsilat yapılamaması durumunda nafaka yükümlüsünün şikayet edilmesiyle birlikte 3 aya kadar ödenmeyen nafaka tutarı nedeniyle 90(doksan) gün süreyle nafaka yükümlüsünün tazyik hapsine tabi tutulması gündeme gelebilir.


İcra İflas Kanunumuzun 344. maddesine göre: "Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir. Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir."

Nafakanın ödenmemesi sebebiyle tazyik hapsine tabii tutulması için yakalanan nafaka borçlusu, geçmiş 3 aya kadar nafaka borcunu ödemekle tazyik hapsi uygulamasından kurtulabilir. Aksi takdirde 3 ay boyunca, nafaka borçlusu hakkında tazyik hapsi uygulanacaktır. Tazyik hapsi uygulaması, yalnızca bir defaya mahsus değildir. Nafaka borçlusunun her güncel 3 aya kadar olan nafaka borcunu ödememesi halinde, 3 aya kadar güncel nafaka tutarı için tekrar tazyik hapsi talep edilebilecektir.


İcra takibine konulan güncel nafaka alacakları, hacizde birinci sırada işlem görecek olan alacaklardandır. Bu nedenle adi alacakların üstünde işlem görür. Ancak birikmiş nafaka alacakları için aynı husus söz konusu olmamaktadır. Birikmiş alacaklar yönünden icra takibi, ve haciz işlemleri, adi alacaklarda olduğu gibi işlem görecektir.


Nafakanın ödenmemesi halinde izlenilebilecek hukuki yol ve yöntemlere ilişkin olarak detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyunuz: Nafaka Ödenmezse Ne Olur?



Birikmiş Yoksulluk Nafakası Alacağı


Nafaka alacakları öncelikli/imtiyazlı alacaklardandır. Ancak birikmiş nafaka borcu bir çeşit "adi alacak" teşkil etmektedir. Bunun sonucu olarak, güncel nafaka alacağı öncelikli olarak tahsil edilmekteyken, mesela maaş haciz sırasında amme alacakları(devletin alacakları) ile birlikte en üst sırada tahsil edilmekteyken, adi alacak olan birikmiş nafaka alacakları diğer alacaklar gibi sıraya konulmaktadır.


Ayrıca birikmiş nafaka alacağında İİK 344. maddede yer alan tazyik hapsi uygulaması da mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla yoksulluk nafakası alacaklısı olan kişilerin, bu alacaklarının takibini sürekli ve güncel olarak yapmaları tavsiye edilir.



Yoksulluk Nafakası Talep Eden Eşin Başkaca Servetinin veya Gelirinin Bulunması


Yoksulluk nafakası talep eden eşin sosyo-ekonomik durumu itibariyle yoksulluğa düşmesini engelleyecek nitelikte bir serveti veya gelirinin bulunması halinde yoksulluk nafakasına hükmedilemez veya bu hallerde yoksulluk nafakasının hükmedilmesini gerektirecek bir durum söz konusu ise, hükmedilecek olan yoksulluk nafakası miktarı belirlenirken bu malvarlığı değerleri dikkate alınarak hüküm kurulur. Örneğin: Yoksulluk nafakası talebinde bulunan kadına miras yoluyla kalmış olan taşınmazlar mevcutsa, bu taşınmazların değeri, aylık kira gelirleri vb. bu malların sağlayabilecekleri olası maddi getiriler hesaplanarak nafaka talebi değerlendirilirken bunlar da göz önünde tutulmalıdır.



Sıkça Sorulan Sorular


Yoksulluk Nafakası Nedir?

Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan tarafın, boşanmada kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması şartıyla talep edebileceği nafaka türüdür.


Yoksulluk Nafakası Nasıl Talep Edilir?

Yoksulluk nafakası boşanma davası ile birlikte talep edilebileceği gibi, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde açılacak ayrı bir nafaka davası ile de talep edilebilir. Ancak usul ekonomisi ve zaman kaybının önlenmesi adına boşanma dava dilekçesi ile birlikte talep edilmesi tavsiye edilmektedir.


Yoksulluk Nafakasının Şartları Nelerdir?

Yoksulluk nafakasının şartları: Nafaka talebinde bulunan kişinin kusurunun diğer eşten daha ağır olmaması, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması, nafaka yükümlüsünün çalışması ve gelir elde etmesinde bedensel veya ruhsal bir engelinin bulunmaması şeklinde sayılabilir.


Yoksulluk Nafakasını Kimler Alabilir?

Yoksulluk nafakasını sadece boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan ve diğer eşten daha ağır kusurlu olmayan eş alabilir. Boşanmanın ferilerinden ve mali sonuçlarından biri olan yoksulluk nafakası, yalnızca evli olup da boşanan ve yoksulluk nafakasının diğer şartlarını sağlayan eşe bağlanabilir; flört veya sevgililik ilişkisi kuran kişilere bağlanamaz.


Yoksulluk Nafakası Ödenmezse Ne Olur?

Yoksulluk nafakasının ödenmemesi durumunda nafaka alacaklısı tarafından ilamlı icra takibi başlatılabilir, borçlunun mallarına ve/veya maaşına haciz konulabilir, icra takibinden sonuç alınamaması ve yoksulluk nafakası borcunun tahsil edilememesi durumunda nafaka yükümlüsü şikayet edilebilir ve 3 aya kadar hapsi istenebilir.


Yoksulluk Nafakası Miktarı Neye Göre Belirlenir?

Yoksulluk nafakası miktarı belirlenirken hakim her somut olayı kendi özelinde değerlendirip hakkaniyete ve vicdani kanaatine göre karar verir. Somut olay incelenirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, maaş veya ücretleri, sahip oldukları taşınır veya taşınmaz mallar ile bunları gelirleri, karşılıklı kusur durumları gibi birçok husus dikkate alınır.


Yoksulluk Nafakası Ne Zaman Sona Erer?

Nafaka yükümlülüğü: Nafaka alacaklısı veya nafaka borçlusunun ölümü, nafaka alacaklısının yoksulluk durumunun ortadan kalkması, haysiyetsiz hayat sürmesi, yeniden evlenmesi veya 3. bir kişiyle resmi nikahlı olmasa dahi fiilen evliymiş gibi yaşaması hallerinde sona erer veya nafaka borçlusunun talebi üzerine mahkeme tarafından kaldırılır.


Yoksulluk Nafakası Nasıl Artırılır veya Azaltılır?

Yoksulluk nafakasının her yıl nasıl artırılacağı hususu, talep üzerine yoksulluk nafakasına hükmedecek olan hakim tarafından belirlenebilir. Ayrıca nafaka alacaklısı veya nafaka borçlusu, tarafların sosyo-ekonomik durumları ile ülke ekonomisinin genel halinde meydana gelen değişimler gibi hususları ileri sürmek suretiyle yoksulluk nafakası miktarının artırılması veya azaltılmasını talep edebilirler.


 

Yoksulluk Nafakasına İlişkin Yargıtay Kararları

 
  • Boşanma davası sonrasında açılacak olan yoksulluk nafakası davasında, boşanma davasında kusura ilişkin olarak verilmiş olan kararın tarafları bağlayıcı olduğuna ilişkin karar,

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1006 E., 2019/1132 K. sayılı kararı "...

...

... TMK'nın 178. maddesine göre bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açılan yoksulluk nafakası davasında; yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka talebini buna göre karara bağlayacaktır. Başka bir anlatımla kesinleşmiş mahkeme kararı ile tarafların kusurları belirlendiğinden bundan sonra bu konuda kesin hükmün bağlayıcılığı kuralı gereği, yeniden inceleme yapılamaz, boşanma davasındaki kusur belirlemesi tarafları bağlar.

Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olaya gelindiğinde; davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan boşanma davasında, tarafların boşanmalarına, davacı tarafından nafaka ya da maddi-manevi tazminat talebi bulunmadığından bu konular hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmeksizin 20.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Hâl böyle olunca eldeki davada yeniden kusur araştırması yapılması mümkün olmadığı yönündeki mahkemenin direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. ...

...

..."


 
  • Asgari ücret seviyesindeki gelirin kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağına ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6969 E., 2019/11395 K. sayılı kararı

"...

...

...

yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının asgari ücretin altında (1500 TL) maaş aldığı; davalı erkeğin ise emekli olduğu, ayrıca özel bir şirkette çalıştığı, üç katlı evi ile bir yayla evinin olduğu anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre, asgari ücret seviyesindeki gelir kişiyi yoksulluktan kurtarmaz (HGK 24.12.2014 tarih 2013/2-1364 Esas-2014/1082 Karar sayılı kararı). Bu sebeple, asgari ücret düzeyinde dahi geliri bulunmayan kadın yararına yoksulluk nafakası koşulları gerçekleşmiş olup, erkeğin sosyal ve ekonomik durumu da göz önüne alınarak kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile bu talebin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

...

...

..."


 
  • Engelli maaşı alıyor olmanın, yoksulluk nafakası ödemeye engel bir durum olmadığına ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6489 E., 2019/12687 K. sayılı kararı "...

...

...

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Ayrıca davacı kadının çalışmadığı, davalı erkeğin ise engelli maaşı aldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin engelli maaşı alıyor olması kendisini nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. Davalı erkeğin maddi durumu yoksulluk nafakasının miktarı konusunda dikkate alınır. (YHGK 2009/3-165-186). Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre, kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği açıktır. O halde, davacı kadın yararına geçimi için az da olsa yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Bedensel engeli bulunan ve engelli maaşıyla geçinmeye çalışan kişinin mali gücünün yoksulluk nafakası ödemeye yeterli ve elverişli olmadığına ve bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/13018 E., 2014/24136 K. sayılı kararı

"...

...

...

Davalının %47 oranında bedensel özürlü olduğu, sol kol ve sağ ayağının felçli olması sebebiyle bedensel olarak çalışamadığı ve Devletten üç ayda bir 1000 TL tutarında özürlü maaşı aldığı, bunun dışında başkaca mal varlığı veya gelirinin mevcut olmadığı, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, davalının mali gücü, yoksulluk nafakası ödemeye yeterli ve elverişli sayılamaz. O halde, davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

...

...

..."


 
  • Eşit kusur halinde de yoksulluk nafakasına hükmedilebileceğine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/17822 E., 2013/4293 K. sayılı kararı

"...

...

... Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Eşit kusur halinde yoksulluk nafakası talep edilmesine yasal bir engel bulunmamaktadır (TMK.md.175). Durum böyleyken, eşit kusurlu kabul edilen davalı-karşı davacının bu kusuru gerekçe gösterilerek yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmamıştır. ...

...

..."


 
  • Kendisi yoksul olan kişinin nafaka ile yükümlü tutulamayacağına ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/12812 E., 2018/3095 K. sayılı kararı "...

...

... Mahkemece; davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı erkeğin dava tarihinde ... 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2010 tarihli ve 2007/370 esas, 2010/561 sayılı kararı ile 8 yıl 4 ay hapis cezasının infazı için ceza infaz kurumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de dosya kapsamından yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamaz. Bu durumda davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. ...

...

..."


 
  • Toplanan yeni deliller neticesinde nafaka alacaklısının ekonomik durumunun düzeldiği, asgari yaşam giderlerini karşılamaya yeterli ve düzenli gelirinin bulunduğunun anlaşılması halinde yoksulluk nafakasının reddine ilişkin karar,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/15123 E., 2017/6577 K. sayılı kararı "...

...

... Yerel mahkemece ilk kararda, davalı-davacı kadının kusurunun daha ağır olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakasının reddine karar verilmiştir. Dairemizin 03.06.2015 tarihli 2014/26348 esas, 2015/11597 karar sayılı bozma ilamı ile tarafların eşit kusurlu olduğu belirlenerek hükmün gerekçesi düzeltilmek suretiyle onandığı, tarafların eşit kusurlu olduklarının belirlenmesi ve "Herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması sebebiyle davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası (TMK m.175) takdiri gerektiği" yönünde hüküm bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra, taraf vekillerinin talebi doğrultusunda yeniden araştırma yapılmış ve sonuçta davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ödemesi yönünde hüküm kurulmuştur.


Ancak, bozma ilamından sonra taraf vekillerinin talebi üzerine toplanan yeni delillere göre, davalı-davacı kadının çalıştığı, asgari yaşam giderlerini karşılamaya yeterli ve düzenli gelirinin bulunduğu ve tarafların gelirlerinin birbirlerine yakın olduğu anlaşılmaktadır.


Hal böyle olunca, Türk Medeni Kanununun 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemez. O halde, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir. ...

...

..."


 
ankara boşanma avukatı

bottom of page